Öne Çıkanlar deprem Kuşadası Belediyesi kuşadası çukurova belediyesi Hakkari HAVA HAREKATI erdoğan recep tayyip erdoğan atatürk kızılay operasyon başbakan binali yıldırım

"İstanbullu Vatandaşlarımız Bozulan Adalet Terazisini Yeniden Düzeltecekler"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, " Verdiğimiz mücadele bir demokrasi mücadelesi, verilen bir hakkın geri alınma mücadelesi. Verilen hakkı geri alma konusunda en yetkili olan da İstanbullu vatandaşlarımız, inşallah onlar sandığa gidecekler, bozulan adalet terazisini yeniden düzeltecekler. " dedi. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM CHP Grup Toplantısında yaptığı konuşmada; "Gönül ister ki bu ülkede herkes huzur içinde görev yapsın. Herhangi bir şiddete uğramadan düşüncelerini özgürce ifade edebilsin. Ama maalesef toplumdaki gerginlikler zaman zaman istemediğimiz manzaraların ortaya çıkmasına yol açıyor. Geçtiğimiz günlerde iki televizyon kanalının muhabirleri ve kameramanı saldırıya uğradı. Dolayısıyla biz bizim yanımızda olmasalar bile, gerçekleri ifade etmeseler bile, gerçeklere karşı çıksalar bile, asla ve asla şiddetten yana değiliz, baskıdan yana değiliz. Herkes düşüncelerini söylemeli, toplum gereken dersi onlara vermeli. Neyle? Demokratik standartlar içinde dersini vermeli." dedi. 

“Mısır’ın dostluğuna ve kardeşliğine İhtiyacımız Var”

Elbette ki şiddete karşıyız, elbette ki darbelere karşıyız, elbette ki demokrasiden yanayız, elbette ki insan haklarından yanayız. Bütün bunların tamamı bir demokrasinin güçlenmesi için olmazsa olmazlar diyen Kılıçdaroğlu, "Muhammet Mursi, Mısır’ın cumhurbaşkanıydı, bir darbeyle devrildi. Darbeye karşı çıktık, hemen darbe olduğu zaman karşı çıktık. Muhammet Mursi ve arkadaşları yargılandılar ve idamla yargılanıyorlardı. İki değerli milletvekilimi, iki Türkiye Cumhuriyeti Devletinde büyükelçilik yapmış çok önemli iki ismi, Sayın Osman Korutürk ve Sayın Faruk Loğoğlu’nu Mısır’a gönderdim. Oradaki yetkililerle gidin görüşün, siyaseten bir insanın idam edilmesinin doğru olmadığını, eğer merak ediyorsanız, eğer gerçekten siyasi idamlar sonunda nasıl bir toplum çıkıyor ortaya, bunu görmek istiyorsanız Türkiye Cumhuriyetinin tarihine bakın dedik. Siyasi idamlar asla ve asla, bugün için belli bir kesim tarafından kabul görse bile, bir süre sonra toplumun tüm kesimi tarafından reddediliyor. Ve gidin yetkililerle görüşün, siyasi idamlara başvurmasınlar dedik. Siyasi idamlar bir toplumun vicdanında derin yaralar açıyor, derin travmalara yol açıyor dedik. Kendisi mahkeme salonunda hayatını kaybetti, Allah’tan rahmet diliyoruz. Gönül isterdi ki, Muhammet Mursi bir cumhurbaşkanı çerçevesinde bir törenle defnedilsin; gizli, acele, ailesine sadece haber verilerek süratle defin işlemleri yapıldı. Bunu demokrasi kültürümüz açısından da, inançlarımız açısından da, ahlak açısından da doğru bulmadığını ifade etmek isterim. Muhammet Mursi’yle dünyamız çok farklıydı, siyasi dünyalarımız da çok farklıydı. Ankara’ya ziyarete geldiğinde, kendisi beni kabul etmişti ve kısa bir süre görüşme imkânımız da olmuştu. İyi bir eğitim almış bir insandı, dolayısıyla ona da Allah’tan rahmet diliyoruz ve dolayısıyla Mısır’ın dostluğuna ihtiyacımız var, Mısır’ın kardeşliğine ihtiyacımız var. Biraz sonra neden Mısır’ın kardeşliğine ve dostluğuna ihtiyacımız var? Aynı kültürden geldik, aynı inançlardan geliyoruz, ortak tarihimiz var, ortak kültürümüz var. Neden farklı düşünüyoruz, neden farklı yerlerdeyiz diye oturup düşünmemiz gerekiyor." dedi. 

"O nedenle yargı, o nedenle yargıç, o nedenle adalet önemlidir"

Adalet dediğiniz kavramı dağıtan mahkemelerdeki yargıçtır, sıradan insanlar değillerdir onlar diyen Kılıçdaroğlu, "Hâkimler sıradan insanlar değillerdir, savcılar sıradan insanlar değillerdir. İyi bir eğitim alırlar, vicdan sahibidirler, her yerle ve her kişiyle oturup kalkamazlar. Onların sosyal hayatları normal bir insanın sosyal hayatı gibi değildir. Çünkü onlar mesleklerinin gerektirdiği koşullarda yaşamak isterler ve karar verirken de üstlerine bir gölgenin düşmesini asla istemezler. O nedenle yargı, o nedenle yargıç, o nedenle adalet önemlidir." dedi. 

“Yurtta barış, dünyada barış” çizgisinden hiç ayrılmamamız gerekir

Dış politikadanda bahseden Kılıçdaroğlu, "Defalarca, bu kürsüde defalarca dış politikanın milli olması gerektiğini söyledim. Milli olmalıdır dış politika. Dış politikada iktidar muhalefet olmaz, çünkü dış politikada asıl olan memleketin çıkarlarıdır, Türkiye’mizin çıkarlarıdır. Türkiye’nin çıkarlarını iktidar da muhalefet de ortak savunmak zorundadır zaten ve dış politikanın bu çerçevede bu bağlamda ilerlemesinin yolu, önümüze konulan bir çizginin, tarihsel derinliği içinde önümüze konulan bir çizginin sürdürülebilirliğini sağlamaktır.
Nedir o çizgi? “Yurtta barış, dünyada barış”tır. Hem kendi ülkemizde, hem dünyada barışı inşa etmektir, barışı savunmaktır. Kim söylüyor bunu? Bu ülkenin kurucusu, savaş meydanlarından gelen birisi, Gazi Mustafa Kemal söylüyor. Halbuki şimdi “Yurtta barış, dünyada barış” artık evrensel bir söz haline gelmiştir. Bütün dünyanın, bütün sivil toplum örgütlerinin, bütün uluslararası kuruluşların, dış politikayla ilgili bütün uluslararası kuruluşların ortak hedefine dönüşmüştür bu söz. O nedenle bizim de aslında bu çizgiden hiç ayrılmamamız gerekir." dedi. 

"Nerede bu hükümet, nerede bu saray, nerede Türkiye’nin çıkarları?"

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı dış politikada attığımız en önemli adımlardan birisi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Soydaşlarımız katledilirken kimse seyirci kalmadı, gerekli yerlere söylendi, müdahale edin etmezseniz biz müdahale edeceğiz denildi ve gidildi müdahale edildi. 74-2010, Kıbrıs’ta hiç kimsenin burnu kanamadı, bütün vatandaşlar huzur için de yaşıyorlar. Şimdi Kıbrıs politikasının da artık değişmesi lazım, yeni bir sürecin yeni bir hamlenin yapılması gerekiyor. Eğer bu yapılmazsa, ileride çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağız. Kıbrıs’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletinin artık tanınması lazım; yeni bir devlet bayrağı var, parlamentosu var, yargısı var, yürütmesi var, her şeyi var. Türkiye’nin yeni bir siyaseti ve yeni bir hamleyi sürdürmesi gerekiyor.
Ege adaları, 16 adayı kaybettik, göz göre göre kaybettik. 16 ada, bize ait olan 16 ada Yunanistan’ın işgali altında ve ses çıkaramıyorlar. Niçin? Süleyman Şah Türbesini kaçırdılar, kendi topraklarını terör örgütlerine teslim eden bir iktidardan söz ediyorum size, Süleyman Şah Türbesini bizim topraklardan kaçırdılar. Devasa bir ordumuz var kardeşim, üç tane çapulcunun baskısıyla Süleyman Şah Türbesini kaçırdılar, kendi topraklarımızı terk ettik. Bir de kahramanlık edebiyatı yapıyorlar, üzüldüğüm nokta o. Ege Denizinde bize ait olan 16 ada gitti işgal edildi, Lozan Anlaşmasına göre silahsızlandırılması gereken adaların tamamı şu anda silahlandırıldı. Her gün çarşaf gibi fotoğraflar yayınlanıyor. Nerede bu hükümet, nerede bu saray, nerede Türkiye’nin çıkarları?" dedi. 

"Ben Türkiye’yi bu hale getirenden, kimler getirdi onu sorgulamak istiyorum"

AK Partili kardeşlerime de seslenmek isterim diyen Kılıçdaroğlu, "Gittin oy verdin eyvallah, iktidara getirdin eyvallah. Sormayacak mısın kardeşim, bu ülkenin çakıl taşı için bedenini veren şehitlerimiz var, 16 ada işgal edilirken bunlar ses çıkarmıyorsa sen ses çıkarmayacak mısın kardeşim?
Suriye batağı, Suriye batağına niye saplandık? Suriye’yle ortak takımlarımız maç yapıyordu, ortak Bakanlar Kurulu yapıyorduk, işadamlarımız Suriye’de fabrikalar kuruyorlardı. Antepliler bunu çok iyi bilir. Düzinelerce fabrikalar vardı. Birdenbire bir gece Suriye bir numaralı düşman oldu. Niçin? Bu sorunun cevabı hâlâ verilmiş değil. AK Partili kardeşim, sen önüne gelen AK Parti milletvekiline önce bu soruyu sor. Düne kadar dosttun, düne kadar ortak tatil yapıyordunuz, bir gece ne oldu da birdenbire Suriye düşman oldu? Ne oldu? Hadi bize cevabını vermiyorlar, sen sor kardeşim, sana bir cevabını versinler. 3,5 milyon Suriyeli var Türkiye’de, 3,5 milyon Suriyeli! 3 milyon 600 bini aştı, rakamı da vereyim 3 milyon 600 bini aşkın Suriyeli var. Her ay çoğalıyorlar. Bazı vilayetlerimizde Suriyelilerin nüfusu, orada yaşayanlardan daha fazla, Kilis gibi; yani belediye başkanlığı seçimini yapsak, Suriyeli kardeşlerimiz belediye başkanlığını alacaklar. Türkiye’nin 81 ilinde de Suriyeliler var. 
Ve sen kalktın başımıza bu belayı açtın, bir de Suriyeliler için 35 milyar dolar para harcadığını söyledin. Millet açlıktan kırılıyor, 35 milyar dolar! Benim gencecik filinta gibi evlatlarım Suriye’de şehit olacak, onların gençleri bizim tatillerde denize girecekler, tatil yapacaklar, eğlenecekler. Vicdan var kardeşim.
Şimdi ben bunu söylediğim zaman da kızacaklar biliyorum, vay efendim sen Suriyelilere düşman mısın? Hayır efendim, hiç kimseye düşman değilim. Ben Türkiye’yi bu hale getirenden, kimler getirdi onu sorgulamak istiyorum." dedi. 

"Oy verdiniz, peki hesabını sormayacak mısınız, yanlış yapıyorsun demeyecek misiniz?"

AK Partili Kardeşlerime sesleniyorum diyen Kılıçdaroğlu, "Erdoğan ne diyordu? “Bu kardeşinize oy verin, göreceksiniz dolar ne olacak, faiz ne olacak, yatırım ne olacak, ben hepsini düzelteceğim” demişti. El hak demişti. Oylarınızı verdiniz, döviz düzeldi mi, faiz düzeldi mi, işsizlik düzeldi mi, ahlak düzeldi mi, yolsuzluk azaldı mı? Ne oldu Allah aşkına. Oy verdiniz, peki hesabını sormayacak mısınız, yanlış yapıyorsun demeyecek misiniz? Bizden bir arkadaş var, genç bir arkadaş, dinamik bir arkadaş, namuslu bir arkadaş, huzurlu bir arkadaş, kimseyi incitmeyen bir arkadaş. Ekrem İmamoğlu, düzgün bir arkadaş. Ben düzelteceğim diyor. Nereyi? İstanbul’u. İstanbul’a çalışacağım diyor, fakirliği yeneceğim diyor İstanbul’da. Efendim ben bilmem ne yapacağım. Ne yapacağını ben bilmem, çocuk yatağa aç giriyorsa hiçbir şey yapamazsın, önce o çocuğun karnını doyuracaksın. Açlık nedir bilmiyorlar açlık, yoksulluk nedir bilmiyorlar, fakirlik nedir bilmiyorlar bunlar, unuttular onu." dedi. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.