"Bu Meclis Dişleri Sökülmüş İkinci Sınıf Meclis Konumuna Getiriliyor"

Gençlere seslenen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Sizden isteğim, kesinlikle sandığa gideceksiniz ve oy kullanacaksınız. Gitmek istemeyen arkadaşlarınızı ikna edeceksiniz. Bu bir siyasi parti seçimi değil. Bir iktidar değişimi de değil. Ama bir rejim değişikliği yapılıyor. Bu işin sağı solu yoktur, bu işin doğusu batısı güneyi kuzeyi yoktur, bu işin yaşlısı genci yoktur, bu işin kadını erkeği yoktur. Bu Meclis dişleri sökülmüş ikinci sınıf meclis konumuna getiriliyor” dedi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul'da “hayırlı üniversiteliler” toplantısında gençlerle bir araya geldi.

“CUMHURİYET BİZE ALTIN TABAK İÇİNDE SUNULMADI”
CHP Genel Başkanı, gençlerle buluşmasında özetle şunları söyledi:
“Gençlerle beraber olmaktan son derece mutluyum.
Kendi tarihinizi önce çok iyi bileceksiniz. Bu ülkeni tarihini. Bu ülke nasıl kuruldu?
Ve şunu asla unutmayın.
Türkiye Cumhuriyetinin tarihinde acılar vardır, kan vardır, göz yaşı vardır, Cumhuriyet bize altın tabak içinde sunulmadı.
Bu mücadelenin öznesinde gençler vardı.
Tarihi iyi bileceğiz ki geleceği daha güzel inşa edelim.
1924 Anayasasında tartışma çıkar… Denir ki ‘Gazi Mustafa Kemal’e Meclis’i fesh etme yetkisi verelim’ denir. Mahmut Esad Bozkurt genç milletvekillerinden birisidir. Şükrü Saraçoğlu genç milletvekillerinden birisidir. Kürsüye çıkarlar ve şu açıklamayı yaparlar. ‘Bizi TBMM’ye seçip getiren millettir. Millete ait olan bir yetkiyi Gazi Mustafa Kemal kullanamaz’ demiştir.
-“MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E PARLAMENTOYU FESİH YETKİSİ VERİLMEZ”-
Ve Mustafa Kemal Atatürk’e parlamentoyu fesih yetkisi verilmez.
1930’lu yıllarda ne oluyordu.
Hitler Almanya’sı vardı.
Bugünkü referanduma benzeyen bir referandum Almanya’nın gündemdeydi.
-HİTLER BENZETMESİ-
Hitler tek yetkili olur Almanya’da.
Sonra ne oldu, İkinci Dünya Savaşı.  Önce Almanya ve sonra Avrupa ve bütün dünya kan gölüne döndü.
Benzer bir anayasa değişikliği gündemde. Bütün yetkilerin tek kişide toplandığı bir süreci yaşıyoruz.
Kendisi cumhurbaşkanı, kendisi başbakan, kendisi yargıç, kendisi savcı, kendisi vali…. Bütün yetkiler bir kişide.
Peki cumhuriyetin kuruluşunda bütün yetkiler bir kişi de miydi, hayır.
Bütün yetkiler Meclis’e ait.
Şimdi ne oldu da, biz kendi tarihimizi reddederek bütün yetkileri alıyoruz, parlamentoyu da dışlayarak bir kişiye veriyoruz.
-“TÜRKİYE’Yİ BÜYÜK BİR MACERANIN İÇİNE SÜRÜKLEMİŞ OLUYORUZ”-
Eğer kendi tarihimizden ders çıkaramıyorsak Türkiye’yi büyük bir maceranın içine sürüklemiş oluyoruz.
Sizin sorumluluğunuz benim sorumluluğumdan daha fazla. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyetini bana değil, benim kuşağıma değil, size emanet etti, gençlere emanet etti. Cumhuriyeti korumak sizin göreviniz. Demokrasiyi korumak sizin göreviniz.
Bu anayasa değişikliğine neden ‘evet’ oyu verilmesi gerektiğini bir türlü anlatamıyorlar.
-“ELİ SOPALI YÖNETİCİLERİN TÜRKİYE’Yİ YÖNETMESİNİ İSTEYEN İNSANLARDIR”-
Anlattıkları bir şey var, ‘Hayır verirseniz teröristsiniz’. Bunu söyleyen insanlar halkını sevmeyen insanlardır. Bunu söyleyen insanlar eli sopalı yöneticilerin Türkiye’yi yönetmesini isteyen insanlardır.
-“KULLANACAĞINIZ OY ÇOK DEĞERLİDİR. ÖNÜNÜZDE İKİ SEÇENEK VAR”-
Sandığa gidip oyunuzu kullanmadan önce düşünün. Vicdanınızda ölçün, biçin, tartın, ondan sonra sandığa gidin. Kullanacağınız oy çok değerlidir. Önünüzde İki seçenek var. Bir; bir kişi Türkiye’nin tepesinde olsun. Elinde sopa olsun, ne derse o olsun. Otoriter tek adam yönetimi.
İki; parlamenter demokratik sistem olsun. İnsanlar  düşüncelerini özgürce ifade etsinler.
İki seçenekten birini kullanacaksınız.
- “BİR REJİM DEĞİŞİKLİĞİ YAPILIYOR-
Bu bir siyasi parti seçimi değil. Bir iktidar değişimi de değil. Ama bir rejim değişikliği yapılıyor.
Bizim cumhuriyetimiz parlamenter demokratik sistem üzerinde inşa edilmiş.
Bizi kandırmaya çalışıyorlar.
Çağrı yaptım.
-BAHÇELİ, YILDIRIM, ERDOĞAN’A CANLI YAYIN ÇAĞRISINI YİNELEDİ-
Eskiden seçimler olurken, siyasi parti liderleri televizyonlara davet edilirdi, bir masanın etrafında siyasi parti liderleri otururlardı, soru sorulurdu ve her siyasi parti lideri aynı ortamda sorulara yanıt verirdi.
Ben çağrı yapıyorum, Sayın Bahçeli’ye de,  Sayın Binali Yıldırım’a da çağrı yapıyorum, arzu ederlerse Sayın Recep Tayyip Erdoğan’da gelebilir, oturalım hep beraber, bu anayasa değişikliği ne getiriyor, ben de konuşayım, onlar da konuşsunlar, madem ki ‘ben doğruları söylemiyorum’ televizyon ekranında beni mahcup etsinler. Cesaret edip gelemiyorlar. Neden, biz doğruları söylüyoruz.
Hiçbir zaman vatandaşlarım arasında ayrım yapmadım.
-“BU İŞİN SAĞI SOLU YOKTUR”-
Bu işin sağı solu yoktur, bu işin doğusu batısı güneyi kuzeyi yoktur, bu işin yaşlısı genci yoktur, bu işin kadını erkeği yoktur.
Sandığa giderken hepimize görev düşüyor. Bayrağımızı düşüneceğiz. Ülkemizi düşüneceğiz. Siz üniversitelerde eli sopalı bir yönetim mi istersiniz yoksa demokratik bir ortam mı istersiniz?
Gençlerin siyasete biraz uzak durduğunu biliyorum. Mesafe koyduklarını da biliyorum.
Bu süreç siyasete mesafe koyma süreci değildir. Bu süreç bir memleket meselesidir, bir Türkiye meselesidir. Ya bağımsızlığımızı koruyacağız, özgürlüğümüzü koruyacağız ya da bir kişi gelecek elinde sopayla bizi ıslah edecek, kendi istediği gibi buna izin vermemeliyiz.
-NİÇİN ANAYASA MAHKEMESİNE GİTMEDİKLERİNİ ANLATTI-
Niçin biz Anayasa Mahkemesine gitmedik. Amasya Tamimi nedeniyle, Mustafa Kemal Atatürk’ün Amasya Tamimi nedeniyle biz Anayasa Mahkemesine gitmedik. Ne diyor Mustafa Kemal Atatürk Amasya Tamiminde, ‘milletin istiklalini milletin azim ve kararı kurtaracaktır’.
Aynı süreci yaşıyoruz. Milletin istiklalini milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Ben bu milletin sağduyusuna güveniyorum. Doğru karar vereceğine inanıyorum. Eğer bu millet Milli Kurtuluş Savaşını vermişse, şimdi milli Kurtuluş Savaşının ikinci bir önemli adımını atacağız.
Baskı kuruyorlar, kimse ‘hayır’ söylemesin diye. Hayır propagandası yapmasın diye. Bu korkunun eseridir. Televizyonlarda çıkıp tartışmaktan korkuyorlar. Ne söyleyeceklerini bilmiyorlar.
1789 Fransız İhtilali… İnsanlık tarihinin en önemli devrimlerinden birisi.
Bir partinin mutfağında anayasa hazırlanmaz.
-“BİR PARTİNİN MUTFAĞINDA HAZIRLANMIŞTIR”-
Ama hazırlanıp şu anda toplumun önüne getirilen anayasa değişikliği bir partinin mutfağında hazırlanmıştır.
-“KARGALAR BUNA GÜLMEZ Mİ?”-
Şunu sorun arkadaşlarınıza, bu değişikliğe göre başkan yani cumhurbaşkanı hem cumhurbaşkanı olacak hem partinin genel başkanı olacak. Aynı zamanda bu kişi gelecek TBMM’de ‘ben tarafsız davranacağım” diye namusu ve şerefi üzerine yemin edecek.
Allah aşkına kargalar buna gülmez mi? Bir partinin genel başkanı tarafsız olur mu?
Yargı tümüyle başkanın kontrolünde.
HSYK’nın yarısını tayin edecek, yarısını da kendi parlamentosundan çıkaracak.
Almanya’da Hitler döneminde ‘Führer’e doğru’ diye bir kavram vardır. Türkiye bu sürecin içine sokulmak üzeredir.
Başkan’a parlamentoyu fesih yetkisi veriliyor. Gazi Mustafa Kemal’e verilmeyen yetki bu başkana verilecek.
Parlamentoda 550 milletvekili var, sayıyı 600’e çıkarıyorlar niçin, normali 450. Ve hepiniz ödüyorsunuz o 600 milletvekilinin maaşını.
Bu anayasa değişikliğinde kurulacak olan Hükümet böyle bir hesabı veriyor mu, hayır. Güvenoyu istiyor mu? Güvenoyunu kaldırıyorlar.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşını yöneten bir Meclis’ten… Bizim Meclisimizin yani TBMM’nin en temel özelliği dünyada olmayan tek örnektir milli Kurtuluş Savaşını yönetmiş olmasıdır.
-“BU MECLİS DİŞLERİ SÖKÜLMÜŞ İKİNCİ SINIF MECLİS KONUMUNA GETİRİLİYOR”-
Bu Meclis aynı zamanda 15 Temmuz darbe girişimini savuşturan Meclis’tir.
Şimdi bu Meclis dişleri sökülmüş ikinci sınıf meclis konumuna getiriliyor.
Bu başkanın kaç tane yardımcısı olacak, belli değil.
Kaç tane bakan olacak, o da belli değil.
Devletin yapısı ve işleyişiyle ilgili bütün yetkiler başkana verilmiş.
-“GAYRİ MİLLİ BİR İRADEYLE DEVLET YÖNETİMİ DEĞİŞTİRİLMEK İSTENİYOR”-
Yapılan gayri milli bir iradeyle devlet yönetimi değiştirilmek isteniyor
Bütün bu tehlikeleri bilmemiz lazım.
Başkanı seçtik. Başkan hastalandı veya yurt dışına gitti veya Aizhmer oldu bir şekilde, yerine kim bakacak, başkan yardımcısı, kim başkan yardımcısı bir belli değil, iki seçimle gelmemiş. Seçimle gelmeyen bir ülkenin yönetimi ancak darbeler döneminde olmuştur. Darbe yapanlar gelmiştir ülkeyi yönetmişlerdir.
İlk kez bir anayasa değişikliği ile seçimle gelmeyen birisisi Türkiye Cumhuriyetini yönetecek.
Şimdi siz bu sistemi tamamen allak bullak ediyorsunuz. Yok ediyorsunuz.
Anayasa değişikliği yapıldı, kimsenin haberi yok.
Bu çıkarsa ne olacak, OHAL sürekli hale gelmiş olacak. Üstelik daha kolay. Çünkü mevcut halde TBMM’nin kararı gerekiyordu. Bu değişiklik gerçekleşirse buna gerek yok. Başkan istediği kararı zaten alacak.
Şu anlayıştan kurtulmamız lazım, ‘Bana dokunmayan yalan bin yaşasın’. Bu anlayıştan kurtulmanız lazım.
Bütün yetkiler bir kişide, düşünün hem cerrah ameliyata girecek hem vali yönetecek  hem hakim karar verecek.
Futbol sahası mı yapılacak, ona gidip danışacaksınız.
O zaman ortak akıl nerede?
Şimdi siz aklı askıya alıyorsunuz. 80 milyonun aklını bir kişiye kiralayacağız. En büyük tehlike bütün yetkilerin tek kişiye verilmesi. Neden? Bir kişiyi kandırdınız mı, bütün devleti ele geçiriyorsunuz. Bütün valiler, müsteşarlar, hepsi değişecek…
Hiçbirimizin can ve mal güvenliği yok. Bir kararnameyle burada gizli toplantı yapılıyor deyip hepimizi hapse atabilirler. Bir kararnameyle. Bir de hakim gizlilik kararı koyar. Avukatınız dosyayı alamaz.
Son iki yıldır fiili başkanlık sistemini yaşıyoruz.
20 Temmuz da Türkiye’de sivil darbe oldu. OHAL’in ilan edildiği. Bunu unutmayın. Şu anda bir darbe süreci içindeyiz. Bütün yetkiler bir kişinin elinde.
- “KESİNLİKLE SANDIĞA GİDECEKSİNİZ VE OY KULLANACAKSINIZ”-
Sizden isteğim, kesinlikle sandığa gideceksiniz ve oy kullanacaksınız.
İki; gitmek istemeyen arkadaşlarınızı ikna edeceksiniz.
Size emanet edilen bir Türkiye Cumhuriyeti var.
Sizin sorumluluğunuz benden daha ağır.”