Öne Çıkanlar kılıçdaroğlu tesk genel başkanı bendevi palandöken palandöken şehit esnaf Akşener DEVA PARTİSİ Genel Başkanı Ali Babacan fenerbahçe babacan Vergi EMİNE ERDOĞAN çin

Bahçeli: 'Partinizle Karşımıza Çıkın da Hepinizin Boy Ölçüsünü Görelim'

MHP lideri Devlet Bahçeli, eski partili-yeni muhalefete seslenerek, “Kurmak için uygun zaman kolladığınız partinizle karşımıza çıkın da hepinizin boy ölçüsünü görelim” dedi. İdam konusunda da AK Parti’ye çağrıda bulunan Bahçeli, “AKP top çevirmesin, zamana oynamasın, hakikaten idamın geri getirilmesi konusunda samimiyse Milliyetçi Hareket’in sözü söz olsun, buna kayıtsız şartsız destek verecektir” dedi.

“MİLLİYETÇİ HAREKET; KAOSTAN GEÇİM, KRİZDEN SEÇİM YAPAN BİR PARTİ OLMAMIŞTIR”
Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı özetle şunları söyledi:
“Bizim için siyaset çıkar mücadelesi, çekişme alanı, çatışma sahası değildir, hiçbir zaman da böyle görmediğimiz açıktır.
Milli ve ilkeli duruş, sabırlı ve sorumlu tavır, ahlak ve akıl dolu tutum siyasetimizin omurgasını teşkil edip, ana çatısını örmektedir.
Milliyetçi Hareket; kaostan geçim, krizden seçim yapan bir parti olmamıştır.
Bizim Türk tarihine karşı ihmal edemeyeceğimiz sorumluluklarımız vardır.
Bizim aziz ecdadımıza karşı ertelenmesi düşünülemeyecek vefa ve sadakat borcumuz da bilinmektedir.

“BİZİM İÇİN BÖYLESİ BİR ŞUURSUZLUK CEHENNEMİN DİĞER İSMİDİR”
Türkiye’nin hak ve hukukundan taviz vermek, Türklüğün şan ve şerefine leke düşürmek asla onaylamayacağımız bir çürümedir ki, bizim için böylesi bir şuursuzluk Cehennemin diğer ismidir.
Çok şükür nesilden nesile omuzlarda taşınan, kalplerde bayraklaşan milli ve manevi emanetlerin ziyadesiyle bilincindeyiz.
Hiçbir bedbahtın bize parmak sallamasına da tahammül edemeyiz.
Hiçbir densiz ve aklını nifak seline kaptırmış şahsiyetsizden alacak, öğrenecek ve görecek bir şeyimiz de yoktur.
Milliyetçi Hareket Partisi her türlü kumpasa, her kirli oyuna rağmen hamd olsun diridir, dimdik ayaktadır.

“BİZİMLE BOY ÖLÇÜŞEMEZ, BİZİMLE AŞIK ATAMAZ”
Bozkurt destanına tilki masalıyla cevap yetiştirmeye çalışıyorlarmış, hepsini birden hem kovar hem de kovalar işimize bakarız.
Ahlakını tüketmiş, fikren tükenmiş kim ya da kimler varsa bizimle boy ölçüşemez, bizimle aşık atamaz, Allah’ın izniyle bizim hızımıza yetişemez.

“YENİLENMİŞ BİR SİSTEM YAPISIYLA”
Türkiye’nin tarihi temellerinden kopmadan, milli yeminlerinden ayrılmadan yenilenmiş bir sistem yapısıyla devamı artık şarttır ve bu demokrasinin rehberliğiyle sağlanmalıdır.
Mazisi asırlara dayanan ve şimdilerde muhtaç olunan yenilenmiş bir uzlaşma, kucaklaşma ve dayanışma ruhuna acilen ihtiyaç hasıl olmuştur.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin gaye ve çabası zaten bu yöndedir.

“MİLLİ MUTABAKAT ZEMİNİNİ ÇÖKERTMEK, KUCAKLAŞMA HİSSİYATINI SABOTE ETMEKTİR”
Kaldı ki bize dönük ahlaksız suçlamaların, aleyhimize kurulmuş kutsal ittifakın amacı da milli mutabakat zeminini çökertmek, kucaklaşma hissiyatını sabote etmektir.
Türkiye düşmanları bildik ve hepimizin malumu olduğu maşalarını iplerini gevşeterek ortalığa salmışlardır.
Türk ve İslam’a nefret besleyen, kin bileyen, öfke duyan ne kadar hıyanet ve hamakat ehli varsa, iştah ve inkarla taarruzdadır.

RAKKA OPERASYONU
IŞİD’in Rakka’dan sonra kritik merkezlerinden birisi El Bab’tır.
Türkiye’nin El Bab’taki mevzi kazanımı, terörizmi odağında tesirsiz hale getirmek için önemlidir.
Şimdi sırayı Rakka operasyonu almıştır.
Ancak bu operasyonun kapsam, sınır, derinlik ve kimler tarafından icra edileceği henüz netleşmiş değildir.
Konuyla ilgili görüşme ve temaslar yoğunlaşmıştır.
ABD’nin istihbarat başkanından sonra genelkurmay başkanı da Türkiye’yi ziyaret etmiş, Türk mevkidaşıyla anlam veremesek de Adana İncirlik Üssü’nde buluşmuştur.
İddia odur ki, buranın seçilmesi olası Rakka operasyonunda harekât merkezi olarak kullanılma ihtimalindendir.
Hem Cumhurbaşkanı’nın ağzından, hem de diğer sivil ve askeri yetkililer kanalıyla Türkiye’nin PYD-YPG’yle ilgili kesin tavrının ABD’li muhataplarına iletilmesi olumlu ve isabetlidir.
Bize göre bundan da dönülmemelidir.
Türkiye’nin ABD’yle önümüzdeki Rakka operasyonuyla kapsamında ayrıntılı ve iki ayaklı bir taslak plan paylaştığı anlaşılmaktadır.
Bu planlardan ilki, Özgür Suriye Ordusu güçlerinin Akçakale’nin karşısındaki Tel Abyad’dan girip PYD kontrolündeki bölgeden Rakka’ya yönelmesidir.
Yani sınırlarımızdan Rakka’ya kadar 54 km’lik mesafenin sorunsuz aşılabilmesi için ABD’nin PYD’yi iknası lazımdır.
İkinci olarak da, El Bab’tan Menbiç ve buradan Rakka’ya doğru harekettir.
Bu 180 kilometrelik hattın zorlu coğrafi şartları içerdiği de bilinen bir gerçektir.
Bu operasyonda YPG’nin yer alıp almayacağı ana ve asıl tartışma konularından birisidir.
YPG’nin Rakka’ya koalisyon unsurlarından bağımsız olarak doğudan girmesi, Özgür Suriye Ordusu’nun da kuzeyden güneye doğru ilerlemesi ABD’nin talepleri arasındadır.

“TÜRKİYE’NİN HİÇBİR ŞART ALTINDA TERÖR ÖRGÜTÜ PYD-YPG’YLE AYNI ÇİZGİDE OLMASI DÜŞÜNÜLEMEYECEKTİR”
Ancak Türkiye’nin hiçbir şart altında terör örgütü PYD-YPG’yle aynı çizgide olması düşünülemeyecektir.
Başbakan’ın Münih Güvenlik Konferansı’ndayken ABD’yi kast ederek “prensipte anlaşırsak, Rakka’da doğrudan operasyona girmeyeceğiz, Türkiye taktik destek verecek, ÖSO milisleri önde, biz arkada olacağız.” ifadeleri konuya yeni bir boyut getirmiştir.

“GEREKİRSE RAKKA’YA MİLLİ KUDRET YILDIRIM GİBİ İNMELİDİR”
Bize göre, gerekirse Fırat’ın doğusuna geçmeyen YPG’den Menbiç tamamen arındırılmalı, gerekirse Rakka’ya milli kudret yıldırım gibi inmelidir.
Mesele Türkiye’nin savunulmasıdır.
Türk devleti bu beka imtihanında geri adım atmadan, Rakka, Menbiç ve diğer terör üretim yerleri de dahil olmak üzere, milletimizin çelikten iradesini korkusuzca göstermelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi, askerinin, devletinin, hükümetinin şartsız yanında ve destekçisidir.

“HAŞHAŞİLER, TAPINAK ŞÖVALYELERİ, SİON TARİKATI, İLLİMÜNATİ YAPILANMASI BAŞTA OLMAK ÜZERE FETÖ AŞAĞI YUKARI AYNISIDIR”
FETÖ, bir suç şebekesi, dışı İslam, içi ihanet şeytani bir çetedir.
Haşhaşiler, Tapınak Şövalyeleri, Sion Tarikatı, İllimünati yapılanması başta olmak üzere, batıni ezoterik örgütler neyse FETÖ aşağı yukarı aynısıdır.
Ve bu karanlık şebekenin görünür elebaşısı Pensilvanyalı imam kisveli imansız, hoca kılıklı haçlı artığıdır.
ABD’nin bu teröristi derhal Türkiye’ye iade etmesi ise insanlığın teyidiyle birlikte iki ülke arasındaki ilişkilerin canlanmasına hizmet edecek ve uluslararası hukukun da gereği sayılacaktır.
Dünya görüşümüz ne olursa olsun, 15 Temmuz melanetiyle ilgili taraf olmak ve ittifakla cephe almak zorunluluğu vardır, bu da bütün partiler adına kaçınılmaz bir vazifedir.
Bu itibarla 7 Ağustos Yenikapı Ruhu bizim asla vazgeçmediğimiz, vazgeçmeyeceğimiz bir milli duruş ve diriliş tablosunun özetidir.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün PKK’dan, IŞİD’ten, YPG’den, DHKP-C’den elbette eksiği yok, hatta fazlası vardır.

“BU NEDENLE DE 16 NİSAN’A EVET DİYORUZ, EVET DİYECEĞİZ”
Asırlarca Türklüğü Anadolu’dan çıkarmak isteyenlerin kurumayan şiddet kaynağında 15 Temmuz mayalandırılmıştır.
İşte bunun için biz Türklüğün bekasını düşünmek, Türk milletinin istiklalini korumak mecburiyetindeyiz ki, bu nedenle de 16 Nisan’a evet diyoruz, evet diyeceğiz.
15 Temmuz aslında hacı postuna bürünüp koynunda haç taşıyan, dilinde hakikat, kalbinde hıyanet; alnı secdede, aklı köhne efendilerinde olan münafık ve melun niyetlerin hilalimizin sancak ve ismet-i haremine kurşun sıkması, pusu kurmasıdır.
Bunun için 15 Temmuz Türk milletine yeni bir Sevr dayatmasıdır, Türklüğe yeni bir linç kampanyasıdır, İslam’a yönelik yeni bir haçlı akınıdır.
 Eğer 15 Temmuz süreciyle su üstüne çıkan işgal ve darbe mekaniği tortu ve kalıntılarıyla birlikte tamamen silinmezse, Türkiye’nin bu coğrafyada, bu beşeri varlıkla, bu şartlarda yaşaması zora girecektir.

“HALEP YOLUNDA DEVE İZİ SAYMAYIN, KARGAYI BÜLBÜL DİYE SATMAYA KALKMAYIN”
15 Temmuz’da olmayınca, keçeyi suya atıp çıkan yeri taşlayarak 16 Nisan’da şanslarını denemek için hazır kıta bekleyenler, size diyorum, size sesleniyorum: Halep yolunda deve izi saymayın, kargayı bülbül diye satmaya kalkmayın.
Niye, çünkü hiç kimse yemez, hiç kimse yutmaz; unutmayınız ki, kazdığınız kuyuya bir kez daha düşeceksiniz, iki cami arasında kalmış beynamaz gibi anılacak, böyle de kalacaksınız.
İşgale umut bağlayanlar, darbeseviciler, darbe şakşakçıları, FETÖ’nün kripto elemanları kimdir, kimlerden oluşmaktadır?
El değmemiş, dokunulmamış, kendisini unutturmuş veya kenara almış FETÖ’nün kodaman ve hatırlı simaları nerelerde gizlenmekte, neden imtiyazlarla koruma altındadır?
Pensilvanyalı teröristbaşı adaletin terazisini kırmıştır.
Mahkemeler garabet kumpanyasına dönmüştür.
Deyim yerindeyse canavar yargıç kürsüsüne çıkmış, kuzular sanık sandalyesine oturtulmuştur.
Pensilvanya’nın kapısında nöbet bekleyen, telefonuna bylock indirip 1 doları cüzdanında gezdiren meşhur siyasetçilerden hiç mi iz yoktur?

“BAZI AKADEMİSYENLERİN RAHATI VE KONFORU BOZULUNCA, MALUMLARINIZ ORTALIK KARIŞMIŞTIR”
Bununla birlikte bazı akademisyenlerin rahatı ve konforu bozulunca, malumlarınız ortalık karışmıştır.
Türkiye’nin milli ve manevi varlığı için en küçük katkı ve çabası olmayan, mukallit olmakla aydın olunacağını sanan; FETÖ ve PKK çizgisinde bulunmaktan rahatsızlık duymayan küçük bir grup hukuk semtlerine uğrayınca ayağa kalkmışlardır.
Memur görevinden oluyor da, akademisyen niye olmayacakmış?
Üniversiteleri babalarının çiftliğine çevirip tekellerine alanların sızlanmalarına, timsah gözyaşlarına bu milletin karnı toktur.
Kampüsleri bilim yuvası yerine, ideolojik ve gayri milli akımların kampına çevirenlerin bu millete ne hayrı dokunmuş, hangi çığır açıcı fikir ve düşüncelerde imzaları görülmüştür?
Kimin suçu varsa veya kim suçsuzca Türk mahkemeleri hükmünü verecektir.
Herkese düşen bunu sabırla beklemektir.
Bunlar oluyorken, 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı’na suikast yapmak için Marmaris’e giden darbeci hainlerin yargılanmasına dün Muğla’da başlanmıştır.
FETÖ’nün darbe girişiminde Cumhurbaşkanına yönelik saldırıya ilişkin davanın iki numaralı sanığının medyaya yansıyan ifadeleri ise ibret verici, tüyler ürperticidir.
Bu caninin, “hiçbir şeyden korkmuyorum, darbe yaptım, cezası idam bile olsa canım yanmaz” şeklindeki kokuşmuş sözleri en küçük pişmanlık emaresi taşımadığı gibi, Türkiye’ye meydan okumaktır.
Türk adaletinin bu darbeciyi ve diğerlerini en ağır şekilde cezalandıracağına inancım tam ve eksiksizdir.
-İDAM-
Hainler idamdan korkmuyor ve milletimiz de idam talebinde ısrar ediyorsa; o zaman bize düşen bu kanuni düzenlemeyi TBMM’de yapmak, Türkiye düşmanlarına hak ettiği cezayı vermektir.

“AKP TOP ÇEVİRMESİN, ZAMANA OYNAMASIN”
Tekrar ediyorum, AKP top çevirmesin, zamana oynamasın, hakikaten idamın geri getirilmesi konusunda samimiyse Milliyetçi Hareket’in sözü söz olsun, buna kayıtsız şartsız destek verecektir.
Ancak FETÖ’yle irtibatı ve iltisakı olanlar hakkında hukuki yaptırım ve idari tasarruflar sonuna ve gittiği yere kadar yapılmalıdır.
15 Temmuz’dan sonra, ülkemizi hedefine alan, alması kuvvetli olan saldırı emellerine, derin komplolara, devasa tuzaklara karşı iktidarı ve muhalefetiyle bir ve uyanık olmak kaçınılmazdır.
Bu kapsamda Milliyetçi Hareket Partisi meseleye siyaset üstü bakmakta, tarih penceresinden milli şuur ve ruhla yaklaşmaktadır.
Siyasi kavrayış ve anlayışımız taktik değilse bile, stratejik olarak 15 Temmuz sonrası zorunlu olarak değişmek durumunda kalmıştır.

“15 TEMMUZ DEPREMİNİN FARKLI ZAMAN VE BAHANELERLE TEKRARI İHTİMAL DE OLSA MÜMKÜNDÜR, BEKLENMELİDİR”
Çünkü 15 Temmuz depreminin farklı zaman ve bahanelerle tekrarı ihtimal de olsa mümkündür, beklenmelidir.
Darbeler bitti, vesayet gitti, ileri demokrasi geldi derken, Türk milleti zalimce kurgulanmış, arka planında küresel zulmün parmak izleri bulunan bir saldırıyla karşılaşmıştır.
Tarih bize diyor ki, ihanetin kapağı açılır, düşmanlığın kapısı aralanırsa giren de, girmek isteyen çok olacaktır.
Yaşadığımız buhranları bölgesel ve küresel şirret tasarımlardan bağımsız ele almak doğru değildir.
Türkiye’yi ateşe vermek isteyenler hala pusudadır.
Türk vatanında gözü olanlar, milli bekamız üzerinde tarihi hesabı bulunanlar kalabalıklaşmış ve kızışmışlardır.
İşte önümüzdeki yoğun tehlike karşısında Türkiye’ye sahip çıkmak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ülkeyi yönetenlerle omuz omuza müdafaa etmek önemli hal almıştır.

11 EKİM TARİHİNDEKİ KONUŞMASINI HATIRLATTI
11 Ekim 2016 tarihli TBMM grup toplantımızda, hükümet etme sistemindeki fiili tıkanıklığın açılması, yönetimdeki karmaşa ve anayasaya aykırı durumu çözmek için getirdiğimiz teklifin altında yatan asıl amillerden birisi de budur.
Mevcut yönetim sistemiyle daha büyük musibetlere dur demek ve başa çıkmak artık çok zordur.
Filli sorun ve açmazın önü arkası alınmayacak bir rejim krizine, bir beka bozgununa neden olacağını gördüğümüzden Adalet ve Kalkınma Partisi’ne çağrıda bulunduk ve meseleyi uzlaşma ahlakıyla ele aldık.
Ve hükümet sistemiyle ilgili yaptığımız değişikliğin milletimize götürülmesi, son kararın da milli irade tarafından verilmesi gerektiği hususunda müştereken sonuca vardık.
-16 NİSAN-
16 Nisan’da da on sekiz maddelik anayasa değişikliğinin referandum safhasını demokratik adap ve sabır içinde yerine getireceğiz.

“ELBETTE BİZ DEVLET İÇİN EVET, MİLLET İÇİN EVET DİYECEĞİZ”
Elbette biz devlet için evet, millet için evet, Cumhuriyet için evet, Türklüğün bekası için evet, Türkiye için evet diyeceğiz, millet-devlet kaynaşma ve kenetlenmesine seve seve destek vereceğiz.
Niye evet diyor muşuz? Ne yapacaktık; FETÖ’nün yanında mı duracaktık?
Evet derken, dünkü sözlerimizle çelişmiyor muymuşuz; niye çelişelim, PKK’nın, CHP’nin, EMEP’in, ÖDP’nin, TKP’nin, elinde Ülkücü kanı olan Aydınlıkçıların kuyruğuna takılmak asıl çelişki ve çürüme değil midir?

“BAYRAK VE DEVLET İÇİN ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYUYORUZ”
Biz Türkiye diyoruz, vatan, millet, bayrak ve devlet için elimizi taşın altına koyuyoruz.
15 Temmuz’dan sonra siyaseti kör dövüşüne sokmak, Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a kadar anlamsız söz düellosuna girmek toz bulutu dağılasıya, istikrar ve milli güvenlik tam egemen olana kadar eşyanın tabiatına aykırıdır.
Hayır diyen vatandaşlarımıza, vatan evlatlarına sözüm yoktur, bilakis iradelerine, demokratik seçimlerine saygım vardır. Bunu tartışmak bize göre abestir.

“HAYIR CEPHESİ KURARAK MÜFTERİLİK VE FESATLIK YARIŞINA GİREN YALANCI SİYASİLERE”
Fakat hayırsızlardan oluşan, hayır cephesi kurarak müfterilik ve fesatlık yarışına giren yalancı siyasilere, emekli siyasetçilere, eski tüfeklere, bazı siyasi partilere, terör ve bölücülük taşeronlarına kesinlikle itibarımız yoktur, sırtımız da bunlara dönüktür.
16 Nisan’da bir parti, bir şahıs, bir fikir, bir siyaset değil; milletimiz önüne koyulan anayasa değişikliğini oylayacak, kendi geleceği hakkında bir karar verecektir.
Çıkan sonuca herkes bağlı, saygılı ve hürmetkar olmalıdır.
Bizim anlayamadığımız hayır koalisyonun niçin bu kadar gerilimli, niçin bu kadar telaşlı, niçin bu kadar tahammülsüz olduğudur.
Bunlara diyorum ki, hayır da hayır var diyorsanız, buna yürekten inanıyorsanız, edep, ahlak ve ölçülü bir şekilde tezlerinizi anlatır, ardından milletimizin karar ve tercihini beklersiniz.
Ne var ki, bu yapılmamakta, demokratik nezaket hiç gözetilmemektedir.
Bakıyorum da, art niyetli propaganda mekanizması çoğunlukla partimizi köşeye sıkıştırıp dava arkadaşlarımız üzerinden yürütülmeye ayarlanmıştır.
CHP sözcüleri, bazı anketçiler, bir kısım kalem ve çürük çarık fikir sahipleri kendi tabansızlıklarını unutup, MHP tabanının yarıdan fazlası hayır verecek kehanetiyle yatıp kalkmaktadır.

“ZİRA KAFALARI BÜYÜK İÇİ BOŞ, TUT KULAKLARINDAN ÇİFTE KOŞ”
Bizde taban yoktur diyoruz anlamıyorlar, gerçekten de bunlara ne desek boştur; zira kafaları büyük içi boş, tut kulaklarından çifte koş. Durum ve halleri aynen budur.
Bitli baklanın kör alıcısı olur misali, CHP sözcüleri dibi yanmış tava gibi 16 Nisan’ı karartmaya, kara göstermeye çabalamaktadır.

“MİLLETTEN ÖDLERİ PATLAMAKTADIR”
Milletten ödleri patlamaktadır.
Türkiye’nin toparlanmasından, hukuki ve siyasi dengeye kavuşmasından korkup kriz ayinine çıkmaktan utanç duymayan CHP için başını öne eğeceği günler uzak değildir.

“1923’ÜN CHP’Sİ DEĞİL, 1919’UN HÜRRİYET VE İTİLAF PARTİSİ’NİN ADETA KOPYASI, KLONLANMIŞ HALİDİR”
PKK’nın tırmandığı dala salıncak kuran bu zihniyet; 1923’ün CHP’si değil, 1919’un Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin adeta kopyası, klonlanmış halidir.
Ne de olsa, ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olurmuş.
CHP, yanına aldığı bölücülük ve terörden mimlenmiş dünür ve akraba partileriyle kalburla su taşımaktadır.

“MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ 16 NİSAN’DA EVET DİYECEKTİR”
Ne derse desinler, Milliyetçi Hareket Partisi 16 Nisan’da evet diyecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi bir bütündür, dava arkadaşlarım ülkesi ve milleti için gereğini yapacaklardır. İnancım bu şekildedir.
Anayasa değişikliğini Türkiye için istiyoruz, milli beka ve Türklüğün kutlu varlığı için tarihi görüyoruz.
Değişen hükümet etme sistemidir, peki karakter ve siyasi kan akışının istikametini değiştiren, dönüştüren kimlerdir?
Cumhurbaşkanı hükümet sisteminin gelmesiyle devlete düzen, ülkeye huzur gelecek; milli birlik ve kucaklaşma ahlakı alanını genişletecektir.
Türkiye tek yürek, Türk milleti tek ses olacaktır.
Peki bundan kimler, neden rahatsızlık duymaktadır?
Başkalarının düdüğünü öttürüp istikrarsızlık rüyasına dalan ilkesizler, Türkiye’yi kilitleyip bunalım ve buhran çıkmazına kapatmak isteyen iradesizler emri nerelerden almışlardır?

“EVET DİYORUZ”
Evet diyoruz; Harran’ın, Bafra’nın, Bozova’nın, Çukurova’nın, Anadolu Bozkırlarının sesine tercüman oluyoruz.
Evet diyor, Mustafa Kemal’den Başbuğ Türkeş’e kadar büyüyüp kökleşen milli ve üniter Türk devletinin namusuna arka çıkıyoruz.

“HANGİ ÇEVRELERİN DÜMEN SUYUNDA İLERLİYORSUNUZ?”
Hayır diyen siyaset damarı, hayırda birleşen taassup ve kör safsata, siz kimin sesine ses oluyor, hangi çevrelerin dümen suyunda ilerliyorsunuz?

“MHP’Yİ İÇTEN YIKMA TALİMATNAMESİNİ”
Kendilerine Türk milliyetçisi diyen zevat bir platform kurmuş, 1 Kasım’dan sonra ellerine tutuşturulan MHP’yi içten yıkma talimatnamesini akıllarınca aynen uygulamak ve ilerletmekle meşgullerdir.
Bunlar 18 Şubat’ta Ankara’da, CHP’nin himaye, aydınlıkçıların şemsiyesi altında toplanıp, MHP’ye öteden beri ters bakan, isimleri hizip ve fitne çıkarmakla anılanların da katılımıyla sebilhane bardağı gibi dizilmişlerdir.
Türk milliyetçisiyiz diyorlar, ama Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı’nı yuhalatacak, aleyhe slogan attıracak kadar ipten kazıktan boşandıklarını görmüyor, göremiyorlar.
Hepsine yolları açık olsun diyor, bizden uzak, Allah’a da yakın olmalarını temenni ediyorum.
Nehrin kenarına kuyu kazılır mı, bunların yaptığı budur.
Aynen suyu kesilmiş değirmen gibi olduklarını anlamayacak kadar yollarını şaşırmışlar, Ankara’da toplaşmışlardır.
Biz evet diyoruz ya, bunlar ille de hayır diyecekler.

“HAYIR DESEK, İNANINIZ ALAYI BİRDEN EVET DİYE GEZERLERDİ”
Hayır desek, inanınız alayı birden evet diye gezerlerdi.
CHP ve Perinçeğin kanatları altına sığınıp narkozu yiyenler, ezberleri de bitince geriye sarmaya, patinaj içinde çırpınmaya başlamışlardır.
Baş yarılır börk içinde, kol kırılır yen içinde kalır dedik, anlamadılar.
Üstelik fikri mutasyona uğrayarak yörüngelerinden çıkıp kimliksizliğin ve hiçliğin kayalıklarına tosladılar.
Hayır diyorlarmış, sizlerin bu kutlu davaya ne hayrınız geçti de aziz milletimizi hayır demeye çağırıyorsunuz?

“KURMAK İÇİN UYGUN ZAMAN KOLLADIĞINIZ PARTİNİZLE KARŞIMIZA ÇIKIN DA HEPİNİZİN BOY ÖLÇÜSÜNÜ GÖRELİM”
Kurmak için uygun zaman kolladığınız partinizle karşımıza çıkın da hepinizin boy ölçüsünü görelim.
1990’lı yıllarda merhum Başbuğumuzu kurultay salonlarına sokmamak, MHP’yi ele geçirmek, davamızın haysiyetini gölgelemek için oyun içinde oyun kuranlar, şimdi kalkmışlar Türk milliyetçisi maskesiyle yine film çeviriyor, yine sahne alıyorlar.
Bunlara diyorum ki, hadi oradan, bu kutlu davanın nefer ve aziz mensupları sizleri tanıyor, niyetlerinizi biliyor, haddinizi bildirmek için de emin olun gün sayıyor.
Çabalar beyhudedir;

“YEMİN ETTİK, DÖNMEYİZ”
Yemin ettik, dönmeyiz.
Söz verdik, çiğnemeyiz.
Evet dedik, devlet ve milleti ezdirmeyiz.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin milli güvenliğine destek çıkıyor, evet diyoruz.
Türk milletinin milli birliğini, bekasını ve refahını temin etmek istiyor, evet diyoruz.
Bağımsızlığımız tehlikededir, korumak için evet.
Cumhuriyetimiz sarsılmaktadır, muhafaza için evet.
Bin yıllık kardeşliğimiz tartışılmaktadır, mahfuz tutmak için evet.
Ruhumuz Ergenekon, irademiz evettir.
Kökümüz Issık, kararımız evettir.
kalesiyiz.
Ve 16 Nisan’da yeminlerine bağlı kalarak evet diyecek olan Milliyetçi-Ülkücü Hareketiz.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.