Öne Çıkanlar chp Covid19 tesk genel başkanı bendevi palandöken cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan abd fetö AES Genel Başkanı Mehmet Alper Öğretici istanbul büyükşehir belediyesi CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül bm aselsan Koronavirüs

Kılıçdaroğlu: Enis Berberoğlu'nun Bir An Önce Serbest Bırakılmasını İstiyoruz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Enis Berberoğlu’nun toplu iğne ucu kadar suçu yoktur. Ama Enis Berberoğlu üzerinden CHP’ye nasıl kumpas kurarız onun arayışları vardır. Siz kim olursanız olun nerede olursa olun hangi makamı işgal ederseniz edin CHP’ye hiç kimse kumpas kuramayacaktır. Enis Berberoğlu aylardır boşu boşuna hapishanelerde yatıyor. Bir an önce dönmesini ve parlamentoda görevinin başında olmasını istiyoruz” dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu özetle şunları söyledi:

“Türk Silahlı Kuvvetleri İdlib’e gidiyor. Baştan şunu söyleyeyim, her ülke kendi geleceğini güvence altına almak zorundadır. Türkiye de kendi geleceğini güvence altına almak zorundadır. Kendi sınırlarını güvence altına almak zorundadır. Büyük bir ülkenin yapması gereken de budur zaten. Biz askerin İdlib’e gidişine destek veriyoruz. TSK oraya gitmeli, bir çatışmasızlık bölgesi yaratmalı.

Bazılarının Akdeniz’e ulaşmak için ileride Türkiye’yi zora sokacak amaçlarına engel olunmasını da anlayışla karşılıyoruz. Ama sorun ne? Sorun Türkiye bu noktaya niçin ve nasıl geldi?

“Bu Sürece Suriye’nin İçişlerine Burnumuzu Sokarak Girdik”

Astana süreci başladı. Türkiye, Rusya ve İran ortak hareket edecekler. Çatışmasızlık bölgeleri oluşturacaklar ve dolayısıyla Suriye’deki akan kanın durmasına katkı verecekler. Biz bu sürece olumlu baktık. Daha önce bunu Türkiye’de yapın demiştik. Ama dönemin hükümeti ‘hayır biz yapmayız, biz Esad’ı hemen devireceğiz’ demişlerdi.

“İzlediğimiz Politikanın Türkiye’ye Maliyetidir Bu”

Bu sürece Suriye’nin içişlerine burnumuzu sokarak girdik. Esad’ı Esed ilan ettik. Bütün dünyadaki terör örgütlerini getirdik Türkiye üzerinden Suriye’ye geçirdik. Suriye’de yaralananları tekrar getirdik, Türkiye’ye tedavi ettik, sonra eline silah verip tekrar gönderdik. 4 milyon Suriyeli Türkiye’ye geldi ve bunlara 30 milyar dolar para harcadık. İzlediğimiz politikanın Türkiye’ye maliyetidir bu. İzlenen yanlış politikanın Türkiye’ye maliyetidir. Bu politika milli mi, hayır, bu politika gayri milli politika. Sonra El Kaide, El Nusra gibi pek çok terör örgütüne Türkiye’den TIR’larla yardım götürdüler, silah götürdüler. Müslüman’ı Müslüman’a kırdırdılar.

“Adamın Burnunu Böyle Sürterler”

Astana’dan sonra Eset oldu tekrar Esad. Şimdi Suriye’de Rusya, Türkiye ve İran beraber çalışıyor. Soru şu, Rusya ve İran kimden yana tavır almıştı. Esad’tan yana. İkinci sorum, peki şimdi Türkiye kimden yana tavır alıyor, Esat’dan yana… Ya bu 180 derece nasıl oldu da böyle döndü? Adamın burnunu böyle sürterler.

“Cehennem De Biz Olacağız”

Nereye gidilecek, İdlib’e gidilecek. Erdoğan’a soruyorlar, İdlib’te ne yapacaksınız diye. Cevap veriyor, ‘Rusya İdlib’in dışında, Türkiye İdlib’in içinde güvenliği koruyacak’. Cehennem de biz olacağız, onlar dışarıda olacaklar.

Peki kime karşı güvenliği sağlayacağız, terör örgütü Heyet Tahrir el-Şam.

Heyet Tahir el-Şam’ın çekirdeğini kim oluşturuyor. Çekirdeğini El Nusra oluşturuyor. El Nusra’yı Erdoğan terör örgütü olarak görüyor mu, hayır görmüyor. Tam tersine El Nusra’ya silah da gönderdiler, cephane de gönderdiler.

Bir terör örgütünün Halep’i terk etmesi için başvurulan kişi Recep Tayyip Erdoğan.

“Oluşan Strateji Şu, Burayı Sen Kirlettin, Gel Kirini Temizle Arkadaş”

Oluşan strateji ne, oluşan strateji şu, burayı sen kirlettin, gel kirini temizle arkadaş. Burayı sen pislettin gel pisliğini temizle arkadaş. Suriye’ye sen silah gönderdin, terörü sen yaptın, şimdi terör örgütlerinin tamamı İdlib’te sen gideceksin orada terör örgütüyle çarpışacaksın ve İdlib’i temizleyeceksin. Geldiğimiz nokta bu. Onların stratejisinin bir gereği olarak Türkiye İdlib’e giriyor. Bedeli kim ödeyecek, bu ülkenin fakir fukara çocukları. Türk Silahlı Kuvvetleri gidecek oraya.

6 Madde de İdlib

İdlib konusunda 6 madde halinde düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim.

Bir, Türkiye halkı AK Parti’nin yanlış Suriye politikasının bedelini çok ağır ve kanlı bir şekilde ödemeye devam etmektedir. İdlib’ten gelecek her şehidin sorumlusu hiç kimse unutmasın Recep Tayyip Erdoğan’dır. İdlib’den gelen her şehidin sorumlusu.

İdlib’teki cihatçıların karadan temizliği Türkiye’ye havale edilmiştir. Görünen odur ki Türkiye İdlib’i temizledikten sonra devirmeye çalıştığı Esad yönetimine teslim edecektir.

Esad için gidiyoruz oraya, terörden temizleyeceğiz, şehitlerimizi vereceğiz ve Esad’a teslim edeceğiz.

Üç, İdlib’teki temizliğin maliyeti çok yüksek olacaktır. TSK ve Nusra’ya bağlı cihatçılar arasında yoğun çatışmalar kaçınılmaz olacaktır.

Dört, Rusya’nın izlediği strateji sonunda Erdoğan’ın Suriye yönetimini devirmek amacıyla beslediği büyüttüğü ve göz yumduğu cihatçı örgütlerle şimdi TSK çatışacaktır. İdlib’in nüfus, coğrafya gibi nitelikleri göz önüne alındığında TSK’nın Fırat Kalkanı’ndan çok daha fazla sorunla karşılaşacağı açıktır.

Beş, İdlib’teki yüz binlerce sivil çatışmalardan kaçmak için Türkiye’ye yönelebilir.

Altı, İdlib’te varlık gösteren cihatçı terörist örgütlerin Türkiye’ye sızmaları ve ülke içinde saldırılar yapmaları güçlü ve endişe vericidir.”

“CHP’ye Hiç Kimse Kumpas Kuramayacaktır”

 “Enis Berberoğlu’nun toplu iğne ucu kadar suçu yoktur. Ama Enis Berberoğlu üzerinden CHP’ye nasıl kumpas kurarız onun arayışları vardır. Siz kim olursanız olun nerede olursa olun hangi makamı işgal ederseniz edin CHP’ye hiç kimse kumpas kuramayacaktır.

“Namuslu Hakimler De Var”

Hakimleri aldılar, savcıları aldılar, sözde hakim ve savcıları, gerçek hakim ve savcılar değil. Talimatla karar veren talimatla iddianame düzenleyen sarayın hakimleri ve sarayın savcılarına görev verdiler. Ama bu ülkede dediğim gibi namuslu savcılar da var. Namuslu hakimler de var.

Enis Berberoğlu’nun davası bir üst mahkemede bozuldu. İki ilginç konuya değinmek isterim. Alt mahkeme diyor ki Enis Berberoğlu’na, sen hükümeti devirmek hükümeti iktidardan etmek için çalışıyorsun, çaba harcıyorsun diye. Muhalefetin görevi ne arkadaşlar, muhalefetin görevi iktidarı aşağıya indirmek, kendisi iktidar olmak. Enis Berberoğlu’nu suçluyorlar. Sen neden iktidarın aleyhine çalıştın? Eleştirmeyelim mi? Bununla müebbete mahkum ediliyor. Bir başka konu. İfşa edilen ve sır olmayan bir konuda neden bu sırdır diye mahkum ediliyor.

"Suçu Oluşturacak Hiçbir Eylemi Yok"

Enis Berberoğlu’nun bir an önce serbest bırakılmasını, TBMM’ye gelip görevinin başında olmasını istiyoruz. ‘Enis Berberoğlu kaçar mı?’ Suçsuz adam niye kaçsın. Suçsuz adam kaçar mı? Kaçtığı zaman ben bu suçu işledim anlamına gelir, niye kaçsın. Hiçbir davayı boş bırakmadı, bütün duruşmalara katıldı. Hepsine katıldı, niye kaçsın, suçu yok. Suçu oluşturacak hiçbir eylemi yok. Biz bir an önce Sayın Enis Berberoğlu’nun serbest bırakılmasını istiyoruz.

Adana Cumhuriyet Başsavcılığının bir yazısı. Üzerinde gizli mizli hiçbir şey yok. Nedir bu belge, MİT TIR’ları, plaka numaralarını da veriyor. Gizli değil, herkesin bildiği bir şey. Gizli diye kim söylüyor? Herkesin bildiği bir olay gizli olabilir mi? Fatura kime çıkıyor? Enis Berberoğlu’na. Niye fatura ona çıkıyor? Acaba CHP’ye nasıl ulaşabiliriz diye. Biz elimizde belge olmadan konuşmayız.

Enis Berberoğlu aylardır boşu boşuna hapishanelerde yatıyor. Bir an önce dönmesini ve parlamentoda görevinin başında olmasını istiyoruz."

“Gerçekten De Bu Karamsar Hava İçinde Bize Yeni Bir Ufuk Açtılar"

 “Dün Türkiye Ampute Erkek Milli Futbol Takımımız Dünya Şampiyonu oldu. Sayın teknik direktörü aradım, kendisini ve takımı kutladım. Gerçekten de bu karamsar hava içinde bize yeni bir ufuk açtılar.

Bugün 10 Ekim. İki yıl önce bugün hiç kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Ankara’da iki canlı bomba 103 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine yol açtı.

“İzin Vermemek Terörün Yanında Durmak Demektir”

Hayatını kaybedenlerin yakınları bugün bir anma töreni yapmak istediler. Ama buna izin verilmedi. İzin vermemek terörün yanında durmak demektir. Niye hala ısrarla IŞİD’in yanında duruyorsun.

Geçen hafta gruba gelirken bir grup askeri öğrenci ailesi yolumu kesti. Bizim sorunlarımız var dediler. Bunlara farklı üniversitelerin olmayan bölümlerinin diplomaları verilir. Bir haksızlıkla karşı karşıyalar. O KHK’yı görünce hiç kimse bunları işe almıyor. Bu ailelerin günahı ne? Az önce önüme bir tütün demeti bırakıldı. Arkadaşlarım Adıyaman’a gittiler, tütün üreticileriyle sohbet ettiler, hepsi dertli. CHP olarak biz Adıyamanlılara sesleniyoruz, bize milletvekili vermediniz ama biz sizin yanınızdayız. Onlar sizin karşınızda biz yanınızdayız.

“Ölümü Göze Alırlar, Namuslarından Ve Şereflerinden Vazgeçmezler”

Namusu ve şerefi üzerine yemin eden insanlar ölümü göze alırlar, namuslarından ve şereflerinden vazgeçmezler.

“ Senin İçin Namus Ve Şeref Ne Anlama Geliyor Bir Anlat Bakalım”

Şimdi Sayın Erdoğan cumhurbaşkanlığı makamında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkan Yardımcılarını ağırlıyor, Belediye Başkanlarını ağırlıyor. Hani sen namusun ve şerefin üzerine tarafsız davranacağına dair yemin etmiştin. Bir kez daha Sayın Erdoğan’a soruyorum, çık şu milletin önüne senin için namus ve şeref ne anlama geliyor bir anlat bakalım.

Neden cumhurbaşkanlığı sarayında görüşüyorsun. Namus ve şeref kavramının ne anlama geldiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Bilmeyen bir kişi var, o da o koltukta oturuyor. Bu topluma hakarettir.

“Beyefendi Sanki Cebinden Ödemiş”

Bizim Ampute Milli Takımımız Avrupa Şampiyonu oldu. Bakan hemen Sayın Erdoğan’ı arıyor. Diyor ki takım şampiyon oldu, kutlar mısınız, kutluyor. Efendim diyor Beşiktaş stadı için de Beşiktaş takımına da teşekkür edelim, stadı buraya açtılar diye. Ne demek diyor, ne teşekkürü diyor, parasını biz verdik diyor. Beyefendi sanki cebinden ödemiş, cebinden ödemişsen tamam. Ne demek parasını biz verdik. O parayı bu ülkede tüyü bitmemiş yetim ödedi. Tek adam rejiminin Türkiye’yi getirdiği nokta budur. Sanki o para vatandaşın, milletin değil, babasının parası, onu harcayacak beyefendi, kimsin sen?

“Her şey tek adama bırakılırsa türkiye freni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı gider”

Dış politikanın ayrı bir dili vardır. Bugün geldiğimiz noktada dış politikada ortak bir dilimiz yok. Ortak bir dil olmadığı için de ciddi sorunlarımız var. Eğer dış politikada yanlış yaparsanız bunun sonuçları ağırdır ve uzun sürede telafi edilemez. Suriye politikası bir diplomasi hezimetidir. Eğer olay danışma devre dışı bırakılırsa, arka kapı diplomasi devre dışı bırakılırsa ve her şey tek adama bırakılırsa Türkiye fireni patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı gider ve başına ne geleceğini kimse tahmin edemez.

Amerika’da Sarraf davası var. Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı orada tutuklu. Rıza Sarraf tutuklu. Şimdi rehin alma politikasıyla sorun çözülmeye çalışılıyor. Dış politikadan Erdoğan o kadar habersiz ki ve dış politikanın ne olduğunu ve önemini o kadar az kavramış ki emin olun okuduğum zaman kulaklarıma inanamadım. Gözlerime inanamadım. Amerika ile yaşanan vize krizi dolayısıyla.

Bir büyükelçi böyle bir karar alabilir mi? Neden? Amerika’yı kızdırmayalım da bari bütün yükü büyükelçinin sırtına atalım.

Alınan bir karar var ve karar çok ağır. Türkiye açısından çok ağır. İlk kez böyle bir kararla karşılaşıyoruz. Üzüntü verici ve topu sadece ve sadece büyükelçinin omuzlarına yıkıyorsunuz.

Amerika’nın yaptığı uygulama yanlıştır, asla doğru değildir, asla desteklemiyoruz. Binlerce öğrenci gidecek okumaya Amerika’ya. Hastalar var, tedavi olmak için Amerika’ya gidecekler, işadamlarımız var Amerika’ya gidecekler. Bütün bunların tamamının önü kesiliyor. Cezalandırılan hükümet değil cezalandırılan 80 milyon. Dolayısıyla sağduyunun egemen olmasını, akılcı politikalar üretilmesi gerektiğini yine ifade ediyorum. Her iki ülkenin de sağduyulu davranması lazım. Toplumlara zarar vermenin yararı yoktur. Umarım kısa süre içerisinde bu kriz aşılmış olur.

Başbakana Seslendi

Nuriye ve Semih sadece işlerini istediler. Bir baba olarak bir baba olan Sayın Binali Yıldırım’a seslenmek isterim. Dünyanın en haklı talebi işini istemek. Dünyanın en haklı talebini yerine getirmek için size düşen görevler var Sayın Başbakan, size düşen görevler var. Bu görevleri yerine getirirseniz büyürsünüz. Bir an önce bunların görevlerinin başına dönmesi lazım.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.