Öne Çıkanlar AİLE Covid19 gündem özeti CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut binali yıldırım Melatonin hormonu Nicolas Baldeyrou Bharat Biotech Mangal En İyi Uluslararası Film Online İşlemler Cansu İvecen

Bahçeli’den ABD’ye: Verin Hain Gülen’i Alın Telefonunuzu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı Metin Topuz’un cep telefonunun ve sim kartının ABD tarafından istendiğini belirterek, “15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsüne tam olarak inanmayan ABD, telefon isteyerek şaka mı yapmış, yoksa kafa mı bulmuştur? Darbecileri Türkiye’ye vermeyen ABD, kala kala telefona mı kalmış, gözü telefona mı takılmıştır? Madem telefon bu kadar değerlidir, o zaman verin hain Gülen’i alın telefonunuzu, üstelik tepe tepe kullanın, sabahlara kadar IŞİD’den FETÖ’ye, PKK’dan YPG’ye kadar önünüze gelen terör örgütüyle konuşun, anlaşın, uzlaşın, özlem giderin” dedi.

MHP lideri Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhuriyetin kuruluş yıldönümü 29 Ekim yaklaşırken konuşmasına cumhuriyetin öneminin ve kuruluş sürecinin altını çizerek başlayan Bahçeli, “Cumhuriyetten intikam almak için kuyrukta bekleyen çürümüşler hepinizin malumlarıdır. Milli Mücadele'yi kötülemek için fırsat kollayanların, hatta keşke ‘Yunan galip gelseydi’ diyebilecek kadar günaha, kire ve hıyanete batmışların varlığı utanç verici şekilde ortadadır. Bunlara ne diyelim, bir delinin hezeyanı, bir küstahın uydurması mı diyelim? Diyemeyiz, zira dilimiz kurur, diyemeyiz aksi halde kanımız çekilir. Bunlar ki, Cumhuriyet'in nimetleriyle, demokrasinin imkanlarıyla, milletin müsamahasıyla zehir kusan işgal artıklarıdır. Atatürk'e sövmek bunların mesleğidir. Cumhuriyeti karalamak bunların geçim kapısıdır. Türk milletinin değerlerine kafa tutmak bunların iğrenç tertibidir. Allah var ya, son yıllarda bu zevatın sayısındaki artış da kaygı verici düzeydedir” şeklinde konuştu.

“Korsan Referandumu 21 Günde Gümlemiştir”

Türk milletinin tehdit edildiğini iddia eden Bahçeli, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) referandumunun ardından yaşanan gelişmeleri şöyle değerlendirdi:

“Türkiye Cumhuriyeti tek dişi kalmış canavar tarafından köşeye sıkıştırılmak istenmektedir. Irak'ın içine sürüklendiği buhran, Peşmerge ve PKK'nın tutunduğu Türkmen yurtlarından kovalanmasıyla kısmen zayıflamıştır. 25 Eylül korsan referandumu, görünüşe bakılırsa 21 günde gümlemiş, Barzani rezil rüsva olmaktan kurtulamamıştır. Irak ordusu, federal polis güçleri ve Haşdi Şabi, 16 Ekim'de Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerin denetimini Peşmergeden geri almak için operasyon başlatmıştı. Sonunda mezkur bölgelerin büyük bir kısmında kontrol sağlanmıştır. Türkiye, Iran, Irak arasında kurulan sağlıklı ve istikrarlı diyaloglar etki gücünü göstermiş, Barzani'nin ve arkasındaki şer güçlerin manevra alanını daraltmıştır. Hakkı teslim edelim ki, bu olumlu bir gelişmedir.

“Ciğersizliklerini Afişe Etmişlerdir”

Barzani'nin bağımsızlık sevdası, arkasında başka bir hesap ve hazırlık yoksa, şimdilik ve zorunlu olarak beklemeye alınmış, rafa kaldırılmıştır. Kerkük'e yuvalanmaya, Türkmeneli'ne konuşlanmaya çalışan hainler arkalarına bakmadan kaçmışlardır. Görünüşe bakarsak, yalnızlaşan Barzani ve Peşmerge çetesi tarihi bir hayal kırıklığı yaşamıştır. 15 Ekim'de kanlarının son damlasına kadar savaşmaktan, Kerkük'ün Kudüsleri olduğunu söylemekten adeta nefesleri kesilen Peşmerge fitnesi, ne olmuştur da, deyim yerindeyse tek bir mermi atmadan tabana kuvvet kaçmayı seçmiştir? Öyle ya, Kerkük'ü terk etmeyeceklerdi. İddiaları buydu. Ama çığlık çığlığa, bağıra çağıra kaçarken üzerlerindeki sözde resmi üniformaları bile çıkarıp atmışlar, ciğersizliklerini, naylon kimlik ve kişiliklerini afişe ve ilan etmişlerdir. Hani bir ara, fistan giymiş hainler ülkemizde sokaklara çıkıyor, zoru görünce tabana kuvvet çil yavrusu gibi dağılıyorlardı ya, bunların emmi çocukları da aynısını Kerkük ve mücavir bölgelerinde tekrarlamışlardır.

“Barzani ve Örgütü Çekile Çekile Kapana Girmiştir”

Irak'ın Kuzeyindeki Talabani yandaşlarıyla Barzaniciler ters düşmüş, birbirlerinin altını oymuşlardır. Nitekim karşılıklı hain suçlaması bunun işaretidir. Gerçekte ise bunların hepsi hain, hepsi de Kürt kökenli kardeşlerimizin iliğini kurutan, hayatlarını ve hayallerini karartan cinayet ve suç ortaklarıdır. Hedef olarak birbirlerinden farkları yoktur. Ancak Barzani ve örgütü ne hikmetse çekile çekile kapana girmiştir. Kerkük kurtarılmış, Türkmenler derin bir oh çekmişlerdir. Ne var ki, Barzani'nin çok kısa sürede, hiçbir karşı direniş göstermeden kaçıp gitmesi ister istemez şüphelere, soru işaretlerine neden olmuştur.

“Haşdi Şabi'nin Güvenlik Konusunda Görev Üstlenmemesi Büyük Bir Önemdedir”

Bilinsin ki, Kerkük'ün statüsü üzerinde kumar oynamak için masaya oturan güç ve şayet, Kerkük özelinde yeni ve kabul edilemez siyasi bir tasarım ve planlama için mecburiyetindedir.

Barzani’nin vahim hesap hatası sonucu zorladığı referandum sonrası Irak’ta ortaya çıkan siyasi denklem Kerkük’ün statüsünün nihai çözümü için yeni bir süreç başlatmıştır. Peşmergelerin Kerkük ve mücavir alanlardan çekilmesiyle bir geçiş dönemi yaşanacaktır. Bu nettir. İlk etapta, Kerkük'te güvenliği Irak ordusu ve federal polis sağlamalıdır. Haşdi Şabi'nin güvenlik konusunda görev üstlenmemesi büyük bir önemdedir. Kerkük'teki Türkmen ve Arapların güvenliğin temini bağlamında Irak ordusuna yardımcı olmalarını sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Bununla birlikte, Barzani'nin Kerkük'e taşıdığı PKK'lı teröristler tamamıyla sökülüp atılmalıdır. Kerkük'ün idari ve siyasi statüsünün belirlenmesi için Irak Merkezi yönetiminin öncülüğünde bir diyalog-görüşme-müzakere süreci başlatılmalıdır. Bu süreçte, Irak Türkmenlerinin masada olması zarurettir. Kerkük'ün nihai statüsünün belirlenmesi sürecinde, ilk adım olarak normalleşmesi sağlaması, daha önce bozulan nüfuz yapısının da bu kapsamda ele alınması kaçınılmazdır.

“ABD İşgalinin Başladığı 2003 Yılı Esas Alınabilecektir”

Bu çerçevede; Kerkük'e dışardan iskan edilenlerin geldikleri yerlere gönderilmeleri ve Kerkük'ten göçe zorlananların yurtlarına, yuvalarına dönmeleri için bir başlangıç tarihi belirlenmelidir. Bu konuda ABD işgalinin başladığı 2003 yılı esas alınabilecektir. 2003 yılından sonra Kerkük'e dışarıdan getirilenlerin ve Kerkük'ten göçe zorlananların evlerine dönmeleri uygun bir çıkış ve çözüm yolu olarak düşünülebilecektir. Bundan sonra sağlıklı bir nüfus sayımı yapılabilecektir. Kerkük'ün statüsüne Irak'ın bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve milli birliği içinde bir çözüm yolu bulunması elzemdir. Irak'ın kurucu tüm halkları; yani Türkmenler, Araplar, Kürtler, bunların yanı sıra Süryaniler, Keldaniler ile diğer grupların hak ve hukukları korunmalıdır. Kerkük hiçbir vilayete bağlı olmayan özel bir statüye kavuşturulmalıdır. Türkmenlerin dışlandığı, yok sayıldığı bir Kerkük, tarihi köklerinden koparılmış, kültür mirasından sökülmüş, genlerinden, gerçeklerinden ve geçmişinden uzaklaştırılmış demektir. Buna ise tamam demek, aslı astarı olmayan vaatlere kanarak aza tamah etmek Türklüğün kitabında yazmayan bir alçalma ve kayıp halidir.

“Türkmen'e Bakınca Mezhep Göremeyiz”

Kerkük'te Haşdi Şabi'nin provokasyonları, mezhebi dayatmaları, Türkmen kardeşlerimizin arasına nifak sokmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Ne Şii, ne Sünni diyoruz; Türk'ün birdir ahlaki, vicdanı, imanı ve töresi diyerek yüksek sesle haykırıyoruz. Türkmen'e bakınca mezhep görmeyiz, göremeyiz. Yanılıp, yenilip görürsek, bunu ecdada izah, tarihimize ifade edemeyiz. Türkmen’e bakınca ayrılık gayrılık bilmeyiz. Türk, Türk'tür, başka bir tanım ve tasvire kesinlikle ihtiyaç duymayız. Mezhep kutuplaşması konusunda tahrik edici hamleler yapan bölge ülkelerinin doğru ve isabetli bir tavır içinde olmadıklarını özellikle belirtmek istiyorum. Peşmergenin kaçmasının ardından, Kerkük'ün asli sahiplerine tevdii zorunluluktur.”

“Genelkurmay Başkanımızı Taciz Etmek Ahlaksızlıktır”

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyasi tartışmaların içine çekilmesinden, yıpratılmasından zan ve töhmet altında bırakılmasından kaçınmak gerektiğini belirten MHP lideri Bahçeli, “Bugünkü hassasiyet düzeyi yüksek ortamda, bilhassa Genelkurmay Başkanımızı ve komuta kademesini maksatlı şekilde tariz ve taciz etmek ahlaksızlıktır. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. 15 Temmuz’da korkusuzca direnmiş, darbecilere tamam dememiş bir komuta heyeti üzerinde kuşku uyandırmak, ipe sapa gelmez yorumlarla dedikodu yapmak bize göre utanmazlıktır” dedi.

“Rakka Komplosunun Açıklaması Yoktur”

Rakka’nın IŞİD’in en önemli merkezlerinden sayıldığını anımsatan Bahçeli, şunları kaydetti:

“Yaklaşık 4 aylık bir süreden sonra PKK’nın Suriye kolu olan YPG-YPJ Rakka’yı ele geçirdi. İşin tuhaf yanı, ciddi bir direnişle karşılaşmadı. Rakka’ya ön kapıdan sokulan IŞİD, arka kapıdan, PKK’nın mihmandarlığıyla adeta elini kolunu sallayarak çıkıp gitti. Sonuçta, Rakka PYD-YPG’nin denetim ve kontrolüne girmiş oldu. Ardından, bebek katilinin poster ve fotoğrafları düzenlenen uydurma, sefil ve rezil kutlamalarla meydanlara asıldı, terörizm ABD müşahitliğinde gövde gösterisi yaptı. ABD, PKK’yı buyur ederek, canibaşını selamlatarak nerede durduğunu, kimlerle koyun koyuna olduğunu hiç tartışmaya yer bırakmayacak şekilde göstermiştir. Bunun manası, eşkıyanın övülmesi, eşkıyalığın onaylanmasıdır. Rakka danışıklı dövüş halinde, bir terör örgütünden alınıp diğerine teslim edilmiş, bir işgalden diğerine havalesi yapılmıştır. Bu bir kepazelik, seviyesiz bir skandaldır. Rakka komplosunun açıklaması yoktur. Süper güç olduğunu söyleyen, aslında çöküş sürecine giren, çarpık ve çürük bir yönetimle sendeleye sendeleye devrilmeye kadar gidecek olan bu ülkenin insanlık adına söz söylemeye yüzü olmayacaktır.”

“Geçti Borun Pazarı Sürün Merkebinizi Kandil’e”

Rakka’da asılan Abdullah Öcalan posterinin ardından ABD’nin Türkiye Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamaya dikkat çeken MHP lideri Bahçeli, “Bunu Rakka meydanlarında katilin posterlerini astırmadan düşünecektiniz. Bunları PKK-PYD- YPG’yle sahibi olduğunuz IŞİD’in üzerine dümenden göndermeden önce söyleyecektiniz. Yazıklar olsun, geçti borun pazarı, sürün merkebinizi Kandil’e. ABD Başkanı Trump’ın IQ testine girmesini tavsiye ettiği Dışişleri Bakanı ise YPG’yi tebrik etmiş, gerçek niyet ve aklının dibini göstermiştir” dedi.

“Kontörünüz Biterse Ben Size Göndereceğim”

25 Eylül’de gözaltına alınan ABD Başkonsolosluğu çalışanı Metin Topuz’un cep telefonunun ABD ile Türkiye arasında yeni bir kriz yarattığını vurgulayan MHP lideri Bahçeli şöyle konuştu:

“ABD bu cep telefonun ve sim kartının iadesini bir nota eşliğinde Türkiye’den istemiştir. Pensilvanya’daki hoca görünümlü terörist başını iadeye yanaşmayan, onca delile, onca kanıta rağmen 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsüne tam olarak inanmayan ABD, telefon isteyerek şaka mı yapmış, yoksa kafa mı bulmuştur? Darbecileri Türkiye’ye vermeyen ABD, kala kala telefona mı kalmış, gözü telefona mı takılmıştır? Madem telefon bu kadar değerlidir, o zaman verin hain Gülen’i alın telefonunuzu, üstelik tepe tepe kullanın, sabahlara kadar IŞİD’ten FETÖ’ye, PKK’dan YPG’ye kadar önünüze gelen terör örgütüyle konuşun, anlaşın, uzlaşın, özlem giderin. Kontörünüz biterse yüksünmeden, milletvekili maaşımdan fedakârlık yaparak, kişisel harcamalarımdan kısarak, söz veriyorum ben size göndereceğim. Yok, telefonu alamazsınız, hükümet buna aldırış etmezse, hemen yaka silkmeyin, yine sözüm söz olsun, yeni bir telefon alıp kargoya vereceğim ve Rakka’ya göndereceğim. Nasılsa anında elinize geçer, nasılsa hemen size ulaşır. Merak ediyorum, bu kadar mübalağa ve marazi olayların arasındaki hakikat kırıntılarını hangi teleskopla görüp keşfedeceğiz? ABD kararını vermelidir; dost muyuz, düşman mı?”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.