Öne Çıkanlar deprem azerbaycan KENAN DOĞULU meclis zorlu psm demet akalın Yıldız Tilbe Aleyna Tilki gülben ergen Sertab Erener tarkan Ebru Gündeş

Kılıçdaroğlu: “4 Ayaklı Bir Stratejiyle Biz Bunların Hepsini Aşarız”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Şimdi geldiğimiz 21’nci yüzyılda, otoriter rejimlerin de giderek güç kazandığı bir ortamda, yeni bir söylemle yola çıkmak zorundayız. ‘Dünyanın bütün demokratları birleşin’ demeliyiz. Nasıl aşarız? 4 ayaklı bir stratejiyle biz bunların hepsini aşarız” dedi. Kılıçdaroğlu, 4 ayaklı stratejinin başlıklarını “birinci sınıf demokrasi”, “üreten Türkiye”, “güçlü sosyal devlet” ve “sürdürülebilirlik” olarak sıraladı. Kılıçdaroğlu, “Bunlar nedir biliyor musunuz? Bunlar, aynı zamanda Cumhuriyet’in kurucu değerleridir” dedi. 

DİSK’in 16. Olağan Genel Kurulu’na katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “İktisatta, genel bir tanım var: Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler ve az gelişmiş ülkeler. Biz şimdi dördüncüsünü yaşıyoruz: Geriye giden ülkeler! Belli bir standardı yakaladık ve o standarttan geriye gidiyoruz. Elbette bunun bazı nedenleri var. Konuşan bazı arkadaşlar, iktidarın yönetme kabiliyetini yitirdiğini söylüyor. Aslında Türkiye, şu anda freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor ve hepimiz bu kamyonun içindeyiz. Hepimiz, nasıl büyük bir riskle karşı karşıya olduğumuzu üş aşağı beş yukarı biliyoruz. Bugünkü duruma nasıl geldik? Bugünkü duruma gelişimizin temel nedeni, siyasette insan unsurunu göz ardı edip, insanı kimliğinden, inancından ve yaşam tarzından yola çıkarak bir siyaset oluşturmaya çalıştırmaktır. Oysa; insanın inancını, kimliğini ve yaşam tarzının siyasete malzeme etmemeliyiz. İnsanın inancına, kimliğine ve yaşam tarzına saygı duymalıyız. 82 milyondan herhangi bir kişi bu 3 nedenden ötürü ötekileştirilirse, hep beraber buna isyan etmeliyiz. Siyaseti, insan odaklı yapmalıyız. Bu yapılmadığı için ayrıştık, bölüştük. İnancı kullanan bir siyasal düşünce geldi ve o inanç üzerinden siyaset yaparak toplumu ayrıştırdı ve böldü. Buradan çıkmalıyız. Bunun çıkış yolu demokrasidir.” dedi. 

“DÜNYANIN BÜTÜN DEMOKRATLARI; BİRLEŞİN”

Bütün insani değerler, ahlaki kümeler, o demokrasi kümesinin içerisindedir. Marx, bir dönem, ‘Dünyanın bütün işçileri birleşin’ diyordu. Şimdi geldiğimiz 21’nci yüzyılda, otoriter rejimlerin de giderek güç kazandığı bir ortamda, yeni bir söylemle yola çıkmak zorundayız. ‘Dünyanın bütün demokratları birleşin’ demeliyiz. Nasıl aşarız? 4 ayaklı bir stratejiyle biz bunların hepsini aşarız. Birincisi; Türkiye’ye gerçek anlamda bir demokrasiyi getirmek zorundayız. Üçüncü sınıf bir demokrasi yerine, birinci sınıf demokrasi getirmeliyiz. Bizim ülkemizin insanı, neden baskıcı bir yönetimi hak ediyor? Baskıcı bir yönetime karşı çıkmanın yolu, demokrasiye sahip çıkmaktan geçiyor. Demokrasi derken, darbe hukukundan arınmış parlamenter sistemi, lider sultasının olmadığı bir seçim yasasını, herkesin hak, hukuk ve adalet ararken yargılanmadığı bir süreci kastediyorum. İşin ana noktası, demokrasidir.”

“TÜRKİYE’NİN ÜRETMESİ LAZIM”

“İkinci ayak; üreten Türkiye’dir. Türkiye’nin üretmesi lazım. Eğer siz, ‘Bağımsız Türkiye’ diye bağırıyorsanız veya birlikte bunu seslendiriyorsak hep beraber; bağımsız Türkiye’nin sadece siyasal değil, ekonomik bağımsızlığı da bu işin olmazsa olmazıdır. O nedenle Mustafa Kemal, ‘Savaş meydanlarında kazanılan zaferler, ekonomik zaferlerle taçlandırılamazsa bağımsızlığınızı koruyamazsınız’ der. Bugün Türkiye, üretim sürecinden koparılan bir Türkiye’dir. İşsizliğin bugünkü noktaya gelmesinin nedeni, Türkiye’nin üretim sürecinden koparılmasıdır. Üretim sürecinden kopan bir Türkiye, ağır bedeller ödüyor değerli arkadaşlar. Aylık geliri, 673 liranın altında olan kişi sayısı, 8 milyon 647 bin 283 kişi. Aylık geliri 2000 liranın altında olan emekli sayısı, 6 milyon 852 bin 513 kişi. Asgari ücretin yarısı ve onun altında gelir elde eden kişi sayısı, 2 milyon 136 bin kişi. Ayda 1000 liranın altında dul ve yetim aylığı alanların sayısı, 847 bin 643 kişi. 2019’un ilk 9 ayında faturasını ödeyemediği için elektriği kesilen hane sayısı, 3 milyon 365 bin 781. Aynı dönemde doğalgazı kesilen hane sayısı, 710 bin 364 hane. Üretim sürecinden koparılıyor Türkiye, işsizlik yaratılıyor, yoksulluk yaratılıyor; yoksulluğu aşmak, işsizliği aşmak için değil, yoksulluğu ve işsizliği siyasete malzeme olarak kullanan ve bir lütuf ekonomisi kurmaya çalışan bir siyasal anlayış var.”

“SOSYAL DEVLET YOKSA, HUZURU SAĞLAYAMAZSINIZ”

“Üçüncüsü; güçlü bir sosyal devlet kuramazsanız, o memlekette huzuru sağlayamazsınız. Hiç kimsenin, aç ve açıkta kalmadığı bir devlet. İşsizlik dolayısıyla, hiç kimsenin kendisini yakmadığı bir ülke. Parlamentonun duvarının dibine gelip, intihar etmek isteyen, kendisini yakan insanların olmadığı bir Türkiye’yi, güçlü bir sosyal devlet kurarak inşa edebiliriz. Dördüncü önemli nokta; sürdürülebilirlik. Demokrasinizi geliştirirsiniz, üreten Türkiye’yi inşa edersiniz, güçlü devlet kurup hakça bölüşebilirsiniz… Sonra bunun sürdürülebilirliği gerekiyor. Bunlar nedir biliyor musunuz? Bunlar, aynı zamanda Cumhuriyet’in kurucu değerleridir. Sürdürülebilirlik devlette liyakat var demektir. Siz, bu ülkede ayakkabı kutusunda rüşvet alan insanı, Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil etmek üzere bir başka ülkeye büyükelçi olarak gönderirseniz, o ülkede sorun var demektir.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.