Öne Çıkanlar tesk genel başkanı bendevi palandöken kılıçdaroğlu palandöken fetö şehit tesk adana Pandemi Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel yunanistan esnaf Akşener

MHP’li Çetin: ABD’nin Teröre Desteği Türkiye İçin Sürpriz Değildir

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, ABD’nin teröre verdiği desteğe değinerek, “ABD’nin PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’ye zırhlı araçlar vermesi ve bu durumu gizleme gereği duymayarak resmi açıklamalarla doğrulaması Türkiye için sürpriz değildir” dedi.

MHP’li Çetin, Türkiye ve anayasa değişikliğine ihtiyaç duyulan olağanüstü şartlar hakkında basın açıklaması yaptı. ABD’nin PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’ye verdiği desteğin Türkiye için sürpriz olmadığının altını çizen Çetin, “ABD’nin PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’ye zırhlı araçlar vermesi ve bu durumu gizleme gereği duymayarak resmi açıklamalarla doğrulaması Türkiye için sürpriz değildir. NATO müttefikimiz güney sınırlarımızda bir PKK devleti kurulması için uzun süredir her türlü desteği esirgemeden vermektedir. Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden başta PKK ve PYD’nin ise NATO silahlarıyla sayısız asker ve polisimizi şehit ettiği acı bir gerçektir” dedi.
Müttefik ülkelerin IŞİD ile mücadele bahanesiyle Suriye ve Irak’taki terörü bütün bölgeye ve bilhassa Türkiye’ye karşı bir tehdit olarak kullanmaya çalıştığını ifade eden Çetin, aynı yaklaşımın Rusya’nın PKK-PYD politikalarındaki ikiyüzlülüğünde de kendini gösterdiğini öne sürdü. Çetin, Astana görüşmelerinin arkasından Suriye’yi parçalayacak bir anayasa taslağının çıkmasının, akıllara Rusya ve ABD’nin Suriye’yi paylaşmak üzere anlaştığı ikinci bir Yalta sürecinin hortladığını getirdiğini belirtti.

-“BOP DEVAM ETTİKÇE TÜRKİYE HUZURA KAVUŞAMAZ”-

Bölgedeki paylaşım savaşında ABD ve Rusya’nın gittikçe yakınlaşan politikalarının, sadece Suriye’yi değil Türkiye ve İran’ı da tehdit ettiğini kaydeden Çetin, “Dört parçalı Kürdistan projesi, İsrail’in güvenliği ve enerji kaynaklarına sahip olmak için hayata geçirilmeye çalışıldıkça, ülkemize yönelik tehditlerin sona ermeyeceği malumdur. Bölgemizi yeniden dizayn etmeyi amaçlayan BOP projesi için ABD faaliyetleri devam ettiği sürece Türkiye’nin huzura kavuşamayacağı açıktır” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin uzun süredir Suriye ve Irak üzerinden gelen bir terör dalgasıyla boğuştuğunu belirten Çetin, şöyle devam etti:

“Bugün Suriye’yi parçalara ayıran anayasa taslağını dayatanlar, 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı aynı şeyi Türkiye’de de yapacaklardı. Nitekim darbe girişimine giden süreçte Abant’ta HDP, FETÖ, AKP tarafından hazırlanan ve CHP’nin de onayladığı anayasa taslağının Suriye’deki bölünme anayasasından farkı yoktu. Dolmabahçe rezilliğinden sonra rafa kaldırılan bu anayasa taslağında Türklük yoktu, milli üniter yapı yoktu, ilk dört madde yoktu. Türkçe’nin resmi dil olmaktan çıkarılması için başlatılan kampanya ile Suriye’ye önerilen anayasada Arapça ile Kürtçe’nin eşit olarak kullandırılması talebi ne kadar benzemektedir. Suriye’ye Arap Cumhuriyeti adının çıkarılması dayatması ile Türkiye’de Türk adını yok etmeye dönük yapılan kampanyalar, ülkemizin nasıl büyük bir felaketin eşiğinden döndüğünü açık seçik ortaya koymaktadır. Sorunlarımıza milli perspektiften bir çözüm getirilmez ise, tıpkı Suriye’deki gibi tıpkı geçmişte Türkiye’de denendiği gibi millete rağmen nelerin yapılabileceği gayet iyi anlaşıldı.”

-“MHP’NİN BUGÜNE KADAR SÖYLEDİKLERİ ARASINDA HİÇBİR TEZAT YOKTUR”-

Önceki anayasa girişimleri ya da çözüm süreci gibi bütünüyle yanlış ve zararlı politikalardan ders alınarak bölücülüğe ve federatif başkanlık sistemine tamamen kapıları kapatan bir anayasa değişikliği yapıldığını ifade eden Çetin, böyle bir değişikliğe Türkiye’nin ihtiyacı olduğunu belirterek, mevcut sistemin tıkandığını kaydetti. Bizzat devletin en tepesindeki Cumhurbaşkanının uygulamalarının sistemin meşruiyetini sorgulattığının altını çizen Çetin, şu ifadeleri kullandı:

“CHP’nin dayattığı 367 garabetinin ardından 2007’de cumhurbaşkanını halkın seçmesini getiren anayasal düzenlemeyle birlikte sistem içinden çıkılamaz hale gelmiştir. Kenan Evren’den daha fazla yetkiye sahip cumhurbaşkanının bugünkü uygulamalarını engelleyecek ya da denetleyecek hiçbir mekanizma sistemimizde mevcut değildir. Yeni düzenlemelerle sınırsız yetkiler veriliyor iddiasıyla kampanya yürüten hayır cephesine, zaten şu anda sınırsız yetkiler kullanıldığını üstelik hiçbir sorumluluk taşınmadığını hatırlatmak gerekir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin anayasa değişikliği ile ilgili bugün ortaya koyduğu tavır, dün savunduklarıyla örtüşmektedir. Partimize yönelik bilhassa CHP üzerinden yürütülen kampanyanın aksine, MHP’nin bugüne kadar söyledikleri arasında hiçbir tezat yoktur.

Milliyetçi Hareket Partisi 7 Haziran seçimlerden bu yana cumhurbaşkanı anayasal sınırlar içerisine çekilmeli diyordu. Yapılan düzenleme ile cumhurbaşkanının sınırları, yetki ve sorumlulukları tanımlanmaktadır. Sınırsız yetki ve sıfır sorumluluğa sahip cumhurbaşkanı yerine, hem yargı ve Meclis tarafından sorgulanabilecek hem de millet karşısına yapılan işin sahibi olarak çıkarak hesap verecek bir cumhurbaşkanı getirilmektedir.

Biz dün; kuvvetler ayrılığı olmalı, yasama, yürütme ve yargıya müdahale edilmemeli, yargıdaki dosyalar sonuçlandırılmalı diyorduk. Düzenlemeyle yasamanın yürütme üzerindeki denetim mekanizmaları korunmaktadır. Kuvvetler ayrılığı korunmakta, devlet içerisine yerleşmiş vesayet odakları temizlenmektedir. Tıpkı yıllar önce başbuğ Alparslan Türkeş’in 9 Işık’ta belirttiği gibi, kuvvetli ve hızlı icra için yürütmedeki çift başlılık sona erdirilmektedir. Yürütme artık yasamanın içinden çıkmayacak ve mevcut parlamenter sistemin bütün partileri orada temsil edilmeye devam edecektir. Yürütmenin başı olacak Cumhurbaşkanı, milletin en az yüzde ellisinin oyunu almak zorunda olacak, bu durum millet egemenliğini pekiştireceği gibi millete rağmen politikalar yürütülemeyecektir.

-“YENİ SİSTEMDE CHP CUMHURBAŞKANI ÇIKARAMAYACAĞINI DÜŞÜNSE BİLE MHP ÇIKARABİLECEKTİR”-

Atatürk’ün mirasını yemekten başka bir maharet gösteremeyen CHP’nin hırçınlığı, milletten uzak HDP’ye yakın mevcut yapısıyla devlet idaresinde olamayacağını gayet iyi bilmesindendir. Temenni ettikleri gibi yeni sistemde yok olacak olan MHP değil, bizatihi kendi köksüz ve çürümüş ideolojileri ve ittifaklarıdır. Yapılmamış seçimlerden peşinen korkmak CHP âdetidir. Çünkü milletin kendilerine vereceği cevap bellidir. Milliyetçi Hareket Partisi ise hiçbir zaman seçimden korkmamış, milletinden kaçmamıştır. Türkiye’nin milliyetçi, mukaddesatçı ekseriyetini temsil kabiliyetine sahip Partimizin, sistem ne olursa olsun Türkiye’yi yönetme iddiası hep olacaktır. Yeni sistemde CHP cumhurbaşkanı çıkaramayacağını düşünse bile MHP çıkarabilecektir.

-“CHP 7 HAZİRAN’DA HDP’Lİ HÜKÜMET ORTAKLIĞINA İKNA EDEBİLMEK İÇİN MHP’YE BAŞBAKANLIK RÜŞVETİ VEREN PARTİDİR”-

Tayyip Erdoğan nefreti üzerinden yapılmak istenen değişiklikleri engellemeye çalışanların unuttuğu şey, zaten O’nun hâlihazırda sınırsız yetkiye sahip cumhurbaşkanı olduğu gerçeğidir. Bugünkü sistemde yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı bütünüyle elinde tutan ve üstelik hiçbir şekilde yargılanamayan bir cumhurbaşkanını dert etmeyenlerin yapılacak yeni düzenlemeye hazımsızlıklarının asıl sebebi, milli üniter yapının korunmasıdır. Hayır cephesini oluşturan CHP-HDP ikilisinin kendilerini gizleyerek kampanyalarını milletin aklıyla alay edercesine milliyetçi bir söyleme oturtmaları gülünçtür. Bu CHP yönetimi 7 Haziran’da HDP’li hükümet ortaklığına ikna edebilmek için MHP’ye başbakanlık rüşveti veren partidir. Okyanus ötesi senaryoda MHP’yi oynatamayanlar, şimdi MHP’den koparmaya çalıştığı Ülkücüler üzerinden vazifelerini devam ettirmektedir.
Anayasa değişikliği ile MHP’nin yapmak istediği çok açık ve nettir. Devletin bekasını güvenceye almak ve güçlendirmek, devletimizi tehditlere açık hale getiren fiili açmazları ve sistem krizini sonlandırmak amaçlanmaktadır. 15 Temmuz darbe girişimiyle açığa çıkan başka devletlere hizmet eden hainlerin temizlenmesi, o güne kadar uygulanmış hatalı politikalardan dönülmesi, devletin yeniden yapılandırılması iradesi bugün ortaya konmakla kalmamış fiiliyata geçmiştir.

-“MİLLİYETÇİ ÜLKÜCÜ HAREKET YIKILMADIKÇA TÜRKİYE GÜVENDEDİR”-

Zaten sınırsız yetkiler kullanan Cumhurbaşkanının tek adam yapılacağı gibi ucuz bir suçlamayla asıl yapılmak istenenin perdelenmesine Ülkücü Hareket müsaade etmeyecektir. Elbette ki devleti idare edenlerin geçmişte ya da bugün yaptıkları her hatanın hesabı sorulmalıdır. Ancak bunun mevcut sistem içerisinde yapılamadığı ortadadır. Ülkücüler siyasi çekişmelerin Türkiye’nin ve Türk milletinin menfaatlerine zarar verecek bir boyuta gelmemesi konusunda her zaman duyarlıdır. Evimizde bir yangın tehlikesi varken, kenarda oturup saçını tarayan bizden değildir. Önemli olan bugün milletimize ve devletimize yönelik kuşatmayı kıracak, gelecek nesillerimizi koruyacak hangi tedbirleri aldığımızdır. Birilerinin yaptığı gibi, kişileri hedef alırken makamları ve kurumları yıpratarak düşmanları sevindirmeye niyetimiz yoktur. Davası Türklük, Türkiye’nin ve Türk milletinin menfaatleri olan Ülküdaşlarımız teşkilatlarının yanında ve emrindedir. Türkiye’yi bölme projesine MHP’yi parçalayarak hizmet etmeye çalışanlar bilsinler ki, Milliyetçi Ülkücü Hareket’in yiğit evlatları, liderimizin etrafında ve kutlu davalarının emrinde bir kale gibi dimdik durmaktadır. Bu davaya gönül veren, ömrünü adayan her Ülküdaşımız şunu gayet iyi bilmektedir ki, Milliyetçi Ülkücü Hareket yıkılmadıkça Türkiye güvendedir.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.