Öne Çıkanlar Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş gündem özeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu cumhurbaşkanı erdoğan chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu Kovid19 cumhurbaşkanı Türkiyede Koronavirüsten hayatını kaybedenlerin sayısı Türkiyede koronavirüs kaynaklı Toplam Vaka Sayısı bugünün gündemi CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ ENGİN ALTAY HAVA HAREKATI

Kılıçdaroğlu: Senin Gibi Man Adalarında Gidip De Şirketler Kurdurtmuyoruz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bizim belediyeler, Erzurum’un en küçük Çat Belediyesi bile net bin 500 lira işçisine para verirken, sen devasa Türkiye Cumhuriyeti’nin başına oturmuşsun, hükümet olarak sen neden bin 500 lira veremiyorsun? Çünkü biz vatandaşı düşünüyoruz. Senin gibi Man adalarında gidip de şirketler kurdurtmuyoruz” dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Muğla Belediyesi toplu açılış töreninde konuşma yaptı. Kırsaldan kent merkezindeki insanlara kadar belediyelerin sınırlı bütçelerle imkan sunduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarından harcadığı her kuruşun hesabını vatandaşa vermesini istedi. Dürüst ve namuslu insanların hesap vermekten korkmayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, ayrıca bütün vatandaşlara eşit hizmet götürülmesinin gerektiğini belirtti.

“SEN SUDAN’DA ARAZİYİ NİYE KİRALADIN ARKADAŞ?”

Konuşmasında kırsalda yaşayan vatandaşların durumuna da değinen Kılıçdaroğlu, kırsalda yaşayan vatandaşın durumunun iyi olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu’nun konuşması şöyle devam etti:

Mazot almış başını gidiyor, enflasyon almış başını gidiyor. Dışarıdan nohut, mercimek getiriyorlar sıfır gümrükle. Kendi vatandaşı ile kendi çiftçisi ile rekabet eden bir siyasi anlayış var iktidarda. Bizim vatandaş kazanmasın başka ülkelerin vatandaşı kazansın diye mücadele ediyorlar. Gittiler Sudan’da binlerce dönüm arazi kiraladılar. Orada karola ekiyorlar. Sanki Türkiye’de arazi yok, bütün araziler dolu, her yer ekiliyor, yer bulamadılar Sudan’a gidiyor. Şimdi ben o AK Parti’nin başına oturan zata sormak istiyorum: Sen Sudan’da araziyi niye kiraladın arkadaş? Bu ülkede çitçi mi yoktu? Bu ülkede traktör mü yoktu? Bu ülkede toprak mı yoktu? Bu ülkede tohum mu yoktu? Her şey vardı niye gittin orada sen arazi kiraladın. Niye, o ürünleri ne yapacaksın, Türkiye’ye getireceksin. Kiminle rekabet edeceksin? Kendi çiftçinle rekabet edeceksin. Bir devlet düşünün, bir hükümet düşünün dışarıda üretecek, getirecek, kendi ülkesinde vatandaşı ile rekabet edecek. Buna karşı kim çıkıyor? Biz çıkıyoruz. Buna karşı kim mücadele ediyor? Biz mücadele ediyoruz. Kim çiftçinin hakkını savunuyor? Biz savunuyoruz. Kim emekçinin hakkını savunuyor? Biz savunuyoruz.”

“KENDİ İLE ÇİFTÇİ ARASINDA SAĞLIKLI BİR GELİR PAYLAŞIMI OLMUŞ OLACAK”

Belediye Başkanları ile kırsaldaki çiftçinin durumu hakkında konuştuğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, çiftçinin durumunun iyi olmadığını söyledi. Belediye Başkanlarına çitçinin ürünlerini alarak destek olmaları gerektiğini belirttiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Ürünü sen alacaksın, çiftçiye destek olacaksın. Çiçek mi ekiyor, sen alacaksın. Yağ mı, sen alacaksın. Fidan mı, sen alacaksın. Çiftçi rahat edecek. Böylece kendi ile çiftçi arasında sağlıklı bir gelir paylaşımı olmuş olacak. Köylü de rahat edecek, şehirli de rahat edecek. Kim kazanacak? Belediye kazanacak, çiftçi kazanacak, kentte oturan vatandaş kazanacak. Bu işin kaybedeni yok. Böyle yapmazsa kim kazanır? Yandaş kazanır, herkes kaybeder” şeklinde konuştu.

“DÜNYAYI DAR EDECEĞİM SİZE”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” sözünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, kendilerinin herkesle dostluk ve barış içerisinde olacaklarını ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Suriye’de bakın akan kana, sorumlusu kim? Bu Ankara’daki beyler. Kendi çocuğunu neden göndermiyorsun Suriye’ye? Garibanın çocuğunu gönderiyorsun Suriye’ye, Suriyeli genç Türkiye’ye geliyor, orada askere gitmiyor. Benim askerim Suriye’ye gidecek, Suriye’de şehit olacak, niçin? Ankara’daki Beyler rahat etsin diye. Size dünyayı dar edeceğim. Bu benim sözümdür. Dünyayı dar edeceğim size” şeklinde konuştu.

“BİZ ASLA BİLDİĞİMİZ NAMUSLU YOLDAN DÖNMEYECEĞİZ”

Türkiye’nin  “Freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağıya" gittiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, yarın ne olacağının kimsenin bilemediğini belirtti. Konuşmasında 80 milyon vatandaşa da seslenen Kılıçdaroğlu, “Hep birlikte ülkeyi aydınlığa çıkarmak zorundayız, hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Olay bir sağ-sol mücadelesi olmaktan çıkmıştır artık. Olay Türkiye’nin bekası olayıdır, Türkiye’nin geleceği olayıdır. Üzerimize bütün baskıları ile geliyorlar. Belediye başkanlarımıza her türlü baskıyı yapıyorlar. İstedikleri kadar baskı yapsınlar. İstedikleri kadar zulüm yapsınlar. Biz asla bildiğimiz namuslu yoldan dönmeyeceğiz, döndüremezler bizi” ifadelerini kullandı.

“SENİN GİBİ MAN ADALARINDA GİDİP DE ŞİRKETLER KURDURTMUYORUZ”

Kılıçdaroğlu’nun konuşması şöyle devam etti:

"Bugün AK Parti’nin başında olan zat demiş ki ‘Bu Kılıçdaroğlu, asgari ücret iki bin lira olacak demiş. Nereden çıkardı bu rakamları’. Ben düşünerek çıkardım. Niye 5 bin lira demedim, niye 2 bin 500 lira demedim. 2 bin lira dedim, Niçin? 2 bin lira ile ancak insan geçinebilir, zar zor. Seçimlerde dedim ki asgari ücret net bin 500 lira olmalı. Kıyameti kopardılar. 'Nereden buldun bu parayı?' Bütçede yoktur diye kıyameti kopardılar. Sonra dediler ki 'Verilebilir galiba'. Bin 404 liraya çıkardılar. Ama biz şunu yaptık. O zat çok iyi duysun, biz şunu yaptık. Bizim bütün belediyelerde, asgari ücreti net bin 500 lira yaptık. Sevgili Erdoğan, beni duyuyor musun? Bizim belediyelerde asgari ücreti net bin 500 lira yaptık. Bizim belediyeler, Erzurum’un en küçük Çat Belediyesi bile net bin 500 lira işçisine para verirken sen devasa Türkiye Cumhuriyeti’nin başına oturmuşsun, hükümet olarak neden bin 500 lira veremiyorsun? Çünkü biz vatandaşı düşünüyoruz. Senin gibi Man adalarında gidip de şirketler kurdurtmuyoruz.

“DİYECEKSİN Kİ 'BEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ OLARAK DOĞU KUDÜS’TE FİLİSTİN DEVLETİNİN BÜYÜKELÇİLİĞİNİ KURUYORUM'”

Filistin bizim milli davamızdır. 1968’lerde Filistin’e gencecik fidan gibi çocuklarımız gitti. Filistin’in bağımsızlığı için mücadele ettiler. Çoğu hayatını orada kaybetti. O Filistin şehitlerinin mezarları şu anda Filistin’dedir. İslam İşbirliği Örgütü toplandı. Doğu Kudüs, Filistin’in başkenti olsun diye karar aldılar. Bu karar çok önemli. eskiden de buna benzer kararlar alınmıştı ama önemli değil. Bugünkü ortamda bu karar çok önemli. Şimdi ben bu kararın gereğini hükümetin yerine getirmesini istiyorum. Doğu Kudüs’e gidecekler diyecekler ki ‘Filistin Devleti’nin Türkiye Büyükelçiliği’ni burada kurduk’. Hepinizin önünde soruyorum, önümüzdeki altı ay, bir yıl içerisinde soracağım. Sen madem ki İslam İşbirliği Örgütü’nü Türkiye’de topladın, çok güzel bir şeydir toplaman lazımdı. Bu kararı aldın, alman da lazımdı. Karara her türlü desteği veriyoruz. Şimdi verdiğin sözü tutacaksın, arkadaş. Marmara gemisi gibi yapmayacaksın, yan çizmeyeceksin. Kapı arkasında anlaşma imzalamayacaksın. Diyeceksin ki 'Ben Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak Doğu Kudüs’te Filistin devletinin büyükelçiliğini kuruyorum.'”

“ELBİSE AL VERGİ ÖDERSİN, AMA MAN ADASI’NDA ŞİRKET KURARSAN ÖDEMEZSİN”

Demokrasi ile tek adam rejimi karşılaştırması yapan Kılıçdaroğlu, “Demokratik parlamenter sistem, benim gibi düşünmeyen insanların da özgürce düşüncelerini dile getirdikleri bir sistemdir. Demokratik parlamenter sistemde vatandaştan toplanan her kuruş verginin hesabı, vatandaşa verilir. Demokrasinin çıkış noktası da budur. Vatandaş sorar, ‘benden vergi aldın, hesabını ver’ der. Siyaset kurumu, hesabını vermek zorundadır” dedi.

Kılıçdaroğlu, konuşmasında Man Adası krizine de değinerek, “Dolmuşa bin, vergi ödersin, sakız al vergi ödersin, gözlük al vergi ödersin, elbise al vergi ödersin. Ama Man Adası’nda şirket kurarsan vergi ödemezsin. Man’dan buraya para gelirse gene ödemezsin. Şimdi buradaki ahlaki sorun şudur: Bu ülkede fakir fukara vergi verirken, devleti yönetenler, vergi vermemek için yakınları aracılığıyla her türlü numarayı yapıyorlar. O nedenle biz bunun üzerine gidiyoruz. Bu ülkede tüyü bitmemiş çocuk, vergi ödeyecek, bu Ankara’daki beyler, vergi ödememek için her türlü numarayı yapacaklar” diye konuştu.

“ÇOCUKLARIMIZA HESAP VERMEK ZORUNDAYIZ”

Parlamenter sistemin aksinin tek adam rejimi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti:

“Tek adam rejimini savunanlar şunu yapacak: Diyecekler ki ‘Başımızda bir adam olsun, elinde de bir sopa olsun, birisi kafasını kaldırdığı zaman sopayla vursun, ben öyle rahat ediyorum’. Onlar da gidip tek adam rejimine oy verecekler. Onların çocuklarına verecekleri bir hesap yoktur. Biz çocuklarımıza hesap vermek zorundayız. Biz daha güzel Türkiye’de birlikte yaşamak zorundayız” ifadelerini kullandı.

“SARAY’A KÖLELİK YAPANLAR, HAKİM DE OLAMAZLAR, SAVCI DA”

Bir kişinin can ve mal güvenliği bir kişinin iki dudağı arasına hapse edilmiş olur. ‘Bunu atın içeri, bu gazeteci fazla yazdı, atın bakalım bunu içeri.’ Hakime telefon edip, ‘Bunu biraz daha içeride tutun. Ben ne zaman izin verirsem, o zaman bunu serbest bırakın’. Savcı kulağını dikecek, ‘Saray’a bakalım nasıl talimat gelecek. O talimata göre iddianame düzenleyeyim’. Ne diyor, ‘Ey Kılıçdaroğlu, niye söyledin?’ Savcı daha lafı duyar duymaz fezlekeyi yazıp Meclis’e gönderiyor. Senin savcılığın batsın. Sen savcı bile değilsin. Saray’a kölelik yapanlar, hakim de olamazlar, savcı da olamazlar”.

“BİZİM MÜCADELEMİZ, KADIN-ERKEK MÜCADELESİDİR”

Bir de kalkıp diyorsun ki ‘ benim ülkemde demokrasi var’. Kardeşim, senin ülkende demokrasi yok. Bu ülkede şu anda tek adam rejimi var. Bizim mücadelemiz, demokrasi mücadelesidir. İnsan hakları mücadelesidir, kadın-erkek mücadelesidir, yargının bağımsızlığı mücadelesidir, medya özgürlüğü mücadelesidir. Hapishanelerinde milletvekili olan, gazeteciler olan, üniversitelerinden akademisyenlerin atıldığı bir ülke, demokratik bir ülke değildir. Demokrasi yoktur bu ülkede.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.