Öne Çıkanlar deprem çukurova belediyesi HAVA HAREKATI Hakkari başbakan binali yıldırım soner çetin operasyon azerbaycan KENAN DOĞULU öğretmen meclis Hakurk

Bahçeli: Bugünden 84’ü Söylemeyeyim Çünkü 85’in Heyecanı Kalmayacak

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Misak-ı Milli Türk milletinin yeminidir, Türk milletinin varlığının aslında ucu açık sınır alanıdır. Bu yemin tutulmalıdır, bu yemin yaşatılmalıdır. Yemin nedir bilmeyen, yeminleri bozan, bozmaya kalkan ne bizdendir, ne de bu millete dost ve samimidir. Şimdi anlaşıldı mı niye 82 Kerkük. Şimdi belli oldu mu niye 83 Musul. Bugünden 84’ü söylemeyeyim, çünkü 85’in heyecanı kalmayacaktır” dedi.

MHP lideri Bahçeli, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Pazar günü Ankara Kapalı Spor Salonu’nda gerçekleştirilen “Kerkük Sevdalıları Buluşuyor” programını anımsatan Bahçeli, “On binlerce vatan evladı, on binlerce Kerkük aşığı zalimleri adeta titretmiştir. Yer gök; ‘Kerkük Türk’tür, Türk kalacaktır’ karar ve beyanıyla çınlamıştır” dedi.

“Biter Mi Bu Dava”

MHP’nin ilk yapılacak genel seçimde baraj altı kalacağına ilişkin iddiaları ele alan MHP lideri Bahçeli, “Telaşa lüzum yoktur, bunların alayı ağızlarının payını aldılar. Şoka girdiler, felce uğradılar. Bakışlarıyla sanki cenaze evine döndüler. Sessizliğe gömüldüler, sabırsızlıklarının, sinsiliklerinin kurbanı oldular. Açık açık söylüyor, buradan kötü niyet sahiplerine sesleniyorum: Boyun eğenler bizi anlayamaz. İşbirlikçiler bizi algılayamaz. Vicdanlarını aldırmışlar bizi kavrayamaz. Değerlerini öğütmüş olanlar bizi fark edemez. Köksüzler, kimliksizler, kişiliğini kaybetmişler bizi idrak edemez. Mesleği ihanet, mektebi fitne olanlar bizi asla özümseyemez. Biter mi bu dava, kalır mı bu kervan, ölür mü bu sevda?” şeklinde konuştu.

“Yel Değirmenine Karşı Donkişotluk Yapıyorlar”

“Biz Kerkük, Musul, Türkmeneli dedikçe malum çevre ve zihniyetler sinir krizi geçiriyorlar” diyen Bahçeli değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

“Biz soydaşlarımızı savundukça bunlar çıldırıyor, kontrolden çıkıyorlar. Varsın çıldırsınlar, hatta beter olsunlar, Allah’tan bulsunlar. Üç beş köhne medya organı, beş on kendini bilmez kalem sahibi itiraz etti gerekçesiyle yeminlerimizden dönecek, ilkelerimizden cayacak değiliz. Ülkücülere başıbozuk diyen, devlet dışı görev tanımı mı olur diye yazıp çizen güruhu biz iyi tanıyoruz. Niyetlerini biliyoruz. Ülkücü katilleri yine havayı kirletmek için işbaşındadır. Karanlıkta aydınlık sıfatı kazanmak için çabalayanlar faaldir. Dünya Gazetesi’nde köşe sahibi olan bildik bir akademisyen de bu koroya katılmıştır. Atıp tutuyorlar. Bulanık suda balık avına çıkıyorlar. Selden kütük kapmak için uğraşıyorlar. Yel değirmenine karşı Donkişotluk yapıyorlar.

“Biz Geçmişten Nasıl Koparız?”

Biz Irak’ın toprak bütünlüğüne saygılıyız diyoruz, anlamıyorlar. Irak Merkezi Yönetimiyle ilişkiler güçlendirilsin diyoruz, kafaları basmıyor. Eğer bölgesel statüko bozulursa, hakim kaos komşu ülkelerin toprak bütünlüğünü iflasa sürüklerse, dahası Irak resmen parçalanırsa Misak-ı Milli’nin uyanacağını söylüyoruz. Biz geçmişten nasıl koparız? Nitekim komşu coğrafyalarda bin yıldır varız. Irak, Suriye ve mücavir bölgelerle bağımızı kesmek, ilişkileri sonlandırmak küçülmek, küçük düşmektir. Biz bunu reddediyoruz. Şimdi bize, Misak-ı Milli’yi savunduk; Kerkük’ü, Musul’u konuştuk diye kara çalmak için çırpınanlar ne demeye çalışıyor? Bize ne anlatıyorlar? Kimlerin tetikçiliğine soyunuyorlar?

“İsimleri Vatan Gönülleri Satan”

Biliyorum komik kaçacak, ama bunlar güya Atatürkçü. Biliyorum şaka gibi, fakat bunlar güya tam bağımsızlık savunucusu. Bunlar ki, gavura dost, Türk’e düşmanlıkta eşikleri aşan, sınırları zorlayan çürük yumurtalardır. İsimleri vatan, gönülleri satan olmuş, görmüyorlar; nitekim ya haberleri yok, ya da rezaletleri çok, saklamaya çalışıyorlar. Bir zamanlar Lenin’e gönül vermiş, sonra Mao’nun peşine takılmış, orak çekiçle umutlanmış, Moskova’nın yoluyla avunmuş, dikiş tutmayınca Washington’da Sam Amcalarına tutunmuş, işler sarpa sarınca da Atatürk’e başını çevirmiş eski tüfekler neyden bahsediyorlar? Aziz Atatürk’ten sonra bunların istikameti hangi sapağa, hangi uçuruma, hangi mihnet ve melanete çevrilecektir? ABD’nin kripto elemanları iseler söylesinler bilelim. İsrail’in kuryeliğine, karanlık süvarisi olmaya özeniyorlarsa, açıklasınlar öğrenelim. Türk düşmanlarına köle olmuşlarsa, Türkiye hasımlarının piyonluğuna tehditle tamam demişlerse yardım dilesinler, biz ettik siz etmeyin desinler, gereğini yapalım. Aslında ne dediğimizi bal gibi anlıyorlar. Neyi anlattığımızı buz gibi görüyorlar. Yalnızca kabullenemiyorlar, yediremiyorlar, sindiremiyorlar, efendilerinden zılgıtı yiyince de üzerimize üzerimize geliyorlar. Gelsinler bakalım, göreceklerine de şimdiden ve peşinen hazırlansınlar.

“Yerimizi Biliriz”

Tarihe sırt dönmek, coğrafyaya yüz çevirmek bizim harcımız değildir. Bin yıl hakimiyetimizde bulunan, şunun şurasında bir asır evvel oyunlarla elimizden alınan topraklarla ilgilenmemiz hakkımız, milli görevimizdir. Türk askerini sırtından vuran alçaklarla yanak yanağa verip zehir imal edenler bize Misak-ı Milli hususunda ayar veremez, hizaya getiremez. Yerimizi biliriz, herkesin de bilmesini isteriz. Yurdumuzu biliriz, bilmeyen varsa bedel ödemek pahasına öğretiriz. Yönümüzü biliriz, yolsuz ve vatansızlara Osmanlı tokadını indiririz.”

”Zoruna Giden Varsa Hoşuna Gitmeyen Bulunuyorsa Bizim Meselemiz Değildir”

Misak-ı Milli’nin Türk milletinin hayat alanındaki tavizinin son sınırı ve Atatürk olduğunu söyleyen MHP lideri Bahçeli, Mustafa Kemal’in Misak-ı Milli’yi doğrudan doğruya Türk milletinin Anayasası olarak belirttiğine dikkat çekerek şunları kaydetti:

“Misak-ı Millî, Osmanlı İmparatorluğu’nun son Meclis-i Mebusan’ın 28 Ocak 1920’de kabul ettiği altı maddelik bir bildiridir ve Türk milletinin sözüdür. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi, Milli Mücadele’nin zafere ulaşmasını sağlayan ruh ve var oluş beyannamesidir. Şimdi dikkatlerinize sunmak istediğim tarihi belge ve deliller vardır ve sırasıyla şöyledir: Merhum Ali Fuat Cebesoy, Misak-ı Milli isimli eserinde, Mustafa Kemal’in ta 1907’de sınırları çizdiğini anlatır. Ardından Gazi Mustafa Kemal, 28 Aralık 1919’da, yani Ankara’ya gelişinden bir gün sonra, Ziraat Mektebi’nde bir bir Misak-ı Milli’nin sınırlarını etrafına açıklar. 1920’de Kütüphaney-i Kanaatin bastığı yeni Misak-ı Milli haritası her şeyiyle meydandadır. 1921’de kabul edilen İstiklal Madalyası Kanununa göre, belirlenmiş madalyanın arka yüzünde Misak-ı Milli haritası vardır. Ayrıca 1924 yılında, dönemin muhterem milletvekillerine yılbaşı hediyesi olarak Misak-ı Milli haritası dağıtılmıştır. Bu haritada, ‘Batum, Halep, Rakka, Deyr-i Zor, İdlib, Süleymaniye, Musul ve Kerkük’ Türkiye toprağı olarak gösterilmiştir. Zoruna giden varsa, hoşuna gitmeyen bulunuyorsa bizim meselemiz değildir. Onlar doğruca müstevli kalıntılarının, haçlı hısımlarının dizinin dibinde soluklarını almalıdırlar, yakında da inşallah alacaklardır.

“Şimdi Anlaşıldı Mı Niye 82 Kerkük”

Tarihin çağrısına kulak tıkayanlar, istikbalin aydınlığına gözünü kapatan yersiz yurtsuzlardır ve vatan düşmanlarıdır. Misak-ı Milli Türk milletinin yeminidir, Türk milletinin varlığının aslında ucu açık sınır alanıdır. Bu yemin tutulmalıdır, bu yemin yaşatılmalıdır. Yemin nedir bilmeyen, yeminleri bozan, bozmaya kalkan ne bizdendir, ne de bu millete dost ve samimidir. Şimdi anlaşıldı mı niye 82 Kerkük. Şimdi belli oldu mu niye 83 Musul. Bugünden 84’ü söylemeyeyim, çünkü 85’in heyecanı kalmayacaktır. Misak-ı Milli’den vazgeçmek gelecekten vazgeçmektir. Misak-ı Milli’den vazgeçmek istiklal haklarımızı pazarlık konusu yapmak demektir. Misak-ı Milli’nin ana felsefesi; ‘Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada işgal edilmemiş, çoğunluğu Osmanlı ahalisi olan bölgeler kesin Türk yurdudur ve parçalanamayacaktır’ anlayışına göre bina edilmiştir. Bize ne işiniz var Kerkük’te diyorlar, ama ABD’ye dönüp ne arıyorsunuz Irak’ta, ne geziyorsunuz Suriye’de demiyorlar, diyemiyorlar. Çünkü diyecek takatleri yoktur, inançları yoktur, ahlakları yoktur. Çünkü seciye ve sicilleri bozuk, mensubiyetleri ise meçhul ve karanlıktır.”

“İdlib Operasyonu Kolay Olmayacak, Zaman Alacaktır”

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İdlib’de belirlenen Çatışmasızlık Bölgeleri’nde icra edeceği gözlem ve garantörlük görevi hakkında değerlendirmelerde bulunan Bahçeli, “İdlib’in terörden arındırılması, güneyden Akdeniz’e açılmak isteyen bölücü terör cephesinin El Bab’da aldığı derin yarayı daha da derinleştirecek ve önüne aşılması imkansız engeller dikecektir. Aynı zamanda Suriye’nin kuzeyindeki El Kaide türevlerinin tasfiye ve temizliği açısından mühim bir rol oynayacaktır. Türkiye’nin güvenliği için İdlib asıl sahip ve sakinlerinin hakimiyetine girmelidir. HTŞ, IŞİD, FETÖ, PYD-YPG, PKK ve benzeri katil ve cinayet örgütlerine Türk milletinin gazabı, Türk devletinin kudreti gösterilmelidir. İdlib operasyonu kolay olmayacak, zaman alacaktır. Gelişmelerin seyri buna işaret etmektedir. Ama sabırlı, akıllı, stratejik davranmak; gerektiği yerde silahlı mücadeleden de kaçınmamak lazımdır” diye konuştu.

“Hani İki Ülke Hiç Olmadığı Kadar Yakındı?”

ABD ile yaşanan vize krizi hakkında da açıklamalarda bulunan Bahçeli, “8 Ekim 2017’den itibaren, Türkiye’deki tüm ABD diplomatik misyonlardaki göçmen olmayan vize hizmetleri askıya alınmıştır. Elbette buna mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde anında misilleme yapılmıştır. ABD vize engeliyle neyi amaçlamaktadır? Hani dosttuk? Hani iki ülke hiç olmadığı kadar yakındı? Bu masalları Trump anlatmıyor muydu? Kısa zaman içinde değişen ne oldu? Kimin damarına basıldı? Kimlerin uykuları kaçtı, kimler kabus yaşamaya başladı? İki devlet arasındaki inatçı gerilimlerin vatandaşlarına zarar olarak yansıması hatadır. ABD’nin, dostluk, müttefiklik, stratejik ortaklık vizesinin süresi sanıyorum dolmak üzeredir. Bu hezeyanın, akıl tutulması anlamına gelen kararın iki ülke arasındaki uçurumu derinleştirmekten başka işlevi olmayacaktır. ABD’nin yanlıştan dönmesi, yangına körükle gitmekten kaçınması ümit ve temennimdir” şeklinde konuştu.

“Hepsinin Alınlarından Öpüyorum”

MHP lideri Bahçeli, konuşmasının sonunda Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Milli Takımı’nı kutlayarak, “Ter akıtan, emek veren tüm evlatlarımızı, teknik kadroyu yürekten kutluyor, hepsinin alınlarından öpüyorum” dedi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.