Öne Çıkanlar tesk genel başkanı bendevi palandöken kılıçdaroğlu Pandemi palandöken fetö şehit adana abd Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel tesk yunanistan tüik

“Korkak Değilsen Çık Karşıma Sana Açıkça Meydan Okuyorum”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a meydan okuduğunu belirterek, “İstediğin kadar kumpas kur yolundan dönen namerttir. Adaletten, haktan, hukuktan dönen namerttir. Şimdi ben bu zata açıkça meydan okuyorum. Onun sözleriyle söylüyorum, cesaretin varsa, korkak, Vandal, ödlek değilsen senin havuz medyanda, senin istediğin saatte gel birlikte 15 Temmuz'u tartışalım. Sarayın esiri olan o zata buradan sesleniyorum, sevgili kardeşim korkak, ödlek, Vandal değilsen çık karşıma. Çık. Sana açıkça meydan okuyorum. Cesaretin varsa çıkarsın. Kim doğruları söylüyor, kim söylemiyor millet öğrensin” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Terör örgütü tarafından öldürülen Öğretmen Necmettin Yılmaz’ın herkesin onuru, gururu olduğunu ifade ederek, terörle mücadelenin insan üstü çabayla sürdürüldüğünü belirten Kılıçdaroğlu, her gün şehitlerin geldiğini, PKK, FETÖ, DHKP-C, El Nusra kim yaparsa yapsın terörü lanetlediklerini söyledi. Türkiye’de kimsenin hayatının ucuz olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Kim ortam hazırlıyorsa, kim terörü destekliyorsa, kim Habur’da çadır mahkemeleri kuruyorsa hepsine lanet olsun diyoruz. Kim terör örgütüyle masaya oturuyorsa, kim valilere talimat verip 'Aman bunlar PKK’lı bunlara dokunmayın diyorsa hepsine ama hepsine lanet okuyoruz” dedi. Adalet yürüyüşüne değinen Kılıçdaroğlu, dünya tarihine bir not düştüklerini, adaletin yüceliğini anlatmaya çalıştıklarını anlattı.

Dünyanın en barışçıl eylemini gerçekleştirmenin huzuru içinde olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, yürüyüş sırasında provokasyon düzenlendiğini, saldırılar yapıldığını ancak kimsenin bu provokasyonlara izin vermediğini kaydetti.

“Onlar Da Biliyorlar Ki Bu Ülkede Adalet Yok”

Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü'nü neden yaptığını şu ifadelerle anlattı:

“Bu yürüyüşü bu ülkenin mazlumları için yaptık, hak, adalet, hukuk arayan mazlumları için yaptık. Bu yürüyüşü adalet arayan hapisteki gazeteciler için yaptık. Bu yürüyüşü açlık grevindeki Nuriye ve Semih kardeşimiz için yaptık. Bu yürüyüşü teröre karşı olduğumuz için yaptık. Bu yürüyüşü taşeron işçilerin hakları verilsin, tarım işçileri, malul sayılmayan gaziler, dosyası kapatılan ama hala adalet arayan Muhsin Yazıcıoğlu, KHK’larla üniversitelerden atılan bilim insanları, orman köylüleri, hapisteki askeri öğrenciler, er ve erbaşlar, hapisteki milletvekilleri için yaptık. Bu yürüyüşü FETÖ’nün darbe girişimine karşı canını veren 250 şehidimiz ve 2 bin 193 gazimiz için yaptık. Bu yürüyüşü 'Şehitler ve gaziler arasında ayrım yapılmasın, ayrım yapan vatan hainidir' demek için yaptık. Bu yürüyüşü yetkileri elinden alınan Gazi Meclis’imiz, gayri meşru ilan ettiğimiz anayasanın dünyaya tanıtılması, Madımak ve Başbağlar, liyakat sistemi yeniden gelsin diye yaptık. Bu yürüyüşü sün 15 yılda 13 kez çalınan KPSS ve diğer sınavlar için yaptık. Bu yürüyüşü korkudan sesini çıkaramayan, can ve mal güvenliği olmayan iş dünyası için yaptık. Bu yürüyüşü FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıksın diye yaptık. Bu yürüyüşe her siyasi görüşten her yaştan insanımız katıldı. Yağmur, sis, güneş altında yürüdüm. Bu ülkede huzur, bereket olsun, kardeşçe yaşayalım diye yürüdüm. Niçin yürüdüm? Adalet için yürüdüm. Adalet, adalet, adalet… Rabbimin gönderdiği bütün peygamberler, bütün evliyalar, bütün enbiyalar adalet için mücadele etmişlerdir. Biz de onların yolundan adalet için mücadele ettik, onların yolundan yürüdük. Ülkeyi yöneten dedi ki, ‘sokaklarda adalet sokakta aranmaz.’ Sokakta demokrasi aranıyor, demokrasi için mücadele ediliyor, 250 şehidimiz var. Demokrasi niçin var, devlet için var. Adalet yoksa devlet mi olur? Önce ahlak, önce inanç, önce kimlik bunların hepsi bir araya gelse bile adalet olmadan hiçbir şey olmuyor. Adalet olacak. Devletin temelidir, insanlığın ahlakın temelidir. Neden milyonlar yürüdü, miting meydanlarına geldi? Adalete susamış bir toplumun aynasıydı orası. Bu ülkede niçin yürüyorsunuz sokaklarda diyorlar ama adalet var niye yürüyorsunuz diyemiyorlar. Çünkü onlar da biliyorlar ki bu ülkede adalet yok.”

“FETÖ İle Mücadele İktidara Kim Muhalifse Onunla Mücadeleye Dönüştü”

İlk kez bu hükümet döneminde KHK’larla haksızlığa uğrayan kişilerin adalete erişim hakkının kısıtlandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, vicdanları yarayan en tipik örneğin ise İbrahim Kaboğlu olduğunu, ders vermek için yurtdışına çıkmasına bile izin verilmediğini anlatarak, “Böyle bir adaletsizliği dünya tarihi yazmamıştır. Biz adalet diye boşuna mı yürüdük” dedi.

İki tane 15 Temmuz olduğunu, birinin halkın, birinin de sarayın 15 Temmuzu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Halkın 15 Temmuzu, 250 şehidimiz, gazilerimiz, başımızın üstüne. Sokağa çıktılar aslanlar gibi mücadele ettiler, hayatlarını feda ettiler, onlar bizim evlatlarımız. Onlar demokrasiye sahip çıktılar, onlar TBMM’ye, milli iradeye sahip çıktılar. Onlar mücadele ettiler. Onların mücadelesi hakkın, insanlığın, demokrasi mücadelesidir. Halkın 15 Temmuzu başımızın üzerine. Bir de sarayın 15 Temmuzu var. Halkın 15 Temmuz'unu fırsat bilip, 20 Temmuz'da sivil darbeyi gerçekleştirenler. İkisini birbirinden ayıracağız” diye konuştu.

Demokrasilerin özünün toplumsal uzlaşma olduğunu kaydeden CHP lideri Kılıçdaroğlu, darbeden sonra bütün partilerin, sivil toplum örgütlerinin bir araya geldiğini, herkesin darbeye karşı çıktığını ifade ederek, “Ne oldu Türkiye birden bire gerilim ortamına sürüklendi. Biz 'demokrasi, yargı bağımsızlığı', biz 'hızla normalleşelim Türkiye bu darbe ortamından uzaklaşsın' dedik. Ama onlar OHAL ilan etiler. Binlerce kişinin haklı, haksız işine son verdiler. Bir süre sonra FETÖ ile mücadele iktidara kim muhalifse onunla mücadeleye dönüştü. İbrahim Kaboğlu’nun, Cumhuriyet, Sözcü Gazetelerinin yazarlarının, muhabirlerinin, yöneticilerinin FETÖ ile ne ilgisi var. Bütün hayatları FETÖ ile mücadele ile geçmiş” dedi,

“Teslim Edenleri Lanetliyorum, Hesabını Verecekler Onlar”

Can Dündar ve Erdem Gül’ün 1 Nisan’daki duruşması görüşüldükten bir süre sonra TBMM’ye CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’la ilgili bir fezleke geldiğini, bu fezlekede 12 tane delil ve tutanaklar olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“Engin Özkoç’a niçin o davaya katıldın ve slogan attın diye suç duyurusu geliyor TBMM’ye. Peki Engin Özkoç orada mı, hayır değil. Nasıl oluyor da 12 sahte delil hazırlıyorsun? Nerede Engin Özkoç, Sakarya’da. Bu savcılara sesleniyorum; siz gerçekten savcı mısınız? Sarayın savcıları Cumhuriyet savcısı olamaz. Bu geçmişte bir milletvekilinin Manisa’dayken Ankara’da suikast düzenlenmesi ve FETÖ örgütüne kozmik odanın teslim edilmesi tutanağına benziyor. Aynı olay. Bülent Arınç neredeydi Manisa’da, nerede suikast düzenleniyordu, Ankara’da. Manisa’daki milletvekiline Ankara’da suikast düzenleniyor ve devletin bütün sırları FETÖ örgütüne teslim ediliyor. Teslim edenleri lanetliyorum, hesabını verecekler onlar.”
 
“Hiç Konuşmayalım Kapatın Muhalefeti”

İç tüzük değişikliğine değinen Kılıçdaroğlu, “Şimdi TBMM’ye iç tüzük getirmişler, ‘efendim muhalefet parlamentoda fazla konuşuyor.’ İyi, hiç konuşmayalım, kapatın muhalefeti, böyle bir şey olmasın. Biliyorsunuz Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bir siyaset akademisi var. O akademide dersler verilir. Onuncu dönem ders notlarında bir akademisyenin yazdığı bölümü aynen okuyorum. ‘Ayrıca siyaset sadece demokratik yollarla yapılmaz ya da siyaset denilince akla sadece barışçı yollar gelmez. Kendi politikalarınızı yürütmenize engel olabilecek muhalefeti fiziken ortadan kaldırmak, hapsetmek, tehdit etmek, korkutmak, sindirmek de siyasi faaliyetin kapsamı içinde görülebilir.’ Bugünü anlatıyor. Şimdi ben bu ülkede 'Cumhuriyet'in savcıları nerededir' diye bir soru sormak istiyorum. 'Bu namuslu savcılar nerelerdedir' diye bir soru sormak istiyorum. Siyaset akademisinde öğretiliyorum, barışçıl yollarla olmaz, yakalayacaksın, hapsedeceksin, tutuklayacaksın, siyaset budur diyor, muhalefeti, sana karşı çıkan herkesi… KHK’larla FETÖ terör örgütü ile mücadele değil bütün muhalefetle mücadele sürecine Türkiye’nin sokulmasının temel nedeni işte bu anlatımdır ” diye konuştu.

“TBMM Başkanı Değil Saray’ın Emir Kuludur”

Hükümetin gündeminde kendisinin olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin bütün boyutları ile aydınlanmasını istediğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

“FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıksın diye bar bar bağırıyorum, hazret kızıyor bana ‘ödlek’ diyor. ‘Meclisin yetkisini elinden aldınız, tekrar iade edin’ diyorum hazret yine bana kızıyor bana ‘vandallar’ diyor. ‘Adil yargılama yapın, kurunun yanında yaş da yanmasın, haksızlık, adaletsizlik olur’ diyorum, hazret yine alınıyor ‘nankör’ diyor. Ben hukuk devletini savunuyorum, o dikta yönetimini savunuyor, ben mazlumdan yanayım, o zulmeden yana, ben İbrahim’den yanayım, o nemruttan yana. Oysa onun çok korktuğunu biliyorum. Ben korkmam verilmeyecek hesabımız yok ki. Kul hakkı yememişseniz, kimseye kötülük yapmamışsanız, herkesin hakkını ve hukukunu savunuyorsanız neden korkacaksınız? Ama o korkuyor. Öyle korkuyorlar ki şu davetiyeleri bile 3 sefer değiştirdiler, 15 Temmuz davetiyelerini. Niçin? Ya Kılıçdaroğlu gelip konuşursa, ya bizim tabana anlatırsa, onlar da dinlerse, ‘ya bu adam doğruları söylüyor diye düşünürlerse ne olacak bizim halimiz’ diyorlar. 3 sefer değiştirdiler. Kim değiştirdi? TBMM Başkanı değiştirdi. Niye değiştirdi. Tek adamın, tek otoritenin talimatı üzerine değiştirdi. TBMM Başkanı değil Saray’ın emir kuludur. İradesiz bir Meclis Başkanı olabilir mi? İradesi yok. Emin olun rüzgar gülü bile bu kadar hızlı dönmez. Meclis’te konuştum hepsinde şafak attı. Vay Kılıçdaroğlu niye böyle konuştu. Ben sabah konuştuktan sonra Meclis'te bütün konuşmalarını benim üzerine inşa etti. Kılıçdaroğlu, şunu yaptı, bunu yaptı, hesap verecek. İstediğin kadar kumpas kur yolundan dönen namerttir. Adaletten, haktan, hukuktan dönen namerttir. Şimdi ben bu zata açıkça meydan okuyorum. Onun sözleriyle söylüyorum, cesaretin varsa, korkak değilsen, Vandal değilsen, ödlek değilsen senin havuz medyanda, senin istediğin saatte gel birlikte 15 Temmuz'u tartışalım. Sarayın esiri olan o zata buradan sesleniyorum, sevgili kardeşim korkak, ödlek, Vandal değilsen çık karşıma. Çık. Sana açıkça meydan okuyorum. Cesaretin varsa çıkarsın. Kim doğruları söylüyor, kim söylemiyor millet öğrensin.” 
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.