Öne Çıkanlar CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin chp niğde milletvekili ömer fethi gürer türkiye istatistik kurumu gündem özeti çin beşiktaş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan recep tayyip erdoğan palandöken cumhurbaşkanı erdoğan erdoğan abd

“Bize Sosyal Medya Yolcusu Değil, Davanın Hancısı Lazımdır”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İplisinin ipsizinin, arlısının arzısının, MHP’ye kefen biçenin, döneğinin devşirilmişinin, Ülkücüye kem gözle bakanın, çakalının çukalının, çıkarcının yardakçının, mikser gibi karıştırıcıların yalan, iftira ve aldatmalarına itibar etmek bizim kitabımızda yazmaz, yazamaz, yazmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi’ne sosyal medyadan istikamet çizilemez. Bize sosyal medya yolcusu değil, davanın hancısı lazımdır, bu ayrımı da yapmak tarihe, şühedaya, Türklüğün vicdanına karşı mükellefiyet ve mesuliyetimizdir. Siyasi irademizi, davamızın ilke ve istikbalini çöplüğe dönen, beşinci sınıf dedikodu mekanından farksız olan sosyal medya belirleyemez. Dilerdim ki, asılsız haberlerin peşine düşen bazı arkadaşlarımız partimize ve davamıza saldırılar olurken de aynı hassasiyet içinde hareket edebilselerdi." dedi. 

MHP Lideri Bahçeli TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasına  Türkiye deprem felaketiyle bir kez daha yüzleşmiştir diyerek başlayan Bahçeli şöyle dedi:

"İran’ın Hoy şehri yakınlarında Türkiye sınırına yakın bir bölgede geçtiğimiz pazar sabahı meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki sarsıntı yine acı ve yıkıma neden olmuştur. Deprem Van’ın Başkale ve Saray ilçelerinde hissedilmiş, maalesef can ve mal kayıplarına yol açmıştır.  13 köyde toplam 254 konut ile 297 ahır yıkılmış, 694 konut ağır hasar almış, bin 916 küçükbaş hayvan, 109 büyükbaş hayvan telef olmuştur. Teessürle ifade etmek isterim ki, dördü çocuk olmak üzere dokuz kardeşimiz hayatını kaybetmiş, otuz dokuz kardeşimiz yaralanmıştır. Bu depremde de acıklı olaylar yaşanmıştır. Deprem anında çamaşır asmak için bahçesine çıkan Nebahat Fırat kardeşimizin evi yıkılırken; eşi, birisi sekiz aylık olmak üzere üç çocuğu enkaz altında kalarak hayatlarını kaybetmişlerdir. Bir yuvanın üstü toprakla örtülmüş, geriye gözyaşı ve feryat kalmıştır. Yürekleri kavuran bu hazin ve müessif olay bizleri de derinden üzmüştür. Doğudan batıya, kuzeyden güneye ülkemiz deprem tehdidine karşı kalıcı ve etkili tedbirleri çok acil ve atik bir şekilde almalıdır. Depremle yaşamayı öğrenmek durumundayız. Buna diyecek bir şey yoktur. Ancak depreme teslimiyeti, felaketlere boyun eğmeyi, atıl ve hareketsiz kalmayı da aklımızdan dahi geçirmemeliyiz. Yaşanan deprem felaketinden dolayı hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah’ta rahmet, yaralılara da şifa diliyorum" dedi. 

"Hiç kimse bize medeniyet dersi vermeye kalkışmamalıdır"

Almanya’nın Hanau şehrinde 19 Şubat 2020 Çarşamba günü Neo-Nazi hayranı bir katil ortalığı kana buladığını belirten Bahçeli, Bir kafe ve büfede bulunan insanlara ateş açan bu cani beşi Türk vatandaşı olmak üzere on kişiyi katletmiştir. Son yıllarda Batı Avrupa’da yaygınlaşan ırkçı saldırılar kaygı verici boyutlara ulaşmıştır. Uzunca bir süredir Türk ve İslam düşmanlığının azgınlaştığı gözlenmektedir. Almanya’da bugüne kadar otuza yakın vatandaşımız acımasız saldırılara maruz kalmış, camiler, evler, dernek binaları, işyerleri kundaklanmıştır. İnsan hakları, düşünce ve ifade hürriyeti, demokrasi ve hoşgörü konularında lafa gelince mangalda kül bırakmayan Avrupa ülkelerinde ırkçı damarın kabarması, faşist eğilimlerin kamçılanması hakikaten de büyük bir çarpıklıktır. Avrupa Türklüğünün gerçek manada insani değerler ve vicdani hasletler bakımından içinde yaşadıkları toplumlara örnek teşkil ettiğini, bu alanda ne kadar yüksek bir seviyede bulunduğunu itiraf ve ifade etmek ahlaki tutarlılık gereğince herkesin boynunun borcudur. Türk milleti ırkçılığa, yabancı düşmanlığına her zaman kapalı ve uzaktır. Hiç kimse bize medeniyet dersi vermeye, bilirkişilik taslamaya, mürebbiye gibi parmak sallamaya kalkışmamalıdır. Biz herkesin ederini de, ciğerini de, niyetini de, tıynetini de bilir ve yeri geldiğinde de maskeleri indiririz." dedi. 

"Biz adaletin, ahlakın, aklın, hakikatin ve haysiyetli bir hayatın tarafındayız"

MHP Lideri Bahçeli, "Kendi ülkelerindeki milliyetçi eğilimleri güçlendirip başka ülkelerdeki milliyetçiliği şeytanlaştıran sözde gelişmiş devletlerin maksat ve muratlarının ne olduğu bellidir. Bu saplantı ve savrulma halinin emperyalizme uygun damar açmak için titiz bir çaba olduğu, bununla birlikte sömürgeciliğin hedefindeki ülkelerde milli hassasiyetlerin köreltilmesi, milli tepkilerin söndürülmesi amacıyla ince işçiliğe teşebbüs edildiği açıktır, ortadadır. Tarih boyunca Türk milletine ırkçı ve somatik hususiyetler hakim olmamıştır. Aynı şeyi batı için söylemek doğru değildir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle söyleyecek olursak, “Biz Türkler bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.” Biz adaletin, ahlakın, aklın, hakikatin ve haysiyetli bir hayatın tarafındayız. Batılı düşünürler, “Milletlerin medeniyet sahasında yükselme kabiliyeti, kanlarının içindeki beyaz ırk kanı miktarıyla mütenasiptir” derken, Türk milleti beşeriyete insanlığı, fazileti, merhameti, müşfikliği, hürmeti öğretiyor, bunları da bizzat yaşayarak gösteriyordu. Biz insanlığın en gelişmiş ve demokratik formu olan milleti biyolojik analizlerde, laboratuvar araştırmalarında, kafatası ölçümlerinde bulmadık. “Ne Mutlu Türküm Diyene” seslenişinde bile kucaklaşma çağrısı vardır, buluşma özlemi vardır, anlaşma ve uzlaşma arayışı hâkimdir." dedi. 

"Hocalı Türk’ün onurudur, Türk’ün kaderidir, Türk’ün yurdudur, işgalciler sonsuza kadar lanetlenmiştir"

Hocalı dinmeyen çığlık, bitmeyen acı, tükenmeyen bir Türk sevdasıdır. Hocalı’nın yaraları derindir, yamaçları serindir, yanakları engindir. Tam 28 yıldır Dağlık Karabağ’ın Hocalı kasabası Türklüğün vicdanında bir sızı, milli yüreklerde bir sancıdır. Karabağ, Azerbaycan’daki Kür ve Aras nehirleriyle Ermenistan sınırları içinde bulunan Gökçe Gölü arasında yer alan, batıda Ermenistan sınırına, güneyde İran sınırına yaklaşan bölgenin adıdır. Ve burası kadim bir Türk yurdudur. Dağlık Karabağ, Karabağ’ın kuzeyden güneye 120 km, doğudan batıya 35-60 km uzunluktaki dağ ve ovalardan oluşan kısmıdır. Hukuken Azerbaycan toprağı olan Dağlık Karabağ 28 yıldır Ermenistan işgalindedir. 1992 öncesinde Azerbaycan’a bağlı özerk bir bölge olan Dağlık Karabağ, Kafkasya’nın en stratejik noktalarından birisidir. 1826’da Karabağ Hanlığı’nı işgal eden Rusya, bölgede Ermeni nüfusun arttırılmasını devamlı teşvik etmiş, Türklüğü sindirmeye ve tasfiyeye uğraşmıştır. 1992 yılının 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gecesi, Ermeni çeteleri ve 366.Rus Motorize Alayı’nın Hocalı’da gerçekleştirdiği katliam geçtiğimiz yüzyılın en vahim olaylarındandır. Hocalı katliamında şehit olan soydaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyorum. Hocalı Türk’ün onurudur, Türk’ün kaderidir, Türk’ün yurdudur, işgalciler sonsuza kadar lanetlenmiştir." dedi. 

"Hüznümüzü tarif edecek kelimeler boğazımızda düğümlenmektedir"

Türkiye'nin olağanüstü bir süreçten geçmekte olduğunu belirten Bahçeli, "İdlib deyim yerindeyse fokur fokur kaynayan, kaynadıkça taşan kanlı bir kazana dönüşmüştür. Rusya destekli rejim güçlerinin hain ve hunhar saldırıları devam etmektedir. Şubat ayı başından beri İdlib’de verdiğimiz şehit sayısı 16’ya ulaşmıştır. 20 Şubat 2020’de İdlib’in güneyinde Rus savaş uçaklarının hava saldırısında iki kahramanımız şehit düşmüştür. Şehitlerimizden Teğmen Ali Emre Fırıncıoğulları memleketi Hatay’ın Samandağı ilçesinde, Tankçı Sözleşmeli Er Mustafa Ertürk memleketi Gaziantep’te vatan topraklarına emanet edilmişlerdir. 22 Şubat 2020 tarihinde de Esad unsurlarının saldırısı sonucunda kahraman evladımız Tankçı Sözleşmeli Er Mecit Demir şehit olmuş, son yolculuğuna memleketi Gaziantep’te dualarla uğurlanmıştır. Hüznümüzü tarif edecek kelimeler boğazımızda düğümlenmektedir." dedi. 

"Herkes aklını başına alsın, bu ülke sahipsiz ve savunmasız değildir"

Bahçeli, Hafta sonunda PKK’nın yan kolu, Kandil’in siyaset ucubesi HDP’nin 4.Büyük Olağan Kongresi yapılmış, yaşanan rezillikler izleyen her vicdan sahibi kardeşimizi rahatsız etmiştir. Sözde Eşbaşkan değişimi gerçekleşmiş, bu görevin yenisi de katılımcıları Kürdistan’ın her köşesinden gelenler olarak selamlamıştır. Üstü HDP, altı PKK olan bu kongre ortamında, İstiklal Marşı okunmamış, sözde devrim şehitleri kılıfıyla teröristlere saygı duruşunda bulunulmuştur. Alçaklık bununla sınırlı kalmamış, bebek katili lehine sloganlar atılmıştır. Malum bir Eşbaşkan da kurucu meclis çağrısı yaparak, tüm kimlik ve inançların kendisini güvende hissedeceği bir anayasadan bahsetmiştir. Yani kepazelik eşikleri ve sınırları fersah fersah aşmıştır. Fren tutmayan bu Eşbaşkan, Gezi vandalizmine ve Cizre’deki hendek ve barikat terörüne atıf yapmış; hükümetin karşısında Gezi ile Cizre ittifakının bulunduğunu söylemiştir. Bizim için bir diğer üzerinde durulması gereken nokta, CHP’nin, Serok Partisi’nin bölücü kongreye üst düzey temsilci göndermeleri, parti kurup kurmayacağı, ha bugün kurdu, ha yarın kuruyor hikâyesiyle taktik manevralar yapan eski bir bakanın mesaj göndermesidir. Demek ki, Gezi kalkışmasıyla, örtülü olarak Soros çocuklarıyla gurur duyan eski Cumhurbaşkanından onay almıştır. Demek ki, HDP’nin CHP’ye yönelik cesur olun, kuytuda buluşmayalım, kapalı kapılar arkasında elele gezmeyelim, siyasi nikâhımızı uluorta ilan edelim dayatması karşılık bulmuştur. Kılıçdaroğlu, ölü teröristlere nasıl saygı duruşunda bulunduklarını açıklayacak yüreğe sahip midir? İstiklal Marşı’nın neden okunmadığını, bunu nasıl sineye çektiklerini Türk milletine anlatacak cesaret ve basirete haiz midir? Sorosçuların dümen suyuna girmiş İP’in bu olan biten iğrençliklere diyecek bir şeyi var mıdır? Serok Ahmet’in PKK özlemi, Babacan’ın HDP sevdası, Kılıçdaroğlu’nun bölücülük merakı siyasette üçüncü bir blok arayışı falan değil, düpedüz vatana ihanettir. HDP’li Temelsiz “Halklarımızı AKP-MHP faşizminden kurtarmak ve Üçüncü Yolu örgütleyerek demokratik iktidarımızı kuracağız” diyor. Hıyanet kadrosunun üçüncü yolu uçurumun dibidir, Türkiye düşmanlarının ana kucağıdır. Bunlardan bırakınız iktidar olmayı, ne köy olur ne de kasaba. Cumhuriyet savcıları HDP’nin bölücü kongresi hakkında mutlaka cezai takibata başlamalı, gecikmeksizin soruşturma açmalıdır. Türkiye muz cumhuriyeti değildir, çadır devleti değildir, etnik koalisyonun mecmuu değildir. Herkes aklını başına alsın, bu ülke sahipsiz ve savunmasız değildir." dedi. 

"MHP’yi yargılamaya çalışan art niyetli kişilerin varlığı da teker teker açığa çıkmıştır"

Milliyetçi Hareket Partisi'nin Cumhur İttifakı’nın bir parçası olduğunu belirten Bahçeli, "TBMM’de denge ve denetleme görevini üstlenmiştir. Biz hükümet ortağı değiliz, Türkiye’nin yönetiminde siyasi sorumluluğumuz da bulunmuyor. Cumhurbaşkanı görevinin başındadır. Bakanlar Kurulu çalışmaktadır. Bu kapsamda idari tasarruflar tamamıyla hükümetin tekelindedir. 21 Şubat 2020 tarihli Resmi Gazete’den anlaşılmıştır ki, Sayın Cumhurbaşkanı’nın onayıyla Avusturya Cumhuriyeti nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi tayin edilmiştir. Bu meselenin mutat ve bildik bir yanıdır. Mezkur atamanın kamuoyuna yansımasıyla büyük bir eleştiri sağanağı başlamış, MHP’yi itibarsızlaştırmak, Cumhur İttifakı’nı baltalamak için ahlaksız bir süreç devreye alınmıştır. Avusturya Cumhuriyeti’ne görevlendirilen büyükelçinin bir ülkücü katili olduğu iddiası yaygın bir şekilde gündeme taşınmıştır. 1 Mart 1977’nin sabah ezanı vakti, 14-15 kişiden oluştuğu tahmin edilen hainler önce uzun namlulu silahlarla İstanbul Adana Öğrenci Yurdu’nu taramışlar, arkasından da taarruz tipi el bombası atmışlardır. Ülküdaşımız Mustafa Erol bu şerefsiz saldırıda şehit olmuştur. Karlı bir İstanbul günü, aziz naaşı Türk bayrağıyla sarılmış, Muratpaşa Camiinde kılınan cenaze namazından sonra Merkezefendi Mezarlığı’na Fatihalarla ve gözyaşları eşliğinde defnedilmiştir. Hepimizin hafızasına mıh gibi işleyen, gören herkesi duygulandıran karlı bir günde omuzlarda taşınan şehit naaşının resmedildiği fotoğraf hiçbir zaman gözümüzün önünden gitmemiştir. Sadece şehidimiz Mustafa Erol değil, Kızılcahamam Ülkücü Şehitliğinde isimleri tek tek yazılı binlerce şehidimiz asla unutulmamış, emanetlerine ve kutlu hatıralarına leke sürülmemiştir. Ancak merhum şehidimiz Mustafa Erol’ün katilinin kim ya da kimler olduğu belgeli, berrak ve resmi olarak tam bilinmeden, hatta mahkeme tutanakları iddiaları doğrulamazken, sosyal medyada provokasyon yapan, pusu kuran, ajitasyona yeltenen, bize dava öğretmeye, şehitlerimizi hatırlatmaya, MHP’yi yargılamaya çalışan art niyetli kişilerin varlığı da teker teker açığa çıkmıştır. Soros konuşulurken MHP tartışılamaya başlanmış, terörle mücadele heyecanla sürerken MHP köşeye sıkıştırılmak istenmiştir. Say desem beş şehidimizin ismini ve bunların katillerini tereddütsüz sayamayacak olanların fitne ateşini tutuşturmaları namertlik ve sahtekârlıktır." dedi. 

"Milliyetçi Hareket Partisi’ne sosyal medyadan istikamet çizilemez"

Şehidimizin şühedamızın hakkını hukukunu korumak bizim için namus meselesidir diyen Bahçeli, "Bu konuda hiç kimseden öğrenecek bir şeyimiz yoktur. Herkes işine bakmalıdır. Fakat bunun üzerinden istismara yeltenip Milliyetçi Hareket Partisi’ni töhmet altında bırakmaya, suçlamaya, karalamaya, sanki katil bulunmuş da buna göz yumuyormuşuz gibi bir algı oluşturmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Buna alet olan arkadaşlarımız da karanlık kampanyayı servis etmişlerdir. Bizim Viyana Büyükelçiliğine atanan şahısla ilgili ortak hiçbir noktamız yoktur. Geldiği yer bellidir, hüviyeti bellidir, mazisi bellidir. Sorumluluk elbette hükümetindir. Bu atamayı maske yaparak Cumhur İttifakı’na husumet kusanlar, bilip bilmeden, partimizin resmi görüşü teşekkül etmeden akıntıya kapılanlar yanlış yapmışlar, ters köşeye yatmışlardır. Üzülerek ifade etmeliyim ki, bu tuzağa bazı milletvekillerimizin ve parti yöneticilerimizin düşmesi de hazin ve ibretlik bir vakıadır. Biz şehidi de biliriz, katili de biliriz. Söyleyeceğimiz sözü de biliriz, atacağımız taşı da biz seçeriz. İplisinin ipsizinin, arlısının arzısının, MHP’ye kefen biçenin, döneğinin devşirilmişinin, Ülkücüye kem gözle bakanın, çakalının çukalının, çıkarcının yardakçının, mikser gibi karıştırıcıların yalan, iftira ve aldatmalarına itibar etmek bizim kitabımızda yazmaz, yazamaz, yazmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi’ne sosyal medyadan istikamet çizilemez. Bize sosyal medya yolcusu değil, davanın hancısı lazımdır, bu ayrımı da yapmak tarihe, şühedaya, Türklüğün vicdanına karşı mükellefiyet ve mesuliyetimizdir. Siyasi irademizi, davamızın ilke ve istikbalini çöplüğe dönen, beşinci sınıf dedikodu mekanından farksız olan sosyal medya belirleyemez." dedi. 

"Kuyuya taş atıp arkasından baktıranların kimler olduğunu biliyoruz"

Bahçeli, "Dilerdim ki, asılsız haberlerin peşine düşen bazı arkadaşlarımız partimize ve davamıza saldırılar olurken de aynı hassasiyet içinde hareket edebilselerdi. Sosyal medya cengâverlerine ve görevli Twitter, Facebook nöbetçilerine değil dava adamlarına, şehidinin ve gazisinin hakkını adam gibi temsil edenlere, üstlendiği görevleri şuurla yerine getiren ülkü arkadaşlarımıza ihtiyaç vardır. Gerisi fuzuli laf kalabalığıdır. Kuyuya taş atıp arkasından baktıranların kimler olduğunu biliyoruz. Biz bu bulanık kuyudan su içmeyiz, içilmesini hoş görmeyiz, gereğini de vakti saati geldiğinde kararlılıkla yaparız. Milletvekili arkadaşlarımın daha hassas, daha dikkatli, daha uyanık, daha ferasetle hareketleri elzemdir, sosyal medya oyunlarına gelmemeleri ricam ve talimatımdır." dedi. 

Koronavüris tehdidine karşı canla başla mücadele eden, teyakkuzda bulunan, bu çerçevede seferberlik ilan etmiş gibi duruş gösteren Sağlık Bakanımızı ve ekibini kutluyorum diyen Bahçeli, "Ayrıca 20 Şubat’ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Millet Kütüphanesi’nin açılışına şahit olmaktan gurur duyuyor, bu muhteşem eseri Türkiye’ye kazandıran, kitap sevgisini aşılamak için gayret gösteren Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum. Bugün başlayan Üç Ayların milletimiz ve Türk-İslam alemi için hayır ve bereket getirmesini, bu hafta içinde idrak edeceğimiz Regaib Kandilimizin de nice güzelliklere ve manevi dirilişe kapı aralamasını Allah’tan diliyorum." dedi. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.