Öne Çıkanlar diyarbakır Kent Ayyuka eNBE azerbaycan istanbul gündem özeti çin türkiye 17 Mart 2024 Pazar Gündemi CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan

Özilhan: Türkiye Hukuk Devleti Yolunda Adım Attıkça, Yatırımlar Artacak, Büyüme Hızlanacak

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, Türkiye hukuk devleti olma doğrultusunda adım attıkça, doğrudan yatırımların artacağını, büyümenin hızlanacağını ve istihdamın artacağını belirterek, "Bu çerçeveden bakınca, OHAL’in de son kez uzatılmış olmasını temenni ediyoruz. Vatandaşlar açısından OHAL’in etkisi sınırlı olsa da, yabancı müteşebbislerin yatırım kararları açısından olumsuz olduğunu biliyoruz" dedi.

TÜSİAD'ın 48.Genel Kurulu'da bir konuşma yapan Tuncay Özilhan, son dönemde elde edilen yüksek büyüme hızına rağmen, ekonomide yapısal sorunlar olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

"Sorunlar karşısında nihai çözüm yerine geçici önlemlerle yetiniliyor. 1990’lardaki ekonomik sorunlarımız adeta bir bir geri dönüyor. TL’nin değerinde yine aşırı dalgalanmalar yaşanıyor. Fiyat istikrarını sağlamak bir yana, enflasyonu yüzde 10’un altında tutmakta zorlanıyoruz. Cari açık, yeniden Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın yüzde 5’lerine doğru tırmanışta. 2000’li yıllarda makroekonomik istikrarı sağlamakta en etkili politikalardan biri olan bütçe disiplini eskisi gibi değil; bütçe dengesinde bozulma eğilimi başladı. Doğrudan yatırımlar 10 sene önceki seviyenin yarısına düştü. Türkiye’nin toplam net borç stoku Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’nın üçte birine dayanmış durumda. Özel sektörün yurt dışı borçları 235 milyar dolara ulaştı. Hanehalkları bile artık daha borçlu.”

"KREDİ ARTIŞ HIZI DURMA NOKTASINA GELDİ"

Kredi Garanti Fonu sayesinde geçen yıl bankaların reel sektörü finanse ettiğini ve bu sayede büyümenin hızlandığını belirten Özilhan, "Fakat kredi artış hızı artık reel olarak durma noktasına geldi. Artık bankacılığın reel sektörü destekleme imkanının kalmadığı yorumları yapılıyor. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de, bankaların büyümeyi finanse etme kapasitesinin azaldığına dikkat çekiyor. Büyüme, kredi genişlemesine, krediler de yurtdışından borçlanmaya endeksli. Şu veya bu sebepten dolayı yeterli dış kaynak temin edilemezse, ekonominin çarkları dönmez hale gelecek. Şirketler zor durumda kalınca, bankalara geri dönmeyen kredi tutarı artacak. Bankalar kredileri daha da kısmak zorunda kalacak. Biliyoruz ki finansal krizler böyle başlar" diye konuştu.

"TÜRKİYE ÜRETMİYOR"

1990’ların geri gelen sorunlarına ilaveten bir de yeni sorunlar olduğunu ifade eden Tuncay Özilhan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye üretmiyor. Hem tarım, hem de sanayi üretiminde kan kaybediyoruz. 1990’larda tarım ve sanayinin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla içindeki payı yüzde 40’ların üzerinde idi. Artık bu oran yüzde 30’ların altına indi. Üretmeden tüketiyoruz. Tüketmek için de borçlanıyoruz. Fabrika arsaları ve tarlalarda inşaatlar yükseliyor. Büyüme kentsel ranta dayalı olursa, sınırlarını da rant çizer. Nüfus artışı yavaşlayıp, kentleşmenin sınırına gelinince, rantın da sonuna gelinir. Oysa büyümeyi sürekli olarak yüksek seviyelerde tutmak için üretime dayalı bir ekonomik yapı şarttır. Üretime dayalı olmayan büyüme süreçlerinin sonu, her yerde, hep hüsran olmuştur. Ekonominin temelinin sağlam olması için, büyümenin adil rekabete ve üretime dayalı olması gerekir.”

"ADİL REKABETİN DÜŞMANI ENFLASYON"

Adil rekabete ve üretime dayalı bir ekonominin en büyük düşmanının enflasyon olduğunu söyleyen Özilhan, "Enflasyon-kur-faiz, sarmalı, 1990’lı yılların kayıp yıllar olarak adlandırılmasına neden olan başlıca dinamiktir. Türkiye ekonomisi bu olumsuz sarmala bir daha düşmemelidir. Enflasyon ve büyüme arasındaki ilişki iyi analiz edilerek fiyat istikrarı doğrultusundaki tedbirler mutlaka yeniden devreye sokulmalıdır. Enflasyon kontrol edilmelidir ki, TL istikrara kavuşsun, değeri tahmin edilebilir olsun. Enflasyonun düşük seviyelerde seyretmediği ve kurun öngörülemediği durumlarda, girişimci hesap-kitap yapamaz ve yatırıma cesaret edemez. Yatırımın getirisini hesaplamak zorlaştıkça, yatırım spekülatif alanlara kayar. Yatırımlar, büyük kazanç umuduyla riski yüksek alanlara yapılır. Hal böyle olunca fabrika yatırımlarının yerini, fabrika arsası yatırımları alır, fabrikalar, konuta AVM’ye döner. Sağlam bir ekonominin ön şartı, adil rekabet ortamının sağlanmasıdır" dedi.

HUKUK DEVLETİ VURGUSU

Türkiye hukuk devleti olma doğrultusunda adım attıkça, doğrudan yatırımların artacağını, büyümenin hızlanacağını ve istihdamın artacağını vurgulayan Tuncay Özilhan şunları kaydetti:

"Bu çerçeveden bakınca, OHAL’in de son kez uzatılmış olmasını temenni ediyoruz. Vatandaşlar açısından OHAL’in etkisi sınırlı olsa da, yabancı müteşebbislerin yatırım kararları açısından olumsuz olduğunu biliyoruz. Adil rekabet ortamı açısından sorunlu bir alan da, kamu ihaleleridir. İdareye çok fazla takdir hakkı tanıyan ve yoruma müsait mevzuat, adil rekabet ortamı ve kamu yararı açısından arzu edilmeyen niteliklerdir.2017 yılında İstanbul için yapılan 6 metro ihalesinin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından, bu projelerin daha ekonomik ve daha hızlı bir şekilde yapılabilmesi amacıyla iptal edilmiş olması,  kamu ihalelerinde yaşanmakta olan sorunların bir örneğidir. Vatandaşın parasının doğru biçimde kullanılması, kamu ihalelerinin şeffaflık ve denetlenebilirlik ilkeleri uyarınca yapılmasını gerektirir. Bir başka sorunlu alan da kamuda yetki ve sorumlulukların iyi tanımlanmamış olması ve kamu yönetiminde liyakatin gözetilmemesidir. Cumhurbaşkanımız birkaç ay önce söylediği ‘Tekkeye mürit aramıyoruz’ sözünü bu sorunun çözümü doğrultusunda çok önemli görüyoruz.”

"TOPLUMSAL KAMPLAŞMA CİDDİ BİR SORUN"

Çok ciddi bir başka sorun alanının da toplumsal kamplaşma olduğuna dikkat çeken Özilhan, konuşmasının son bölümünde şunları söyledi:

"Ayrışma, daha fazla ayrışma getiriyor. Bu sorunların düğümlendiği yer ise demokrasi. İçinde bulunduğumuz güçlü liderler döneminde güçlü bir iktidara olduğu kadar güçlü bir demokrasiye de aynı anda sahip olmak, problemler karşısında Türkiye’nin kalıcı ve kapsayıcı çözüm üretmesi için en etkili yöntem olacaktır. Demokrasinin alanının genişletildiği, hukuk devletinin hiçbir tereddüde mahal bırakmayacak biçimde tesis edildiği, medya ve internet özgürlüğünün tartışılmadığı, tüm vatandaşların özgürlükler, inançlar, kültürel değerler, eğitim ve iş olanakları açısından eşit olduğu bir Türkiye’nin tüm sorunları geride bırakacağına inanıyoruz.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.