“Türkiye'de Diyabetin Maliyeti: Tedavide Uyum Ve Sürekliliğinin Önemi” Konuşuldu

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın (TEPAV) ev sahipliğinde “Türkiye'de Diyabetin Maliyeti: Tedavide Uyum ve Sürekliliğinin Önemi” başlıklı toplantı gerçekleşti.

Bugün düzenlenen toplantının açılış konuşmasında TEPAV İnovasyon Çalışmaları Program Direktörü Selin Arslanhan Memiş, tip 2 diyabetle ilgili rahatsızlıkların ve komplikasyonların sağlık sistemleri ve toplum üzerinde oldukça büyük bir yük oluşturduğunu belirterek, “Tip 2 diyabet tedavisi uyum ve sürekliliğinin geliştirilmesi, diyabetin sağlık sistemleri üzerindeki yükünü belirgin şekilde düşürerek, tip 2 diyabetle yaşayan bireyler için yaşam kalitesini artırabilir” diye konuştu.

Lilly İlaç Genel Müdürü Daniel Lucas ise tip 2 diyabet yönetiminin ulusal girişimlerle iyileştirilmesinin hedeflenmesinin önemine vurgu yaparak, “Desteğe ihtiyacı olan diyabetli bireylerin saptanması ve profillerinin belirlenmesi, tip 2 diyabet eğitimine erişimin iyileştirilmesi ve eğitimin bireye göre uyarlanması da dahil olmak üzere, diyabet tedavisinde uyum ve sürekliliğin iyileştirilmesi için pek çok fırsat mevcut” dedi.

“KIRSAL VE KENTSEL BÖLGELER ARASINDAKİ FARK AZALDI”

Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSED) Başkanı Fahrettin Keleş,Türkiye’nin diyabetin hızla arttığı birkaç toplum arasında olduğunu belirterek, kırsal ve kentsel bölgeler arasındaki farka dikkat çekti. Keleş, “Kırsal bölgede diyabet daha azken kentsel bölgede diyabet daha yüksekti. Şimdi o oran birbirine yaklaşmış durumda. Sosyal hayatla ilgili kırsal hayatın kentsel hayata benzemesiyle ilgili bir meseledir. Maalesef artık köyde yaşayan insanlar da yumurtayı, sütü, yoğurdu bildiğiniz gibi satış yerlerinden alıyorlar” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE’DEKİ MALİYETİ YILLIK 17 MİLYAR TL CİVARINDA”

Keleş’ten sonra sözü alan AK Parti Tokat Miletvekili ve TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanvekili Celil Göçer, “Diyabetin Türkiye’deki maliyeti yıllık 17 milyar TL civarında” dedi. Göçer, gıda ve yaşam alışkanlıklarının gözden geçirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Diyabetin dünyadaki artış sıklığını gösteren grafikle, gıda endüstrisinin piyasada aldığı payı gösteren grafikler arasında son derece yakın paralellik var. Sağlık Bakanlığımız son yıllarda son derece olumlu çalışmalar yürütüyor. Obeziteyle mücadele için çalışıyoruz, tuz kısıtlamasını çalışıyoruz, okullarda kantinlerde satılan ürünlerin denetlenmesiyle ilgili Halk Sağlık Kurumumuzun önemli kriterleri vardır, bunlar denetleniyor. Hareketli yaşam için önemli kampanyalarımız var” dedi.  

“DÜŞÜK UYUM VE SÜREKLİLİĞİN KAÇINABİLİR MALİYETLERİNİN HER YIL 1,26 MİLYAR TL OLMASI BEKLENİYOR”

Program, Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi  Öğretim Üyesi Prof. Dr. Simten Malhan’ın “Türkiye’de Diyabet Maliyetine Nasıl Bakmak Gerekir” başlıklı sunumu ile devam etti. Malhan, tip 2 diyabet tedavisinin gelecek on yıl için her yıl komplikasyon maliyetinin ortalama 17 milyar olacağını belirterek, “Bu dönemde düşük uyum ve sürekliliğin kaçınabilir maliyetlerinin ise her yıl 1,26 milyar TL olması bekleniyor. Bu kaçınabilir maliyetler ise SGK’nın tedavi ve ilaç harcamalarının yüzde 1,8’ine ve Türkiye’de diyabet ilaçları için yapılan harcamanın yüzde 57’sinden daha fazlasına karşılık geliyor” dedi.

Malhan, tip 2 diyabet tedavisinde düşük uyum ve süreklilik sonucunda diyabet komplikasyonları riskinin arttığını vurgulayarak, “Uyumu düşük olan diyabetli bireylerin son evre renal hastalıklara yakalanma olasılığı yüzde 79, kalp krizi geçirme olasılığı yüzde 9, inme geçirme olasılığı yüzde 10 ve körlük olasılığı ise yüzde 30 daha fazla” dedi.

HASTA AKTİFLİĞİ

IQVIA tarafından daha önce 6 ülkede yapılmış olan çalışmanın Türkiye sonuçları paylaşıldı. Raporda kilit bulgular arasında hasta aktifliğine dikkat çekilerek, bu aktifliğin düşük tedavi uyum ve sürekliliğinin geliştirilmesi için, kişisel koşullar, sağlık inanç ve tutumları, sağlık okuryazarlığı, sağlık durumu ve erişim ve karşılanabilirlik şeklindeki beş faktörle belirlenebileceği bildirildi.