Öne Çıkanlar AİLE Covid19 CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut gündem özeti cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk Kuşadası Belediyesi chp niğde milletvekili ömer fethi gürer çiftçi çukurova belediye başkanı soner çetin soner çetin

Kılıçdaroğlu: Koltuğuna Sahip Çıkamayan Türkiye’ye Sahip Çıkamaz

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 2017 Bütçesi üzerinde Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmasında, “Arkamda Bakanlar Kurulu var. Bakanlar Kurulu’nun her bir Bakanın davulu vardır. Ama ses çıkaracak tokmağı bakanın elinde değildir, nerededir, kimse kusura bakmasın gerçeği söyleyeyim saraydadır. Bu olmaz. Bunu kabul etmeyiz. Koltuğuna sahip çıkamayan Türkiye’ye sahip çıkamaz. Bir ülkede bakanlar konu mankeni konumuna düşürülüyorsa orada sorunumuz var demektir” dedi

“UZLAŞMAYI BOZAN KİM? BİZ DEĞİLİZ”
Genel Kurul’da 2017 bütçesinin tümü üzerinde konuşan CHP Genel Başkanı özetle şunları söyledi:
“Yeri gelip zaman zaman bizi suçlarsınız ‘Efendim, her şeye itiraz ediyorsunuz’ diye, uzlaşmayı bozan kim? Biz değiliz. Uzlaşmayı bozan, şu arkada oturan değerli bakanlar yani yürütme organı yani Parlamentoda çoğunluk olarak sizi temsil eden grup bu uzlaşmayı sağlamadı ve yargı bağımsızlığı bugün Türkiye'de yoktur arkadaş, kimseye anlatamazsınız. Ne yargı bağımsızlığı? Birbirimizi kandırmayalım, ‘Yargı bağımsız’ diye bir şey yoktur. Birisi bir şey söyler, ertesi gün savcısı da, hâkimi de, hepsi harekete geçerler, bunu bilmiyor muyuz? Hepimiz biliyoruz. Bildiğimiz bir gerçeği burada neden cesaretle açıklamıyoruz ve bunun önlemini neden birlikte almıyoruz?

“HİÇBİR VESAYETİ KABUL ETMİYORUZ”
Biz, demokrasi üzerindeki her türlü vesayetin kaldırılmasını savunan bir partiyiz. Hiçbir vesayeti kabul etmiyoruz. Demokrasi üzerinde vesayet olmamalıdır. Herkes anayasal sınırları içinde görev yapmalıdır.

“SES ÇIKARACAK TOKMAĞI BAKANIN ELİNDE DEĞİLDİR”
Bakın, arkamda Bakanlar Kurulu var. Bakanlar Kurulunun, her bir bakanın davulu vardır ama ses çıkaracak tokmağı bakanın elinde değildir. Nerededir? Kimse kusura bakmasın, gerçeği söyleyeyim, Saray'dadır. Bu olmaz. Bunu kabul etmeyiz değerli arkadaşlar, bunu kabul etmeyiz. Bakanların, yürütme organının iradesi, yasama organının iradesine kimse gölge düşürmemelidir.

“SARAY KONUŞUYOR”
Dış politika oluyor, Dışişleri Bakanı değil, Saray konuşuyor; ekonomi oluyor, Saray konuşuyor; tarım oluyor, Saray konuşuyor; turizm oluyor, Saray konuşuyor; yetkisi var mı? Yok. Sorumluluğu var mı? Yok. Yetki kimde? Burada. Sorumluluk kimde? Burada. Niye bunlar konuşmuyor, neden susturuluyor? Değerli arkadaşlarım, koltuğuna sahip çıkamayan Türkiye'ye sahip çıkamaz. Herkesin koltuğuna sahip çıkması lazım, herkesin yasaların gereğini yerine getirmesi lazım. Bakanların ve Sayın Cumhurbaşkanının kendi yetki alanları içinde görev yapması lazım.

“BAKANLAR KONU MANKENİ KONUMUNA DÜŞÜRÜLÜYORSA”
Hele hele bir ülkede bakanlar konu mankeni konumuna düşürülüyorsa orada sorunumuz var demektir.

“BUNLARIN TAMAMININ HABERİ VARDI”
Hükümet diyebilir ki: ‘Bu terör örgütü öyle bir örgüt ki bizi kandırdılar, haberimiz bile yoktu. Biz bunlarla sarmaş dolaştık, aynı menzile gidiyorduk bunlarla ama bunlar geldiler, bize ihanet ettiler; vallahi de billahi de haberimiz yoktu’ Buna sakın inanmayın. Bunların tamamının haberi vardı, tamamının, hepsinin haberi vardı. Örnek: 25 Ağustos 2014, Millî Güvenlik Kurulu toplantısı.
Hükümeti uyardık. Bütün bu uyarıların hiçbirisini dikkate almamıştır. Sorumlu bu arkada gördüğünüz hükümettir ve daha önceki hükümetlerdir.

Balık baştan kokar diyoruz. Aldatıysan namusunla şerefinle çekilirsin. Bu işin siyasi sorumlusu kim? Siz kolektif suç yaratıyorsunuz. Neyle, OHAL uygulamalarıyla. Darbe sonrası Adil Öksüz olayı. Kim bu Adil Öksüz? Herkesin eli kelepçelenirken bu beyefendi niye kelepçelenmiyor?

“SİZİN DARBEDEN ÖNCEDEN HABERİNİZ VAR MIYDI, YOK MUYDU?”
Sizin darbeden önceden haberiniz var mıydı, yok muydu? Daha önce bu soruyu sorduk, cevabını alamadık. Adil Öksüz sıradan bir insan değildir. Adil Öksüz niye yakalanmaz? OHAL sonrası darbe fırsatçılığı yapıldı. Sayın Başkan’a da seslenmek isterim. Darbe gecesi parlamentoyu terk etmemesi saygıya değerdir. Ama OHAL uygulamalarının parlamentonun iradesini suiistimal etmesine sessiz kalmamalıydı, 'bir dakika' demeliydi. Olağanüstü uygulama bir tırpan gibi Türkiye’nin üstünden geçiyor.

“DAVUL BURADA, ATIN DİYORLAR İMZALARI, HEP BERABER İMZA ATILIYOR”

Ben az önce söyledim, ne dedim, davul burada ama tokmak yok burada. Davul burada, atın diyorlar imzaları, hep beraber imza atılıyor. Tıpkı sizin daha anayasa değişiklik metnini görmeden oturup boş kâğıda imza atmanız gibi. Parlamentonun itibarına hep birlikte sahip çıkalım.

OHAL uygulamalarıyla bir darbe girişiminden geçildi ve Türkiye karşı darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı.

12 MADDELİK BİLDİRİ

12 madde halinde bugün geldiğimiz tabloyu sizin bilginize arz etmek isterim.

Bir; OHAL kararnameleriyle TBMM devre dışı bırakılmış, iradesi açıkça istismar edilmiştir.

İki; bu süreçte kolektif suç yaratılmış, açıkça evrensel hukuk kuralları çiğnenmiş, Türkiye’nin itibarı ile oynanmıştır.

Üç; OHAL ile muhalif medya susturulmak istenmiş, gazeteler, televizyonlar, radyolar kapatılmış. 146 gazeteci hapiste. Neden? Hukukta çifte standart olmaz.

Dört,12 Eylül döneminde Kenan Evren ve arkadaşlarının dahi aklına gelmeyen hukuk dışı uygulamalara başvurulmuştur.

Beş; Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez hükümet Birleşmiş Milletler’e başvurarak OHAL uygulamasıyla ilgili adil yargılamayı rafa kaldırdığını, tutulanlara insanca davranmayacağını yani işkence yapacağını bütün dünyaya resmen duyurmuştur.

Altı; darbe girişiminde bulunanlarla mücadele hukuk zemininden çıkmış mücadele adeta bir kişinin kin ve öfke nöbetlerine teslim edilmiştir.

Yedi; iş dünyası, sivil toplum örgütleri, sendikalar konuşamaz noktaya getirilmiş, dünyada karşı darbe algısı giderek güçlenir hale gelmiştir.

Sekiz; üniversiteler susturulmuş.

Dokuz, yaratılan atmosfer nedeniyle suçlu suçsuz demeden araştırmadan hakim her önüne geleni tutuklamıştır.

On; şu anda Türkiye’de hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur.

Onbir; Türkiye şu anda bir hukuk devleti olmaktan çıkmıştır. Türkiye bir istihbarat devletine dönüşmüştür.

Oniki; güçler ayrılığı ilkesi fiilen çalışmamaktadır.“

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu arada söyleyelim, Sayın Cumhurbaşkanı da dolar bozdurma konusunda çağrı yapıyor. Kendisinin Albaraka Türk'te 200 bin doları var, bunu bozdurdu mu, merak ediyoruz. Banka dekontunu gönderirse çok mutlu oluruz, çok mutlu oluruz" dedi.

Meclis Genel Kurulu’nda 2017 bütçesi üzerinde konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bakın, ben şu açık çağrıyı gayet net yapıyorum, bütün siyasi liderlere çok açık ve net yapıyorum; ben dâhil hepimiz servetlerimizi oturup açıklayalım; kimin doları var, kimin doları yok, kim Türk lirasına inanıyor, kim dolara inanıyor. Ben birikimimi dolara yatırmadım ama bu ülkenin Cumhurbaşkanı birikimini dolar olarak tutuyor. Evet, tutuyor. Nerede? Albaraka Türk’te” dedi.

“ORTA DOĞU'NUN KABİLE ŞEYHLERİ BİLE BİZİM GÜCÜMÜZÜ TEST ETTİLER”
CHP Genel Başkanı özetle şunları söyledi:
"Dış politikada ise tam bir felaket. Türkiye Cumhuriyeti kendi tarihinde  dış politikada en ağır yenilgiyi yaşamıştır. Her gün şehitlerimiz geliyor.
‘Gücümüzü test etmeye kimse kalkmasın’ Ne kadar güzel bir laf. En sonunda Orta Doğu'nun kabile şeyhleri bile bizim gücümüzü test ettiler ve çok ağır ifadeler kulandılar Türkiye Cumhuriyeti'yle ilgili, çok ağır ifadeler.

“AYAR ÇEKİLDİ”
Sayın Cumhurbaşkanı, geçen gün, tarih vereyim 29 Kasım’da bir açıklama yaptı, dış politikayla ilgili. Söylediği şu: ‘Devlet terörü estiren zalim Esed'in hükümranlığına son vermek için biz oraya girdik, başka bir şey için değil. Zalim Esed'in Hükûmetine, icraatına, hükümranlığına son vermek için biz oraya girdik’, başka bir şey için biz orada değiliz diyor. Ne oldu? Bir gün sonra, ayın 30'unda Millî Güvenlik Kurulu toplandı, kendi başkanlığında ve Millî Güvenlik Kurulu, kendi başkanını yalanladı. Başka? Putin bununla yetinmedi, ‘Yok arkadaş, çıkacaksın, açıkça söyleyeceksin’ dedi. Ayar çekildi.

“EL KALDIRIP İNDİREN MAKİNE OLARAK GÖRDÜKLERİ İÇİN”
Sizi sadece ve sadece el kaldırıp indiren makine olarak gördükleri için ‘Biz her bildiğimizi yaparız’ diyorlar.

“18 ADADA YUNAN BAYRAĞI DALGALANIYOR”
Kıbrıs… 18 adamız işgal altında, 18 ada. Hani bu milliyetçilik, nerdeydi? Bir dönem ayaklarının altındaydı, bir dönem yukarıda. 18 ada, egemenliği Yunanistan'a bırakılmamış -bakın altını çiziyorum- 18 adada Yunan Bayrağı dalgalanıyor. Niye bir şey yapmıyoruz?
Kıbrıs'ta… Bakın, göreceksiniz Kıbrıs'ta pazarlıklar gidiyor, yüzde 29'a düşürülüyor toprağı. Pazarlıklar gizli kapalı yapılıyor. Kıbrıs'ı gerek siyasal açıdan gerek stratejik açıdan bizim korumamız gerekiyor, Kıbrıs elimizin altından kaymamalıdır.

“KENDİSİNİN ALBARAKA TÜRK'TE 200 BİN DOLARI VAR, BUNU BOZDURDU MU, MERAK EDİYORUZ”
Türkiye'nin iyi yönetilmemesi ekonomiye yansıyor. ‘Efendim, dünyada kriz var’ falan, dünyada kriz miriz yok arkadaşlar. Ne krizi var dünyada? Yok öyle bir şey. Türkiye'de siyaset ve siyasette yaşanan kriz ekonomiyi vuruyor. Hiç kimse önünü görmüyor arkadaşlar, hiç kimse. ‘Dolarla ne işimiz var?’ deniliyor, Sayın Başbakan, ‘Doları moları boş verin, dolarla ne işimiz var?’ diyor. Ya, köprüden geçiş dolarla, mercimek getiriyorsun dolarla, doğal gaz geliyor dolarla, petrol geliyor dolarla, AVM'de kiralıyor esnaf iş yerini dolarla.
Bu arada söyleyelim, Sayın Cumhurbaşkanı da dolar bozdurma konusunda çağrı yapıyor. Kendisinin Albaraka Türk'te 200 bin doları var, bunu bozdurdu mu, merak ediyoruz. Banka dekontunu gönderirse çok mutlu oluruz, çok mutlu oluruz.

“ESNAFIN CEBİNDE, VATANDAŞIN CEBİNDE DOLAR MI KALDI”
Esnafın cebinde, vatandaşın cebinde dolar mı kaldı Allah aşkına? Sanki dolarla yatıp kalkıyoruz biz. En iyisi siz dolara talebi emeklilere sorun, onlar daha iyi bilirler; bir de taşeron işçilerine, onlar da bilirler dolar nedir.

LİDERLERE ÇAĞRIDA BULUNDU
Esnaf kampanya açıyor, ‘Kim dolar bozdurursa gelsin, bedava tıraş edeceğim’ diye. Yahu, arkadaşlar, kimin cebinde dolar var? Bakın, ben şu açık çağrıyı gayet net yapıyorum, bütün siyasi liderlere çok açık ve net yapıyorum: Ben dâhil hepimiz servetlerimizi oturup açıklayalım; kimin doları var, kimin doları yok, kim Türk lirasına inanıyor, kim dolara inanıyor. Ben birikimimi dolara yatırmadım ama bu ülkenin Cumhurbaşkanı birikimini dolar olarak tutuyor. Evet, tutuyor. Nerede? Albaraka Türk’te. Ben de merak ediyorum, nasıl yapacak diye.

“BU SARAY BİZE KAÇA MAL OLDU, KAÇA MAL OLDU?”
Bütçeyi görüşüyoruz, değil mi? Kendinize şu soruyu sordunuz mu değerli milletvekilleri: ‘Ya, arkadaşlar, biz bütçeyi görüşüyoruz, şu sarayın maliyeti nedir?’ diye hiç merak etmediniz mi? Bırakın siyasetçiyi, bir vatandaş olarak ben merak ederim. Ya, bu saray bize kaça mal oldu, kaça mal oldu?

“FAİZ LOBİSİNİN HÜKÛMETİDİR”
Bu Hükûmet, aynı zamanda faiz lobisinin Hükûmetidir.
1991-2002 yani bu hükûmetlerden on dört yıl önce ödenen toplam faizi veriyorum size, devletin ödediği faizi: 135 milyar 125 milyon 347 bin lira. Peki şimdi, on dört yılda, bu hükûmetler döneminde, 135 milyar değil; 2016 Ocak-Ekim dönemi dâhil 695 milyar 783 milyon 203 bin lira.
Döviz üzerinden borçlanma hakkı getirdiniz. Şimdi dolar almış başını gidiyor. Vatandaşa dönüp diyorsunuz ki: ‘Cebinizdeki doları bozdurun.’ Ya, adamı dolarla borçlandırmışsınız.
Kimde var bu dolarlar? Nerede vardı? Gayet net hatırlarsınız, ayakkabı kutularına istif edilmişti. Gayet net. Onlara söyleyin, onlara söyleyin ‘Getirin dolarları, bozdurun’ diye. Hani diyorlardı ya ‘Oğlum, paraları bozdurdun mu?’ E, götürsün, bozdursun, itiraz eden mi var? İtiraz eden yok.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.