Öne Çıkanlar tesk genel başkanı bendevi palandöken kılıçdaroğlu palandöken fetö şehit abd tesk adana yunanistan tüik Pandemi Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel

MHP’li Günal: Kıbrıs Milli Davadır! Haklarımızdan Taviz Verilmemeli!

TBMM Genel Kurulu’nda Kıbrıs müzakereleri ile ilgili olarak verilen araştırma önergesi üzerinde konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Doç. Dr. Mehmet Günal, Kıbrıs müzakerelerinin hayati öneme sahip olduğunu ve siyasete kurban edilmemesi gerektiğini söyledi.

Kıbrıs’taki kavganın enerji kaynaklarına sahip olma ve Doğu Akdeniz havzasına hakim olma kavgası olduğunu vurgulayan Günal, Türkiye’nin adadaki askeri varlığı tartışma konusu yapılırken, İngiliz ve Yunan üslerinin tartışılmamasını eleştirdi ve üslerin kaldırılması gerektiğini belirtti. Müzakerelerin içeriğinin bilinmemesinin endişeleri arttırdığını ifade eden Günal, Hükümetin müzakerelerle ilgili olarak bir an önce meclisi bilgilendirmesi gerektiğini söyledi. Garanti ve ittifak anlaşmalarından kaynaklanan haklarımızın korunmasının önemine dikkat çeken Günal, bunlardan taviz verilmemesi gerektiğini ve garantilerin AB Birincil mevzuatı haline getirilmesinin önemli olduğunu söyleyerek sözlerini tamamladı.
 
Kıbrıs Sorunu Gündelik Siyasete Kurban Edilmemeli!
Tartıştığımız bu konu Anayasa tartışmalarında olduğu gibi karşılıklı kavgalara feda edilecek bir konu değildir. Dünyada yüzyıl sonra yeniden, paylaşımların yaşandığını ve Büyük Orta Doğu Projesi'yle başlayan, Akdeniz Havzası'nı da içine alan bu paylaşımda; Kıbrıs müzakerelerinin hayati bir öneme sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. O nedenle, bu konunun önemini baştan vurgulamak istiyorum. Önceki gün Beşli Toplantı da yapıldı ama henüz ortaya çıkmış bir şey yok. Birtakım görüşmeler var, "Haritalar sızınca tartışma oluyor." diyorlar ama her seferinde Rum tarafı bir şeyler sızdırıyor, belli teklifler getiriyor ve bir sonraki görüşmelerde Annan Planı'nda olduğu gibi, o önceki toplantı üzerinden devam ediyor.
Kıbrıs konusunu gelin, hep birlikte tartışalım. Sayın Bakan Çavuşoğlu'nun bir şekilde gelip bize orada olanları, gerekirse kapalı oturumda, bir devlet adabı çerçevesinde aktarmasında fayda vardır. Neden? Çünkü ortada hiç bir şey yok, "Kasaya kilitlenmiş haritalar var." deniyor.
 
Kıbrıs’taki Kavga Enerji Kaynakları ve Doğu Akdeniz’e Hakim Olma Kavgasıdır!
Kavga enerji kavgası…Suriye'de yaşadığımız da aynıdır, Irak'ta yaşadığımız da aynıdır, Kıbrıs'taki görüşmelerin arka planında yatan da aynıdır. Neden? 2003 yılında, 2007 yılında,2010 yılında Mısır'la, Lübnan'la, İsrail'le Kıbrıs Rum kesiminin yaptığı münhasır ekonomi ile bölge anlaşmaları var, bunları görmezden gelmeyin. Eğer onların talep ettiği şekilde neticelenirse, sadece "Yüzde 28 mi vereceğiz, 29 mu vereceğiz, 32'de mi kalacağız?" değil, Akdeniz'de, Kıbrıs'ta, Antalya arasında, Kıbrıs'ta, Mersin-Anamur arasındaki alanımızı da kullanamaz hâle geleceğiz. Yaptığımız bir yanlış çok pahalı şeylere mal olabilir.
Kendimiz de gördük, siz de gördünüz; bir "açılım süreci" diye başladınız, hendeklerle, bombalarla neticelendi. Baştan önlem almamız lazım. Kıbrıs sadece bir sabit uçak gemisi değil, sadece deniz hâkimiyeti teorisi değil, kara hâkimiyeti, hava hâkimiyeti, ne derseniz deyin. FIR hattıyla ilgili hem münhasır ekonomik bölgelerle ilgili hem kıta sahanlığımızla ilgili birçok konuda bizim için hayatiyet arz eden bir yer. Orayı sadece " Buraya ne kadar bütçe veriyoruz, yönetim şöyle oldu, Hükûmet böyle oldu." diye geçiştiremeyiz. Türkiye için çok önemli bir konudur, namus meselesi hâline gelmiştir.
 
İngiliz ve Yunan Üsleri de Tartışılmalı!
Daha önce bu tür bir gevşeklikle zaten İngilizlere vermişiz, hâlâ orada üsler duruyor. Bu adamlar bizim oradaki askerî varlığımızı gündeme getiriyor garantilerimizi gündeme getiriyor. Beşli garantör ülkelerden bir tanesi İngiltere, Rum tarafından "İngiltere'nin buradaki üsleri ne olacak?" denildiğini duydunuz mu? Yunanistan'ın orada üssü var, bunu duydunuz mu? Yok. Peki, biz niye bunların kalkmasını talep etmiyoruz? Bizden sızan bilgilerde "Türkiye tarafı veya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı İngiliz üslerinin de kaldırılmasını istiyor." diye bir şey duydunuz mu? Ama Rumlar hepsini söylüyor:"Türklerin askerleri orada çok." Varlığı burada çok." "Bunların toprağı çok, onu da alalım; olmadı, Karpaz'ı da Güzelyurt'u da alalım." Baktınız mı o burna geldiği zaman Türkiye'nin kullanabileceği, sondaj yapabileceği, arama yapabileceği bölge ne kadar kalıyor? Şimdi, onun için endişeliyiz, bunların tartışılması gerekiyor. 
 
Müzakerenin İçeriğinin Bilinmemesi Endişe Verici!
Sayın Akıncı müzakereleri götürüyor. Kıbrıs Hükûmetinin de tam olarak içinde olmaması bizi kaygılandırıyor Hatta dün Sayın Cumhurbaşkanı açıklama yapıyordu; tamam, söyledikleri yüreklerimize su serpiyor ama gerçekten içeride ne oluyor? Kendi dilek ve temennisini mi söylüyor yoksa görüşmelerden, içeriden aldığı bilgiler var mı gerçekten? Sayın Akıncı Sayın Erdoğan'a bilgi veriyor mu, ben ondan da şüpheliyim. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanının söylediği: "Bunlara izin veremeyiz." Ya verdiyse içeriden? Neyi konuştular? Yani haritada ne var, gerçekten bilmiyoruz ama onların, Rum tarafının bilinçli olarak sızdırdığı haritalara baktığımız zaman bu söylediğim tehlikeler maalesef var. Onun için, bir an önce bunu bir devlet meselesi olarak ele almamız lazım.
Bugün Kıbrıs ile ilgili dosyalarımı karıştırırken tekrar arşivime baktım, 20 Ocak 2012 tarihinde "EtikHaber" haber sitesinde ‘’Toros Denktaş'ı Uğurlarken’’diye  bir yazı yazmışım, "Toros" adı kendisine TMT'nin kuruculuğundan gelen Denktaş, uzun yıllar bununla ilgili mücadele etmişti. Ölüm yıl dönümünü de geçtiğimiz hafta idrak ettik, Allah ona rahmet eylesin, onların mücadelelerinden razı olsun. O günkü mücadeleler olmasaydı buraya gelemezdik. O Türk Mukavemet Teşkilatıyla başlayan mücadeleyi aynı ruhla bugün sürdürmemiz lazım.

Garanti ve İttifak Anlaşmalarındaki Haklarımızdan Vazgeçilmemeli!
Cenevre'deki görüşmeler akamete uğradığı zaman, Genel Başkanımız Sayın Bahçeli 15 Kasımdaki grup toplantısında, daha önce yine Kıbrıs'ın kuruluş yıl dönümünde, cumhuriyetimizin kuruluş yıl dönümünde gerekli uyarıları yapmıştı. Buradaki mesele, görüşmelerin çok gizli bir şekilde götürülüyor olması ve bırakın kamuoyunu, bizlere de yeterli bilginin aktarılmıyor olmasıdır. Bu kapsamda özellikle Garanti ve İttifak Antlaşmalarının çok önemli olduğunu, asla taviz verilmemesi gerektiğini, Türk askeriyle ilgili söylenenlerin ötesinde, asıl Londra ve Zürih Antlaşmalarından kaynaklanan haklarımızın takip edilmesi gerektiğini, çünkü buradaki meselenin eninde sonunda toprak ve mülkiyet meselesine dayanacağını, az önce dediğimiz gibi, burada da mütekabiliyet esası olmadığı zaman, çözelim derken büyük zarara gireceğimizi şimdiden uyarmak istiyoruz. Bu konunun bir şekilde tartışılması gerekiyor.
Bu kapsamda, bu garantilerin de kesinlikle Avrupa Birliğinin birincil hukuku kapsamına alınması gerekir ki sonra bu yapılan anlaşmaların da bozulma ihtimali vardır. Özellikle de enerjiyle ilgili konularda ve münhasır ekonomik bölgelerle ilgili konularda da önümüzdeki süreçte gerekirse Türkiye'nin de bir an önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'yle eğer çözüm olmuyorsa münhasır ekonomik bölge anlaşmaları yaparak şu anda kendi haklarını savunmasıyla ilgili çalışmaları da yapıyor olması lazım. Biz, burada, Sayın Akıncı'nın ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin ciddi bir tarihî sorumlulukla karşı karşıya olduğunu düşünüyoruz. En küçük bir tavizde geri dönüşü olmayacağını söylüyoruz. Bunları izlemeye devam edeceğiz.
Her zaman söylediğimiz gibi; "Kıbrıs Türk'tür, Türk kalacak!".
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.