Öne Çıkanlar AİLE bahçeli kasımpaşa erhan çelik YDG-H güney kore orman ve su işleri bakanlığı mustafa sağır mevlüt çavuşoğlu akdeniz üniversitesi Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı ankara

Kılıçdaroğlu’ndan Cumhurbaşkanı’na İdlib Yanıtı: Ortadoğu Bataklığına Sen Sokmadın Mı?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik, “Ben ne söylediğimi gayet iyi biliyorum. Ortadoğu bataklığına Türkiye’yi soktun, şimdi faturayı bu ülkenin garibanına, fakir fukaranın çocuğuna çıkarıyorsun, dedim. Evet, çıkarıyorsun. Ortadoğu bataklığına sen sokmadın mı?” dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı özetle şunları söyledi:

“Ortadoğu kaynıyor. Biz zamanında dedik ki ya bu Ortadoğu bataklığına girmeyin. Bizi Esadçı ilan ettiler. Yapmayın, yanlış yapıyorsunuz dedik. ‘Efendim siz ülkeyi sevmiyorsunuz’ dediler. Bakın Ortadoğu bataklığı kimseye hayır getirmez dedik. ‘Siz bu konuyu bilmiyorsunuz’ dediler. Dün 4 şehidimiz geldi. Çıktım, dedim ki evet İdlib’e gidilecek, niçin mecbur bıraktılar, mecbur bıraktılar. Onlar stratejiyi ürettiler, bunlar da o stratejinin gereği olarak İdlib’e gitmek zorunda kaldılar. Gitmeli mi evet gitmelidir. Ama gelen her şehidin sorumlusu bu sarayda oturan zattır dedim. Vay efendim sen 5 dakika önce böyle söyledin, 5 dakika sonra şunu söyledin, ben ne söylediğimi gayet iyi biliyorum.

Ortadoğu bataklığına Türkiye’yi soktun, şimdi faturayı bu ülkenin garibanına, fakir fukaranın çocuğuna çıkarıyorsun dedim. Evet, çıkarıyorsun.

“Durup Dururken Türkiye’yi Suriye Bataklığının Bir Parçası Haline Kim Getirdi?”

Ortadoğu bataklığına sen sokmadın mı? 5 tane soru sordum. Dedim bu soruları bir düşün bakalım, bir düşün kim neyi anlıyor, anlamıyor bir bilelim, beş soruyu okumak isterim.

Bir; durup dururken Türkiye’yi Suriye bataklığının bir parçası haline kim getirdi? Hükümet getirdi. Başındaki adam getirdi. Sarayda oturan zat getirdi. Durup dururken bir gece ansızın dost olan Suriye düşman Suriye oldu.

İki; dostu Esad olanın nasıl oldu da bir süre sonra düşmanı Esad oldu. Ne oldu da oldu?

Üç; kimin zamanında Suriye’deki kendi topraklarımızdan Süleymanşah Türbesini kaçırmak zorunda kaldık?

Suriye’ye girecek ve 24 saatte Şam’daki Emevi Camii’nde namaz kılacaktı, nasıl oldu da tam tersi gerçekleşti ve 4 milyon Suriyeli Türkiye’ye girdi, nasıl oldu?

Beş; Türk askerinin İdlib’e girme ve Esad’ın yanında yer alma stratejisi kime ait? Şimdi Esad’ın bir numaralı adamı. Bu kimin yanlış stratejisinin çöktüğünü gösteriyor?

“Ülkeyi Bu Hale Kim Soktu?”

Erdoğan’a dedim, bunları düşün, hadi televizyondan karşıma çıkmaktan korkuyorsun, bari düşünmekten korkma, bunları bir otur düşün bakalım. Ülkeyi bu hale kim soktu?

"Bütün Dualarımız Deniz Bey İle Birlikte"

Önceki Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal hastanede yatıyor. Bütün dualarımız Sayın Baykal ile birlikte. Bu sabah yeni bir ameliyat geçirdi. Sağlık durumunun iyi olduğunu arkadaşlarımız ifade ettiler.

Deniz Baykal bir kararlılığın ismidir. Demokrasiye bağlılığın ismidir. Deniz Baykal askeri darbe dönemlerinde bile hapse girerken demokrasiyi katıksız savunmuş bir liderdir. O nedenle hem Türkiye’nin hem bizim Deniz Baykal’a borcumuz vardır.

Deniz Baykal Türkiye’yi demokrasiye taşıyan isimlerden birisidir. Bütün dualarımız Deniz Bey ile birlikte, inşallah kısa sürede sağlığına kavuşur ve aramıza gelir, onu özledik, inşallah sağlığına kavuşacak ve bizimle olmaya devam edecektir.

"Olmayan Bir Suçtan Ceza Kesildi"

Enis Berberoğlu milletvekili arkadaşımız. Olmayan bir suçtan ceza kesildi kendisine. Bir üst mahkeme bütün bunların tamamını bozdu, bozdu ama kendisi yine hapiste. Merak ettiğim şu, bozulmuş kararın tutukluğu olur mu? O zaman bu tutukluluğun olmaması gerekiyor.

"Adaleti Sağlamak Benim Değil Yargının Görevidir"

Eğer olmayan suçtan bir kişi hala hapiste ise onu dışarı çıkarmak benim değil yargının görevidir. Adaleti sağlamak benim değil yargının görevidir. En üst yargı organlarından birisi olan Anayasa Mahkemesi'ne büyük görevler düşüyor. Anayasa Mahkemesi bu ülkenin teminatıdır. Tıpkı Yargıtay, tıpkı Danıştay gibi.

AYM’ye Seslendi

Anayasa Mahkemesi'nin AİHM kararı çıkmadan önce adalet dağıtması lazım. Artık görev büyük ölçüde yargının elindedir. Yargı adaleti dağıttığı sürece toplumda kaybettiği itibarı kısa süre içinde kazanacaktır. Hakkı da hukuku da adaleti de bu ülkeye getireceğiz. Geciken adalet en büyük adaletsizliktir. Umarım Anayasa Mahkemesi kısa süre içinde daha önce verdiği kararların arkasında durur ve kararını verir.

“Önce Sen Ağzını Bir Yıka Sonra Ecevit’i Ağzına Al”

Kıbrıs’ta soydaşlarımız katledilirken buna tahammül edemeyen, bütün baskılara rağmen Kıbrıs’ta barışı sağlayan kişidir Bülent Ecevit. Milli olmaya özen göstermiştir. Her zaman ve her ortamda ülkenin çıkarlarını savunmuştur. Ama siz ülkenin cumhurbaşkanlığı koltuğunda otururken Ecevit’in yaşlılığını ve hastalığını istismar ederek Ecevit’e dil uzatırsanız sana deriz ki dur arkadaş orada, önce sen ağzını bir yıka, ondan sonra Ecevit’i ağzına al.

"Ebediyete İntikal Edenlerin Arkasından Sadece Rahmet Okunur"

Hayatım boyunca kim olursa olsun bu ülkede taş taş üstüne koymuşsa ve ebediyete intikal etmişse arkasından en küçük bir laf etmem, en küçük bir laf. Bunlar siyasi rakiplerimiz olabilir, bunlar devlet adamı olabilir, bunlar sıradan insanlar olabilir ama ebediyete intikal edenlerin arkasından sadece ve sadece rahmet okunur. Hem Müslüman olacaksınız hem öbür dünyaya ebediyete intikal etmiş insanların aleyhine konuşacaksınız Müslümanlıkta böyle bir kural yoktur, yoktur böyle bir şey.

Rahmetli Ecevit ne yaptı? Cebini mi doldurdu rahmetli Ecevit? Köşeyi mi döndü rahmetli Ecevit? Malı mı götürdü rahmetli Ecevit? Devleti mi soydu rahmetli Ecevit? Onurlu ve dik durdu, halkının, ülkesinin çıkarlarını sonuna kadar savundu.

Bir fotoğraftan yola çıkıp onu eleştiriyorsunuz, ya insanda biraz vicdan olur, insan da biraz ahlak olur, insan da biraz tutarlılık olur, insan da biraz insan olma duygusu olur. Bir insan insanlığını kaybetmişse bu tür bataklıklara yeri geldiğinde saplanabilir.

"Askerin Başına Çuval Geçirilirken Beyefendi Neredeydi Acaba?"

Askerin başına çuval geçirilirken beyefendi neredeydi acaba? Gazeteciler soruyor. 'Müzik notasından mı söz ediyorsunuz' diye. Korktu elini dahi kaldıramadı, dilini daha kullanamadı ama Ecevit’e gelince kapı gibi dili var.

"Mangal Milliyetçiliği"

Ege Adaları, bize ait olan adalar işgal altında. Beyefendi milliyetçilik edebiyatı yapıyor. Dedim ki senin milliyetçiliğin mangal milliyetçiliğidir, otururlar ya mangalın başında bir sürü dedikodu üretirler. Aynen öyle. Bize ait olan adalar işgal ediliyor, beyefendiden tık yok ama Ecevit vefat etmiş diyor ki nasıl olsa kimse Ecevit’in hakkını savunmaz, en iyisi bindir Allah bindir, üstüne gideyim. Yok öyle.

"Sen O Fotoğrafını Görmüyor Musun?"

Ecevit rahmetli gitti birisinin dizinin dibine mi çöreklendi, bu gitmişti değil mi birisinin dizinin dibinde oturuyordu, sen o fotoğrafını görmüyor musun?

"Sen Kabile Devleti Yapma Diye Mücadele Ediyoruz"

Öyle bir dil kullanıyor ki Türkiye Cumhuriyeti kabile devleti değildir, diyor. Şunu çok iyi bileydin. Türkiye Cumhuriyeti zaten kabile devleti değil. Ama sen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kabile devleti yapmak için özel olarak mücadele ediyorsun. Biz de sen kabile devleti yapma diye mücadele ediyoruz.

İsrafa, şaşaya görüntüye düşkün olan devlettir kabile devleti. 1100 yataklı kendine yer yaptıracaksın, saray yaptıracaksın, yetmeyecek Marmaris’te 350 yataklı yazlık yapacaksın sonra kalkacaksın kabile devletten söz edeceksin, vallahi bunu yapar oralarda oturursan bütün dünya zaten burası demokratik bir devlet değil kabile devlet diye bakacaktır. Millet aç, sen saraylarda yaşayacaksın.

"Her Gecede Ayrı Bir Odada Yatacaksın, Niçin Korkudan"

1100 odalı ve oturacaksın ve her gecede ayrı bir odada yatacaksın, niçin korkudan. Kabile devlette kabile reisi vardır. Kabile reisi talimat verir, herkes ona uyar. Kabile reisi diyor, ‘efendim bu kanun mutlaka çıkacak Meclis’ten’. Kim söylüyor, kabile reisi söylüyor. Niçin kabile reisi diyorum çünkü TBMM Başkanı’ndan tık yok.

"Adı Milletvekili Reisin Elemanları"

Bir de reisin burada elemanları var, adı milletvekili reisin elemanlarının, kendi partisinin milletvekili. Bunun adı kabile devletinin kabile reisi, gelir talimat verir, bunlar da el kaldırır ve indirirler. Millet sizi buraya 19 Mayıs hareketleri yapın diye mi gönderdi yoksa milletin çıkarlarını savunun diye mi gönderdi? Tutturmuş, efendim bizim 1500 tane silaha ihtiyacımız var, ne için, kabile reisini korumak için. O kendi can ve mal güvenliğini korumak için Amerika’ya diyor ki bana 1500 tane silah ver. Buna izin vermeyeceğiz.

"Yaklaşık 77 Milyon Dolar Para Lobi Şirketlerine Ödendi"

Biliyorsunuz bu kişi çok sık aldatıldığını ve kandırıldığını söyler. Barzani kandırdı, FETÖ kandırdı, PKK kandırdı, IŞİD kandırdı, El Nusra kandırdı, herkes kandırıyor. Amerika’yla ilişkileri düzeltmek için dünyanın parasını verdiler oradaki lobi şirketlerine. Beyefendinin Amerika’yla ilişkileri düzeltmek için ödediği paranın miktarını söylüyorum,76 milyon 965 bin 507 dolar yani yaklaşık 77 milyon dolar para lobi şirketlerine ödendi, peki sağlandı mı bir barış, hayır, ilişkiler düzeldi mi, hayır.

“Vallahi Bunların Yatacak Yeri Yok”

Aramızda maden işçileri var. Eskişehir Mihalıççık İlçesi Koyunağılı Köyü’nde bulunan maden işçileri. 4 aydır maaş almıyorlar. Devlet yönettiğine göre bin maden işçisinin aylığını niye ödemiyorlar? Vallahi bunların yatacak yeri yok.

Bu iktidarı ben mi getirdim? Sen getirdin. Bu iktidara ben mi oy verdim. Hayır, sen oy verdin. Hiçbir laflarını tutmadılar. Şimdi sen de diyeceksin ki sandığa gidince, kusura bakma kardeşim beni perişan ettin ben de seni sandıkta perişan edeceğim. Ben senin oyuna talibim.

Çiftçilere Seslendi

Çiftçilerin tarım kredi kooperatiflerine borcu ne kadar, 4 milyar 300 milyon lira. Benim çiftçilere sözüm CHP iktidarında göreceksin o 4 milyar 300 milyon liralık borcu da faizini sileceğim.

“Sırbistan’dan Deyince De Bizim Aklımıza Sırbistan Kasabı Geliyor”

Sırbistan’dan 5 bin ton et ithal edeceğiz, löp et ithal edeceğiz. Sırbistan’dan deyince de bizim aklımıza Sırbistan kasabı geliyor, hani bir gecede 8 bin, 3 yılda 250 bin Müslümanı öldürenler, bir gecede 8 bin Bosnalı Müslüman, 3 yılda 250 bin Bosnalı Müslüman katledildi.

“Bu Löp Etin Nereye Gitmesi Lazım, Saraya Gitmesi Lazım”

Şimdi gidiyorsun onunla tokalaşıyorsun, 5 bin ton löp et alıyorsun. Bunlar bir kere Besmelesiz kestiler. Bu löp etin nereye gitmesi lazım, saraya gitmesi lazım. Niye saraya gitmesi lazım? Adam kul hakkı yemeye alışmış zaten, besmelesiz et yese ne olur, yemese ne olur? Millete yedirmesinler, saraya götürsünler. Sarayda istedikleri kadar yesinler.

Bu ülkenin bütün insanları, 80 milyonu bir avuç faizciye çalışıyor. Yaklaşık 3 yıllık sürede vatandaşların tüketici kredisi ve kredi kartları dolayısıyla bankalara ödedikleri faiz 127 milyar 673 milyon lira.

“Çünkü Sen Faizcilerin Adamısın”

15 yılda Ağustos’a kadar Türkiye’nin yabancılara bir avuç yabancıya ödediği faiz miktarı 144 milyar 892 milyon dolar. Faizi indirsene. Çıkar bir kanun hükmünde kararname, de ki faizi sıfır yaptım. Niye yapmıyorsun, çünkü sen faizcilerin adamısın.

BM geçenlerde bir açıklama yaptı. Diyor ki sentetik uyuşturucu kullanımında, ölümlerde Türkiye Avrupa birincisi. Son 10 yılda uyuşturucu suçlarından cezaevlerinde yatanların sayısı yüzde 410 arttı. Uyuşturucu dolayısıyla yakalanıp tedavi için hastaneye yatırılan hastaların yüzde 10.9 yani yüzde 11’i 15 yaşından küçük çocuklar. Diyorum ya bunların yatacak yeri yoktur. Suç oranının en düşük olduğu belediyeler CHP’li belediyelerdir.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.