Öne Çıkanlar tesk genel başkanı bendevi palandöken kılıçdaroğlu palandöken şehit fetö Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel esnaf Akşener DEVA PARTİSİ Genel Başkanı Ali Babacan yunanistan ABD Başkanı Donald Trump deaş

Kılıçdaroğlu’ndan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Kıraathane Yanıtı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Millet Kıraathaneleri kuracağız” sözüne ilişkin, “Niçin? işsiz sayısı daha çok artacak. Nereye gidecek bu vatandaşlar, kıraathanelere gidecek. Bu  işsizliğin itirafıdır. 'Ben ülkeyi yönetemiyorum, ekonomiyi yönetemiyorum, binlerce, milyonlarca işsiz yaratacağım', onların gideceği tek yer var, kıraathaneler. Cumhur İttifakı'na oy vermek isteyen vatandaşımın vicdanına sesleniyorum. Sen kardeşim oyunu kullanırken kıraathaneden mi yanasın fabrikadan mı yanasın. Çalışandan mı yanasın, çalışmayandan mı yanasın. Hayatımda böyle bir şey duymadım” dedi.

Kılıçdaroğlu, Alanya Kültür Merkezi’nde muhtarlar, STK temsilcileri ve turizmciler ile toplantıda bir araya geldi.  

“DÜŞÜNEREK SANDIĞA GİDİN”

Kılıçdaroğlu konuşmasında özetle şunları söyledi:

“Türkiye’nin çok ciddi sorunları var. Değişime ve dönüşüme ihtiyacımız var. 24 Haziran’da sandığa gideceğiz. Benim sizden istediğim tek şey var. Düşünerek sandığa gidin. Kendinizi, çevrenizi, ailenizi, çocuklarınızı düşünerek sandığa gidin ve oyunuzu öyle kullanın. Gün sıradan bir seçimin yapıldığı gün değildir.

Eğer sağlıklı ve tutarlı bir turizm politikası oluşturursanız, planlarsanız, tanıtırsanız herkes gelir. Tanıtmadığımız için şikayet ediyoruz. Turist gelmiyor diye şikayet ediyoruz. Şikayeti kime yapacağız. Turist niye gelmiyor? İzlenen yanlış politikalardan nedeniyle gelmiyor.

“ÖNYARGILARIMIZLA SANDIĞA GİDİP OY KULLANMAYALIM”

Bizim neyimiz eksik, tanıtımımız yok, politikamız yok. Onun için sizlere söylüyorum, önyargılarımızla sandığa gidip oy kullanmayalım. Düşünerek oy kullanmak zorundayız. Türkiye’nin geleceğini düşünerek oy kullanmak zorundayız. Eğer demokrasi yoksa bir ülkede, turist gelmez. OHAL var. Niye OHAL var? Suriye gibi bir tabloyla mı karşı karşıyayız, hayır.

Yargı bağımsız ve tarafsız değilse orada hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Bugün siyasal iktidar hatta bir kişi herhangi bir otel sahibinin, 5 yıldızlı otel sahibinin mal  varlığına bir kararname ile el koyabilir. Sahibini gözaltına aldırabilir. Tutuklatabilir. Bu mudur demokrasi?

Yargı bağımsızlığı çok önemlidir. Güçler ayrılığı ilkesi çok önemlidir.

“ONUN ADI DİKTA YÖNETİMİDİR”

Yasama, yargı, yürütme ve medya bu dört güç bir arada ve birbirini denetleyen mekanizmalar olarak hayata geçtiği andan itibaren o ülkede demokrasi vardır. Eğer demokrasiden kast edilen bir kişi söyleyecek herkes ona ‘evet’ diyecek, o demokrasi değildir, onun adı dikta yönetimidir. Demokrasi ortak paydamız olmak zorundadır.

“ZİNHAR HAYIR”

Demokrasi konusunda önemli bir ilkemiz var. Güçler ayrılığını yeniden inşa etmek, demokratik parlamenter sistemi Türkiye’ye yeniden getirmek. Biz bunu söylediğimiz zaman bize diyorlar ki siz eskiye mi dönmek istiyorsunuz, zinhar hayır. Eskiyi en çok eleştiren biziz.

Eski sisteme darbe hukukunun egemen olduğu eski sisteme asla dönmek istemiyoruz. Yapmak istediğimiz demokratik parlamenter sistem. Ne demektir demokratik parlamenter sistem, hiçbir vesayeti kabul etmeyen sistem demektir.

Demokratik parlamenter sistemden anladığımız parlamentonun üzerinde hiçbir vesayetin olmadığı bir sistemdir.

“MİLLİ İRADENİN PARLAMENTOYA TAM YANSIMASINI SAVUNUYORUZ”

Dünyada hangi demokraside var yüzde 10 seçim barajı, hiçbir demokraside yok. Kim getirdi, darbeciler getirdi, kim savunuyor, darbeciler savunuyor, 20 Temmuz darbecileri savunuyor. Biz neyi savunuyoruz, milli iradenin parlamentoya tam yansımasını savunuyoruz.

“BİR ÜLKENİN GELECEĞİ BİR KİŞİYE TESLİM EDİLMEZ”

Bizim savunduğumuz demokratik parlamenter sistem darbe hukukundan arınmış gerçek anlamda bir demokratik sistemdir. Biz bunu savunuyoruz. Geriye dönelim, 12 Eylül darbe hukukunu aynen muhafaza edelim, hayır bunu savunmuyoruz, asla ve bir ülkenin geleceği bir kişiye teslim edilmez. Dünyada böyle bir örnek yoktur. Ama tarihte var. Bir kişiye teslim edilen ülkeler bugün tarih sahnesinden tamamen silinmişlerdir.

24’ünde sandığa gideceğiz. Demokrasiyi savunmak sadece benim görevim değil. Hangi partiye oy verirse versin bütün vatandaşların ortak görevi olmak zorundadır. Eğer bunu yapmadığımız takdirde Türkiye’yi geriye doğru götüreceğiz, dünya liginde gerilere düşeceğiz. Zaten düştük. 16 yılın sonunda geldiğimiz nokta şu, bu ülkenin çocuklarının yüzde 90’ı niteliksiz okullara gidiyor.

CUMHURBAŞKANI’NA YANIT

Efendim ‘şimdi kıraathaneler yapılacakmış’. Niçin? İşsiz sayısı daha çok artacak. Nereye gidecek bu vatandaşlar, kıraathanelere gidecek. Bu  işsizliğin itirafıdır. 'Ben ülkeyi yönetemiyorum, ekonomiyi yönetemiyorum, binlerce, milyonlarca işsiz yaratacağım', onların gideceği tek yer var, kıraathaneler. Fabrikalar yok. Çalışan yok. Fabrika kuracağız yok. Peki Türkiye’yi çağdaş uygarlığa nasıl ulaştıracağız. Cumhur İttifakı'na oy vermek isteyen vatandaşımın vicdanına sesleniyorum. Sen kardeşim oyunu kullanırken kıraathaneden mi yanasın fabrikadan mı yanasın. Çalışandan mı yanasın, çalışmayandan mı yanasın. Hayatımda böyle bir şey duymadım. 'Millet bahçeleri yapacağız'. Elin oğlu uzaydan altın getirmeyi düşünüyor. Yeşil alan mı bıraktın millet bahçeleri için. Hepimizin düşünmesi lazım. Özellikle 'ben gideceğim Cumhur İttifakı'na oy vereceğim' diyen vatandaşlarıma sesleniyorum. Senin çocukların niteliksiz okula gitmeyi hak ediyor mu kardeşim, hak etmiyorsa niçin oy veriyorsun. Bak bir öğretmen var, temiz bir öğretmen var. Adı da Muharrem İnce, niye vermiyorsun kardeşim. Yalanı yok. Dolanı yok. Mal götürmesi yok. Sadece ve sadece bu ülkeye hizmet etmek istiyor.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Fireni patlamış bir kamyondayız, yokuş aşağı gidiyoruz, nereye çarpacağımız belli değil. Eğer 16 yılın sonunda ‘bu ülkede kıraathane açacağız’ diyorsa bu iş bitmiştir, bu iş tamamdır artık. Kıraathaneye kim gider ya emekliler gider ya işsizler gider. Çalışan adamın kıraathanede ne işi var?” dedi.

“KIRAATHANELERİ KURMAK İÇİN Mİ BORÇ ALDIN”

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasında özetle şunları söyledi:

“Ne yapacağız. Öğretmenler için bir öğretmenler meslek kanunu çıkaracağız. Hiçbir öğretmen yoksulluk sınırın altında aylık almayacak. Bütün öğretmenler kadrolu olacak.

Şu anda Türkiye fiilen yönetilmiyor. Türkiye’yi yönetenler egemen güçler. Borç almışsınız. Bir şeyi son derece haklı olarak söylüyor Sayın Erdoğan, borç alan emir alır, nitekim emir alıyorlar.

Sırayla Londra’ya gidiyorlar. Faiz lobisi orada, para babaları orada. Kendisi gitti olmadı, bakanını gönderdi olmadı, bürokratlarını gönderiyor, herkesi gönderiyor, gidin yalvarın, yakarın, bize borç versinler. Sonra Türkiye’ye geliyor ‘efendim bize karşı dış oyunlar oynanıyor’, borçlanan sensin, gidip yalvarıp yakaran sensin borç almasaydın. Hangi gerekçeyle borç aldın sen kardeşim. Kıraathaneleri kurmak için mi borç aldın.

“2 TRİLYON DOLAR PARA HARCADIN, KARAKAYA BARAJI MI YAPTIN”

1923- 2002, 79 yılda harcanan para miktarı 713 milyar dolar. 2003-2017 son 14 yılda harcanan para ne kadar, 2 trilyon 94 milyar dolar.

2 trilyon dolar para harcadın, Karakaya Barajı mı yaptın, Keban Barajı mı yaptın, Atatürk Barajı mı yaptın? Allah rızası için bir şeker fabrikası mı açtın? Ne yaptın 2 trilyon dolarla. Cevabını bekliyorum.

Kim memnun bu düzenden. Bu düzenden memnun olan bir sınıf var, o sınıfın adı da rantiyeciler. Efendim diyorlar köprü yaptık. Köprüyü bu 2 trilyon dolarla yapmadın ki köprüyü müteahhide yaptırdın.

2 trilyon 94 milyar dolar parayı 14 yılda nereye harcadın?

“EKSİK OLAN NAMUSLU SİYASET”

Para yok diyorlar, para var, eksik olan namuslu siyaset. Eğer siz vatandaştan topladığınız verginin her kuruşunun hesabını vermezseniz siyasetiniz namuslu siyaset olarak tanımlanmaz. Hem dinden imandan bahsedeceksin hem kul hakkı yiyeceksin. Bu milletin karnı palavraya artık doydu. Artık değişim zamanı.

İlk yapacağımız işlerden birisi KHK ile görevine son verilen bütün akademisyenleri onurlarıyla şerefleriyle yeniden fakültelerine iade etmek olacak.

“NİYE EKONOMİDEN SÖZ ETMİYOR”

Bütün mitinglerde Sayın Erdoğan konuşuyor. Niye ekonomiden söz etmiyor, niye dış politikadan söz etmiyor? Hakkını da yemeyeyim, söz ediyor, nasıl, ‘25 Haziran’dan sonra’ diyor. 25 Haziran’dan sonra zaten olmayacaksın ki orada Muharrem İnce olacak.

Bir ülkenin dış politikası milli olmak zorundadır. Son 8 yılda dış politika maceracı bir alana doğru evrilmiştir.

Suriyeliler burada birinci sınıf vatandaş. Bizim vatandaşımız da ikinci sınıf vatandaş. Suriyeli dükkan açar vergi ödemez.

İki temel adım atacağız. Bir; Sayın Muharrem İnce cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğunda ve Millet İttifakı parlamentoda çoğunluğu sağladığında Avrupa Birliği ile uyum yasalarını yeni bir fasıl açılmasını beklemeden tamamını TBMM’den geçireceğiz.

İki; Sayın Muharrem İnce cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğunda ilk yapacağı işlerden birisi üç ülkeyi ve üç ülkenin devlet başkanını ziyaret etmektir, İran’a, Irak’a ve Suriye’ye gidecek.  

“EN GEÇ 4 YIL İÇİNDE TÜRKİYE’Yİ DOLARA BOĞACAĞIZ”

En geç 4 yıl içinde böyle döviz aramak için gidip birilerine yalvarmayacağız, en geç 4 yıl içinde Türkiye’yi dolara boğacağız, döviz gelecek Türkiye’ye. Nasıl? borçlanarak değil, üreterek çalışarak ve alın teri dökerek yapacağız.

“SANDIĞA GİDEN BÜTÜN VATANDAŞLARIMIN VİCDANINA SESLENİYORUM”

Sandığa giden bütün vatandaşlarımın vicdanına sesleniyorum. Türkiye’de demokrasiyi yok etmeye kimsenin hakkı yoktur. Ve bizler düşünerek ve çocuklarımızı,bayrağımızı, vatanımızı, geleceğimizi düşünerek, bizler bölgemizin yıldızı olacağız bu iddiayı düşünerek sandığa gitmek zorundayız ve oyumuzu öyle kullanmak zorundayız. 

“NEREYE ÇARPACAĞIMIZ BELLİ DEĞİL”

Fireni patlamış bir kamyondayız, yokuş aşağı gidiyoruz, nereye çarpacağımız belli değil. Londra’dan borç bara istiyorlar, döviz istiyorlar ve talimat alıyorlar, emir alıyorlar. Başkalarından emir ve talimat alanlar ülkeyi yönetemez.

“EĞER 16 YILIN SONUNDA ‘BU ÜLKEDE KIRAATHANE AÇACAĞIZ’ DİYORSA BU İŞ BİTMİŞTİR”

Vatandaşım diyecek ki kusura bakma kardeşim, artık tamam diyecek, yeter. 15 yıl 16 yıl denedik seni, geldiğimiz nokta bu.

Eğer 16 yılın sonunda ‘bu ülkede kıraathane açacağız’ diyorsa bu iş bitmiştir, bu iş tamamdır artık. Kıraathaneye kim gider ya emekliler gider ya işsizler gider. Çalışan adamın kıraathanede ne işi var?”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.