Öne Çıkanlar tesk genel başkanı bendevi palandöken kılıçdaroğlu palandöken fetö şehit abd adana tesk yunanistan tüik Pandemi Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ‘Dinde Reform’, Böyle Bir Şey Aramıyoruz, Haddimize Mi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İslam’ın güncellenmesi” sözlerine açıklık getirirken, “Biz bir ‘dinde reform’, böyle bir şey aramıyoruz, böyle bir derdimiz de yok. Haddimize mi, asla. Ama önüne gelen çıkıp da kadınlarla ilgili, genç, yaşlı, bunlarla ilgili ileri geri, bu tür şeyleri konuşmalarının İslam’a getirdiği lekeyi, gölgeyi görmemezlikten gelemez” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin genel merkezinde Siyaset Akademisi’nin açılışında konuştu. Değişimi inkar etmenin, kafasını kuma gömen deve kuşu misali kendi kendini kandırmak anlamına geleceğini ifade eden Erdoğan, “Elbette asla değişmeyen ve değişmeyecek olan kurallar, ilkeler de vardır. Mesela İslam’ın son din olduğu asla değişmeyecek bir hakikattir. Bununla kimse oynayamaz. Mesela Allah’ın yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bize açıkça ifade ettiği hükümler asla değişmemiştir, değişmeyecektir, kıyamete caridir” dedi.

Ancak bunlardan hareketle yapılan içtihatların, geliştirilen kuralların ve bunların uygulamadaki karşılıklarının zamana, şartlara, imkanlara göre değişeceğini savunan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Eğer biz içtihatları değiştirmezsek yani uygulamaya ilişkin kuralları içinde bulunduğumuz şartlara göre sabit olan nasları uygun şekilde yenilemezsek sadece kendi kendimizi kandırmış oluruz. Müslümanlar eskiden olduğu gibi şimdi de kendilerini sürekli olarak geliştirmek durumundadır. İnsanlığın bugün ulaştığı noktada sahip olduğu imkanları, teknolojiyi, iletişimi, şehirleşmenin getirdiği insan ilişkilerini nasıl yok sayabiliriz? Bu tutum Mecelle kaidesine de aykırıdır.

“KİMSE BİZİM DİNİMİZE FATURA KESME HAKKINA SAHİP DEĞİL”

Peygamber Efendimiz bakın ne buyuruyor, ‘kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz’. Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim vasıtasıyla bize bildirdiği kati emirler ve Peygamber Efendimizin sünnet-i seniyyesi ortadayken birilerinin çıkıp hayatın gerçekleriyle ilgisi, alakası ve bağı olmayan sözler edip kafaları karıştırması yanlıştır. Kimse bizim dinimize fatura kesme hakkına sahip değildir.

“KONUŞMA YETKİSİ BENİM DEĞİL, BEN DİYANET İŞLERİ BAŞKANI DEĞİLİM”

Bu tartışmanın en çarpıcı örnekleri de son günlerde kadınlar konusunda yaşandı. Sadece ilmi bir zeminde, teorik bir tartışmanın konusu olacak hususların toplum önünde alelade bir meseleymiş gibi konuşulmasını, içeriğinin ötesinde yöntem olarak da doğru bulmuyoruz. Bir ifrat, tefrit ortamında insanlar kime kulak vereceğini, neye itimat edeceğini elbette şaşırıyorlar.

Bu konularda konuşma yetkisi benim değil, ben Diyanet İşleri Başkanı değilim, Cumhurbaşkanıyım ama Cumhurbaşkanı olarak, bir Müslüman olarak, üzerinde sorumluluğu olan bir insan olarak dinimize getirilen bu zafiyete tahammülümüz yok. Bildiğimizi, inandığımızı da söylemek zorundayız.

“NİYE KORKUYORSUN KARDEŞİM”

Temenni ediyorum ki Diyanet İşleri Başkanımızın alanı boş bırakmaması lazım. İşte bu tür adamlara bu alan boş kalır da, bunlar konuşursa ortaya böyle zaaflar çıkar. Bu tür konularda asıl ön alması, tavır koyması gereken hocalarımızın, ilahiyatçılarımızın, muteber alimlerimizin ise ya sesleri çıkmıyor ve ya korkuyorlar. Niye korkuyorsun be kardeşim? Çıkacaksın gerçek neyse söyleyeceksin.

“KİMSENİN DİNİMİZİ KARİKATÜRİZE ETMEYE HAKKI YOK”

Hiç kimsenin Türkiye’ye böyle bir kafa karışıklığı yaşatmaya, dinimizi böyle karikatürize etmeye hakkı yoktur. Bizim itirazımız ve hatta isyanımız işte bu hadsizlikleredir. Biz bir ‘dinde reform’, böyle bir şey aramıyoruz, böyle bir derdimiz de yok. Haddimize mi, asla. Ama önüne gelen çıkıp da kadınlarla ilgili, genç, yaşlı, bunlarla ilgili ileri geri, bu tür şeyleri konuşmalarının İslam’a getirdiği lekeyi, gölgeyi görmemezlikten gelemez.

“MEYDANI FETO GİBİ ALÇAKLARA BIRAKTILAR, TOPLUM BU HALE GELDİ”

İslam’ı değişime kapalı bir din olarak göstermeye çalışan zihniyet ile İslam’la uzaktan, yakından ilgisi olmayan, çarpıklıkları dinimize mal etmeye çalışan zihniyet, aslında aynı gayeye hizmet ediyor. Her iki yanlışın da önüne geçebilmek için din eğitim ve öğretiminin sağlıklı bir temel üzerinde yaygınlaştırılmasına ihtiyaç vardır.

Ülke ve millet olarak ağır bedel ödediğimiz FETO tecrübesi bu bakımdan çok önemlidir. İşte bizim ilahiyatçılarımız, Din İşleri Yüksek Kurulumuz, Diyanet İşleri Başkanlığımız, bunlar meydanı bu FETO gibi alçaklara bıraktılar ve toplum bu hale geldi. Bu bize örnek olmayacak da hangisi olacak. El Kaide, DEAŞ, Boko Haram gibi terör örgütleri İslam’ın öğretilmesi konusunda eksikliği kullanarak ortaya çıkmış ve palazlanmıştır.

“BU FAKİRİ KORKUTAMAYACAKSINIZ”

Şimdi de dün yaptığım konuşmadan sonra birileri aynen bu şekilde sosyal medyada konuşmaya başladı. Siz bu fakiri korkutamayacaksınız, hak ne ise ben onu söylemeye devam edeceğim. Kur’an’ımızın, İslam’ın hükümlerini sağa sola evirip çevirmeye hakkınız yok.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.