Öne Çıkanlar tesk genel başkanı bendevi palandöken kılıçdaroğlu Pandemi palandöken fetö şehit adana abd tesk yunanistan tüik Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel

Başbakan Yıldırım: 'Türkiye'de Gençlik Apolitik' Sözü 15 Temmuz Gecesi Çöktü

Başbakan Binail Yıldırım, 16. MÜSİAD EXPO'nun kapanış oturumunda gece yarısına kadar süren bir konuşma yaptı.

Başbakan Binali Yıldırım,  terörle mücadele çalışmalarının amansız bir şekilde süreceğini, bu anlamda iyi yolda gittiklerini belirterek "30 yıldır, 40 yıldır el atılmayan, girilmeyen inlerine girdik, şer odaklarının yuvalarını dağıttık. Sağdan soldan seslerin yükselmesinin sebebi budur. Bazıları rahatsız oldu" dedi. "Türkiye'de gençlik apolitik" tezinin 15 temmuz gecesi çöktüğünü anlatan Başbakan Yıldırım, şehitlerin kanının yerde kalmayacağını bildirdi.
Başbakan Yıldırım, 16. MÜSİAD EXPO'nun kapanış oturumunda geceyarısına kadar süren bir konuşma yaptı.
Derik Belediye Başkanvekili Safitürk'ün, uğradığı alçakça bir tuzak patlayıcı vesilesiyle şehit olduğunu hatırlatan Yıldırım şunları söyledi:
"1 gün önce bana ziyarete gelmişti. Son dönemde bölücü terör örgütüne yataklık yapan, onlara destek olan bu vesileyle görevden alınan belediyelere atanan başkanları Ankara'da İçişleri Bakanlığımızda bir araya getirdik. Onların çalışmalarını kendi ağızlarından dinledik. Bundan sonraki hedeflerini ve taleplerini öğrenme fırsatı bulduk. O toplantıda Derik Kaymakamımız Muhammed Fatih Safitürk, o kadar heyecanlı, o kadar vatan ve millet sevdalısıydı ki... Anlattıklarını yaşar gibi anlatıyordu. O gencecik, fidan gibi kardeşimize alçaklar tuzak kurdular ama onlar bilsin ki hiçbir yiğidimizin kanı yerde kalmaz. Ülkenin her köşesinde, bu ülkeyi bölmeye çalışan, birliğimizi beraberliğimizi, kardeşliğimizi zedelemeye çalışan kim olursa olsun ister içeride, ister dışarıda, hiç ama hiç affetmeyeceğiz."
Türkiye sayesinde bölgedeki işlerin bir noktada durdurulduğunu anlatan Yıldırım, "Türkiye olmasın, bugün Irak ve Suriye’de durum bundan çok daha kötü duruma dönüşeceğini unutmayalım. Türkiye terörle mücadeleyi artık sınırları içinde görmüyor. Suriye ve Irak’ta terörle mücadele de ne  gerekiyorsa bu tedbirleri almaktan sakınmıyor" ifadelerini kullandı.
7 milyon vatandaşa iş, aş sağladıklarını, "bir Türkiye'yi üç Türkiye" yaptıklarını, bunu yaparken şer odaklarının rahat durmadığını anlatan Başbakan Yıldırım şöyle dedi:
"15 Temmuz gecesi Türkiye, son yılların en büyük tehditlerinden birine maruz kaldı. Neydi? FETÖ terör örgütü, bu ülkenin, bu milletin, malıyla, dişinden tırnağından arttırarak verdiği vergilerle alıp şanlı ordusuna verdiği uçakları, helikopteri, tankları, silahları gasp eden asker kılığındaki alçak terörist gruplar, Türkiye'nin yönetimini ele geçirmeye çalıştı. Bir darbe girişiminde bulundu, bir kalkışma girişiminde bulundular. O kadar kendilerinden emindi ki... Her şey vardı. Bütün araç gereç, silah, teçhizat her şey vardı. Onları engelleyecek kim vardı? Eskiden darbe oldu dedi mi herkes şapkasını, ceketini alıp kaçar giderdi. Ülkeyi yönetenler eyvallah deyip diz çökerdi. Düşündüler ki bu sefer de aynı olacak. 'Önümüze kim çıkacak? Silahımız var, tankımız var, topumuz var...' İşler düşündükleri gibi gitmedi. Hesap edemedikleri bir şey vardı. O hesap edemedikleri şey, Hakk'ın gücü ve halkın gücüdür. Hakk'ın gücünü, halkın gücünü hesap edemediler. Bir de memleketine sevdalı, bayrağına sevdalı bu ülkenin Cumhurbaşkanı vardı, Recep Tayyip Erdoğan vardı. Onu da hesaba katmadılar. Milletten aldığı iradeye sahip çıkan bir Hükümet vardı onu da hesap edemediler ve nihayet karanlık gecenin aydınlık sabahında tertemiz bedenlerini bayrak için, devlet için, gelecek için seve seve teslim eden şehitlerimiz ve gazilerimiz de İkinci İstiklal Harbi'nden galibiyetle çıkmıştır. Alçaklar yaptıklarının cezasını görmüş ve Türkiye bir nefes almıştır.
Bu darbeyi yendik, tankın gücü halkın gücüne karşı koyamadı ama daha önemlisi bu darbe sabahı bazı dost bildiğimiz ülkeler şaşkına döndü. Suspus oldular. 'Bize böyle denmemişti...' Kendi aralarında kutlama yapmaya başlamışlar, 'bizim çocuklar başardı' diye ama onların çocukları değil, bu milletin asil evlatları başardı. Kafalarını kiraya vermiş Pensilvanya'daki terör başının adamları değil, bu ülkenin yiğit evlatları kazandı."
-Milletin darbe girişimini def etmekle kalmayıp, Türkiye'nin ekonomisine de sahip çıktığını belirten Başbakan Yıldırım, "Darbe cuma günü oldu -cumartesi, pazar hafta sonu-, pazartesi bu darbe goygoycuları Türkiye çökecek, bankalar çalışmayacak, finans sektörü duracak diye propaganda yaymaya başladılar. Bunun başını çeken de FETÖ'cüler. Pazartesi olunca her şey tıkır tıkır saat gibi işledi. Şu kadarını söyleyeyim, 'Borsa çökecek, döviz uçacak...' Hiçbir şey olmadı. Normal olaylarda olduğu kadar bir dalgalanma oldu. Bir karşılaştırma yapayım: Rusya ile uçak krizi olduğu gün ekonomik göstergelerdeki değişim kadar bile ekonomik göstergelerde değişim olmadı. Neden? Çünkü bu millet, darbeyi def etmekle kalmadı o gün 2,5 milyar dolar dövizini bozdurdu, bankalara koydu, Türk parası olarak koydu. Ekonomiye de sahip çıktı. Ekonomiye ayar yapmaya çalışanlara da ayar verdi. Devam eden 15 günde 12 milyar dolar yine döviz bozdurarak piyasaya verdi. Normalde vatandaşın işi bu değil. Vatandaş en büyük yapacağı işi yaptı, darbeyi önledi ama yetmez dedi. Darbeyi önlemek yetmez, bunların başka planları var, ekonomi üzerinde oynuyorlar, ona da müdahale etti. Dünyada böyle necip millet kaç tane var? Gelen dostlarımız 'biz anlamıyoruz, Türkiye'yi anlamıyoruz, Türk insanını anlamıyoruz, tankın, topun karşısına nasıl çıkar' diyor. Anlamazsınız çünkü bu millet Çanakkale'yi yaşamış, bu millet Dumlupınar'ı yaşamış, bu millet Sarıkamış'ı yaşamış, bu millet, 'İstiklal benim karakterimdir' diyen, istiklalini her şeyin üstünde tutan bir millettir" dedi.
Başbakan Yıldırım hep "Bu ülkenin gençleri apolitik oldu, bu ülkenin gençleri ülkenin sorunlarına bigane, kendi aleminde" denildiğini hatırlatırken, "15 Temmuz gecesi gördük ki ülkenin gerçek sahibi, ülkenin geleceği olan gençler, onlar en önce meydanlara inen. Kadınlarımızdı en önde meydana inen. Anasıyla, babasıyla, kardeşiyle herkes meydanlardaydı" diye konuştu.
Sık sık alkış ve tezahüratlarla kesilen konuşmasında Başbakan Yıldırım, bazılarının Türkiye’deki başarılardan rahatsız olduğunu anlattı. Yıldırım şöyle devam etti:
"Milletim her şeyi görüyor anlıyor. Biz hiç kimseden talimat almak durumunda değiliz. Bize tek talimatı millet verir. Milletin verdiği talimat başımızın üstünde. Hayat devam ediyor. Terörle mücadele devam ederken hayat da devam ediyor. Ticaret, ekonomi devam ediyor. Birbirleriyle yarışa girdiler 'nasıl Türkiye’nin notunu düşürürüz' diye. Bir gece istihareye yattılar, sabah kalkıp not düşürdüler. Bunları da gördük. Ama neyse ki biri yaptığı hatayı anladı. Tekrar düzeltme cihetine girdi. Açık söylüyorum. Bizim notumuzu da ancak millet verir. Biz 11 kez milletten karne aldık. Her seferinde de notumuzu yükselterek bugünlere geldik. 35 ile başladık 50’ye kadar çıktık. Türkiye dinamik, gelişen bir ülke. Gelişmesini, büyümesini sadece kendi geleceği için değil, etrafındaki coğrafyayla birlikte oluşturacağı sinerjiyle daha da ileriye götürmek istiyor. işte MÜSİAD'ın yaptığı da tam bu. Gerçek ekonominin küçük ve orta ölçekli işletmelerini birbiriyle buluşturmak. Büyüklerin gürültüsü fazladır, faydası sınırlıdır. Ama KOBİ’ler sessizdir, ekonomiye faydası maksimumdur. Türkiye'deki işletmelerin yüzde 98'i KOBİ'lerden oluşur. İhracatın yüzde 65’ini KOBİ'ler yapıyor. Istihdamın yüze 80’ine yakınını da yine KOBİ'ler yapıyor. Tabii büyüklere de destek olacağız ama asıl lokomotif görevi yapan KOBİ'lere desteğin aslan payını ayıracağız."
"5 ayda başımıza gelen pişmiş tavuğun başına gelmedi" diyen Yıldırım, bir yandan bunlar olurken bir yandan da Türkiye’nin son yıllarda yapabildiği en büyük yapısal reformları gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
Yıldırım, konuşmasında şu mesajları verdi:
"-Parmağınızı nereye koysanız, orası dünyanın ortası. Türkiye'nin ne özelliği var?' Ben size anlatayım ne özelliği olduğunu. Avustralya da 'Dünyanın ortasındayım' diyebilir, buna hakkı var. Ama etrafında kimse yok, denizlerle çevrili, ülkenin bir ucundan bir ucuna 8-10 saatte gidersiniz, en yakın kara parçasına bir o kadar daha zaman ayırırsınız. Ama Türkiye gibi medeniyetlerin buluştuğu, Asya ile Avrupa'nın bir araya geldiği bu topraklarda 3 saat uçuşla 56 ülkeye ulaşabiliyorsunuz.
-Bu 56 ülke, 1,5 milyar insanı barındırıyor, 30 trilyon dolar yıllık gayrisafi hasılaya sahip. İşte onun için de Türkiye, Anadolu toprakları, dünyanın tam merkezinde yer alıyor. Tarih boyunca göçlerin, ister doğudan batıya, ister batıdan doğuya olsun, hep geçtiği yer olmuş, medeniyetlerin, dinlerin buluştuğu yer olmuş, çatıştığı yer olmuş. Topraklar stratejik, tabii bir o kadar da burada ayakta kalmanın bedeli de çok ağır. Etrafımızda belirli bir süreden beri devam eden istikrarsızlık var. Irak'ta, Suriye'de, özellikle kuzeyde Ukrayna'da, Kafkas bölgesi her zaman bu potansiyeli barındırıyor. Balkanlar keza... Balkanlar'ın yakın tarihteki acı tecrübelerini biliyoruz. Eski Yugoslavya dağıldıktan sonra 90'lı yılların başında yaşanan insanlık dramını, trajedisini, vahşetini hepimiz hatırlıyoruz."
-İstanbul Finans Merkezine gelecek 5 yıl içerisinde yaklaşık 8 milyar dolarlık yatırım yapılacak, buraya bir günde 50 bin çalışan, 30 bin ziyaretçi olmak üzere 80 bin gelip gidecek, ticaretin finansın merkezi olacak.
-Türkiye, özellikle son 14 yılda Afrika açılım politikasıyla beraber bugün, 35 ülkede misyonunu, büyükelçiliğini açmış ve sadece 4 Afrika ülkesine havayoluyla gidilebilirken, bugün 40 civarında Afrika ülkesine doğrudan uçuşlar yapabilir hale gelmiştir.
-Türkiye'nin dünya havacılığından aldığı pay 2002'de binde 45 iken, bugün yüzde 2 oldu. THY Avrupa'nın 3. havayolu.
-Atatürk Hava Limanı'nın 1 milyon transit yolcusu vardı. Şimdi 35 milyona yakın sadece transit yolcusu var ve bütün dış hatlar, iç hatlar 180 milyon civarında yıllık trafiğimiz var. Bu trafik, daha önce 40 milyonun altındaydı. İşte bu bile Türkiye'de son 14 yılda nereden nereye geldiğimizi gösteriyor.
-17 yılda bir Bolu Tüneli'ni yapamayan Türkiye, yılda 80 kilometre tünel yapıyor.

KOBİ'LERE YENİ DESTEK
Başbakan Binali Yıldırım, iş dünyası için çok sayıda reform yaptıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Varlık barışı, vergi barışı, stok affı, damga vergisi, ÖTV ile ilgili düzenlemeler, tüketici kredileriyle ilgili kredileriyle, emlakla,  KDV düzenlemeleri... Eskiden teminat olarak gayrimenkul, arsa, araba olacak. Sağlam şeyler olacak. Şimdi elinizdeki tezgahınız. Hayvancılıkla uğraşıyorsanız, koyununuz, kuzunuz. Elinizde ne varsa. Her şeyi teminat verebilir hale geldik. Bunları işinizi kolaylaştırmak için yaptık. Bununla da yetinmedik, şimdi onun ikinci mevzuatı da hazırlanıyor.  Bununla da yetinmedik, bir karar daha aldık. Bunu ilk kez açıklıyorum. Bir milyar 100 milyon KOBİ'lere karşılıksız destek vereceğiz, 50 binden 300 bine kadar, projesine göre. Yetmez, 17 milyar teminat vereceğiz, Kredi Garanti Fonu teminatı üstlenecek, siz de 17 milyar liraya kadar ihtiyacınız olan finansmanı sağlayacaksınız. Neyle sağlayacaksınız? Piyasadaki faizlerin yarısı faizle sağlayacaksınız. Yani yüzde 4'le, yüzde 5'le sağlayacaksınız. Bu, ekonomiyi canlandıracak, KOBİ'lerin gelecek projelerini gerçekleştirmelerini sağlayacak. Önemli bir imkan. Kredi Garanti Fonu. Hazine 17 milyara kadar size teminat veriyor. Yeter ki siz alın değerlendirin, işinizi geliştirin, yeni işler kurun, ekonomik faaliyetlerinizi yavaşlatmayın. Artırmaya devam edin."
Patent kanununun genel kurulda olduğunu ve bir aya kadar çıkacağını aktaran Yıldırım, bunun çıkmasıyla birlikte yerlileştirme ve millileştirme konusunun da önem kazanacağını söyledi.
Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin her türlü teknolojik ürünü yapabilecek birikimi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Türkiye bugün kendi helikopterini, tankını, mühimmatını yapıyor. Uydusunu yapmaya başladı. Bu konuda son 15 yılda savunma sanayinin millileştirilmesi için yapılan yatırım, 30 milyar doların üzerinde. Bizim amacımız yayılmak, saldırmak değil. Amacımız, bulunduğumuz bölgeyi dikkate alarak, savunma imkan ve kabiliyetimizle, caydırıcılık kabiliyetimizi geliştirmek. Buna ihtiyaç var.  Bunu yapmazsak bölgede neler olabileceğini tahmin etmek zor değil."

"KERVAN GERİ GELİYOR "
Varlık fonunu kurduklarını hatırlatan Yıldırım, şunları söyledi:
"Bu, Türkiye’de ve başka ülkelerde büyük projelerin finansmanının sağlanması anlamına geliyor. Türkiye’nin ihtiyacı olan finansmanın çeşitlendirilmesi anlamına geliyor. Tek kanaldan değil, birçok kanaldan finansman ihtiyacının, gerek yerli, gerekse küresel yatırımcıya sağlanması gerekiyor. Malum büyük projeleri genel bütçeden yaparsanız yapılamıyor. Osmangazi Köprüsü, İzmir-İstanbul Otoyolu. Yarım asırdır Türkiye’nin gündeminde. Daha birçok proje. Havalimanları. Bütün bunları son 14 yılda alternatif finansman kaynaklarıyla yaptık. Yap-işlet-devret. Kamu özel ortaklığıyla gerçekleştirdik. Şimdi 40 hastanemizi yine yap işlet devret modeliyle yapıyoruz. Bu ne işe yarıyor? Projelerin ötelenmeden yapılmasına yarıyor. 3. Havalimanı projesi dünyanın en büyük havalimanı. Birinci etabını 2018 Şubat'ta açıyoruz. İlk etabı 90 milyon. Birinci etabı bile şu anda dünyada en büyük. Tamamlandığında 200 milyona kadar yolcuya hitap edecek büyüklüğe ulaşıyor. Bu projeyi gündeme getirdiğimizde bizimle alay ettiler. 'Sen hesap yapmasını bilmiyorsun. Bu kadar büyük havalimanına ne ihtiyaç var.' Bir şeyi görmemiz lazım. Havacılığın merkezi 70'li yıllarda Amerika, 80’li yıllarda Batı Avrupa'da, bu yıllarda Doğu Avrupa, yani Türkiye'ye geldi. Niye? Zenginlik önce doğudan batıya gitti, şimdi kervan yolu gibi geri döndü. Eskiden ipek yolları vardı ya. O ipek yolu bugün de geçerli. O giden kervanlar şimdi geri geliyor. Giderken de gelirken de geçeceği yer İstanbul, bu topraklar. Onun için buraya dünyanın en büyük havalimanı yakışır."
Yıldırım konuşmasında, bazılarının kasıtlı olarak Türkiye'de ekonomiyle ilgili olumsuz bir algı yapmaya yönelik faaliyetleri olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
"Bu yeni değil, eskiden de vardı ama bugünlerde hız kazandı. Ama şunu herkes bilmelidir ki Çin ve Hindistan'ı çıktıktan sonra bugün bile bu haliyle bile Türkiye dünya büyüme ortalamasının üzerindedir. Bu büyüme bizi mutlu etmiyor. Bu bizim alışık olduğumuz bir büyüme değil, ama bu yıl çok özel bir yıl. 2017'den itibaren Türkiye tekrar büyümede anlı şanlı günlerine dönecek. Elinizi çabuk tutun. Türkiye en az yüzde 4,5 büyüyecek, fazlası var eksiği yok. Türkiye, 2017'de özellikle ihracat, üretim, istihdam, yani gerçek ekonomiye daha fazla kaynak ayıracak, daha fazla mesai ayıracak. Bunun için bütün hazırlıklarımızı yaptık."
Yıldırım, "Türkiye'ye yatırımcı gelmiyor" denildiğini aktararak, Türkiye'nin 2002'den bu yana 172 milyar dolar doğrudan yatırım aldığını kaydetti.
Geçen yıl 17 milyar dolar doğrudan yatırım geldiğine değinen Yıldırım, "15 yıl önce 1 milyon doların hesabını yapan bir ülkeydik. Allah'a şükür, şimdi özel sektörümüz kendisi milyarlarca dolar borçlanıyor, bize sormadan. Şu havaalancılar, adamların kullandığı kaynak 10 milyar avro. 10 milyar avro yıllık milli geliri olan kaç tane ülke var? Birçok ülkenin milli gelirinden fazla. Ben bir örnek vereyim. 1950'de Türkiye'nin milli gelirinden fazla üçüncü havalimanının yatırım tutarı. Türkiye nereden nereye geldi, bu bile tek başına bir örnek. Onun için Türkiye öyle gösterilmeye çalışıldığı gibi ne ekonomide ne yönetimde istikrarsızlığı olan bir ülke değil. İstikrar ve güven her yönüyle burada mevcut. Birkaç darbeyi bile savuşturacak kadar istikrarlıyız, güçlüyüz. Aklından zoru olan varsa tekrar gelsin" diye konuştu.
Yıldırım, kriz döneminde Türkiye'deki uluslararası yatırım oranının OECD ülkelerinin, Avrupa'nın bugün bile hala üzerinde bulunduğunu, küresel kriz sürecinde Türkiye'nin gösterdiği başarının sadece doğrudan yatırımların artmasından ibaret olmadığını belirterek, 2002'de Türkiye'de faaliyet gösteren 5 bin 600 küresel şirket varken, bugün 52 bin küresel şirket bulunduğunu kaydetti.
Bankacılık sektörünün 2016 itibarıyla aktif büyüklüğünün yüzde 9,8 artarak 2,5 trilyon liraya yükseldiğini dile getiren Yıldırım, bankacılık sermaye yeterlilik oranının yüzde 16 olduğunu, Avrupa ülkelerinde 8-9 seviyesinde bulunduğunu söyledi.

"ÜLKELERİ DE KRİZDE KENDİLERİ DE"
Başbakan Binali Yıldırım, bir yandan büyüme devam ederken bir yandan da dünya dereceleri alan büyük projelerin hayata geçirildiğine işaret ederek, 20 Aralık'ta dünyada 6 ödül almış Avrasya Tüneli'nin açılacağını hatırlattı.
Yıldırım, Avrasya Tüneli'nin dünyada denizin altından en derinden geçen tünel olacağını kaydederek, "En derini Amerika'da 44 metreydi, onun rekorunu 62 metreyle Marmaray kırdı, Marmaray'ın rekorunu da Avrasya aldı. İkisi de Türk. Bugün mega projeleri yapan dünyada ülke yok. Herkes krizde. Türkiye'de bu projeler yapılıyor diye de krize giriyorlar. Ülkeleri de krizde kendileri de krizde. Ne kıskanıyorsunuz kardeşim çalışın sizin de olsun. Daha bitmedi Çanakkale 1915... İmzaladım, ihale süreci başladı. İnşallah 2017, 18 Mart'ta kazmayı vuruyoruz. Açıklığı dünyada en büyük olan 2023 metre köprü yapıyoruz. Yapınca en büyüğünü, en yenisini, ilkini yapacaksın. Bizim projelerimiz böyle" diye konuştu.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.