Kılıçdaroğlu: CHP'den Özür Dilenmesini Bekliyorum

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, terör konusunda hükümeti defalarca uyardıklarını ve çözümü konusunda da önerilerde bulunduklarını ifade ederek, “CHP’den özür diliyoruz’ demelerini bekliyorum. ‘Ortadoğu politikası konusunda, terör konusunda onların sözlerini dinlemedik, önerilerine kulaklarımızı tıkadık, önerilerini ellerimizin tersiyle ittik ve bugünkü noktaya geldik. CHP’den özür diliyoruz’ demelerini bekliyorum” dedi.

CHP Parti Meclisi (PM) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. Toplantının açılışında konuşan Kılıçdaroğlu, aslında bugün, Başbakan Binali Yıldırım’ın daha önce kendisine, kendisinin de Yıldırım’a yönelttiği sorularla ilgili bir konuşma yapmayı düşündüğünü, ancak Fransa’daki saldırının gündemi tamamen değiştirdiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Terörün hangi boyuta geldiğini, teröristlerin ne kadar acımasız olduğunu gösteren tipik bir örnektir Fransa’daki olay. Düşünün, bomba kullanmanıza gerek yok, elinizde uzun namlulu silahlarla insanları taramanıza gerek yok. Eğer niyetiniz varsa, bir kamyonu ele geçiriyorsunuz ve kalabalığın içine dalıyorsunuz. Aklın alacağı şey değil, yüzlerce masum insanı hedef seçiyorsunuz, çoluk çocuk, genç yaşlı demeden. Terörün hangi boyutlara geldiğini artık bütün dünyanın görmesi lazım ve bütün dünyanın terör konusunda ortak çaba harcaması gerekiyor” diye konuştu.
Olayı sadece güvenlik boyutuyla ele almanın da yeterli olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Olayın sosyolojik ve ekonomik boyutlarına bütün dünyanın girmesi gerekiyor. Dünyanın terör belasından şu ve ya bu şekilde kurtulması gerekiyor” dedi.
-“TERÖRLE MÜCADELE TOPLUMUN ORTAK GÖREVİ”-
Türkiye’nin tam 30 yılı aşkın süredir terörle mücadele ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, konuşmasında şu mesajları verdi:
“Binlerce insanımız hayatını kaybetti. Terör ortamında doğan çocuklar bugün 30 yaşını aştı. O çocukların yaşadığı travmalar, sorunlar, hepimizin ortak sorunu. Defalarca söyledim; terörle mücadele tek başına bir siyasal partinin ve bir iktidarının görevinin olmasının ötesinde toplumun ortak sorunu ve ortak görevidir. Hiçbir ayrım yapmadan, kişileri ötekileştirmeden, herkesin düşüncesini özgürce söyleyebileceği bir ortamda bizim oturup terörle mücadele konusunda strateji geliştirmemiz, çaba harcamamız gerekiyor. Bunu yapmadığınız takdirde terörle mücadele edemezsiniz.
-“AK PARTİ HÜKÜMETİNİN CİDDİ VE SAMİMİ ÖZELEŞTİRİ YAPMASI GEREKİYOR”-
‘Benim teröristim, onun teröristi’ diye bir ayrım yapamazsınız. ‘Benim teröristime göz yumayım, onun üstüne daha şiddetli gideyim’ diye bir politika izleyemezsiniz. Bu bağlamda, dış politikanın terörle mücadele konusunda ne kadar önemli olduğunu sanıyorum Türkiye’deki yetkililer artık görmüştür. Başka ülkelerin iç işlerine müdahale etme, sadece Türkiye için değil dünya için felaket getirdiğini de artık herhalde hepimiz görüyoruz. Bu bağlamda AK Parti Hükümeti’nin oturup ciddi ve samimi bir özeleştiri yapması gerekiyor. Bunu yapmadığı takdirde terörle mücadelede başarılı olamaz.
-“KARA PARA AKLARSANIZ, ‘TERÖRLE MÜCADELE EDİYORUZ’ DİYEMEZSİNİZ”-
Parlamentoda görüşülen ve geçici ikinci maddesi geri çekilen Varlık Barışı düzenlemesi; düşünebiliyor musunuz uyuşturucu paraları, rüşvet paraları, kara paralar, insan ticareti paraları bir şekliyle Türkiye’ye gelecek ve Türkiye’de aklanacak. Yarın ne diyecekler size? Kara parayı aklayan bir ülkeye, ‘teröre destek veren bir ülke’ etiketi yapıştırmayacaklar mı? Demeyecekler mi , ‘bu parayı siz nereden getiriyorsunuz.’ Terör örgütleri meşru para kullanmazlar. Terör örgütlerinin mali kaynakları kara paradır, uyuşturucudur, insan ticaretidir. Siz bunları yasalaştırıyorsunuz, biz de direniyoruz, ‘yapmayın’ diye.  
‘Yapmayın’ derken, birden fazla nedenimiz var. Bunu yaparsanız, dünyanın önüne çıkıp ‘biz terörle mücadele ediyoruz’ diyemezsiniz. Size derler ki, ‘terörle mücadele ediyorsanız, bu kara parayı niye aklıyorsunuz?’ Ne diyeceğiz? Söyleyecek bir şeyimiz yok. Uluslararası anlaşmaların altına imza atmışız, ‘ben o uluslararası anlaşmalara uymuyorum’ diyorsunuz, dünya kamuoyuna. Onlar da demeyecekler mi, ‘uluslararası anlaşmalara uymayacaksanız terörle mücadeleyi nasıl yapacaksınız.’  
-GRUBA TEŞEKKÜR-
Dün geri çekildi, arkadaşlarımızın direnmesi sonucu, bu açıdan grubumuzu gerçekten yürekten tebrik ediyorum. Bakın biz hem Türkiye’nin saygınlığını korumak istiyoruz, hem de ‘Türkiye, hukuka, evrensel hukuka uygun hareket eden bir ülkedir’ algısını yerleştirmek istiyoruz. Para her şey değildir. İnsanın onuru olduğu gibi ülkelerin de onuru vardır. ‘Para gelsin de nereden gelirse gelsin’ anlayışı olmaz.
-“ORTADOĞU’DA SAVAŞI BİZ ÇIKARIYORUZ”-
Umarım, bütün dünya terör konusunda ortak çaba harcar, Bizler de ortak çaba harcamış oluruz. Size çok tipik bir örnek vereyim; İran-Irak savaşı tam 8 yıl sürdü. Top atışlarını bile duyuyorduk biz. 8 yıl boyunca Türkiye asla ve asla taraflardan birisinden yana bir politika gütmedi. Güttüğü tek politika vardı, ‘savaşı bir an önce sonlandırın’. Türkiye’nin saygınlığı asla ne Ortadoğu’da ne dünyada tartışma konusu oldu ve Türkiye, Ortadoğu’dan terör ithal etmedi. Bugün geldiğimiz noktaya bakın, Ortadoğu’da savaşı biz çıkarıyoruz, biz taraf oluyoruz. Üstelik bir ülkedeki bir siyasi partiden yana taraf oluyoruz.
-“EL-NUSRA ‘BEN DE TÜRKİYE’Yİ HEDEF ALACAĞIM’ DERSE NE YAPACAKSINIZ”-
IŞİD terör belası geldi, her gün yeni bir eylemle karşı karşıyayız. Yarın El-Nusra terör örgütü, ‘ben de Türkiye’yi hedef alacağım’ derse buyurun bakalım ne yapacaksınız? Bütün yurttaşlarıma samimi olarak sesleniyorum; Türkiye’nin bir yönetim sorunu var, dünyayı iyi okumayan, dengeleri iyi okumayan, olayları sağlıklı, objektif gözetlemeyen bir yönetim anlayışı var. Bu yönetim anlayışı Türkiye’yi adım adım terör bataklığına sürükledi. Bundan kurtulmamız lazım.
‘Özeleştiri yapmaları gerekiyor’ dedim, terörü engelleme konusunda. Çıkıp açık yüreklilikle şunu söylemelerini istiyorum; ‘CHP’den özür diliyoruz’ demelerini bekliyorum. ‘Ortadoğu politikası konusunda, terör konusunda onların sözlerini dinlemedik, önerilerine kulaklarımızı tıkadık, önerilerini ellerimizin tersiyle ittik ve bugünkü noktaya geldik. CHP’den özür diliyoruz’ demelerini bekliyorum. Çünkü biz hem uyardık, hem önerdik. Sadece ‘uyardık’ deseydik eksik olurdu. ‘Uyardınız da ne önerdiniz’ diye soracaklardı bize. ‘Yanlış yapıyorsunuz, böyle yapmanız gerekir’ dedik. Suriye politikasında, PKK konusunda, IŞİD konusunda, cihatçı örgütler konusunda, Ortadoğu, Mısır, Irak politikasında hepsini tek tek hem eleştirdik, hem uyardık, hem önerdik.
-“KEŞKE HAKLI ÇIKMASAYDIK”-
Bugün geldiğimiz noktada, üzülerek söylüyorum; haklı çıktık ama keşke haklı çıkmasaydık. Keşke sorunların tamamı çözülmüş olsaydı. Ortadoğu bataklığı artık sadece Türkiye’yi değil dünyayı tehdit eden noktaya geldi. O açıdan diyorum, ülkeyi yönetenlerin oturup ciddi samimi bir öz eleştiri yapmaları gerekiyor. Bize diyebilirler ‘siz de özeleştiri yapın’. Açılarını, görüşlerini versinler, samimi versinler biz öz eleştiri yaparız, varsa bir hatamız öz eleştiri yaparız, desinler ki ‘şurada hatanız oldu.’ Gerçi her şeyin sorumluğunu bize yükleme gibi bir alışkanlıkları var, sanki ülkeyi onlar değil de biz yönetiyormuşuz gibi ama yine bütün vatandaşlarıma samimi olarak seslenmek istiyorum; bir işin sorumlusu o işi yönetendir.
-VATANDAŞLARA SESLENDİ: “SURİYELİLERE NİYE KIZIYORSUNUZ?”-
Suriyelilere kızıyoruz, bütün vatandaşlarıma sesleniyorum; Suriyelilere niye kızıyorsunuz? Onlar savaştan kaçtılar, çoluk, çocuk bütün servetlerini, evlerini, bahçelerini, dedelerinin, babalarının mezarlarını bırakarak kaçtılar, anılarını bırakarak kaçtılar. Sığındılar Türkiye’ye. Eğer kızacaksan, Suriyelilere değil Suriye’yi Türkiye’nin başına musallat edenlere kızacaksın, o politikayı güdenlere kızacaksın. Yani yanlış adrese gidiyorsun, seni yanlış adrese sürüklüyorlar, o adresten de özenle kaçınacaksın.”