Öne Çıkanlar deprem çukurova belediyesi recep tayyip erdoğan HAVA HAREKATI Hakkari başbakan binali yıldırım yapı kredi atatürk soner çetin operasyon azerbaycan KENAN DOĞULU

"Cumhuriyetimizin Son Asırdaki En Büyük Kazanımı 16 Nisan Olacak"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni anayasa ile Türkiye’de rejimin değişmediğini ifade ederek, “Yürütme ortadan kalkmıyor, Meclis kapanmıyor, yargı etkisiz hale getirilmiyor. Cumhuriyetimizin son asırdaki en büyük kazanımı 16 Nisan olacak. Demokrasiyi zayıflatmak şöyle dursun, daha da güçlendiriyoruz” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantep’te toplu açılış töreninde halka hitap etti. Geçtiğimiz günlerde istihdam seferberliği başlatıldığını anımsatan Erdoğan, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesinin bu seferberliğe 15 bin ilave taahhüdüyle katıldığını öğrendiğini belirterek, “Ankara’daki toplantıda söz verilen rakamlar vardı, şimdi vali bey, bu taahhüdü takip edecek. 15 bin kişi OSB’de işbaşı yapacak. Hepsinin de takipçisiyim. Söz verip de yerine getirmeyen, onları da tüm ülkeye ifşa edeceğimi özellikle belirtmek isterim” şeklinde konuştu. Suriye’deki sıkıntılar sona erdiğinde Gaziantep’in çok daha büyük bir atılımın içine gireceğini ifade eden Erdoğan, anayasa değişikliğine ilişkin de konuştu. Erdoğan, şunları söyledi:

“Türkiye istiklal ve istikbal mücadelesinde yeni bir yol ayrımındadır. Yönetim sistemi arayışlarımızda reform mahiyetinde bir yeniliğe gidiyoruz. Yürütme, yasama ve yargı organlarının görevlerini yeniden tanımlayarak Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiyoruz. Bu sistemin ilk adımını 2007 anayasa değişikliğinde atmıştık. İkinci adım, 2014 yılında şahsımın doğrudan halkımın oyuyla seçilmesiydi. Şimdi 16 Nisan’da halkoyuna sunulacak anayasa değişikliğiyle bu reformun nihai adımını atıyoruz. Meclis, AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisinin gayretiyle üzerine düşeni yaptı. Her iki lidere ve milletvekillerine teşekkür ediyorum. Şimdi sıra millette, milli iradede. Biz de bu referandum sürecinde milletimizin tercihini en sağlıklı şekilde yapmasını sağlamak için gayret gösteriyoruz, onun için bugün buradayız. Türkiye demokrasi ile yönetilen bir ülkedir. Elbette herkes tercihinde hürdür, özgürdür ama milletimizin her bir ferdinin yaptığı tercihin sonuçlarını bilmek de hakkıdır.

-“CUMHURİYETİMİZİN SON ASIRDAKİ EN BÜYÜK KAZANIMI 16 NİSAN OLACAK”-

Maalesef bu anayasaya değişikliğiyle ilgili olarak yanlış bilgiler yayılmaya çalışılıyor ki, işin aslını bilmesek biz bile tereddüte kapılacağız. Anayasa değişikliğine ve cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkan gafiller habire bir şeyler söylüyor ama hep yanlış söylüyor. Şimdi burada sizlere anayasa değişikliği ile yeni yönetim sisteminin ne olduğunu özet olarak anlatmak istiyorum. Şayet, kafasında soru işaretleri olanlar varsa, bunları dinledikten sonra inanıyorum ki kafası netleşecek. Her şeyden önce Türkiye’de CHP’nin dediği gibi rejim değişmiyor. Yürütme ortadan kalkmıyor, Meclis kapanmıyor, yargı etkisiz hale getirilmiyor, cumhuriyetimizin son asırdaki en büyük kazanımı 16 Nisan olacak. Demokrasiyi zayıflatmak şöyle dursun, daha da güçlendiriyoruz. Nasıl mı, ülkeyi yönetecek cumhurbaşkanının seçimini aracıları aradan çıkarıp doğrudan millete veriyoruz. Bunun için yeni sistemin adı cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi. Millet yetki ve sorumluluğu kime verdiğin bilecek ki, gerektiğinde gelsin yakasına yapışsın. Anayasa değişikliğiyle yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki ilişkileri yeniden tanımlıyor, herkesin işiyle meşgul olmasını sağlıyoruz. Mevcut durumda yürütme ve yasama, aslında aynı partinin ve kadronun kontrolü altındadır. Yeni sistemde yürütmeyi temsil eden Cumhurbaşkanı ayrı seçiliyor, milletvekilleri ayrı seçiliyor ama özelliği şu, aynı gün seçiliyor. Cumhurbaşkanı hükümeti kuracak, üst düzey bürokratları atayacak, kararnamelerle ülkeyi yönetecek. Buna karşılık meclisteki milletvekilleri de kanunları çıkaracak, cumhurbaşkanını denetleyecek. Eskiden cumhurbaşkanının vatana ihanet dışında yargılanabilmesi mümkün değildi. Şimdi hem meclis araştırması, genel görüşme, meclis görüşmesi ve yazılı soru yoluyla meclisin bilgi edinme ve denetleme yetkisi güçlendiriliyor. Hem de cumhurbaşkanının yaptığı tüm işlerden dolayı yargılanabilmesinin yolu açılıyor.

-“YENİLENMENİN ÖNÜNÜ TIKAMAYA KİMSENİN HAKKI YOK”-

Cumhurbaşkanı ve meclisten hangisi isterse seçimleri birlikte yapabilir. Yani cumhurbaşkanı seçimlere gider ama seçime gittiği zaman kendisinin de süresi dolar, yeniden seçilmek durumundadır. Hem cumhurbaşkanlığı seçimi hem milletvekili seçimi aynı anda yapılır. Öyle bir kişinin istediği kadar cumhurbaşkanı olma imkanı yok. En fazla iki dönem, yani 10 yıl görev yapabiliyor. Değişimin, yenilenmenin önünü tıkamaya kimsenin hakkı yok. Cumhurbaşkanının partisi ile ilişkisini kesmesini öngören mevcut uygulamadan da vazgeçiliyor. Bu zaten gerçekçi ve doğru olmayan bir yöntemdi. Sıkıyönetim uygulaması kaldırılıyor, yerine gerektiğinde OHAL imkanı getiriliyor.  Yasama yetkisi Meclis’te olduğu için, Cumhurbaşkanının kararname yayınladığı bir konuda eğer kanun çıkarılırsa, kararname kendiliğinden hükümsüz hale geliyor. Cumhurbaşkanı sadece bütçe kanunu teklif edebiliyor. Onun dışında tüm yasama yetkisi milletvekillerine ait. Utanmadan çıkıyorlar, diyorlar ‘Meclis kalkıyor’. Bunların yalanlarından bıktık.

-“GENÇLER 16 NİSAN SİZİN GÜNÜNÜZ”-

Milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkıyor. Anayasa değişikliğinde yargıyla ilgili de reform mahiyetinde düzenlemeler var. Her şeyden önce yargının bağımsızlığı, tarafsızlığıyla güçlendiriliyor. Disiplin dışındaki askeri mahkemeler kapatılarak yargıdaki çift başlılık da sona erdiriliyor. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, yürütme ve yasamanın da katkısıyla çoğulcu, geniş tabanlı işleyişini güçlendirecek yeni yapıya kavuşuyor. Gençler 16 Nisan sizin gününüz. Gençlere siyasetin yolunu açmayanlar, 16 Nisan’da bunu görecekler. Ne diyorlardı, ‘Çocuklarla bu iş olur mu’, olur olur, bal gibi olur. 16 Nisan’da yeni bir gün doğacak. 18 yaşındaki gence seçme hakkı veriyorsun da seçilme hakkı niye vermiyorsun? Seçmek zor seçilmek kolaydır. Batıda oluyor da bizde niye olmasın? Dünyada bugün 57 ülkede 18 yaş, seçme ve seçilme yaşıdır, bizde niye olmasın. Benim dedem Fatih, 21 yaşında bir çağı kapatıp yenisini açtı mı? Onun torunları da bunu yapar mı?

-“16 NİSAN YENİDEN BİR DOĞUŞ OLACAK”-

16 Nisan yeniden bir doğuş olacak. Bu yeni bir dirilişin, ayağa kalkışın işareti olacak. Size güvenmeyenleri, inanmayanları mahcup edecek bir neticeyi hep birlikte alacağız. Ülkemizin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmesini istememizin en önemli sebebi, geçmişte yaşanan sıkıntılardır. Ben yaşadım, hiç uzağa gitmeye gerek yok. İkinci dünya savaşı sonrası benzer şartlarla kalkınma yarışına girdiğimiz ülkeler, bugün bizim fersah fersah önümüzde. Biz ise siyasi çekişmelerle zaman kaybettik. Darbelerle, ekonomik krizlerle sürekli zaman kaybettik. 16 ayda bir hükümet kuruldu. Böyle bir ülkede güven, istikrar, kalkınma olur mu? Milletimiz de istikrar, huzur, refah diye sarıldıkça eline hep kaos, kriz, yoksulluk geldi. Tüm bu hakikatler gözümüzün önündeyken, hala kriz üreten bir sistemde ısrar etmenin anlamı yoktur.

Birileri diyor ki, neyi yapamıyorsunuz da yönetim sistemini değiştiriyorsunuz? Biz bu reformu milletimiz için yapıyoruz. Dikkat ediniz, bu ithamı bize yöneltenlerin bu ülke için hayırlı hizmetleri yok. Biz 14 yıldır bu ülkeyi yönetirken, eksiğiyle fazlasıyla sistemin bize sağladığı kolaylıkla değil, bizim şahsi kabiliyetimizle bunu başardık. Şu anda da benim hükümetle, bürokrasiyle, iktidar partisiyle herhangi bir sıkıntım yok, ama bu ikili ilişkilerimiz. Biz uzun yıllardır birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızla uyumlu bir mesaimiz var. Fakat bu durum sistemin artık işlemez hale geldiğini görmemize engel değil. Eskiler bir ipte iki cambaz oynamaz derler. Şimdi burada bir sırrı açıklayacağım. Maliye Bakanımız var ya, şimdi Başbakan Yardımcımız Mehmet Bey. Ben Mehmet Beyi Merkez Bankasının başına getirmek istedim. O dönemin cumhurbaşkanı dedi ki, olmaz. Sayın Cumhurbaşkanım niye olmaz dedim, olmaz dedi. Yoksa Mehmet Beyin hanımı başörtülü falan zannediyor da onun için mi acaba olmaz diyor dedim ki, ‘Sayın Mehmet Beyin eşi başörtülü falan değil hatta Amerikalıdır dedim’. Yok dedi istemiyorum. Şimdi böyle bir başbakanlık, böyle bir devlet yönetimi olabilir mi? Böyle yanlışlarla, cins hareketlerle, ideolojik yaklaşımlarla bir yere varılmaz. Biz bunu gördük. Bunlardan kurtulmak için bu adımları atıyoruz. Ve Mehmet Beyi Merkez Bankasının başına getiremedik, sonra Maliye Bakanı yaptık o ayrı konu. Onda çünkü onun kudreti yoktu.

-“SEN AĞA BEN AĞA, BU İNEĞİ KİM SAĞA?”-

Mevcut sistemde, her ikisi de gücünü halktan alan, anayasada oldukça geniş yetkilere sahip bir cumhurbaşkanı, bir de başbakan var. Bu makamlarda kim olursa olsun, bu güçler arasında eninde sonunda bir çatışma kaçınılmazdır. Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa? Herkes yetki ve güç sahibi olduğu zaman orada işler yürümez. Türkiye’yi göz göre göre anayasa kitapçıklarının fırlatılarak istikrar ve güven ortamının yerle bir edildiği o günlere geri döndürmeye bizim gönlümüz razı değil. Millet yetkiyi ve sorumluluğu kime verdiğini oyunu kullanırken bilecek. Türkiye’nin içinden geçtiği nazik dönemde güçlü bir yönetime ihtiyacı var. Terörle mücadelemizi neticeye ulaştırabilmemiz için, bölgedeki mücadelelerden başarıyla çıkabilmemiz, 2023 hedeflerine ulaşabilmemiz için sistemi değiştirmek zorundayız. Aksi takdirde gençlerimize 2053 ve 2071 vizyonları için yol açmamış oluruz.”
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.