Öne Çıkanlar deprem çukurova belediyesi recep tayyip erdoğan HAVA HAREKATI Hakkari başbakan binali yıldırım yapı kredi atatürk soner çetin operasyon azerbaycan KENAN DOĞULU

Başbakandan HDP'ye: Türkiye'nin Bütünlüğünü Kimseyle Tartışmam

Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP’ye sert sözlerle yüklenerek, “Anayasayı herkesle tartışırım ama Türkiye’nin bütünlüğünü, dirliğini, bütünlüğünü kimseyle tartışmam. Her şeyi konuşurum ama hendek ve barikatları kaldırmak için canını ortaya koyan, oradaki çocukların okula gidebilmesi için kanını döken Mehmetçiğin kanını kimseyle tartışmam” dedi.

Davutoğlu, Sırbistan’ın Başkenti Belgrad’a hareketinden önce Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısını düzenledi.  Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la İstanbul’da gerçekleşen sürpriz görüşmenin anımsatılması üzerine, yurt dışı seyahatleri öncesinde böyle bir görüşme gerçekleştirmekte fayda gördüklerini ifade etti. Planmış bir durum olmadığını kaydeden Davutoğlu, “Bir telefonla teyitleşerek görüştük. Birçok konuyu ele aldık, terörle mücadele başta olmak üzere, Irak ve Suriye’deki gelişmeler, önümüzdeki günlerde muhalefet liderleriyle de görüşmeler gerçekleştireceğim. Haftalık olağan görüşmemizi erkene alarak, 2015’in son görüşmesini gerçekleştirmiş olduk” dedi.

-“KILIÇDAROĞLU VE BAHÇELİ’YE GİDERKEN HERHANGİ BİR ÖN YARGIMIZ YOK”-

Davutoğlu, muhalefet liderleriyle yapacağı yeni anayasa görüşmelerinde nasıl bir yöntem izleyeceğinin sorulması üzerine de, “Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli’ye giderken herhangi bir ön yargımız yok” dedi. İstişareleri sonucu zihninde bir yöntem olduğunu ifade eden Davutoğlu, “2007 sonrasında AK Parti’nin kendi çalışması olarak sunması yöntemi var, 2011’den sonra da uzlaşma komisyonu yöntemi denendi, ikisin de de istediğimiz neticeyi alamadık. Şimdi bu tecrübelerden de istifade ederek, önümüzde de ciddi bir siyasi istikrar dönemi var, dolayısıyla Sayın Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’yle yöntem etrafında, hiçbir önyargı taşımayan bir istişarede bulunacağız” diye konuştu.

-“RUHTA ANLAŞIRSAK EN DOĞRU HÜKÜMET YÖNTEMİNİ PAYLAŞACAĞIM”-

İçerik bağlamında da önemli olanın anayasanın ruhu olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Şekli ve formundan önce anayasanın ruhu üzerinde mutabık kalmak lazım. Özgürlükçü, insan odaklı, vatandaşı esas, devletin vatandaşı tanımladığı değil, vatandaşın devleti tanımladığı ve insan onuruna dayalı bir anayasa çerçevesini kendileriyle paylaşacağım. Bu ruhta mutabakat sağlanırsa, tabi detayları var bunların, çok açık yüreklikle, hiç bir ön yargı taşımadan en doğru hükümet yönteminin ne olacağı konusunu da kendileriyle paylaşacağım” dedi.

Hiç kimsenin “şu yöntem, şu hükümet modeli doğru değil, şu meseleler gelirse konuşmam” gibi bir yaklaşım içerisine girmesinin doğru olmayacağını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:

-“BİZİM İÇİN KURUMSAL FORM İTİBARIYLA DOĞRU OLAN BAŞKANLIK SİSTEMİDİR”-

“Bizim daha önce sunduğumuz anayasa taslağımız var, onu da detaylı olarak tekrar gözden geçirdim, dolayısıyla zihnimde çok açık ve net bir tablo var ama bu net tablo tartışılmaz değil, konuşuruz. Hep beraber özgürlükçü bir anayasayı yapmamız lazım. Bizim için bu anayasanın şekli, formu itibarıyla söylüyorum, kurumsal formu itibarıyla doğru olan başkanlık sistemidir ve bunu biz daha önce de dile getirdik. Bunu da tartışırken kimsenin konjonktürel bakmasını tavsiye etmem. Yani bu dönemdeki siyasiler liderler, hepimiz geçiciyiz. Öyle bir anayasa yapalım ki öyle bir hükümet yöntemi, modeli ortaya koyalım ki 50 sene sonra bizim torunlarımız onu idare ederken de rahat etsinler ama yok kişiselleştirirsek, ‘şöyle olursa ben çıkarım, böyle olursa doğru olmaz’ diyerek yapacağımız konjonktürel analizlerin hepsi bizden sonraki nesiller için sıkıntı doğurur. Benim niyetim ve hedefim, bu görüşmelerde tamamıyla özgürlükçü, katılımcı, güçler ayrılığı prensibine dayalı çağdaş bir anayasanın yazılabileceği inancını taşıyorum. Bunun yapılabilmesi için konjonktürel şartlardan çıkmamız lazım.”

-HDP İLE GÖRÜŞMEME KARARI: “NEZAKETSİZLİĞE İZİN VERMEM”-

Davutoğlu “HDP ile neden görüşülmediği” konusunda ise, “Çok açık, bütün olanlar kamuoyumuzun önünde oluyor. Ben seçim sonrasında hiçbir ayrım gütmeden herkesle görüşeceğimizi ifade ettim. Ama randevu talebinden sonra hakaretamiz bir şekilde, birkaç gün sonra kendilerini ziyaret edecek bir misafire, diğer siyasi şeyleri bir kenara dahi koysak, saygısızlık ifade eden, tahrif ifade eden açıklamalardan sonra onları muhatap almam, şahsi olarak da, bulunduğum makam olarak da doğru değildir” dedi. Kendisinin muhatabında, niyette samimiyet, üslupta ve yöntemde de ciddiyet olmak üzere iki hususa önem verdiğini vurgulayan Davutoğlu, “Bu randevuyu talep eden bu ülkenin Başbakanı. Benim hayatımda kimseye nezaketsizlik yaptığım görülmemiştir ama bana karşı yapılan bir nezaketsizliği içime sindirebileceğim zannediliyorsa buna da izin vermem” diye konuştu.

-“BANA HESAP SORACAKLARINA HENDEKLERİ, BARİKATLARI KURANLARA HESAP SORSUNLAR”-

“Ben randevu talep etmişim, açık bir şekilde niyetlerindeki samimiyetsizliklerini ortaya koymuşlar” diyen Davutoğlu, “Anayasayı konuşmak için gideceğim, sanki böyle bir gündem yokmuş gibi benden hesap soracaklarını ima edecek şekilde, ‘Sur’da, Cizre’de şunları, şunları soracağız…’ Bana hesap soracaklarına Sur’u, Cizre’yi hendeklerle, barikatlarla zindan yerine çevirenlere hesap sorsunlar, hesap soramıyorlarsa sussunlar. Hem teröre destek verecekler hem kendileriyle anayasa konuşmaya gelen Başbakana şart koşacaklar” dedi.

-“HANİ TÜRKİYELİLEŞECEKLERDİ”-

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından açıklanan sonuç bildirgesine işaret eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

“DTK diye hangi yasal zemine oturduğu belli olmayan bir yapının, açıklamalarını da gördünüz. Hani Türkiyelileşmekten bahsediliyordu. Şimdi burada samimiyet testi, hani Türkiye toplumunun bir parçası olacaklardı. 7 Haziran öncesinde, 7 Haziran’da bu samimiyetsiz beyanlara inanan ve bu partiye oy veren vatandaşlarına sesleniyorum, hesap sorun bunlardan, hesap. ‘Sizi bizi Türkiye’yi bölmeye dayanan bir proje için bizim oylarımızı alet mi ettiniz?’ diye hesap sorması lazım o vatandaşların çünkü samimiyetle inanıyorum ki birçok aydın, aslında HDP’ye, PKK’ya taviz vermeyecek birçok insan da o dönemde HDP’ye oy verdi. Onların hesap sorması lazım, niyetleri ortaya çıktı. Anayasayı herkesle tartışırım ama Türkiye’nin bütünlüğünü, dirliğini, bütünlüğünü kimseyle tartışmam. Herkesle barış içinde nasıl bir gelecek inşa edeceğimizi konuşurum ama hendeği ve barikatı savunanlarla, hendek ve barikatlarla haklı mücadele edenlerin haklı mücadelesini tartışmam. Her şeyi konuşurum ama bu hendek ve barikatları kaldırmak için canını ortaya koyan, oradaki çocukların okula gidebilmesi için kanını döken Mehmetçiğin kanını kimseyle tartışmam. Bu niyet meselesi. Niyetleri sahih değil ne konuşacağız o zaman?”

-“FİLM SENARYOSU ÇEVİRMİYORUZ”-

İkinci mesele ciddiyet meselesi; niyet sahih olmadığında dahi diyelim bir müzakere yürütürsünüz, doğru görmem ama karşınızda ciddiyet arasınız. Biz bir film senaryosu çeviriyor değiliz. Türkiye ateş çemberinin ortasında, yüzlerce askerimizi, polisimiz şehit vermişiz. Türkiye ateş çemberinin ortasında. Yüzlerce askerimizi, polisimizi şehit vermişiz. Yok çay içecekmişiz de kaçak çaymış da.... Gitsinler çaylarını kimle içeceklerse içsinler, isterse Kandil’e gitsin çayını içsin, bu filmin senaristi. Türkiye ateş içinde olacak, etrafımız ateş çemberi olacak beyefendi kaçak çaydan bahsedecek ben de o masada oturacağım öyle mi. TBMM’ye gelen herkes bu milleti temsil etmenin ciddiyetini taşıyacak. Gece ürettiği bazı esprilerle bizimle istihza edeceğini düşünenler önce oturup bir ciddiyet testinden geçecekler. Ya samimi ve ciddi olurlar, bizim bütün kapılarımız açık olur ya samimiyetten uzak durup ciddiyetti de unuturlar o zaman da onlara hadlerini bildiririz. Siyaset nezaket, samimiyet meselesidir. Bütün bunları iki gün içinde dinledikten sonra onların kapısına gideceğimi düşünüyorlarsa ya beni ya bu milleti tanımıyorlar.

-“HDP BİR SİYASİ PARTİ MİDİR, SORU BU”-

Önce söylediklerinden vazgeçecekler, yemin ettikleri o anayasal düzen içinde nerede olduğumuzun herkesin farkında olması lazım. Bu anayasal düzen içinde, HDP bir siyasi parti midir, soru bu. Parti ise siyasi parti gibi davranacak, yok terör örgütünün sözcüsü ise ve Türkiye’yi bir şekilde bir takım planların içine düşürecek bir piyon ise o zaman ona göre muamele görür. Bunun bir iç yönü var, dün dikkatlice gelişmeleri takip ettim. 2011 seçimleri sonrasında da bunları yaşadık. Ülke yeni bir anayasa içinde içindeyken, PKK Silvan’da saldırdı, terörü başlattı tekrar, HDP sessiz kaldı. O zaman da böyle bir özerklik tartışması başlattılar. Her seçim sonrası millet yeni bir ufka yönelirken, bunlar Türkiye’nin birliğini bütünlüğünü tartışmaya açıyorlar. Şimdi de aynısını yapıyorlar. Kimler adına konuşuyorlarsa gitsinler onlarla masaya otursunlar, benimle masaya oturacaklarsa önce anayasal düzen içinde işlev gören ciddi bir siyasi parti olduklarını ispat etsinler, her şeyi konuşuruz ama o güne kadar, bu ciddiyeti gösterene kadar bizden muhatap bulmazlar.” 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.