Öne Çıkanlar AİLE gündem özeti Melatonin hormonu Kuru Gürültü Covid19 Medikal Aile Terapisi nedir CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk Kırklareli Valisi Orhan Çiftçi Aboubakar Aleksey Navalnıy bahçeli

"Bir Asır Önce Sykes-Picot Vardı Bugün De Kirli Pazarlıklar Var"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bir asır önce coğrafyamızdaki ülkelerin sınırları kanla, gözyaşıyla, fitneyle çizildiyse bugün de aynısı terör örgütleri şebekeleri üzerinden yapılmak isteniyor. Yüz yıl önce Arapça konuşan, faaliyet gösterdiği yerin insanları gibi giyinen Lawrence vardı. Bugün de cübbeli, sakallı, hoca ve alim kılıklı modern Lawrence’ler aynı şeyi yapıyor.  Bir asır evvel Sykes ile Picot arasında yapılan anlaşmalar vardı, bugün de kapalı kapılar arkasında süren kirli pazarlıklar var” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4. Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Gençlik Buluşması Programında konuştu. Dünyanın yeni bir değişim, dönüşüm dalgasıyla sarsıldığını, ülke ve bölge olarak Türkiye’nin de kritik bir dönemden geçtiğini ifade eden Erdoğan, “İçinde bulunduğumuz coğrafya sancılara, kırılmalara sahne oluyor. Sizler bu genç yaşınızda yürek yaralayıcı olsa da tarihin dönüm noktalarından birine şahitlik ediyorsunuz. Yedinci yılına giren Suriye’deki zulüm, yaklaşık 1 milyon kardeşimizin hayatına mal oldu. 3 milyonu ülkemizde olmak üzere 5 milyon Suriyeli dünyanın farklı bölgelerine göç etti. Halep gibi binlerce yıldır medeniyetlere beşiklik etmiş şehirler yıkıldı. Irak’ta, Yemen’de, Libya’da etnik ve mezhep temelli çıkar kavgalarıyla kardeş kardeşi katlediyor. Son bir umutla kendilerini Avrupa kapılarına atan mültecilerin karşılaştıkları insanlık dışı muameleler hepimizi yürekten yaralıyor” şeklinde konuştu.

-“BUGÜN MODERN LAWRENCE’LER AYNI ŞEYİ YAPIYOR”-

Mülteci meselesiyle ilgili Avrupa’ya ilişkin konuşan Erdoğan, şunları söyledi:

“On yıllardır bize demokrasi dersi veren, kendileri dışındaki ülkeler için insan hakları karneleri hazırlayan kimi Avrupa ülkelerinin nasıl vicdanlarını iptal ettiklerini görüyoruz. Avrupa’nın ulvi değerleri diye parlatılan o kavramların, bizzat o değerlerin sahipleri tarafından çiğnendiğine şahit oluyoruz. Eşrefi mahlukat olan insana ruh katan ne kadar ilke varsa hepsinin içinin boşaltıldığı günler yaşıyoruz. Bu süreçte öne çıkan DEAŞ ve YPG gibi terör örgütlerinin, FETÖ gibi ihanet çetelerinin en büyük zararı Müslümanlara verdiklerini görüyoruz. İpleri kendilerini kullanan güçlerin elinde olan bu katil sürüleri, insanlık dışı eylemleriyle bölgemizin parçalanmasına taşeronluk yapıyorlar. Nasıl bir asır önce coğrafyamızdaki ülkelerin sınırları kanla, gözyaşıyla, fitneyle çizildiyse bugün de aynısı terör örgütleri şebekeleri üzerinden yapılmak isteniyor. Yüz yıl önce Arapça konuşan, faaliyet gösterdiği yerin insanları gibi giyinen Lawrence vardı. Bugün de cübbeli, sakallı, hoca ve alim kılıklı modern Lawrence’ler aynı şeyi yapıyor.  Bir asır evvel Sykes ile Picot arasında yapılan anlaşmalar vardı, bugün de kapalı kapılar arkasında süren kirli pazarlıklar var.

İman başka bir şey, inanç başka bir şey. Figüranlar, oyuncular farklı olsa da kurgulanan oyun aynı. Bölgemizin geleceği ipotek altına alınmak isteniyor. Birinci Dünya Savaşı sonrası kurulan, ikinci dünya savaşı sonrası tahkim edilen nizam, bugün aynı kodlarla yeniden kurgulanıyor. Millet olarak imtihanımız büyüktür. Müslümanlar olarak sorumluluğumuz ağırdır. Şartlar ne olursa olsun, bu imtihandan başarıyla çıkmak boynumuzun borcudur.

-“ GECENİN EN KARANLIK OLDUĞU AN ŞAFAĞIN SÖKME ANIDIR”-

Hepimizi derinden etkileyen bu acılar karşısında sergilenen çifte standardın sizleri kimi zaman ümitsizliğe, kızgınlığa sevk ettiğini biliyorum. Okuduklarınızın, seyrettiklerinizin, sosyal medyaya kesintisiz şekilde boca edilen vahşet görüntülerinin sizleri karamsarlığa yönelttiğini biliyorum. Unutmayın, bizler Müslümanız ve bizler Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmeyeceğiz. Bizler, zulüm ile yapılan binanın hiçbir zaman payidar olmayacağına tarihte yüzlerce kez şahit olmuş bir inancın mensuplarıyız. Birilerinin sizin bu duygularınızı istismar etmesine asla fırsat vermeyin. Unutmayın, her imtihan bir imkandır. Gecenin en karanlık olduğu an şafağın sökme anıdır. Umudunuzu hiçbir zaman yitirmeyin. Çünkü istikbal Allah’ın izniyle bizimdir. Çünkü sizler çok büyük bir medeniyetin, köklü bir milletin evlatlarısınız. Bizim atamız, Sultan Alparslan’dır, Osman Gazi’dir, Orhan Gazi’dir, Yavuz’dur, Kanuni’dir, Sultan Abdülhamit’tir. Velhasıl bizim ecdadımız dünyaya asırlarca nizam vermiş Osmanlıdır, Selçukludur. Cumhuriyet bizim için yeni bir dönem değildir. Cumhuriyet, Selçuklu, Osmanlı, cumhuriyet, bir devamdır. Sizler birilerinin hasta adam olarak görüp cenaze merasimi için geldiği bir dönemde Çanakkale’yi yedi düvele mezar etmiş milletin mensuplarısınız. Sizler Seyit Onbaşı’lar, Yahya Çavuşlar ve başlarında Gazi Mustafa Kemaller olmak üzere Çanakkale Destanını yazmış bir neslin evlatlarısınız. Öyle ki düşmanlarımız bile Çanakkale’de şehit düşen askerlerimizi vakti gelmeden solan gül goncasına benzetmişlerdir. Çünkü bu savaş gençlerin, körpe fidanların, ana kuzusu 15’lilerin savaşıydı.

-“KILIÇDAROĞLU SEN NEREDEYDİN, ATATÜRK HAVALİMANINDA KAÇIYORDUN”-

Ey Kılıçdaroğlu sen o 15’lileri gördün mü? Gazi Mustafa Kemal’in partisinin başıyım diyorsun, ne diyor Gazi Mustafa Kemal, ‘Gençler, cumhuriyeti size emanet ediyorum’ diyor. Çanakkale, ayağında çarığı olmayan, silahında mermisi olmayan o genç Mehmetçiklerin savaşıydı. İşte sizler tüm yokluk ve yoksulluklara rağmen tarihe ‘Çanakkale geçilmez’ yazdıran neslin evlatlarısınız. Bazı gafiller ülkemize baktıkça yeni Sevr’lerin hayalini kurabilir ama ben bunlara 15 Temmuz’da yazılan kahramanlık destanını hatırlatmak istiyorum. Orada F-16 karşısında yılmayan gençler vardı.  Ama Kılıçdaroğlu sen neredeydin, Atatürk Havalimanında kaçıyordun. Halbuki biz seninle orada buluşabilirdik. Ama yoktun. Neymiş, Bakırköy’e gitmiş.

-“ONLAR ‘HAYIR’ DEDİĞİNE GÖRE BİZ, DOĞRU YOLDAYIZ”-

Gençler soruyorum, 'hayır' diyenler kim? Kandil, ‘Hayır’ diyor. Kandil'in verdiği talimatla Avrupa'da ve Türkiye'de çalışmalar yürütülüyor. İmralı ‘Hayır’ diyor, Pensilvanya ‘Hayır’ diyor. Onlar ‘Hayır’ dediğine göre biz, doğru yoldayız.

-“BUNLAR KIZ ÇOCUKLARINI DİRİ DİRİ GÖMENLERİN DEVAMIDIR”-

Benim bakanım Avrupa’ya gidecek, uçuş izni vermiyor. Benim hanım bakanım Hollanda’ya giriyor, arabaya mahkum ediliyor. Hani bunlarda kadın hakları ilgili olarak saygı vardı. Bunlar dürüst değil, bunlar samimi değil. Bunlar cahiliye dönemini yaşıyorlar. Hani o kız çocuklarını diri diri toprağa gömenler vardı ya, bunlar onların devamıdır. Hiç farkı yok. Genç kızlarımız artık üniversite kapılarında boynu bükük beklemiyor. Üniversiteyi bitirdikten sonra istedikleri devlet kurumunda hepsi görev alabiliyor. Artık üst yargıda bile başörtülü hanım kardeşlerimiz var mı, var. Bak nerelere geldik. Daha da olacak, daha da olacak. Hak yerini buluyor.

-“YAŞLI, İHTİYAR AMCALARI KANDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR”-

18 yaşa beyefendi karşı çıkıyor. Diyor ki, "18 yaşındaki gençler gelecekler ve iki yıl içinde oradan emekli olup maaşlarını almaya başlayacaklar." Bunlarda yalan gani. Bu zat bir yalan makinesidir. Akşam başka, sabah başka. Utanmadan, sıkılmadan diyorlar ki "Sabah, öğle, akşam benle uğraşıyorlar". Ya uğraşılmayacak gibi değil ki, millete göz göre göre yalan söylüyorlar. Yaşlı amcaları, ihtiyar amcaları kandırmaya çalışıyorlar. Yaşlı amca diyor ki, "Biz hastanelere giderdik, ne çileler çekerdik. Şimdi beş kuruş para almıyorlar". O ona hala yalan söylüyor, diyor ki "Sizden açıktan para almıyorlar.” Adamcağız “Vermiyorum” diyor. Şimdi bunlarda yalanın bini bir.

-“ŞİMDİ MİLLETÇE GÖREV BİZDE”-

Ben gençlerin, özellikle gençler üzerinde yapacağı çalışmaları çok önemsiyorum. 7,5 milyon genç oy kullanacak. Bunu önce 30’dan 25’e indirdik, şimdi 25’ten 18’e indiriyoruz. Bunlara kalsa  bunlar yaşlı bir parlamento istiyor. Batı dünyasında 59 ülkede 18-21 arası bir parlamento söz konusu. 22 yaşında, 23 yaşında bakan olanları biliyoruz. Kaldı ki, benim ecdadım Fatih 19 yaşında geldi padişahlığı aldı, 21 yaşında bir çağı kapadı, bir çağı açtı. 18-24 arası hepsi girebilir. Sanki aynı anda parlamento 18 yaşla dolacak gibi bir yalan. Sadece erkek gençler girmeyecek, genç kızlarımız da parlamentoya girecek. şimdi bunların hazırlığı yok. Ondan dolayı rahatsızlar. Ama bizim hazırlığımız var. Ben gerek Sayın Başbakan Binali Yıldırım beye, gerek Devlet Bahçeli beye, ortaya koydukları tavır sebebiyle, 339 milletvekilinin oyuyla ülkemizi halkoylamasına taşıma noktasındaki kararlılıkları sebebiyle teşekkür ediyorum. Onlar parlamentoda görevlerini yaptılar ama şimdi milletçe biz görevimizi yapmamız lazım. Şurada 3 hafta var. Kapı kapı dolaşacağız ve üç haftanın sonunda yeni milat oluyor. Gençlerimiz 2019 seçimlerinde parlamento için aday olabiliyor.

-GENÇLERE ÖĞÜT-

Bazı yerlerde Mevlana’ya atfedilen şu tavsiyeleri çok sevdim. Her daim kulağınıza küpe olmasını istiyorum. Paranı ver, gönlünü ver canını ver ama sırrını verme. Günlerini say, kazancını say, büyüklerini say ama yerinde sayma. İşini beğen, aşığını beğen, eşini beğen ama kendini beğenme. Emek ver, kulak ver, bilgi ver ama sakın boş verme. Fidan büyüt, çocuk eğit, yoksul besle ama kin besleme. Davet et, hayret et, ülfet et, affet ama ihanet etme. Kitap oku, meslek oku, dünyayı oku ama lanet okuma. Sınıfını geç, hayatını seç, rakibini geç ama gülüp geçme. Gönül al, dost al, yoldaş al ama beddua alma. Yaklaş, tanış, konuş, uzaklaş ama uşaklaşma. Doğrul, sıyrıl, evril, devril ama eğrilme. Tasalan, seslen, uslan ama paslanma. İtil, bükül, atıl, katıl ama satılma. Bu altın öğütleri asla unutmayın.”
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.