Öne Çıkanlar AİLE Covid19 CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut gündem özeti Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk binali yıldırım cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan ClinicExpert Melatonin hormonu Nicolas Baldeyrou Bharat Biotech Mangal

MHP Lideri: Devletin İstihbaratı Ne İşle Meşguldür?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu.

Devlet Bahçeli, AKP ve CHP’nin HDP “muhafızlığının” şehitlerin kemiklerini sızlattığını dile getirerek, “AKP’nin 506 fezlekeyi görüşerek bir kereliğine dokunulmazlığı kaldıralım teklifi, CHP’nin ise kürsü haricinde tüm dokunulmazlıkları kaldıralım ifadesi HDP’ye uzatılmış zeytin dalıdır ve bu millet affetmeyecektir. İşte fırsat karşımızdadır. TBMM’nin önceliği HDP’lilerin dokunulmazlığını kaldırmak olmalıdır. Milli vicdan bu sayede müsterih olabilecektir. Kim vatana ihanet etmişse, kim teröre destek çıkmışsa, el birliği edelim, omuz omuza verelim, bu siyasi bölücülerin dokunulmazlığını kaldırarak doğruca adalete yollayalım. Sayın Davutoğlu, ‘hodri meydan’ diyorsun, ama asıl Türk milletinin çağrısını ve talebini görmezden, duymazdan geliyor, HDP’yi yanına alıyorsun” diyerek AK Parti ve CHP'ye seslendi.

2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı ile 2014 yılı Kesin Hesap Kanun Tasarısı’nın Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi münasebetiyle grup toplantılarına bir ay ara verdiklerini söyleyen MHP Genel Başkanı, “Her vicdan ve insaf sahibi insanımızın kabul edeceği üzere, Türkiye’miz kara ve korku dolu günlerden geçmektedir. Türk milleti dört bir yandan ateş altındadır. Zalimler korosu, hainler lobisi, kandan nemalanan caniler yığını ülkemizi markaja ve makasa almışlardır. Kimin Türklükle kapanmamış hesabı varsa, kimin Türkiye’ye kin ve nefreti bulunuyorsa, kimin Türk vatanı üzerinde gözü kalmışsa, bunların alayı birden aktif hale geçmişler, silah ve bombalarla devreye girmişlerdir. Yaşananlar kahredicidir” ifadelerini kullandı.

 

 

''NEVRUZ: TÜRK MİLLETİNİN NESİLDEN NESİLE TAŞIDIĞI BARIŞ VE BAYRAM MEŞALESİDİR''

Devamlı surette acılarına acı eklendiğini, gözyaşlarının sel olup aktığını dile getiren Devlet Bahçeli, “Bu nedenle Türk’ün bahar bayramı olan Nevruz’u buruk bir şekilde karşıladık, kederli bir ruh haliyle kutladık. Nevruz; Türk milletinin nesilden nesile taşıdığı barış ve bayram meşalesidir. Bu meşalenin altında birlik ve kardeşlik duyguları, dostluk ve dayanışma hasletleri canlı bir şekilde var olmuştur. Türk milleti Nevruzla birlikte yeni ve umut dolu günlerin geleceğine inanmış, buna güvenmiştir. Asırlar geçse de bu çok önemli tarihsel ve kültürel gerçek Türklüğün vicdan ve ruhunda bugüne kadar özenle korunmuş, safiyetle yaşatılmıştır. Bu yüzden Nevruz; yeniden doğuşun, bolluğun, bereketin, dirilişin, uyanışın, kardeşliğin, huzur ve esenliğin simgesi olmuştur. Nevruz yani Yenigün, doğanın göz alıcı renkleriyle kendisini göstermesinin yanında, geleceği umut ve cesaretle kavramanın da müjdesidir” diye konuştu.

Nevruzun, milleti müşterek kıvanç ve duyguda, ortak amaç ve kaderde buluşturan köklü bir kaynaşma fırsatı olması bakımından kendilerinin olduğunu ve kendilerine has kadim bir emanet olduğuna dikkat çeken Bahçeli, “Nevruz ateşi muhteşem Türk asırlarının kefili, en canlı görgü tanığı, en sağlam kültürel dokularından birisidir. Bu duygularla Türk milletinin Bahar Bayramı’nı kutluyor, Yenigün’ün bin yıllık kardeşliğimizin perçinlenmesi için tarihi bir eşik olmasını diliyorum” dedi.

 

 

 

''YANLIŞ NEREDE, SUÇLULAR KİM ?''

Türkiye’nin uzunca bir süredir terörizmin adeta açık ve canlı hedefi olduğuna değinen Genel Başkan Bahçeli, “Canlı bombalar şehirlerimizde kol gezmektedir. Bomba yüklü cinayet araçları ve içindeki katiller insanımıza ölüm ve dehşet saçmaktadır. Saldırıların biri biterken diğeri başlamaktadır” ifadelerine yer verdi.

20 Temmuz 2015’ten beri terör olaylarından dolayı 232 vatandaşın hayatını kaybettiğini, 691 kişinin de yaralandığını kaydeden Bahçeli, yine bu tarihten itibaren 145’i polis, 227’si asker, 7’si de korucu olmak üzere 379 kişinin de şehit olduğunu söyledi.

Toplumsal asayişin ve emniyetin alt üst olduğunu, hiçbir yerde huzur kalmadığını söyleyen Bahçeli, “Her gün kalkan al bayrağa sarılı şehit tabutlarından, peşi sıra gözyaşı döken anaların, babaların, gelinlerin, yavruların feryatlarından kahrolduk. Biz bu hallere nasıl düştük? Bu karanlık kuşağa nasıl girdik? Yanlış nerededir? Suçlular kimdir? Uzağa gitmeye gerek yoktur, bundan üç yıl evvel; terör bitiyor, silahlar susuyor, çatışmasızlık hakim oluyordu. Çözüm süreciyle beraber, ‘yeni bir evreye, yeni bir kulvara girildiği’ söyleniyordu. ‘Makus talihin değiştiği’ iddia ediliyordu” diyerek tepkisini dile getirdi.

 

 

''PKK'NIN SİLAH BIRAKMASI AKDENİZ'İN KURUMASI KADAR İMKANSIZDIR''

Çözüm süreciyle ilgili olarak her sözlerinde, her öngörülerinde haklı çıktıklarını belirten Bahçeli, “Biz, PKK’nın sözde çözüm ve barış sürecinde güçleneceğini, Türkiye’nin başına daha büyük belalar saracağını söylerken, Erdoğan MHP’ye kötü konuşuyordu. Çözüm süreci bu kıvam ve dozda giderse çok büyük siyasal, sosyal sorunlar doğuracak ve Türk milleti etnik temelli bölücüler tarafından tahrip edilecektir derken, AKP sözcüleri MHP’ye hücum ediyorlardı. Biz, ‘PKK’nın silah bırakması Akdeniz’in kuruması kadar imkânsızdır’ derken, havuz medyası PKK dışarı, umut içeri başlıkları atıyordu. Yine biz, ‘PKK silah bırakmaz, emellerinden vazgeçmez, terörü durdurmaz, bölücülükten dönmez’ dedikçe, AKP’li yöneticiler, ‘namlunun ucunda çiçekler açacak’ diyorlardı” açıklamasında bulundu.

Dün alınmayan tedbirlerin, 19 Mart’ta Taksim İstiklal Caddesi’nde ailesiyle birlikteyken ağır yaralanan Asya bebeğe fatura çıkardığını, pusetinin boş kalmasına yol açtığını, kendilerini de derin bir üzüntüye sevk ettiğini kaydeden Bahçeli, “Rabbim’den niyazım körpecik evladımızı annesine, babasına bağışlamasıdır. Dün gerçeklerden kaçınmanın bedeli, bugün canlı veya cansız bomba olmuştur. Dün terör örgütleriyle içli dışlı olmanın bugünkü sonucu şehadettir, hüsrandır, acı dolu haykırışlardır. İster PKK, ister IŞİD, ister DHKP-C olsun, bu kanlı çetelerin hepsi emperyalizmin güdümündedir, hepsi Türk düşmanlarının dümen suyundadır ve aynı pis yolun yolcularıdır. Ve de birbirlerinden esasta hiçbir farkları da yoktur. Bunlar zalimlerin maşası, küresel planların emrindeki paralı ve kiralık örgütlerdir. Kimin işine yarıyorlarsa, kimin projelerine uygun görülüyorlarsa onlar tarafından tutulan, kullanılan, yönetilen şerefsizlik, kalleşlik ve alçaklık numuneleridir” diye konuştu.

 

 

''TERÖRİST ÇADIRLARI TÜRKİYE'DE KURULURKEN ACABA ERDOĞAN NE YAPIYOR, NİYE MANİ OLMUYORDU''

“Diğer yandan Brüksel’de mülteci pazarlığı yapıp AB’nin gönüllü bekçiliğine talip olan Başbakan’ın, kurulan PKK çadırlarını muhataplarının yüzüne vurması elbette takdir edilecek bir davranıştır” diyen Bahçeli, “Cumhurbaşkanı ise birkaç gündür vatandaşlarımız tarafından yakılan Brüksel’deki terörist çadırını eleştirmekte, AB’ye güvenmediğini, dost olmadıklarını dillendirmektedir. Terörist çadırları Türkiye’de kurulurken acaba Erdoğan ne yapıyor, niye mani olmuyordu? Hainler tarafından yollarda kimlik kontrolü uygulanırken, vergi adı altında haraç toplanırken, şehirlere hendekler kazılıp tüneller açılırken bu hükümet neredeydi, hangi komplonun içindeydi? Sözde terörist taziyelerine katılan, teröre yardım ve yataklık yapan, yöre halkımızı isyana teşvik eden HDP milletvekilleri hakkında hukukun devreye girmesini isteyip Meclis’te dokunulmazlıklarını kaldıralım dediğimizde; 506 fezlekeyi de görüşelim diyen bu Başbakan değil miydi? İşine gelince HDP’ye hakaretler yağdıran, işine gelmeyince de bu PKK yedeklerine siper olan AKP, aldatma ustası görülmeyecek midir?” diye konuştu.

 

 

''DOKUNULMAZLIKLARI DERHAL KALDIRMAK MİLLİ BİR SORUMLULUKTUR''

AKP ve CHP’nin HDP “muhafızlığının” şehitlerin kemiklerini sızlattığını belirten Bahçeli, “AKP’nin 506 fezlekeyi görüşerek bir kereliğine dokunulmazlığı kaldıralım teklifi, CHP’nin ise kürsü haricinde tüm dokunulmazlıkları kaldıralım ifadesi HDP’ye uzatılmış zeytin dalıdır ve bu millet affetmeyecektir. İşte fırsat karşımızdadır. TBMM’nin önceliği HDP’lilerin dokunulmazlığını kaldırmak olmalıdır. Milli vicdan bu sayede müsterih olabilecektir. Kim vatana ihanet etmişse, kim teröre destek çıkmışsa, el birliği edelim, omuz omuza verelim, bu siyasi bölücülerin dokunulmazlığını kaldırarak doğruca adalete yollayalım. Sayın Davutoğlu, ‘hodri meydan’ diyorsun, ama asıl Türk milletinin çağrısını ve talebini görmezden, duymazdan geliyor, HDP’yi yanına alıyorsun. Bu doğru değildir, aynı zamanda meşru ve ahlaki görülemeyecektir. Sayın Başbakan, risklerden bahsediyor, olası krizleri hatırlatıyorsun. Yaşayacağımız kadar risk vardır, muhatap olacağımız kadar da kriz ortadadır.

Bekleyecek, erteleyecek, gecikecek hal ve zaman kalmamıştır. Adalet yerini bulsun, katillere methiyeler düzenler cezalandırılsın diyorsanız, çözüm belli, çıkış önümüzdedir. Eğer AKP, HDP’nin müzakere tekliflerine sıcak yaklaşmıyor, eğer PKK’yla yeni ve henüz öğrenemediğimiz bir görüşme ve pazarlık trafiği planlamıyorsa dokunulmazlıkları derhal kaldırmak milli bir sorumluluktur. İstiyoruz ki hak yerini bulsun, adalet tecelli etsin.

Bekliyoruz ki, Türk milletinin karşısında mevzilenmiş silahlı veya silahsız bölücülerin yedikleri içtikleri burunlarından gelsin. Bu olmazsa AKP’yle birlikte Türkiye daha da kaybedecek, tarihi yürüyüşü sekteye uğrayacaktır. Artık bunu görmek, bunu bilmek lazımdır” diyerek  dokunulmazlık konusunda tavrını ortaya koydu.

 

 

''DEVLETİN İSTİHBARATI NE İŞLE MEŞGULDÜR ?''

Türk milletinin terörle yaşamaya alışmayacağını, buna da hiçbir güç zorlayamayacağını belirten Bahçeli, “Erdoğan’ın geçmişte, ‘terör bitmez’, ‘mücadelenin doğasında var’, ‘dünya önleyemedi ki biz önleyelim’, ‘nerede son bulmuş ki’ sözleri değersiz olduğu kadar terörle mücadelenin ağırdan alınmasına da yaramıştır. Bugün canlı bombalar büyükşehirlerimize kadar gelebiliyorsa bunun arka planında geçmişteki ağır ihmaller zincirinin varlığı kuşku götürmez bir gerçektir. Yine büyükşehirlerimize bomba yüklü araçlar sokulabiliyor ve hunhar eylemler gerçekleştirilebiliyorsa kesinlikle ortada güvenlik ve istihbarat zafiyeti var demektir.

Biz terörle mücadelede hükümetten desteğimizi esirgemeyeceğimizi samimiyetle açıkladık ve tutarlı bir şekilde de aynı tutumumuzu sürdürüyoruz. Ancak var olan gafletin hesabı sorulmayacak mıdır? Devletin istihbaratı ne işle meşguldür? Bunca kayıp ve hüsran verici olaydan sonra hiç mi bedel ödeyen olmayacaktır? Terör saldırıları sosyal hayatı mahvetmiştir.

Vatandaşlarımız sokağa çıkarken kaygı içindedir. Türkiye ekonomisi terörden olumsuz etkilenmekte, ülkemizin itibar ve güvenirliği tartışılmaktadır. Düşünebiliyor musunuz, Galatarasay Fenerbahçe arasında geçtiğimiz Pazar günü oynanması gereken futbol müsabakası ertelenmiştir. Türkiye nereye gitmektedir? Öcalan ve Erdoğan’ın yeni Türkiye’si bu mudur?” ülkenin içinde olduğu durumu eleştirdi.

 

 

MHP'NİN TERÖRLE MÜCADELE ÖNERİSİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın terörü yeniden tanımlama düşünce ve hazırlığının temelsiz ve içi boş bir söylem olduğunu kaydeden Bahçeli, terörle mücadele için kendi önerilerini şu maddelerle açıkladı:

“Terörle mücadele, teröristle mücadele değildir. Zaman ve mekan üstü, tarihsel perspektiften beslenen yüksek akıl ve algı gerektirmektedir. Önce olanı, olmuşu ve olacağı bütüncül ve derinlikli yorumlayan yüksekten ve analitik bakış demek olan ‘terörizmle mücadele vizyonu’ geliştirilmelidir

Terörle mücadele terörün inisiyatif ve ön aldığı süreçte her ölümden sonra gösterilen günlük tepkiler değildir. İkinci aşamada yapılacakların tamamının kavrandığı ve unsurların tamamının vizyona göre yapılandırıldığı ‘terörle mücadele konsepti’ oluşturulmalıdır.

Terörle mücadele, toplumun mağdur ve devletin seyirci durumunda olduğu doğaçlama mücadele sahası da değildir. Üçüncü aşamada vizyondan beslenen, konseptten çıkartılan ve bütün milli güç unsurlarına sorumluluk seferber eden “terörle mücadele stratejisi” ortaya konulmalıdır.

Terörle mücadele, vizyon, karar ve uygulamanın bütün unsurlara yön verdiği yönetilen, daha doğrusu yönetilmesi gereken bir süreç demektir. Dördüncü aşamada bu stratejinin başta hükümet olmak üzere ülkemizdeki resmi veya gayri resmi, özel veya tüzel bütün unsurlara görev yükleyen ‘terörle mücadele siyaseti’ oluşturulmalıdır.

Terörle mücadele, mücadele edilen kavram, grup ve taraflar hakkında toplumsal bir ittifakın olmasını, oluşmasını ve olgunlaşmasını gerektirmektedir. Beşinci aşamada, terör üzerindeki ortak iradenin ve yükümlülüklerin belirlenmesi ve toplumun kazanılması için ‘terörle mücadelede kitle kazanma programı’ devreye sokulmalıdır.

Terörle mücadele yalnızca asker, polis ve korucuya ihale edilmiş basit bir asayiş sorunu değildir. Sorunun içten ve dıştan alabileceği bütün desteklerin kesilmesini sağlayacak kadar kapsamlı ‘diplomatik mücadele eylem planı’ hazırlanmalı, eşgüdüm halinde icra edilmelidir.

Terörle mücadele silahtan mayına, tuzaklı bombadan hendek kazmaya, pusudan baskın ve intihar eylemine kadar çok değişken ve dinamik bir alan olması nedeniyle mutad tedbir ve düzenlemelerle önlenemeyecektir. Teröristin mücadele şekil ve yöntemlerinin değişmesi süreçlerinde ön alarak ilgili güvenlik kuvvetlerini yeni şart ve durumlarla uyumlu olarak eğitecek, donatacak ve yönetecek ‘teröristle mücadele taktik eğitim ve icra programı’ uygulanmalıdır.

Terörle mücadele içte olduğu kadar dışta da ittifak ve istikrar gerektiren bir ilişkiler alanıdır.

Yabancı ülkeleri teröriste destek vermekle suçlarken, hükümetin aynı mihraklarla yaptığı müzakerelerin kendi söylemlerimizi yalanlamıyor olması şarttır. Bu itibarla tutarlı bir ‘terörle mücadele tanıtım çalışmasına’ ihtiyaç vardır.

Bu hiyerarşik tanım ve anlamlandırma bütünü oluşturulmadan ve kamuoyu ile paylaşılmadan bizim mevcut teröristle mücadele çabalarında verebileceğimiz öncelikli destek fedakar ve cefakar asker, polis, jandarma ve korucularımızın şehadet pahasına verdikleri muhteşem mücadelelerine olacaktır.”

 

 

''TÜRK MİLLETİNİN BOMBAYLA, SİLAHLA SİNECEĞİNİ ZANNEDEN KATİLLER HAK ETTİKLERİ DERSİ MUTLAKA ALACAKLARDIR''

TBMM’de sayısal çoğunluğu olan AK Parti hükümetinin milli refleks ve hassasiyetleri gözettiği sürece, tarih ve coğrafyanın yüklediği görevi özümsediği müddetçe, MHP’nin üzerine düşeni seve seve yapacağını söyleyen Bahçeli, “Türk milleti bir ve bütündür. Devlet milletiyle uyumlu ve tek sestir. Kimden ve nereden kaynaklanırsa kaynaklansın; bölücü terörü himaye eden, terörizme destek veren, şımartan, teşvik eden, kışkırtan ve işbirliği içinde olan çevreler Türkiye’nin boyun eğdiğini göremeyeceklerdir. Terörizm ya bitecek ya bitecektir; bunun başka bir yolu yoktur, kalmamıştır. Canlı bomba imalathaneleri, terörist kampları, uyuyan veya uyanık hücre evleri, fitne mahfilleri, ihanet yuvaları alçakların başına yıkılmalı, toptan imha edilmelidir. Seferberlikse amaçlanan, önce bu imha hareketi temin edilmelidir.

Milliyetçi Hareket Partisi sorumlu ve ilkeli siyaseti gereğince Türk milletinin tercümanı olmaya devam edecek, doğru yapılanlarla ilgili hükümeti tebrik, yanlış gördüklerinde de tenkit etmeyi sürdürecektir. Türk’süz bir Anadolu hayali kuranlara, bölünmüş bir Türkiye arayışında olanlara, kafalarında üniter yapıyı bozanlara, Kürdistan özlemi çekenlere, yıkım ve çözülmede inat edenlere, yeminli millet ve Türkiye düşmanlarına, küresel hasım ve karanlık mihraklara hatırlatmak isterim ki; ‘şehitler ölmez, Türk vatanı asla bölünmez, herkes rahat olsun ki, bölünmeyecektir.’ Türk milletinin bombayla, intihar eylemleriyle, pusuyla, silahla sineceğini zanneden katiller hak ettikleri dersi mutlaka alacaklardır” dedi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.