Öne Çıkanlar tesk genel başkanı bendevi palandöken kılıçdaroğlu Pandemi palandöken şehit fetö adana abd tesk yunanistan tüik Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel

Başbakan Yardımcısı Kurtumuş: Mali Disiplinden Hiç Şaşmayacağız

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, “Türkiye ekonomisi inşallah çok daha iyi bir konuma gelecek. Mali disiplinden hiç şaşmayacağız. Türkiye’nin tasarruf açığının kapatılması için atılacak adımlardaki kararlılığımızdan hiçbir şekilde geri adım atmayacağız” ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, Çankaya Köşkünde toplanan Bakanlar Kurulunun ardından açıklama yaptı. Kurtulmuş, konuşmasının başında darbe girişimine karşı duran millete, medya kuruluşlarına, siyasetin alanını genişlemek amacıyla darbecilerin karşısında duran bütün siyasi partilere, Gazi TBMM’deki tüm milletvekillerine, sivil toplum kuruluşlarına ve Cumhurbaşkanına teşekkür etti. Darbe girişimi sırasında şehit olanlara rahmet, yaralananlara şifa dileyen

Kurtulmuş, konuşmasına şöyle devam etti:
“Türkiye, 15 Temmuz akşamı gösterdiği kararlılıkla izanla ve her şeyi planlayarak hızla 15 Temmuz sonrasından çıkacaktır. Şunu belirtmek istiyorum, bu darbeyi yapan FETÖ çetesinin elemanları ve arkasında duranlar, neyi murat ederek darbe teşebbüsüne başlamışlarsa, Allah’ın izniyle tam tersi olacaktır. Ne istediler bu darbeyi yapanlar; Türkiye’de toplumsal kutuplaşma ortaya çıksın, hatta bu kutuplaşma iç savaşa ulaşsın ve arkasından Türkiye bir dış işgale hazır vaziyete getirilsin. Ne oluyor, ne olacak? Tam tersine 15 Temmuz’un ilk anlarından itibaren millet birleşiyor, bütünleşiyor, bir toplumsal bütünleşmeyle darbeyi yapan maşalara, bu maşaların fertlerine, onların arkasındaki siyasi akıllara,  gerekli cevabı veriyor.”

“Bunlar, bu darbe ortamıyla birlikte siyasette artık önü alınamaz bir büyük çatışma çıksın istediler. Tam tersi oluyor, bunların istediğinin aksine siyasette işbirliği, karşılıklı diyalog ve çok daha yakın bir dayanışma ortamı ortaya çıkıyor” diyen Kurtulmuş, ilk andan itibaren TBMM’de 4 partinin ortak bir şekilde bir deklarasyon yayınlaması, siyasilerin darbecilerin karşısında yer almasının, Türkiye’nin övünç meselesi olduğunu ifade etti. Bundan sonra da siyasette son derece yapıcı ve olumlu bir siyaset dilinin gelişmekte olduğunu belirten Kurtulmuş, Cumhurbaşkanının daveti üzerine siyasi partilerin Beştepe’de bir araya gelmesinin, bundan sonra darbeci çeteyle her türlü desteği vereceklerini ifade etmesinin son derece anlamlı olduğunu kaydetti. Bugün Başbakan’ın CHP ve MHP başkanlarını ziyaret edeceğini hatırlatan Kurtulmuş, bunun da siyasetteki bu olumlu iklimin devamlılığı konusundaki kararlılığın göstergesi olduğunu ifade etti. Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Bu süreçlerde hem uygulanan KHK’ların bu mücadelede ne anlama geldiği, hem de 669 nolu kararnamenin Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeniden yapılanması ile ilgili ana çerçevesi, muhalefet partisi liderleriyle paylaşılacaktır. Bu süreçte de her türlü destek talep edilecek, istişare ile iktidar ile muhalefet olarak siyasi kararlılığımızı sürdüreceğiz. Üçüncü olarak, bunlar baskıcı, otokratik bir yönetim ortaya çıksın istediler. Şimdi tam tersi oluyor. Türkiye’de daha demokratik, daha şeffaf, daha fazla kurumların yeniden yapılandırma süreci içine girdiği önemli bir fırsat önümüze çıkıyor.”

-“TÜRKİYE EKONOMİSİ YOLUNA DEVAM EDİYOR”-
Dördüncü olarak, darbe ile birlikte ekonomik krizin, büyük bir kaosun ortaya çıkmasının istendiğini ifade eden Kurtulmuş, 15 Temmuz/22 Temmuz arasındaki bir haftada mutidir sayılabilecek bir takım olumsuz tepkiler olduğunu, ama sonuçta 22 Temmuzdan bu yana bütün göstergeler olumlu anlamda tekrar yukarı doğru yükseldiğini, bu anlamda da Türkiye ekonomisinin bu badireyi atlattığını kaydetti. Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye ekonomisi iyi bir yolda yoluna devam ediyor. Daha güçlü, daha çok kalkınmış, daha çok yatırıma olanak sağlayan bir Türkiye ekonomisi göreceğiz. Bu çerçevede bizler ilk andan itibaren ekonomi diplomasisini en iyi şekilde yaparak yurt dışındaki ilgili kurum ve kuruluşlarına Türkiye’deki ekonomi çevrelerini hep beraber bu gidişatın olumlu taraflarını anlatacağız. Türkiye ekonomisi inşallah çok daha iyi bir konuma gelecek. Mali disiplinden hiç şaşmayacağız. Türkiye’nin tasarruf açığının kapatılması için atılacak adımlardaki kararlılığımızdan hiçbir şekilde geri adım atmayacağız. 65. Hükümetin ortaya koyduğu ekonomideki yapısal dönüşüm adımları da süratle atılmaya devam edilecektir. Bu çerçevede Türkiye’nin demokratikleşmesine en önemli katkı sağlayacak Türkiye’de sivilleşme sürecinin özellikle TSK’nın darbe sonrasında yeniden yapılanmasını sağlayan 669 nolu KHK’nın sağladığı imkanlardır. Bu darbe teşebbüsü, neyi hedefliyorsa tam tersi çıkıyor. Tam tersi olmaya devam edecek.

Bu çerçevede TSK’nın yeniden yapılanmasıyla ilgili gelişmelerin çok iyi hazırlanmış bir çalışmanın sonucu olduğunu ifade etmek isterim. Bu çerçevede ana fikrimizi oluşturan 4 temel bakış açısını sizlerle paylaşmak isterim. Birincisi, sivil-asker ilişkilerinde sivil iradenin daha güçlü olması ve sivil iradenin bu anlamda asker-sivil ilişkilerinde yön vermesidir. Bu çerçevede YAŞ yapısının sivilleşmesi, bu amaçla atılmış en büyük adımlardan birisidir. İkincisi, silahlı gücün tek bir elde toplanmasının önlenmesi. Bunun için jandarma ve sahil güvenliğin içişleri bakanlığına, kuvvet komutanlıklarının milli savunma bakanlığına, Genelkurmayın da doğrudan doğruya cumhurbaşkanımıza bağlanması bu amaçla, yani silahlı gücün tek bir elde toplanmaması için atılmış bir adımdır. Bu çerçevede 3. olarak görüşümüzü belirleyen husus, TSK’nın personel havuzunun çeşitlenmesidir. Bu amaçla askeri lise ve okulların kapatılması sağlanmış, lise seviyesinde ve üniversite seviyesinde insanların TSK’ya farklı kaynaklardan gelişini sağlayabilmek için yeni adımlar atılmıştır. Bunlardan birincisi de milli savunma üniversitesinin kurulmasıdır. Üniversitenin kurulmasıyla birlikte çağın gerektirdiği teknolojik donanımla başa çıkabilecek, gerçekten Türkiye’nin vatan savunmasında her türlü bilgi ve beceriyle donanmasını sağlayabilecek nitelikli personelin yetiştirilmesinin önü açılacaktır. Ayrıca dördüncü olarak da TSK’nın yeniden yapılanması, yani Türkiye’nin çok büyük kitlelere sahip silahlı kuvvetleri yerine, amacı bütünüyle vatan savunmasına odaklanmak olan uzman bir orduya dönülmesiyle ilgili hazırlıklar yapılmaktadır.”

-KAMU BÜROKRASİSİNDE 3 TEMEL İLKE-
Buradan hiç kimsenin yanlış bir takım polemiklerin çıkarmaması gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, buradaki amacın TSK’nın darbe için bir zemin olarak kullanılmasının önüne geçmek olduğunu belirtti. Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Amacımız öyle bir sistem kuralım ki, TSK’yı o kadar açık bir kurum haline getirelim ki, TSK içinde hiç kimse ya da TSK içindeki bazı unsurları kullanarak şer odağı bir daha darbe yapmayı aklına getirmesin. Bu yeniden yapılanma süreci, Türkiye’de demokrakratikleşmenin en önemli adımı olacaktır. TSK’nın çok daha saygın bir konuma gelmesine en önemli vesile olacaktır. TSK yeniden modernize edilerek çok daha güçlü, bu bölgede bu evrede vatan savunmasını sağlayan bir kuruluşumuz haline getirilecektir. Böylece darbecilerden kurtulmak değil, darbeyi üreten sorunları da çözmüş olacağız. Bu yeniden yapılanma süreciyle ilgili olarak, Türkiye’deki kamu yönetiminin işleyişinin bütünüyle sivilleşmesi ve şeffaflaşması için gerekli adımlar atılacaktır. Bunun için Türkiye devletinin yapısı, Türkiye cumhuriyeti devletinin kamu bürokrasisi, vatandaşlarımızın hepsine açık hale getirilecektir. Bunda da sadece 3 temel ilkemiz olacak; ehliyet, liyakat, sadakat.”

Yeniden yapılanma süreciyle birlikte önümüzdeki 1 yıllık süre içerisinde bütün Türkiye’deki adımların tamamlanacağını vurgulayan Kurtulmuş, bunları da başlıklarla topladı. Kurtulmuş, başlıkları şöyle sıraladı:

“Bunlardan birisi normalleşme. 15 Temmuz çok ağır bir geceydi. Türkiye’ye çok ağır fatura ödetmek isteyen hain bir plandı. Çok şükür minimum maliyetle bunu geçtik. Şimdi bunu ne unutturacağız, ne de sürekli orayla meşgul olacağız. Süratle normalleşme sürecine giriyoruz. İkincisi, yapısal reformların sağlanmasıdır. Yapısal reformlarla ilgili, özellikle 65. Hükümetin almış olduğu kararlar, eylem planı içerisinde günü gününe devam edecektir. Ayrıca ekonomik açılımlar da aynı kararlıkla devam edecek, Türkiye’de yatırım ortamının iyileştirilmesi, yerli ve yabancı yatırımcının Türkiye’de daha fazla yatırım yapabilmesi ileri teknoloji ürünleriyle markalarımızla rekabet edebilir hale gelmemiz eksiksiz bir şekilde sürdürülecektir. Ayrıca bir başka konu da, bir yıllık süreç içerisinde, içinde yaşadığımız bölgedeki bölgesel sorunların azaltılması için dış politikadaki yeni tekliflerimizi ortaya koyacağız ve bu çerçevede Türkiye’nin düşmanlarını azaltıp, dostlarını artıracağız.”

-“MAŞALLAH ALMAN ADALETİNE”-
Dün Almanya’nın Köln kentinde görkemli bir miting düzenlendiğini hatırlatan Kurtulmuş, bu mitinge katılan herkese yürekten teşekkür ettiklerini ifade etti. “Ancak maalesef alman bakanlarının göstermiş olduğu çifte standardı da belirtmeden geçemeyiz” diyen Kurtulmuş, şu açıklamada bulundu:
“Şimdiye kadar Türkiye’nin aradığı 4500 teröristle ilgili dosya ve dava var. Bunlarla ilgili devam eden çok sayıda mahkeme var. Biliyorsunuz meşhur NSU davası. Alman derin devletinin gerçekleştirdiği ayan beyan gün gibi ortada olan NSU davası senelerdir devam eder durur. Bu mahkemeler uzatılır, karar alınmaz, belli bir sonuca gelmez. Bu mahkemeler karar almakta bu kadar çok zorlanır, senelerdir sürüp giderken, ne hikmetse Alman anayasa Mahkemesi, sayın Cumhurbaşkanımızın mitinge telekonferansla katılmasını 24 saatten az bir süre içinde mahkeme kararı ile yasaklar. Maşallah Alman adaletine! Bu kadar hızlı çalışabilen Alman adaletinin diğer dosyalarda neden bu kadar yavaş çalıştığını anlamamız mümkün değildir. Bu açık bir çifte standarttır, kabul edilebilir bir durum değildir.”

-“7 AĞUSTOS’TA DEMOKRASİ MEKTEBİNİN DİPLOMALARI VERİLECEK”-
Demokrasi mitinglerinin 7 Ağustos’ta sona ereceğini ifade eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Türkiye 15 Temmuz’dan beri demokrasi nöbetine devam ediyor. Şimdi demokrasi nöbeti, inşallah 7 Ağustos’ta Pazar günü İstanbul’daki muhteşem bir mitingle sona erdirilecektir. Cumhurbaşkanımızın davetini bir kere daha tekrarlıyoruz. Bu miting herhangi bir partinin mitingi değildir. Bu miting bütün Türkiye’nin, bütün partilerin, bütün bürokratların, yurtseverlerin mitingidir. Hayat tarzları ve dünya görüşleri ne olursa olsun, herkesi 7 Haziran Pazar günü demokrasi nöbetini taçlandırmaya, Yedikapı Meydanına davet ediyoruz. Ayrıca, 15 Temmuzdan beri bütün sokaklarımız, meydanlarımız ışıl ışıl ayakta. Aslında bu meydanlar, aynı zamanda büyük bir demokrasi mektebidir. Genç çocuklarımız, evlatlarımız, torunlarımız, kadınlarımız hep beraber demokrasi mektebinin içerisinde eğitim alıyoruz. Pazar günü demokrasi mektebinin mezuniyet törenidir. Pazar günü inşallah demokrasi mektebinin üstün onur ödülüyle mezun olmuş 79 milyonuna demokrasi mektebinin diplomaları verilecektir.”

-KAMUDA TEMİZLİK SÜRÜYOR-
Kurtulmuş, Bakanlar Kurulunun ardından konuşmasının sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Kamuda devam eden temizlik çalışmalarına ilişkin sorulan soruya, Kurtulmuş şu yanıtı verdi:
“Çok titiz çalışmalar yürüyor. 15 Temmuz akşamındaki darbe teşebbüsü eğer gerçekleşmiş olsaydı FETÖ’cü bu çetenin dışındaki hiç kimseye Türkiye’de hayat hakkı olmayacaktı. Çok sert bir çeteyle ve planla karşı karşıya olduğumuzu bilelim. Ancak biz devleti yönetiyoruz. Bu anlamda, bu örgütle herhangi bir şekilde ilişkisi olan herkes kamudan ayıklanacaktır. Ancak bunu yaparken de ilişkisi olmayan hiçbir kimseye en ufak bir zarar gelmeyecektir. Yani bu çete mensuplarına hiçbir şekilde merhamet etmeyeceğiz. Ama bunu yaparken de asla adalet duygusundan şaşmayacağız. Kurunun arasında yaş da yanmamasına dikkat edeceğiz. Ola ki yapılacak yanlışlıklar olabilir, nihayetinde insanlar yapıyor bu işleri, herhangi bir hata olursa bu hataların hepsini de düzeltiriz. Şu kuralı söylüyoruz, bunlarla ilişkisi olmayan vatandaşımız rahat olsun. Kimseye zarar gelmeyecek. İlişkisi olan da korksun, kusura bakmasın. Her şeyin de bir bedeli var.”

Kurtulmuş, askerliğin kısalacağına dair soruyu şu şekilde yanıtladı:
“669 nolu KHK TSK’nın yeniden yapılanmasının ana çerçevesini oluşturuyor ama her şeyi içermiyor. Bundan sonra bu ana çerçevede askerlik süresi de dahil olmak üzere çalışmalar yapılacak. TSK’nın 2030 perspektifi doğrultusunda yapılan bir çalışma var. Uzman orduya geçiş süreci hızlandırılacak. Bununla ilgili esas ve usulleri belirlenerek bu süre tamamlanacak. Amacımız TSK üzerinde spekülasyon oluşturmak değil, tam tersine TSK’nın bu darbe teşebbüsü dolayısıyla içine düşürülmeye çalışıldığı bu durumdan süratle uzaklaştırılarak güçlü, tek maçı vatan savunması olan bir teşkilat haline gelmesidir.”
 
-FETULLAH GÜLEN’İN İADESİ-
Kurtulmuş, FETÖ elebaşı Gülen’in iade edilmesi hakkında şunları kaydetti:
“Biz hukuken elimizden gelen her şeyi zaten yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Herhalde dünyada hiçbir kimsenin 15 Temmuz Türkiye’yi işgale hazırlama teşebbüsünün FETÖ ile ilişkili olduğu konusunda en ufak bir tereddüdü yoktur. Tereddüdü olanların da herhalde saf kategorisinde değerlendirilmesi gerekir. Ben Amerika’nın hiçbir yöneticisinin de saf olduğunu zannetmiyorum.”
 
-GENELKURMAY’IN CUMHURBAŞKANLIĞI’NA BAĞLANMASI-
Genelkurmay Başkanlığının Cumhurbaşkanlığına bağlanması hakkında konuşan Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
“669 nolu KHK’daki TSK ile ilgili yapılan tasarrufların hiçbirisi şahıslarla ilgili bir tasarruf değildir. Aynı şekilde istihbarat birimlerinin yeniden organizasyonu ile ilgili çalışma da şahıslarla ilgili olmayacaktır. Öyle bir sistem kurmalıyız ki, bir daha kimse darbe yapamasın. Aynı şekilde istihbaratta da, öyle bir istihbarat sistemi kuralım ki bu istihbarat birimi Türkiye’nin gerektirdiği en üst seviyede olsun. Aynen TSK’daki gibi istihbarat birimlerinin de yeniden yapılandırılması gündemdedir ve bununla ilgili çalışmalar da KHK ile düzenlenecektir.”

-“DİYANET İŞLERİ BAŞBAKANLIĞA BAĞLIDIR”-
Diyanet İşleri Başkanlığının da Cumhurbaşkanlığına bağlanacağı iddiası sorusu üzerine Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:
“Diyanet İşleri Başkanımız, saydığımız, sevdiğimiz bir hocamızdır. Ama Diyanet İşleri Başkanlığı, Başbakanlık’a bağlıdır. Bildiğiniz gibi Başbakanlık’a bağlı kurumlar Başbakan Yardımcıları arasında taksim edilir. Diyanet İşleri Başkanlığının bağlantısı doğrudan Başbakanlıktır. Bürokratların “Şöyle bir yapılanma olsun” şeklinde konuşmalarının da bürokrasinin genel teamülleri bakımından çok da şık olmadığını belirtmek isterim.”
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.