Öne Çıkanlar tesk genel başkanı bendevi palandöken kılıçdaroğlu Pandemi palandöken fetö şehit abd adana tesk yunanistan tüik Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel

Kılıçdaroğlu: Referandum Türkiye'yi Bölebilirdi

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, teklifin referandum aralığında kalması ihtimaline ilişkin ise, “Referandum Türkiye’yi bölebilirdi, ayrıştırırdı. Çok daha sert bazı sonuçlar doğurabilirdi. Parlamentoda sağduyunun egemen olduğunu ve referandum olmadan da bu sorunun bir şekilde çözülmesi gibi bir sonucun ortaya çıkması Türkiye’nin kutuplaşmaması açısından önemli” diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NTV özel yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Dokunulmazlıkların kaldırılması teklifi oylamalarında partisinin milletvekillerine bir yönlendirmede bulunmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ikinci tur oylamada da herhangi bir milletvekiline müdahale etmediğini belirtti. Kılıçdaroğlu, “Milletvekili arkadaşlarımız, tümüyle sağduyuyla hareket etmişlerdir. Haberler çıkıyor ama işin gerçeği bu. Müdahale ederseniz bu doğru olmaz, milletvekilinin iradesine bir anlamda ipotek koymuş olursunuz. Antalya’da şunu dedim, ‘Ben hanginize oyunuzu şöyle ve ya böyle kullanın diye telefon ettim’, yok öyle bir şey. Biz demokrasiyi savunan, hukukun üstünlüğüne inan bir partiyiz” dedi.

-“REFERANDUMA GİTMEMESİ KUTUPLAŞMAMA AÇISINDAN ÖNEMLİYDİ”-

Kılıçdaroğlu, teklifin referandum aralığında kalması ihtimaline ilişkin ise, “Referandum Türkiye’yi bölebilirdi, ayrıştırırdı. Çok daha sert bazı sonuçlar doğurabilirdi. Parlamentoda sağduyunun egemen olduğunu ve referandum olmadan da bu sorunun bir şekilde çözülmesi gibi bir sonucun ortaya çıkması Türkiye’nin kutuplaşmaması açısından önemli” diye konuştu.

-“BİREYSEL BAŞVURU DAHA KISA YOL”-

Söz konusu anayasa değişikliğinin Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi tartışmaları konusunda da Kılıçdaroğlu, “Biz AYM’ye gitmeyi siyaseten doğru bulmuyoruz. Dokunulmazlığı kalkan milletvekilimiz arzu ederse kendisi, 20 Mayıs’tan sonra bir hafta içinde, AYM’ye başvuru yapabilir. Başvuruyu yaptıktan sonra Anayasa Mahkemesi 15 gün içinde karar vermek durumundadır. Bu kadar hızlı bir yol varken neden öbür yola başvuruyorsunuz? Evet, anayasaya aykırı ben de biliyorum ama aykırılığı Anayasa Mahkemesi şekil yönünden inceliyor, esasa girmiyor. O nedenle 110 milletvekili ile yapılacak başvurunun reddedilme olasılığı çok yüksek ama öbür türlü başvurulduğunda onun kabul edilme olasılığı daha bu kez yüksek olabiliyor. Arkadaşlarımız AİHM’e de başvuru hakkını kazanmış olacaklar” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, kendisinin ise Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmayacağını da ifade etti.

-HDP’Lİ VEKİLLER HAKKINDAKİ İDDİALAR: “BUNLARI ASLA KABUL ETMEYİZ”-

Kılıçdaroğlu, HDP’li milletvekillerinin teröristlerin taziye evine gitmekle ve aracında silah bulundurmakla suçlandığının anımsatılması üzerine de,  “Ben TBMM’nin genel kurulunda bütçe görüşmeleri sırasında teröristin evine, taziye ziyaretine gitmenin doğru olmadığını gayet açık, net söyledim ve kınadım. TBMM üyesi olacaksınız, askere, polise kurşun sıkan birisinin taziyesine gideceksiniz, bu asla doğru değil. Hele hele bir milletvekili, varsa bilmiyorum, aracında silah var, terör örgütü üyelerine silah götürüyor, bu da asla doğru değil, asla. Böyle bir kişinin, varsa, dediğim gibi yargıda netleşecek, parlamentoda olması doğru da değildir. Bu konuda en ufak bir şüphemiz yok. Bizim tek istediğimiz şu, ne yapılacaksa hukukun kurallarına uygun yapılsın” diye konuştu.

-“ARTIK GELEN HER ŞEHİDİN HESABINI AKP’YE SORACAĞIZ”-

Ak Parti’nin yanlış sularda yüzdüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Türkiye’nin gündemini bu kadar uzun süredir dokunulmazlıklar meşgul etti, neden? Çünkü her gün şehit cenazeleri geliyordu ve bir sorumlu bulmak lazımdı. Sorumlu, anayasa ve dokunulmazlıklar, ‘Terörle mücadele edemiyoruz, elimiz, kolumuz bağlı’ diyorlardı. Şimdi dokunulmazlıklar kalktı, güzel. Şimdi gelen her şehidin hesabını biz Adalet ve Kalkınma Partisine soracağız. Şimdi sen hangi gerekçesiyle terörü önleyemiyorsun?  Ne istediysen yaptın, hangi yasa istediysen çıkardın. Ordu, polis, istihbarat, jandarma emrinde. Peki kardeşim, sen neden bu terör önleyemiyorsun çünkü terör örgütüne yardım ve yataklık yapan bir yönetici kadrosu tarafından AKP yönetildi.

-“PKK’NIN ELİNDE 60’A YAKIN FÜZE VARSA BU FARKLI BİR SONUÇ DOĞURABİLİR”-

Şehirler silah deposuna döndürüldü sesleri çıkmadı. Kendi genel başkan yardımcılarının söylemidir, PKK,  200 ton bomba yerleştirdi şehir merkezlerine. Siz ne yapıyordunuz o sırada. Asfaltı kazıp bombayı yerleştirip üstüne asfaltı döküyorlar. Peki bu hükümet neredeydi? Bunları sorduğumuz için büyük rahatsızlık duyuyorlar ve bu dokunulmazlıkla kamuoyunun dikkatini bir tarafa çekip terörü bir anlamda gölgelemek istediler. Ama ne yaparlarsa yapsınlar izledikleri yanlış politika nedeniyle bunlar terörü, bu anlayışla, bu mantıkla durduramazlar.

Helikopterimiz bir Rus füzesiyle düşürüldü. Bazı köşe yazarları, haber bağlamında belli çevrelerle ilişkileri olan köşe yazarları ve haberciler, PKK’nın elinde bu tür 60’a yakın füzenin olduğu söyleniyor. Eğer gerçekten 60 yakın füze varsa bu terör olayının farklı bir mecraya çekilmesi gibi farklı sonucunu doğurabilir. En büyük sıkıntılardan birisi bu, umarız böyle bir şey yoktur.”

-“TERÖRLE İŞBİRLİĞİ YAPIYORLAR”-

AK Parti’nin iktidarı devraldığında, Türkiye’de terör sorunun olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Ne oldu 14 yılda terör bu kadar güçlendi? Güneydoğu’da şehrin ortasında kamyonun üzerine kalaşnikof dağıtılıyor. Polis müdahale etmek istiyor, jandarma müdahale etmek istiyor ama müdahaleye izin vermiyorlar.  Niçin? Terör olaylarını yoğunlaştırıp Türkiye’nin dikkatini farklı bir noktaya çekmek istiyorlar. Bütün bu olayların altında da başkanlık hesapları yatıyor, terörün yükselmesi, terörün tırmanması… Sanki terörle mücadele ediyorlar. Emin olun terör işbirliği yapıyorlar, mücadele ettikleri falan da yok.

‘Terör mücadele ediyorum, dokunulmazlık, anayasa bize engel’ o da kalktı, hadi bakalım, bitir şu terörü. Terör bitse vallahi de billahi de önce gidip ben kutlayacağım, ‘Türkiye’yi bu terör belasından kurtardınız’ diye ama bunların kesinlikle böyle niyeti yok. Onların tek derdi var, ‘ben nasıl başkan olacağım’. Kardeşim sen başkan olamazsın, kimse kusura bakmasın.”

-“BİZİ ANCAK ÖLDÜRÜRSENİZ BU SİSTEMİ GETİRİRSİNİZ”-

Kılıçdaroğlu, “Başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz” sözlerine açıklık getirmesinin istenmesi üzerine, şöyle konuştu:

“Diyor ki ‘anayasada benim yetkilerim az’. Oysa bütün cumhurbaşkanları bu yetkilerin fazla olduğunu söylemişlerdi. Kenan Evren’e göre yapılmış bunlar, değişmesi lazım bunların. ‘Ben valileri tayin edeceğim, milletvekillerini, belediye başkanlarını belirleyeceğim, üst yargıya atamaları ben yapacağım, üniversite rektörlerini ben belirleyeceğim’, yani ‘her şeyi ben yapacağım’ diyor. Ben de çıkıp dedim ki, ‘böyle bir başkanlık sistemini kurmak isterseniz  kan dökmeden bunu yapamazsınız’. Yani ‘biz demokrasiyi savunacağız, biz sokaklara çıkacağız, biz buna itiraz edeceğiz, siz TOMA’larınız, silahlarınızla, ordunuzla,  polisinizle bizi ezmeye ve bizi öldürmeye çalışacaksınız ve bizi ancak öldürürseniz bu sistemi getirirsiniz’ dedik ve söylüyoruz da. Ben çocuklarımıza güzel bir Türkiye bırakmayacaksam benim siyasette ne işim var. Ben bunun mücadelesini vermeyeceksem,  ne yapacağım.

Biz demokrasiyi savunuyoruz. ‘Bizi yok etmeden bunu yapamazsın’ diyoruz. ‘Kan dökmek’, gidip onların kanlarını dökeceğiz değil, siz gelip TOMA’larınızla, silahlarınızla bizi öldüreceksiniz,  kendi sisteminizi getirmek için, siz kan dökeceksiniz. Evet onların elleri kanlı, onlar demokrasiye inanmıyorlar.”

-“PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞININ PARLAMENTODAN GEÇECEĞİNİ SANMIYORUM”-

Kılıçdaroğlu, “Partili cumhurbaşkanlığını müzakere eder misiniz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Fiili durumu nedir? Fiili durum, ‘ben anayasaya, kanunlara uymuyorum ve uymadığım için de bir fiili durum yarattım ve ben bir suç işliyorum, beni suçlu konumdan çıkarın’ diyor. Yani hırsız eve giriyor ve yakalıyoruz. Ama bir kanun çıkarıyoruz, ‘sen eve girebilirsin, hırsızlık yapabilirsin, seninki suç değildir’ diyoruz. Bu noktadayız biz. Fiili durum bu demektir.

Geçeceğini sanmıyorum. Dün Sayın Bahçeli bir açıklama yaptı, başkanlığa daha önce karşı olduğunu söylemişti, partili cumhurbaşkanlığı modeline de karşı olduğunu ifade etti. Dolayısıyla benzer bir söylem HDP’den de geldi. Biz zaten karşı olduğumuzu deklare etmiştik. Dolayısıyla 330’u bulma şanslarının olacağını sanmıyorum.”

-“ERKEN SEÇİME HER KOŞULDA HAZIRIZ”-

Erken seçim olasılığının sorulması üzerinde Kılıçdaroğlu, “Erken seçime iktidar isterse her an götürebilir. Biz zaten her koşulda hazırız buna. Seçimden hemen sonra biz kendimiz, örgütlerimiz çalışmaya başladık zaten, çalışıyoruz” dedi.

-“TABANDAN BEKLENEN KARŞILIĞI BULMA İHTİMALİ DÜŞÜK”-

CHP lideri, “Sayın Davutoğlu’na yapılan işlem AKP tabanında, vicdanında, tabanında ciddi bir rahatsızlık yarattı çünkü yüzde 49 buçuk oy almıştı, kendisine göre başarılı bir başbakanlıktı, çalışıyordu, çalıştığını söylüyordu, olabildiğince bütün kesimlere samimi ve içten mesajlar vermeye çalıştığını ifade ediyordu ama elinde olmayan nedenlerle ve kendisinin iradesi dışında kapının önüne konması, o tabada ciddi bir rahatsızlık yaratmış durumda. Referandum olasılığında dahi o tabandan beklenen karşılığı bulmama ihtimali çok yüksek. Bize alandan gelen bilgi bu yönde” diye konuştu.

-“DAVUTOĞLU İÇİN AĞLAMAK YETMİYOR”-

Davutoğlu’na bir haksızlık yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, “Saraya davet edilip elinden istifa dilekçesinin alınması kabul edilemez.  Bu ülkede demokrasiyi savunan kim olursa olsun hangi partiden olursa olsun buna tepki göstermesi lazım. AKP’nin kurultayında Davutoğlu çıktığı zaman ağlamak yetmiyor. Buna tepki gösterilmesi lazım” değerlendirmesinde bulundu.

-“ORTADA BİR GERÇEK VAR, MHP’NİN KURULTAYI YAPILACAK”-

Kılıçdaroğlu, MHP’de yaşanan gelişmelere ilişkin ise, bir partinin iç işlerine karışmak istemediklerini ifade ederken, “Ama ortada bir yargı kararı varsa gereği yapılmalı. Yargıtay’ın verdiği bu kararla en azından belirsizlik ortamı ortadan kalkmış oluyor. Sonuçta ortada bir gerçek var, MHP’nin kurultayı yapılacak” diye konuştu.

-“GÜÇ BİRLİĞİ YAPMAK ZORUNDAYIZ”-

Kılıçdaroğlu, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin son dönemdeki çıkişlarıyla ilgili ise şöyle konuştu:

“Türkiye’nin bu karmaşık ortamında partinin tek ses çıkarması lazım. Çünkü Türkiye’nin demokrasi çıtasını yükseltmesinin tek bir adresi var o da CHP. Kızarız eleştiririz ama her vatandaş, partili olsun olmasın sonuçta gelir, ‘evet, CHP demokrasiyi, özgürlükleri savunur’ der. Bu bizim için çok önemli. Bu ortamda yapacağımız, demokrasi ve özgürlükler konusunda hepimizin ortak hareket etmesidir. Elbette ki arkadaşlarımızdan bazıları genel başkan olmak isteyebilirler, bunun mücadelesini verebilirler, hiçbir sorun yok. Ama bunun kuralları vardır, tüzüğe bakarsanız, belli sayıda delegeden imza toplarsınız, gelirsiniz, kurultayınızı yaparsınız, aday olursunuz, mesele biter ama daha biz kurultayımızı dün yaptık, bugün Türkiye belli bir karmaşa içinde ve bir dikta yönetimi var Türkiye’de. Bu dikta yönetiminden Türkiye’nin kurtulması lazım. Biz güç birliği yapmak zorundayız.

-“BİRİLERİ HEVES EDİYORSA, TOPLASIN”-

Birilerinin heves edip de, ‘ben toplayacağım…’ Toplayabilir. Biz hiçbir zaman açıp da bir delegeye, ‘sakın şuna oy verme, imza atma’ demek aklımın ucundan geçmedi, geçmez de. Demokrasinin kuralı neyse herkes ona uyacak. Yazılı kurala da uyacak, sözlü kurala da uyacak. Bize hep, ‘neden siz AKP gibi olmuyorsunuz’ diyorlar. Orada bir kişi konuşuyor herkes onu tekrar ediyor. Bu dikta yönetimlerinde olan bir olaydır. Biz farklı düşüncelerimizi nerede anlatacağız. Antalya’da milletvekili arkadaşlarımız, düşüncelerini özgürce ifade ettiler. Medya bunları alıyor, ‘CHP’de farklı düşünceler, görüşler’ diye yazıyor. Yazabilir. Farklı düşünceye tahammül edemeyen bir siyasal parti gerçekten demokrasiyi kendi ülkesine getirebilir mi? Getiremez. Biz özgürlükçü demokrasiyi savunan bir partiyiz.”

-“IŞİD, KİLİS’İ BOMBALIYOR, IŞİD’İ BOMBALAYACAK UÇAK DAHİ GÖNDEREMİYORUZ”-

İktidarın dış politikasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, “Kullandığımız bile dikkat etmiyoruz. Oysa devleti yönetenlerin kullandıkları dile özen göstermeleri lazım. ‘Ben Avrupa’ya rest çekeceğim’, dış politikayı iç politika malzemesi yaparsanız gelir duvara toslarsınız. Nitekim geldik, duvara tam tosladık. IŞİD, Kilis’i bombalıyor, IŞİD’i bombalayacak uçak dahi gönderemiyoruz. Hani kahramanlık edebiyatı yapıyorlardı, buyurun IŞİD’i gidin bir bombalayın bakalım, bir uçak gönderebiliyor musunuz? ‘24 saat içinde Halep’e gideceğiz, Emevi Camii’nde namaz kılacağız’ diyorlardı. Gidemiyorlar. Hani o büyük lafları ettiniz, şimdi o büyük lafların altında eziliyorsunuz. Tükürdüklerinizi yalıyorsunuz, şimdi. Yazık, günah değil mi? Bu memleketin itibarını bu hale niye getiriyorsunuz?” diye konuştu.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.