Öne Çıkanlar kılıçdaroğlu tesk genel başkanı bendevi palandöken palandöken şehit esnaf Akşener DEVA PARTİSİ Genel Başkanı Ali Babacan fenerbahçe babacan Vergi EMİNE ERDOĞAN çin

"Sanayi Devrimine Ayak Uydurabilmek İçin Dönüşüm Platformu Oluşturuldu"

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, “4. Sanayi Devrimine ayak uydurabilmek için Türkiye’nin atacağı adımlar, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Faruk Özlü tarafından Bakanlar Kurulumuza takdim edilmiştir. Bu çerçevede Sanayide Dijital Dönüşüm Platformu diye, yine sanayiyle ilgili kuruluşların, TOBB’un, TÜSİAD’ın, MÜSİAD’ın, TİM’in, diğer ilgili kurumların her birisinin içinde olacağı devletin de içinde olacağı bir dönüşüm platformu oluşturulmaktadır. Ve özellikle üç alanda dönüşümün, 4. Sanayi Devrimini, Sanayi 4.0’ı yakalamak bakımından hayati önemde olduğu görülmektedir” dedi.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu’nun ardından toplantıda ele alınan konular hakkında açıklama yaptı. Sanayi 4.0’la ilgili atılacak adımların çok öenmli olduğuna dikkat çeken Kurtulmuş, şunları söyledi:

“Kredi üst limitlerinin artırılması ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Yine bu çerçevede ürün ihtisas borsalarının kurulması son derece önemli. Birçok üründe Türkiye son derece iddialı ve stratejik ürünlere sahip. Bu ürünlerin borsalarının Türkiye’de kurulacak olmasının alt zemini oluşturacak bir çalışmadır. Elektronik ürün piyasasında ELÜS (elektronik ürün senedi) sistemine geçilmesi, aslında hem piyasayı geliştirmek bakımından hem de Türkiye’de bu piyasaların oluşması bakımından önemli bir adım olacaktır. Bununla ilgili olarak tüm ilgili aktörlerin ortağı oldukları bu sisteme geçişte odalar borsaların, ziraat odalarının, ilgili bütün kurum ve kuruluşların ortağı olduğu bütün o aktörlerin de ürün borsasında yer aldığı bir çalışma yapılmıştır. Böylece hem elektronik ürün senetleriyle birlikte sermaye piyasası çeşitlendirilmiş olacak hem de üreticilerimiz ürünlerini çok daha değerlendirebilme imkanına sahip olacaklardır. Bu konuyla ilgili gerekli düzenlemeler yapılmaya devam edecek.

İkinci sunum ise 4. Sanayi Devrimine geçişle ilgili olarak atılacak adımlardır. Özellikle 90’lı yılların başından itibaren sanayi ötesi döneme geçiş, yani üçüncü sanayi devrimiyle ilgili alan, Türkiye’de hem sanayi erbabının, hem üniversitelerin, hem araştırma merkezlerinin ortak ilgi odaklarından birisi olmuştur. Şimdi artık 4. Sanayi Devrimi konuşuluyor. 4. Sanayi Devrimi, dijitalleşmenin, dijital ortamların bireysel olarak daha iyi kullanılmasının ve özellikle sanayide dijitalleşmenin önünü açacak bir adımdır. Türkiye maalesef birinci, ikinci ve üçüncü sanayi devrimlerinde geriden takip etmiştir. Ne yazık ki birinci ve ikinci sanayi devrimini neredeyse 100 yıl,  üçüncü sanayi devrimini de 25-30 yıl geriden takip etmiştir. Şimdi bu farkı kapatabilmek için önümüzde çok önemli bir imkan belirmiştir. 4. Sanayi Devrimine ayak uydurabilmek için Türkiye’nin atacağı adımlar, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Faruk Özlü tarafından Bakanlar Kurulumuza takdim edilmiştir. Bu çerçevede Sanayide Dijital Dönüşüm Platformu diye, yine sanayiyle ilgili kuruluşların, TOBB’un, TÜSİAD’ın, MÜSİAD’ın, TİM’in, diğer ilgili kurumların her birisinin içinde olacağı devletin de içinde olacağı bir dönüşüm platformu oluşturulmaktadır. Ve özellikle üç alanda dönüşümün 4. Sanayi Devrimini, Sanayi 4.0’ı yakalamak bakımından hayati önemde olduğu görülmektedir. Bunlardan birisi istihdam yapısının değiştirilmesi ve Türkiye’de yüksek nitelikli işgücü sayısının artırılması için yapılması gereken dönüşüm çalışmalarıdır. Maalesef şu anda imalat sanayiindeki üretimde yer alan işçilerimizin sadece yüzde 12’si üniversite mezunudur. Dolayısıyla bu altyapının süratle yenilenmesi ve dönüşümün sağlanması gerekiyor. Ayrıca katma değer üretilmesi için ciddi bir şekilde işgücünün vasıflarının artırılması gerektiği gibi, sanayideki teknoloji kapasitesinin de artırılması lazım.  Bu çerçevede Türkiye’de hala sanayimizin ana direğini oluşturan KOBİ’lerdir. KOBİ’lerimiz istihdamın üçte ikisini oluşturuyor. Fakat maalesef buna karşılık KOBİ’lerimiz toplam katma değerin sadece yüzde 45’ini oluşturuyor. Dolayısıyla katma değeri yüksek ürünlerin üretilebilmesi için KOBİ’lerimizin bir dönüşüm sürecinden geçmesi ve bu dönüşüm sürecinde de dijital dönüşüm platformunun etkin bir şekilde rol almasını öngörüyoruz.

Ayrıca bugün maalesef ihracatımızın sadece yüzde 3,5’ini yüksek teknolojik ürünlerinden oluştuğunu düşünürsek bu alanda atılması gereken çok adım var, almamız gereken çok mesafe var. Bunun için bir üçüncü alansa eğitim alanıdır. Eğitim alanındaki dönüşümün sağlanması, dijital dönüşüm süreçlerine, Sanayi 4.0’a uyumlu bir şekilde hem liselerin hem teknik liselerimizin hem de üniversitelerimizin çok ciddi şekilde bir dönüşümden geçmesi önemlidir. Böylece yeni süreçlerde dünyada rekabet edebilecek bir ülke durumuna gelebileceğiz. Zaten birçok ülke, Japonya’sından Avrupa Birliği ülkelerine, ABD’den Kanada’ya, Hindistan’a kadar birçok ülke Sanayi 4.0 ile ilgili dönüşüm alanlarını tespit etmiş ve bunlarla ilgili çalışmalarını hızlandırmıştır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın öncülüğünde ortaya konulan, hükümetin ana belirleyici inisiyatif alan unsur olduğu ama bütün sanayinin paydaşlarının da bu süreçlerde katkı sunacağı bir süreci yaşarız ve Türkiye çok hızlı bir şekilde birinci, ikinci ve üçüncü sanayi devrimlerinde geriden gelmesini telafi eder, Sanayi 4.0’ı aradaki farkı çok hızlı bir sürede tamamlayarak yolumuza devam ederiz. Bu sadece bir tek bakanlığın değil, ilgili bütün bakanlıkların, hatta bütün bakanlıklarımızın tamamının önemli bir şekilde öne almaları gereken bir konudur, desteklemeleri gereken konudur. El birliği ile önümüzdeki dönemde Sanayi 4.0’ın Türkiye’nin rekabet gücünü artırması için gayret sarf edeceğiz.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Hz. Ali’nin doğum günü törenleri hakkında, “Ankara’da ve Hacı Bektaş’ta bu törenler, anmalar yapılacak. Bu nihayetinde resmi bir tören değildir. Kültür Bakanlığımızın desteklediği bir törendir, başka kurumlarımızın desteklediği bir törendir ama bu toplantının sahibi Alevi-Bektaşi geleneğini temsil eden sivil toplum kuruluşlarımızdır” dedi.
-Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, “Resmi olarak hükümet tarafından açıklanmayan bir takım görüşlerin gerçekmiş gibi gündem getirilmesi doğru değil. Çok sayıda kulis bilgileri oluyor, duyumlar oluyor. Ama bunlar resmi bilgiler olarak açıklanmadığı sürece bunlara itibar etmemek lazım. Rakka operasyonu konusunda görüşmelerimiz devam ediyor. Rakka’da ABD ve Uluslararası Koalisyon ile ortak bir operasyon ihtimali eğer görüşmelerden sonra ortaya çıkarsa bunu yapmak örneğin Suriye’nin batısında Ruslarla özellikle Halep’teki barış üzerinden gerçekleştirdiğimiz ve sonu Astana’ya kadar uzanan görüşmeler sürecine zarar vermez. Ya da Astana sürecinde Ruslarla bir işbirliği içerisinde olmamız ABD ile Rakka meselesini konuşuyor olmamıza mani olmaz” dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, “Sayın Barzani Türkiye’ye her geldiğinde bu diplomatik uygulama yapılmıştır. Hem Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin bayrağı hem Irak bayrağı hem de Türk bayrağı, üç bayrak asılmıştır. Dolayısıyla önceki uygulamalarda da böyle olmuştur. Bu uygulama diplomatik teamüllere uygundur ve Irak Anayasasına da uygundur. Bunda herhangi bir şekilde yadırganacak bir durum yok. İlk sefer de olmuyor” dedi.
Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Kurtulmuş açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

“BU KONULAR GÜNDEME GELMEDİ”
Kurtulmuş, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin ziyaretinde yeni çözüm sürecinin gündeme gelip gelmediği hakkında sorulan soruya, “Hayır. Türkiye temaslarında bu konular gündeme gelmedi. Türkiye temaslarını özü Sayın Barzani ile ve Bölgesel Kürt Yönetimiyle Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin yapmış olduğu işbirliğinin gözden geçirilmesi, bölgede barışın sağlanması ve özellikle terör örgütlerine karşı ortak mücadelede hangi konular ele alınabilecek bunlar gündeme gelmiştir” yanıtını verdi.

“BU UYGULAMA DİPLOMATİK TEAMÜLLERE UYGUNDUR”
Barzani’nin ziyareti ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bayrağının göndere çekilmesi uygulamasına ilişkin sorulan soruya yanıt veren Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, “Bir kere bilgiyi düzeltmemiz lazım ilk kez çekilmiyor. Sayın Barzani Türkiye’ye her geldiğinde bu diplomatik uygulama yapılmıştır. Hem Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin bayrağı hem Irak bayrağı hem de Türk bayrağı, üç bayrak asılmıştır. Dolayısıyla önceki uygulamalarda da böyle olmuştur. İlk sefer, onun için soruyu düzeltmem lazım, hemen kamuoyunun yanlış bilgilenmesini önlemek bakımından, daha önceki ziyaretlerde de aynı uygulama olmuştur. Bu uygulama diplomatik teamüllere uygundur ve Irak Anayasasına da uygundur. Bunda herhangi bir şekilde yadırganacak bir durum yok. İlk sefer de olmuyor.

“İSTİHBARATLAR AMERİKAN ADALET BAKANLIĞI İLE PAYLAŞILMIŞTIR”
Fetullah Gülen’in Kanada’ya kaçması ihtimali üzerinde ciddi istihbarat bilgilerinin mevcut olduğunu söyleyen Kurtulmuş, “Kanada’da FETÖ örgütüne mensup kişilerce satın alınmış olan bazı arazilerin, çiftliklerin olduğu ve muhtemelen buraya geçebileceği yönündeki ciddi istihbaratlar Amerikan Adalet Bakanlığı ile de paylaşılmıştır. Ümit ederiz ki gereğini yaparlar, bizim kadar ciddiyetle konunun üzerine eğilirler” dedi.

RAKKA OPERASYONU KONUSUNDA GÖRÜŞMELERİMİZ DEVAM EDİYOR”
Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, Türkiye’nin 4 bin askerle Rakka operasyonuna katılacağı bilgisi hakkında sorulan soruya şu yanıtı verdi:
“Resmi olarak hükümet tarafından açıklanmayan bir takım görüşlerin gerçekmiş gibi gündem getirilmesi doğru değil. Çok sayıda kulis bilgileri oluyor, duyumlar oluyor. Ama bunlar resmi bilgiler olarak açıklanmadığı sürece bunlara itibar etmemek lazım. Rakka operasyonu konusunda görüşmelerimiz devam ediyor. Henüz gelinmiş bir ortak nokta, sonuç yoktur. Bizim gerek Rakka, Cerablus, El-Bab operasyonu ile ilgili söylediğimiz ana çerçeve şudur; Türkiye’nin herhangi bir şekilde ne Irak’ın ne Suriye’nin ne bir başka ülkenin topraklarında gözü yoktur. Biz bu operasyonların hiçbirisini toprak kazanalım diye yapmıyoruz, yapacak da değiliz. Bu operasyonlar Türkiye’nin ulusal güvenliğini ilgilendiren operasyonlardır. Hemen bizim komşumuzda devam etmekte olan yangınlardır. Bu yangınları sürdürmek de bu yangınların komşusu olan ülke olarak bizim üzerimizde ciddi bir ulusal güvenlik meselesi oluşturuyor. Dolayısıyla buradaki temel meselemiz kiminle nerede hangi sorunu çözebilirsek çözmeye gayret ederiz. Bizim derdimiz Suriye’de, Irak’ta bir an evvel barışın sağlanmasıdır. Rakka, Cerablus, Musul’da süratli bir şekilde bölgenin barışa kavuşması, bu şehirlerin barışa kavuşması ve barış olduktan sonra da o bölgelesin yerli halklarının gelerek o şehirlerde oturmaya devam etmeleridir. Yine bunun temin edilmesi için herhangi bir şehirden bir terör örgütünü çıkarırken oraya başka bir terör örgütünü getirmek bölge barışına hizmet etmez. Türkiye olarak bunu hem ABD’yle, hem Rusya’yla hem ilgili diğer bütün ülkelerle, uluslararası koalisyonun mensuplarıyla defaatle paylaşıyoruz ve bu çerçevede yapılacak operasyonlara destek verilmesi konusunda da Türkiye’nin tavrının açık olduğunu ifade ediyoruz.
-“RUSLARLA BİR İŞBİRLİĞİ İÇERİSİNDE OLMAMIZ ABD İLE RAKKA MESELESİNİ KONUŞUYOR OLMAMIZA MANİ OLMAZ”-
Görüşmelerimiz devam ediyor. Rakka’da ABD ve Uluslararası Koalisyon ile ortak bir operasyon ihtimali eğer görüşmelerden sonra ortaya çıkarsa bunu yapmak örneğin Suriye’nin batısında Ruslarla özellikle Halep’teki barış üzerinden gerçekleştirdiğimiz ve sonu Astana’ya kadar uzanan görüşmeler sürecine zarar vermez. Ya da Astana sürecinde Ruslarla bir işbirliği içerisinde olmamız ABD ile Rakka meselesini konuşuyor olmamıza mani olmaz. Bunlar birbirinden ayrı konulardır. Biz kiminle nerede Suriye barışını sağlamak için, halklara kendi şehirlerine dönme imkanını sağlamak için işbirliği yapabilirsek bunları konuşuruz, bu işbirlikleri aynı zamanda Türkiye’nin ulusal güvenliğini de etkileyen sonuçlar verecektir diye düşünüyoruz. Ve bu şekilde de buradaki gelişmeleri bire bir Türkiye’nin milli güvenlik meselesi olarak kabul ediyoruz.”
-“ABD’NİN YGP’YE PYD’YE SİLAH DESTEĞİNDE BULUNMASI SORUNU ÇÖZECEK BİR MESELE DEĞİLDİR”-
YPG’nin ABD tarafından silahlandırılması hakkında sorulan soruya cevap veren Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Biz başından itibaren uyarılarımızı yapıyoruz. ABD’nin YGP’ye, PYD’ye bölgedeki diğer unsurlara herhangi bir şekilde silah yardımı yapması, silah desteğinde bulunması bu da sorunu çözecek bir mesele değildir. Hatta Kobani’nin DEAŞ tarafından muhasara edildiği günlerden itibaren söylediğimiz bir şey var. Buradaki örgütleri silahlandırarak bunları silahlandırırsanız bu silahların bir kısmı şu örgütün eline, öteki kısmı da ötekilerin eline geçer. Nitekim öyle oldu. DEAŞ çok sayıda verilen bu silahlardan aldı, bunlardan istifade etti. Aynı şekilde PYD, YPG de istifade etti. Bizim görüşümüz çok açık, buralarda makul, mutedil, meşru muhalefet örgütleriyle işbirliği yapılarak bu şehirlerin kurtarılması lazım. Yani o şehirlerin yerli halkı, Rakka’nın tamamına yakını Arap nüfusudur. Tamamına yakını Arap nüfusu olan bir şehri kurtarırken neredeyse tamamına yakını Arap olmayan unsurlara operasyonu yapmak bölge barışına hiçbir şekilde hizmet etmez. Bunu da her vesileyle ifade ediyoruz. Burada doğru olan yol makul, meşru, mutedil unsurlarla birlikte DEAŞ’a karşı mücadelenin hızının artırılmasını sağlamak olmalıdır.”
-“TÜRKİYE OLARAK HEM IRAK MERKEZİ HÜKÜMETİYLE HEM IRAK KÜRDİSTAN BÖLGESEL YÖNETİMİYLE İLİŞKİLERİMİZİ SÜRDÜRÜYORUZ”-
Kurtulmuş, Barzani’nin Türkiye temaslarında, Irak Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlık referandumunun ele alınıp alınmadığına ilişkin soruya “Orada şu anda Anayasal bir durum var. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Irak Anayasası tarafından sınırları tanımlanmış olan bir bölgedir ve kendisi orada yarı-özerk bir bölge olarak varlığını sürdürmektedir. Biz Türkiye olarak hem Irak merkezi hükümetiyle hem Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle iyi ilişkilerimizi sürdürüyoruz. Petrol dağıtımı başta olmak üzere birçok alanda Merkezi Hükümetle Bölgesel Yönetim arasındaki ihtilafların giderilmesi için de biliyorsunuz öteden beri gayret sarf ediyoruz. Bizim açıkça ifade ettiğimiz şey şudur, bölgedeki bütün halklar kendilerince özgürlükler konusunda alabildiğince özgürlüklerden istifade etsinler ama bölgesel olarak da daha çok entegre olacak, daha çok ortak noktalarda hareket edebilecek zeminleri bulsunlar. Biz Irak’taki görüşümüz de budur. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi yarı-özerk bir hükümet olarak zaten faaliyetlerini sürdürüyor. Merkezi hükümetle aralarındaki ilişkilerini düzeltmesi ve bu çerçevede de sorunların giderilmesi için gayret edilmesi gerektiğini önceliyoruz.”
-“PEŞMERGE’YLE CİDDİ BİR İŞBİRLİĞİNİ GEÇMİŞTE GELİŞTİRDİK”-
Kurtulmuş, Barzani ile Rojava Peşmergelerinin Suriye’ye konuşlandırılması yönünde bir görüşmenin olup olmadığı sorusuna, “Görüşmenin detaylarını burada konuşacak değiliz ama sonuçta Kuzey Suriye’de ve Kuzey Irak’ta devam eden son derece ciddi bir bölünme var. Ciddi siyasi türbülanslar var ve çok fazla sayıda silahlı örgüt var. Burada Türkiye’yle Kuzey Irak Bölgesel yönetimi arasında belli konularla geçmiş dönemlerde de yapılmış olan işbirlikleri var. Biz Peşmerge’yle hem Sincar konusunda hem Musul operasyonları konusunda ciddi bir işbirliğini geçmişte geliştirdik. Bu anlamda da her iki tarafın da bölgedeki bu yüksek ateşin giderilmesi ve barış sürecinin oluşması için iyi niyetli çabaları ve düşünceleri vardır. Ümit ederiz ki bu sonuç elde edilmiş olur tabii ki bunla ilgili, ‘Bu barış nasıl sağlanacak, buradaki sükunet nasıl sağlanacak?’ bununla ilgili olarak da görüşmeler bütün taraflarla detayıyla yapılıyor” şeklinde yanıt verdi.
-“ONLARI İLGİLENDİREN BİR DURUM DEĞİLDİR”-
Avusturya Dışişleri Bakanı’nın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Avusturya’da miting yapmasının hoş karşılanmayacağı yönündeki açıklaması hatırlatılan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Biz de Avusturya’nın Sayın Dışişleri Bakanı’nın bu açıklamalarını hoş karşılamayız. Ve makul, meşru zeminlerde görüşlerini ifade etmeyi isteriz. Orada yapılacak olan siyasi faaliyetler Avusturya’nın seçimleriyle ilgili bir faaliyet değildir. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakanları, ilgili kişiler orada gidecekler ve Avusturya halkına, ‘Ey Avusturya halkı şu partiye değil, bu partiye oy verin’ diye çağrıda bulunacak değillerdir. Avusturya’da, Almanya’da, Avrupa’daki diğer şehirlerimizde de yani Türk kardeşlerimizin yaşadığı bütün şehirlerde Yüksek Seçim Kurulu seçim çevreleri oluşturmuştur. Biz nasıl Türkiye’deki seçim çevrelerinde referandumla ilgili seçim faaliyetleri, kampanya faaliyetleri yürüteceksek Avrupa ülkelerinde de oradaki seçim bölgelerinde de faaliyetlerimizi yürüteceğiz. Bunu Avusturyalıları hiçbir şekilde rahatsız etmemesi lazım. Onları ilgilendiren bir durum değildir. Diğer ülkeleri de ilgilendiren bir durum değildir. Çünkü o ülkelerin seçimleriyle ilgili bir durum değil. Türkiye’deki referandumda ‘Evet mi diyeceksiniz hayır mı diyeceksiniz?’ bunun kampanyası yapılacak. Evet diyenler de kampanya yapacak, Hayır diyenler de kampanya yapacak. Viyana’da da, Münih’te de, Berlin’de de, Paris’te de, Belçika’da da, Brüksel’de de yapacak. Bu eşyanın tabiatı gereğidir. Demokrasinin gereğidir. Bizde de başka ülkelerden insanların olduğu sandıklar kuruluyor ve burada oy kullananlar oluyor. Dolayısıyla burada buna dikkat edilmesi lazım. Bu Türkiye demokrasisine katkı sağlayacak olan bir durumdur.”
-“ANKARA’DA VE HACI BEKTAŞ’TA BU TÖRENLER YAPILACAK”-
Kurtulmuş yapmış olduğu “21 Mart 2017’de Hz. Ali’nin doğum gününün kutlanacağı” açıklamasının ardından önümüzdeki günlerde yeni bir Alevi açılımının gündeme gelip gelmeyeceği yönündeki soruya şu yanıtı verdi:
“Tabii 21 Mart tarihi, itibari bir tarihtir. Hz. Ali efendimizin tam doğum gününün ne olduğu tabii ki bilinemiyor. İtibari bir tarihtir. Neredeyse 1980 darbesinden sonra bu törenler yapılamamış. Şimdi bu sene Alevi-Bektaşi sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde Kültür Bakanlığımızın verdiği bir destekle Ankara’da ve Hacı Bektaş’ta bu törenler, anmalar yapılacak ve böylece uzun yıllar sonra Türkiye’de devletle Alevi yurttaşlarımız, Alevi-Bektaşi geleneğinden dostlarımız, kardeşlerimiz bir araya gelerek böyle bir anma gününde bir arada olma fırsatı bulacaklar. Bu nihayetinde resmi bir tören değildir. Kültür Bakanlığımızın desteklediği bir törendir, başka kurumlarımızın desteklediği bir törendir ama bu toplantının sahibi Alevi-Bektaşi geleneğini temsil eden sivil toplum kuruluşlarımızdır.”
-“TÜRKİYE EGE’DEKİ HAKLARINI BİLMEKTEDİR”-
Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, Yunanistan Savunma Bakanı’nın Kardak açıklamasının Bakanlar Kurulu’nda gündeme konuşulup konuşulmadığı sorusuna, “Ege’de gerilimi artıracak sözler söyleyen çok sayıda siyasetçiler oldu. Bu anlamda ben Yunan Savunma Bakanının da sadece kendi görüşünü ifade ettiğini düşünmek isterim. Çünkü Yunanistan’da bir koalisyon hükümeti söz konusu. Diğer Bakanlar Kurulu’nun ya da hükümetin resmi görüşü olmadığını ümit ederim. Çünkü Türk-Yunan ilişkilerine, Ege’de barışın sağlanmasına hizmet edecek bir şey değildir. Türkiye Ege’deki haklarını bilmektedir. Ege’de hiçbir oldubittiye şimdiye kadar müsaade etmediği gibi bundan sonra da müsaade etmeyecektir. Kardak kayalıklarının Türkiye için sembolik bir değeri vardır, anlamı vardır. Kardak kayalıklarındaki bu sembolik anlama bağlı olarak Türkiye her türlü hakkını hukukunu Ege Denizi’nde koruyabilecek güce de kudrete de imkana da stratejiye de sahiptir.”
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.