Başbakan Yıldırım’dan Kıdem Tazminatı Açıklaması

Başbakan Binali Yıldırım, “Kıdem tazminatı önemli konu ama burada prensibimiz çok açık, bu işin tarafları bir araya geliyor, uzlaşma sağlayıncaya kadar gayret etmemiz lazım. Maksat üzüm yemek. Bunun için de anlaşacağız, anlatacağız. Biz hakemlik görevimizi yapacağız ve bu işi çalışanların hakkını hukukunu halel getirmeden, onlara zarar vermeden işverenin de sürdürülemez bir yük almasının önüne geçeceğiz. Adil bir çözüm bulacağız. Bu konudaki duruşumuz budur, kararımız budur” dedi.

Başbakan Yıldırım, İstanbul Sanayi Odası yeni hizmet binası açılışına ve meclis toplantısına katıldı. Programda bir konuşma yapan Yıldırım, bankalara “Ya adam gibi makul bir faiz oranını benimsersiniz yahut biz bunun tedbirini alırız. Bunu tehdit olarak algılamayın, elimizde araçlarımız var. O araçları kullanmaktan çekinmeyiz ama istiyoruz ki bu tatlılıkla olsun. Bu hükümet bu kadar yükünüzü aldı. Temerrüde düşecek kredilerinizim yeniden yapılandırdı, sizi rahatlattı, rasyolarınız arttı, karlarınız uçtu gitti. E şimdi biz de bir tabir var, 'El eli yıkar el de döner yüzü yıkar’ şimdi yüzü yıkama zamanı. Bankalar yüz yıkama zamanında görevlerini yapmalarını sanayiciler adına bekliyoruz. Çok da zamanımız yok çünkü hepimiz aynı gemideyiz” şeklinde seslendi.

“TAM BİR DARBOĞAZA GİRMİŞ DURUMDAYIZ”
“Tam bir darboğaza girmiş durumdayız” diyen Başbakan Yıldırım, “O enflasyonu tetikliyor, enflasyon faizi tetikliyor tamamen bir çıkmaz. Halbuki Türkiye nasıl kalkınacak? Üretecek, istihdam yapacak, yatırım yapacak, ürettiğini satacak dolayısıyla satınca da katma değer oluşacak, refah artacak sonra da o refahı adil bir şekilde paylaştıracağız” değerlendirmesinde bulundu.

“ARTIK DAHA ORADA TERÖRÜN BORUSU ÖTMEZ”
Cazibe merkezlerine yurtdışından ve yurtiçinden yatırım yapmak isteyenlerin olduğunu söyleyen Yıldırım, “Şu ana kadar gelen müracaatlar 100 milyarı buldu. 100 milyarlık yatırım. Müracaat sayısı 3 bini geçti. Çalıştırmayı taahhüt ettikleri sayı 450 bin o bölgede 450 bin çalışan bu kadar yatırım artık daha orada terörün borusu ötmez. Maalesef zamanımızı ve enerjimizi lüzumsuz işlerle azaltıyoruz. Türkiye’nin imkanları, kaynakları, istikrarı her şeyi var bir kör dövüşüdür gidiyor. Bu siyasette de var, iş aleminde de var başka alanlarda da var. Türkiye bunu hak etmiyor. Millet daha güzel şeyler duymak istiyor. Sürekli gerginlik, sorun. Kendimize, ülkemize, geleceğimize haksızlık ediyoruz” diye konuştu.

“EYLEM PLANINI BAYRAMDAN SONRA KAMUOYUNA İLAN EDECEĞİZ”
Bürokrasinin azaltılmasının önemini vurgulayan Yıldırım, kendilerinin de bu konudan şikayetçi olduğunu belirterek, “Geçen gün Sayın Cumhurbaşkanımız ve biz bir açıklama yaptık, 180 günlük bir eylem planı. 2017’nin sonuna kadar. Bunu bayramdan sonra hazır ele alacağız ve kamuoyuna ilan edeceğiz. Bu eylem planının içerisinde bürokrasinin azaltılması, iş süreçlerinin hızlandırılması, önceliklere göre devletin yapacağı işlerin yeniden tanımlanması ve devlet mekanizmasının çok daha hızlı çalışmasını sağlayacak tedbirlerimiz var. Sadece iş alemini kast etmiyorum bütün toplum kesimlerinin beklentilerini karşılayacak tedbirlerimiz var. Bunların bazıları, bazılarının hoşuna gitmeyebilir ama önce iğneyi kendimize batıracağız, sonra vatandaştan isteyeceğiz. KDV konusu, KDV’yi yeni baştan vergi reformu çalışıldı, gözden geçireceğiz. Buradaki çelişkiler var, bu kayıt dışılığa da sebep oluyor, mahsuplar, geri ödemeler vesaire bunlarda maalesef sıkıntılar yaşanıyor, zamanında almanız gerekeni almıyorsunuz, bir yerde yüzde bir KDV var, aynı üründe yüzde 8 var onların dengesini tutturamıyorsunuz, bunu da yeni baştan ele alacağız” açıklamasında bulundu.

“OLMAYINCA İSTEDİĞİN KADAR İSTE NASIL OLACAK?”
Devletten, hiçbir hizmetin cezasız kalmayacağını öğrendiklerini anlatan Başbakan Yıldırım, “Bunu bileceksin buna göre hizmet edeceksin. Ama yaptıklarımızın sonuna kadar da arkasındayız, bugün de yarın da hem bu dünyada, hem öbür dünyada. Kıdem tazminatı önemli konu ama burada prensibimiz çok açık, bu işin tarafları bir araya geliyor, uzlaşma sağlayıncaya kadar gayret etmemiz lazım. Maksat üzüm yemek. Bunun için de anlaşacağız, anlatacağız. Ben eminim ki ülkenin geleceği sadece sanayicinin, siyasetçinin, çalışanın derdi değil. Olmayınca istediğin kadar iste, nasıl olacak? Nereden vereceksin? Şimdi artık geçmiş dönemlerin ideolojik, sendikacılığı bitti, ücret sendikacılığı bitti. İşyerinin altın üçgeni var, çalışan, patron, işyeri. Bu üçgenin bozulmaması lazım. Burada da sorumluluk herkese düşüyor. Biz hakemlik görevimizi yapacağız ve bu işi çalışanların hakkını hukukunu halel getirmeden, onlara zarar vermeden işverenin de sürdürülemez bir yük almasının önüne geçeceğiz. Adil bir çözüm bulacağız. Bu konudaki duruşumuz budur, kararımız budur” şeklinde konuştu.

“BEĞENSEK DE BEĞENMESEK DE YARGI, ADALET HEPİMİZE LAZIM”
İş Mahkemelerinin işvereni emek sömüren olarak gördüğünden ve büyük oranda işveren aleyhine kararlar aldığından şikayet eden bir sanayiciyi dinleyen Yıldırım, şöyle konuştu:
“Bunu biliyoruz, aynı şeyi söylüyoruz. Ne yapmamız lazım? Şimdi adaletten, yargıdan şikayetler var. Memnun olan yok. Kimisi yollara düşüyor, kimisi kararları beğenmiyor. Beğensek de beğenmesek de yargı, adalet hepimize lazım. Çocukken, ‘Adalet mülkün temeli’ deyince, ilçeye giderdim ilçede kaymakamlığın bodrum katında adliye olurdu. Hep şöyle düşünürdüm, demek ki adalet mülkün temeli demek, bodrum katta bunların yeri burada demek öyle anlardım. Biz şimdi onu temelden çıkardık saraylara taşıdık ama bu işin zarfı. İçerik, mazruf, düzelmesi için zamana ihtiyacımız. Var şikayetimiz var ama imkansız değil. Düzeltebiliriz. Yargı maalesef çeşitli dönemlerde çok örselendi bunu biliyoruz. Geçmiş dönemlerde AK Parti döneminde, yargı çeşitli şekillerde maalesef zemin, güven kaybetti. Şimdi artık bunu da yeniden tesis etme zamanıdır. Bu konuda yasal düzenlemeleri sıfırdan yapsak bile bu işin normale dönmesi için zihinsel değişime ihtiyaç var.

“BUNUN YOLU DA PARLAMENTODUR YOL DEĞİLDİR”
Mahkeme kararı bizi mutlu etmeyebilir ama o kanun orada olduğu müddetçe ona rıza göstermemiz lazım. Ne yapacağız? Değiştireceğiz, eğer maksat o yargılamadan hasıl olmuyorsa yasayı değiştireceğiz. Bunun yolu da parlamentodur, yol değildir. Yollara düşmek değildir. Çalışacağız, çabalayacağız, değiştireceğiz. Ana muhalefet partisi iktidar alternatifi parti ve onun başkanının yapması gereken parlamentoda bu meselenin takipçisi olmasıdır. Biz de şikayetçiyiz, sadece o değil. Yunanistan’daydım, askerleri sordum, dedi ki, ‘Yargının işi, biz bir şey yapamayız’ ben de aynı şeyi söyledim. Ama biz aynı şeyi söyleyince maalesef bu farklı yorumlanıyor. Bakıyorum bazı gazeteler, ‘Başbakana hukuk dersi verdi Çipras’ diyor. Nasıl hukuk dersi vermiş? Darbeciler verilmemesini yargı karar vermiş de ben ona rağmen istemişim. Bu kafalarla memleket bir yere gitmez.”