Öne Çıkanlar Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk terörist cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan MSB gündem başlıkları enflasyon gündem özeti CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş abd fırat kalkanı bugünün gündemi

Kılıçdaroğlu: "Nasıl Milliyse, Memleketi Bu Hale Getirdiler, Adına Da Milli Diyorlar"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Zamlar arka arkaya geliyor, çiftçi daha henüz tam farkına varamadı. Yeme gelen zam yüzde 90, mazota gelen zam yüzde 26. Bakın, 2019 bütçesi görüşülüyor, tarıma diyorlar 16 milyar lira destek ödemesi yapacağız. Bütün tarıma yapacakları destek ödemesi 16 milyar lira. Çiftçinin kullandığı mazot için ödeyeceği para 19 milyar lira. Bütün teşvikten çok daha fazla mazota para verecek. Bunlar bir toplantı yaptılar, adı Milli Tarım Projesi Toplantısı. Nasıl milliyse, memleketi bu hale getirdiler, adına da milli diyorlar. " dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubunda yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

“Sizden önceki bütün milletler bu nedenle yok olup gittiler.”

Dün sevgili Peygamberimizin doğumunun yıldönümüydü. Dün gece Mevlit Kandili’ni hep birlikte idrak ettik diyen Kılıçdaroğlu, "Sevgili Peygamberimizin güzel ahlakı temsil etme konusunda ve adalet konusunda duyarlılığını hepimiz biliyoruz. Adalet konusunun ne kadar önemli olduğunu ve bütün inançların temelini adaletin oluşturduğunu da hepimiz çok iyi biliyoruz. Adalet konusunda sevgili Peygamberimizin iki örneğini sizlere sunmak istiyorum. Bunlardan birinci örnek şu: Hırsızlık yapan bir kadın yakalanır, hakkında hüküm verilir. Kadının akrabaları sevgili Peygamberimize giderler ve affetmesini isterler. Sevgili Peygamberimiz şöyle der: “Sizden önceki milletler şu sebeple yok olup gittiler. Aralarından soylu, mevki ve makam sahibi biri hırsızlık yapınca onu bırakıveriyorlar. Zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca da onu hemen cezalandırırlar” der. Yani güçlünün adalet kavramı ayrı, güçlüye hiçbir suç verilmez, nerede gariban varsa yakalayıp hapse atarlar der. Ve diyor ki, “Sizden önceki bütün milletler bu nedenle yok olup gittiler.” Ve şöyle söylüyor Sevgili Peygamberimiz: “Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fatma hırsızlık yapsaydı elbette onun da elini keserdim.” Yani adaletin önünde kimse duramaz diyor. Adalet kavramının ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.
Bir şey daha söylüyor. Veda Hutbesi’nde Sevgili Peygamberimiz diyor ki, “Zulmetmeyecek ve zulme boyun eğmeyeceksiniz” diyor. Zulmetmeyeceksiniz, ama zulme boyun eğmeyeceksiniz diyor ve yine yüzyıllar öncesinden suçun şahsiliği konusunda çok, ama çok önemli açıklamaları var. Diyor ki, “Herkes yalnızca kendi işlediği suçun sorumlusudur. Suçu evlattan dolayı baba sorumlu tutulamaz, suçlu babadan dolayı evlat da sorumlu tutulamaz” ve bunu yüzyıllar önce söylüyor. Ve biz bugün 21.Yüzyılın Türkiye’sinde toplu tutuklamalara, toplu infazlara itiraz ediyoruz. Suçun şahsiliğini savunuyoruz. Ve bugün geldiğimiz noktada defalarca söyledim, bir daha söylüyorum; parası olanlar, siyasi arkası olanlar hiç hapishaneye gitmiyorlar, hiçbir şekilde hapishanenin önünden bile geçmiyorlar. Onlara derhal beraat kararı veriliyor veya takipsizlik kararı veriliyor" dedi.

"Çocuklarımızın geleceği konusunda çok endişeliyiz."

20 Kasım Dünya Çocuk Günü'ne de değinen Kılıçdaroğlu, 1989 yılında Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesini onaylıyor ve kabul ediyor. Dolayısıyla çocuklara hepimiz, toplumun her kesimi, sadece bizler değil, dünyada nerede bir çocuk varsa, çocuğun üstün yararı dikkate alınarak çocukların hakları korunur. Çocuklar hepimizin üzerine titrediği varlıklardır, bizim en önemli varlıklarımızdır. Bir ülkenin geleceğidir, bir ülkenin onurudur ve gururudur çocuklarımız. Çocuklarımızın iyi bir eğitim almasını, çocuklarımızın iyi bir yaşam sürmesini, annelerin çocukları üzerine ne kadar titrediğini hepimiz çok iyi biliyoruz. O nedenle çocuk haklarını korumak, çocuğun haklarını korumak hepimizin ortak görevidir. Ama bir şey var, hiçbir ülkeye nasip olmayan bir olayı Gazi Mustafa Kemal 23 Nisan’da bir bayram haline dönüştürerek, çocuklara bir bayram armağan etti. Üstelik bütün dünya çocuklarına 23 Nisan’ı bir bayram olarak armağan etti. Dolayısıyla biz çocuklarımıza bir bayram armağan ettik. Ama çocuklarımızın geleceği konusunda çok endişeliyiz." dedi.

"Buna vatan haini denilmez de ne denir?"

Diyanet İşleri Başkanlığı bizim en gözde kurumlarımızdan birisidir diyen Kılıçdaroğlu, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk Diyanet İşleri Başkanlığıyla Genelkurmay Başkanlığını 1924’te aynı gün kurarken topluma o mesajı veriyor. Kışlaya siyaset girmeyecek, camiye siyaset girmeyecek, felsefe budur. İkisi de topluma hizmet edecek. O nedenle iki kurum da bizim gözbebeğimiz. İki kurumun günlük sıcak siyasetin aracı olması asla kabul edilemez.
Peki, bu Fesli Kadir kim? Bir vatan haini. Efendim hainin ötesinde bir adam. Sıradan bir sözcükle bu ifade edilemez. Bakın değerli arkadaşlar ve bu aynı zamanda Erdoğan’ın da akıl hocası. Niye akıl hocası? Defalarca kendisi söylüyor zaten, “Gidiyorum Erdoğan’ı ziyaret ediyorum, ona düşüncelerimi bilgilerimi aktarıyorum” diyor. Bakın ne söylüyor? Kadir Mısıroğlu ne diyor? “BOP’a taraftarım”, yani büyük Ortadoğu projesine taraftarım. Eş başkanı kim? Sarayda oturan zat. “ABD’nin istediği petrol, benim de istediğim tarihi müesseselerime hilafete geri dönmek. O ne alacaksa alsın, yani Amerika ne alacaksa alsın, bana hilafeti versin.” Yani mandacılığı kabul ediyor. Hedefimde ABD bana yardımcı oluyorsa Allah razı olsun, ABD kuklası bir halife gelirse gelsin diyor. Buna vatan haini denilmez de ne denir?" dedi.

"Nasıl milliyse, memleketi bu hale getirdiler, adına da milli diyorlar."

"Zamlar arka arkaya geliyor, çiftçi daha henüz tam farkına varamadı. Yeme gelen zam yüzde 90, mazota gelen zam yüzde 26. Bakın, 2019 bütçesi görüşülüyor, tarıma diyorlar 16 milyar lira destek ödemesi yapacağız. Bütün tarıma yapacakları destek ödemesi 16 milyar lira. Çiftçinin kullandığı mazot için ödeyeceği para 19 milyar lira. Bütün teşvikten çok daha fazla mazota para verecek. Bunlar bir toplantı yaptılar, adı Milli Tarım Projesi Toplantısı. Nasıl milliyse, memleketi bu hale getirdiler, adına da milli diyorlar. Toplantı 14 Kasım 2016’da yapıldı, büyük bir alayı valayla yapıldı toplantı. Binali Yıldırım da o zaman malum Başbakan, gübre ve mazot konusunda sizlere daha çok destek vereceğiz diyor. Gübre ve mazot konusunda sizlere çok daha destek vereceğiz ve şu açıklamayı yapıyor: “Mazot için de diyoruz ki, deponun yarısı sizden, yarısı bizden, haydi hayırlı uğurlu olsun” diyor. Çiftçi kardeşim, deponun yarısı sizden oldu, yarısını hükümet doldurdu mu, Erdoğan doldurdu mu? Mazotun deponun yarısı sizden, yarısı bizden. Şimdi deponun tamamı sizden, malı götürmek bizden. Geldiğimiz nokta bu."

"Bakın İDO’yu da kapatacağız diyorlar, belki yüzlerce işçi kapının önüne konulacak."

Konuşmasında özelleştirme konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, "şu soruyu da İstanbullular sorsunlar kendilerine. Kaç yıldır, 20 yıl mı 25 yıldır İstanbul’u yönetiyorlar. Ellerini vicdanlarına koyup şu soruyu sorsunlar. 20 yıldır İstanbul’un hangi sorununu çözdüler? Çıksın desinler ki bir sorun, şu sorun vardı biz çözdük. Her sorunu büyüttüler, hiçbir sorunu da çözmediler değerli arkadaşlarım.
Özelleştirme ne getirdi? Bakın İDO’yu da kapatacağız diyorlar, belki yüzlerce işçi kapının önüne konulacak. Özelleştirme budur. O nedenle diyoruz, AK Parti demek enflasyon demektir, AK Parti demek yolsuzluk demektir, AK Parti demek işsizlik demektir, AK Parti demek hayat pahalılığı demektir, AK Parti budur, geldiğimiz nokta bu." dedi.

"Esnaf sattığının yerine yenisini alamıyor."

Enflasyon aldı başını gidiyor diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Enflasyonla mücadele yerine şimdi esnafla mücadele ediyorlar. Vay efendim esnaf pahalı satıyor. Zabıtayı gönderiyor, valileri gönderiyor, kaymakamları gönderiyor, esnafa ceza kesin. Esnaf sattığının yerine yenisini alamıyor. Esnaf kardeşime de sesleniyorum. Eğer Türkiye’nin gerçeklerini görüyorsan, eğer canın yanıyorsa önümüzde seçimler var, bir ders verme imkânı var, o dersi vereceksin kardeşim. Ankara’da Ostim’e gidelim. Ankara’da gidelim Siteler’e veya İnegöl’e gidelim, mobilya sektöründe bizim gözbebeğimiz İnegöl oraya gidelim veya İstanbul’da Kapalıçarşı’ya gidelim. Eskiden dükkânların hava parası bile bir servetti. Şimdi yok ortada. Nereye gitti bunlar? Kan ağlıyor diyorlar. Kapalıçarşı’daki esnafa da, Siteler’deki esnafa da, İnegöl’e de, Ostim’deki sanayicilere ve KOBİ’lere de sesleniyorum: Sen gerçekten de onurunla haysiyetinle üretmek çalışmak üretmek işçi istihdam etmek istiyorsan; yönünü halktan yana, üretimden yana, Cumhuriyet Halk Partisinden yana döneceksin kardeşim, bu işin kurtuluşu yoktur.
Gazetelere yansıdı, belki bazı vatandaşlarımız bilmeyebilirler. İsrafta ve yolsuzlukta tam gaz gidiyorlar, tam gaz! Hiçbir şekilde israf mı oldu, israf haram mıdır? Bunlara hiç bakmıyorlar, ne bulurlarsa yiyorlar. Kara delik gibi oldu maşallah, ne bulursa götürüyorlar. Bakın bir örnek, çok basit bir örnek, hafızalarda kalsın diye. Normalde bir otomobil kilometre başına 4-5 lira benzin yakar değil mi, 4 lira ya da 5 liralık benzin yakar kilometrede. Bunların belediyelerindeki bir otomobil ise, 4 lira 5 lira değil kilometre, kilometrede 63 liralık mazot yakıyor. Peki, aradaki para nereye gidiyor, kim cukkalıyor bu paraları? Din diyorlar, iman diyorlar, ahlak diyorlar, Allah aşkına bunu yapanlarda din iman ahlak var mı? Kul hakkı yemek ne zamandan beri din iman ahlak oldu?"

“Efendim bizim ülkemizde biz bütün işsizleri üniversite mezunu yaptık, bununla da gurur duyuyoruz” derlerse hiç şaşırmayın

İşsizlik rakamlarına da vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "üretmezseniz işsizlik olur. Üreteceksiniz ki istihdam yaratacaksınız. Fabrika kuracaksınız ki istihdam yaratacaksınız. Çiftçi ekecek biçecek ki istihdam yaratılsın. Fabrikaların tek tek kapılarına kilitler vurulmaya başlandı, ama henüz yolun başındayız. Daha yolun başındayız, daha reel sektöre tam yansımadı. Göreceksiniz, önümüzdeki günlerde çok daha ağır tablolarla karşı karşıya kalacağız. 2004 yılında üniversite mezunu 308 bin işçisizimiz vardı. Şimdi 2018 Ağustos ayı itibariyle üniversite mezunu işsiz sayımız 1 milyon 110 bin. Şimdi anne ve babalar şunu soruyorlar tabii. Çocuğu gönderdik, üniversiteye gönderdik, boğazımızdan kestik, yemedik yedirdik, içirdik. Bu çocuk üniversiteyi bitirsin iş güç sahibi olsun. Niçin? Benden daha iyi bir hayat standardı yakalasın diye, ama hepsi işsiz. 1 milyon 110 bin üniversiteli gencimiz işsiz. Yarın çıkıp millete şunu derlerse hiç unutmayın ve şaşırmayın, “Efendim bizim ülkemizde biz bütün işsizleri üniversite mezunu yaptık, bununla da gurur duyuyoruz” derlerse hiç şaşırmayın, bunu da diyebilirler.
Ama saray ve çevresinde işsizlik yok, bakın orada işsizlik yok. Orada sofralar tam takır her şey var, efuliden tut ejder meyvesine kadar. Hiç kimsenin çocuğu da işsiz değil, herkesin bir eli yağda bir eli balda. Etrafa bakıyorlar, etrafta herkesin durumu iyi. Sonra soruyorlar birbirlerine, bu Kılıçdaroğlu işsizlik diyor, nereden çıkarıyor bu adam işsizliği. Bak etrafımıza bakıyoruz, herkesin işi var gücü var, herkesin karnı tok, az et yiyin diye biz ayrıca uyarıyor Bakanımız, diyetisyenler de az et yiyin diye uyarıyorlar, nereden çıkarıyor bunlar? Et yok, süt yok, yemek yok, aş yok, iş yok diye neren çıkarıyor bunlar? Çünkü onlar halktan koptular, halkın nerede olduğunu bilmiyorlar bile, halkın gelir düzeyini de bilmiyorlar." dedi.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.