Öne Çıkanlar tesk genel başkanı bendevi palandöken kılıçdaroğlu palandöken fetö şehit adana tesk yunanistan tüik Pandemi Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel Akşener

“Teslim Olmak Bizim Kitabımızda Yoktur, İnancımızda Yoktur”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Eğer 16 yıl ülkeyi yönetir, 16 yılın sonunda Türkiye Cumhuriyetini tefecilere teslim ederseniz, 81 milyonu tefecilere hizmet eder hale getirirseniz, borca muhtaç hale getirirseniz, onlar gelirler ensenize vurup ağzınızdan lokmayı alırlar ve siz sesinizi çıkaramazsınız. Ama biz, bizler bu ülkenin namuslu vatandaşları, bu ülkenin yurtseverleri, bu ülkenin kahramanları, bu ülkenin sessiz çoğunluğu asla ve asla egemen güçlere teslim olmayacağız, teslim olmak bizim kitabımızda yoktur, inancımızda yoktur, karakterimizde yoktur, terbiyemizde yoktur, ahlakımızda yoktur." dedi.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun, CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş için ATO Congresium’da düzenlenen tanıtım toplantısına katıldı.

Tanıtım toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, Bu toplantıda bir eksiğimiz var, Sayın Levent Gök TBMM Başkanvekili aramızda yok. Çünkü o tarafsızlığı nedeniyle, yasaya duyduğu saygı nedeniyle aramızda yok dedi.

"Ankara’nın başkent oluşunun özünde yatan budur, bu anlayıştır, bu felsefedir"

Ankara’yı konuşacağız, güzel Ankara’yı, her görmek isteyenin gönlünde yatan Ankara’yı diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Ankara hepimizin göz ağrısı, Ankara güzel yönetilsin ve Ankaralılar huzur içinde bir kentin meydanlarında, caddelerinde, sokaklarında gezsinler. Tanımasalar bile birbirlerine selam versinler. Hiç kimsenin ötekileştirilmediği güzel bir Ankara, herkesin rahat ve huzur içinde yaşadığı bir Ankara... Ahmet Hamdi Tanpınar ‘Beş Şehir’ adlı eserinde Ankara’yı şöyle anlatır, “Çok defa Ankara Ovasına bakarken Hacı Bayram’ın ömrünün sonuna kadar müritleriyle ekip biçtiği tarlaları düşünürüm. Acaba hangi tarafa düşüyordu, belki de kendi yaptığı caminin bulunduğu yerlere yakındı.” Bütün ova onun zamanında bile imece ile işleniyordu. Ovayı imece ile işleyen, ortak aklı, beraber çalışmayı, beraber paylaşmayı, birlikte yaşamayı öngören Hacı Bayram Veli.
Ve değerli arkadaşlarım, Milli Kurtuluş Savaşı’nda da aynı imece anlayışı vardır. Hacı Bayram Veli’nin ömrünün geçtiği, imece kültürünü getirdiği, birlikte çalışma kültürünü getirdiği, birlikte mücadele etme ve herkesin karnının doyduğu bir anlayışı, bir imece anlayışını buraya getiren, Ankara’ya getiren, Anadolu’nun merkezine getiren Hacı Bayram Veli ve arkadaşları. Aynı kültürü Milli Kurtuluş Savaşı’nda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te görüyoruz. O da Milli Kurtuluş Savaşı’nı Ankara’da bir imece kültürüyle başlattı. Birlikte mücadele etmek, birlikte savaşmak, egemen güçlere karşı birlikte savaşmak, kimsenin kulu ve kölesi olmamak; Ankara’nın başkent oluşunun özünde yatan budur, bu anlayıştır, bu felsefedir. Birlikte yaşayacağız, hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz, birlikte mücadele edeceğiz, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Ankara. Bu anlayışla gidiliyor." dedi.

"Bizler her kuruşun hesabını millete vermeyi onurlu bir görev kabul ederiz"

Ben gittiğim her yerde Belediye Başkanı arkadaşlarımdan üç şey isterim diyen Kılıçdaroğlu; "Bir, hiç kimsenin emeğiyle oynamayacağız. Sayın Mansur Yavaş’la aynı kararlılıkta Ankara Büyükşehirde veya diğer belediyelerde çalışan herkesin iş güvencesi Sayın Yavaş olacaktır. Hiç kimsenin işine son verilmeyecektir. Herkesin aşına ve işine saygı gösterilecektir, yeter ki çalışılsın.
İki, biz yani sosyal demokratlar, bizler her kuruşun hesabını millete vermeyi onurlu bir görev kabul ederiz, her kuruşun hesabını. Çünkü harcanan her para milletin parasıdır ve millete hesabını vermek de bizim temel görevlerimizden birisidir. Aynı anlayışla Sayın Mansur Yavaş da harcadığı her kuruşun hesabını milletine ve Ankaralılara verecektir.
Üç, hiç kimseyi ama hiç kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. Herkesi kucaklayacağız. Sayın Mansur Yavaş da aynı politikayı güdüyor, aynı çerçevede hareket ediyor. Hangi partiden olursa olsun, hangi inançtan olursa olsun, hangi kimlikten olursa olsun; insansa, sorunları varsa o sorunları çözmek bizim boynumuzun borcudur. Biz insanımızı seviyoruz ve onun sorununun çözümü için her türlü çabayı göstereceğiz." dedi.

"Türkiye Cumhuriyeti devletini hiç kimse tehdit edemez"

Trump’ın attığı Tweet'e sert tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Trump bir anlatımdan sonra Türkiye’yi ekonomik olarak mahvederiz diyor. Bekledim ki en sert tepki iktidar kanadından gelsin, en sert tepki. Ama en sert tepki gelmedi, bir şeyler yapmaya çalıştılar. Buradan açık ve net söylüyorum, bir sokak kabadayısının diliyle Türkiye Cumhuriyeti devletini hiç kimse tehdit edemez. Hiç kimse şunu unutmasın hiç kimse, dünyada yaşayan hiç kimse şunu unutmasın. Türkiye Cumhuriyeti devleti egemen güçlerin lütfuyla kurulan bir devlet değildir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin temelinde kan vardır, acı vardır, gözyaşı vardır, milyonlarca şehit vardır" dedi

"Cumhuriyet Halk Partisi savaş meydanlarında kurulan bir partidir"

Kılıçdaroğlu, "Bizler niye söylüyoruz bunu, hangi gerekçeyle söylüyoruz bunu? Çünkü bu ülkeyi egemen güçlerden koparıp kurmak için, egemen güçlere teslim olmamak için mücadele eden bir Kuvayı Milliye vardı, Kuvayı Milliyeciler vardı. Anadolu’nun her bölgesinde her kimlikten, her inançtan insanlar kendi ülkelerinin bağımsızlığı için mücadele ettiler. Ve bizler onların torunlarıyız. Ve onlar sonra Cumhuriyet Halk Partisini kurdular. Cumhuriyet Halk Partili olmak kolay değildir, Cumhuriyet Halk Partili olmak için egemen güçlere karşı inatla, kararlılıkla mücadele etmek demektir. Cumhuriyet Halk Partisi avukat odalarında kurulan bir parti değildir. Cumhuriyet Halk Partisi savaş meydanlarında kurulan bir partidir." dedi.

"En rahat yönetilen kişiler egemen güçler tarafından teslim alınan kişilerdir"

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Batının egemen güçleri iktidarı yola getirmek istiyorlar, tehdit ediyorlar; sabaha kadar bekliyor, sabah olsa da ben bir Trump’ı arasam diye. Görüyor musunuz, geldiğimiz noktayı görüyor musunuz? Değerli arkadaşlarım, şunu hiç kimse unutmasın hiç kimse, en rahat yönetilen kişiler egemen güçler tarafından teslim alınan kişilerdir. Eğer 16 yıl ülkeyi yönetir, 16 yılın sonunda Türkiye Cumhuriyetini tefecilere teslim ederseniz, 81 milyonu tefecilere hizmet eder hale getirirseniz, borca muhtaç hale getirirseniz, onlar gelirler ensenize vurup ağzınızdan lokmayı alırlar ve siz sesinizi çıkaramazsınız. Ama biz, bizler bu ülkenin namuslu vatandaşları, bu ülkenin yurtseverleri, bu ülkenin kahramanları, bu ülkenin sessiz çoğunluğu asla ve asla egemen güçlere teslim olmayacağız, teslim olmak bizim kitabımızda yoktur, inancımızda yoktur, karakterimizde yoktur, terbiyemizde yoktur, ahlakımızda yoktur." dedi.  

"Tank Palet Fabrikası özelleştirme adı altında birilerine peşkeş çekiliyor"

Kılıçdaroğlu, "Her şeyi sattılar her şeyi, fabrikaları, bankaları, ne varsa sattılar. Milletin parasıyla yapılmış ne varsa sattılar. Şimdi sıra neye geldi? Askeri fabrikaları satmaya geldi. Askeri fabrikalar, Sakarya’da 1975 yılında kurulan Tank Palet Fabrikası şimdi satılıyor. Özelleştirme adı altında birilerine peşkeş çekiliyor. Bakın bu fabrikada Fırtına Obüsleri yapıldı, hani vardı ya övündüğümüz Fırtına Obüsleri, bu fabrikada yapıldı. Leopar Tankları bu fabrikada onarılıyor, bu fabrikada hizmet veriliyor. Eğer bu fabrika verimlilik açısından değerlendirilecekse Türkiye’de en verimli üçüncü fabrika. Dünya sıralamasında Sakarya’daki Tank Palet Fabrikası dünya sıralamasında beşinci sırada geliyor. Eğer yeniden böyle bir fabrika kuracaksak bunun bedeli 20 milyar dolar. Yani o fabrikanın değeri 20 milyar dolar. Şimdi kalkıyorsunuz bunu özelleştiriyorsunuz ve satıyorsunuz.  Eğer bu ülkede milliyetçilik diye bir kavram varsa, eğer bu ülkede vatan sevgisi diye bir kavram varsa, eğer bu ülkede bayrak, vatan diye bir inanç, bir sevgi varsa hiçbir devlet kendi askeri fabrikalarını yabancılara peşkeş çektirmez.

Kılıçdaroğlu, "Şimdi 9 tane soru soruyorum, 9 soru soruyorum her birinizin bu soruları her gittiğiniz yerde tekrarlamanızı da istiyorum.
Birinci soru şu; fabrikanın özelleştirme işlemleri için değer tespit komisyonu oluşturulmuş mudur? Komisyon değer tespiti yapmış mıdır? Çünkü bir kamu malını özelleştirirseniz önce bir değer tespit komisyonu kuruyorsunuz diyorsunuz ki, bu fabrikanın değeri nedir? Komisyon bunu tespit ediyor.
İki; komisyon bir değer tespiti yapmışsa bu değer kaç liradır? Öyle ya değer tespit komisyonu kurulmuştur değeri kaç liradır diye bir tespite ihtiyacı var. Soru iki; bu komisyon bu fabrikanın değerini kaç lira olarak tespit etti?
Üç; fabrikanın özelleştirme işlemleri için ihale komisyonu oluşturulmuş mudur? Değer tespitinden sonra ihaleye çıkılır. Yani alıcılar arasında ihaleye çıkılır. Soru, ihale komisyonunu kurdun mu arkadaş?
Soru dört; ihale yapılmış mıdır? Yapıldı ise ne zaman ve nerede yapılmıştır, ihale hangi usule göre yapılmıştır? Öyle ya ihale yapılmışsa bunun bir yerde ilan edilmesi lazım, birilerinin bilmesi lazım bu ihaleyi ne zaman yaptınız, ne zaman ilana çıktınız bunu bilmemiz lazım.
Soru beş; ihaleye kaç firma teklif vermiştir, verilen teklifler nelerdir? Öyle ya ihale olduysa belki birden fazla firma gelip teklif vermiştir. Bizimde bunu bilmeye hakkımız var. Çünkü o fabrikalar tüyü bitmemiş yetimin ödediği vergilerle kuruldu. Bunu bizim bilmeye hakkımız vardır.
Soru altı; ihaleyi alan şirkete üretim ve satış garantisi verilmiş midir?
Soru yedi; Fabrikada çalışan askeri personel özelleştirmeden sonrada çalışmaya devam edecek midir? Edecekse askerlerimiz ihaleyi alan Katar şirketinin emrinde mi çalışacaklardır? Bakın bu çok önemli. İlk kez Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yabancıların emrinde bizim subaylar çalışacaklar, bizim askerler çalışacaklar eğer bu olursa. Yani böyle bir tablo Türkiye’nin geldiği nokta açısından bu tablonun ne kadar vahim olduğunu düşünün.
Soru sekiz; tank, palet yapacak olan BMC şirketinin yüzde 49.9’u Katarlılara kaça satıldı? Yüzde 49.9’u Katarlılara kaça satıldı? Size bedava verildiği söylenen uçan sarayla bu ihalenin bir bağlantısı var mıdır?
Soru dokuz; bu özelleştirmede bir ihale yapılmadıysa bunun sebebi nedir? Hangi kanun size bu yetkiyi veriyor?
Bu 9 sorunun cevabını bekliyorum. Saraydaki kibir abidesinden de bekliyorum, sözcülerinden de bekliyorum, Milli Savunma Bakanlığından da bekliyorum, Dışişleri Bakanlığından da bekliyorum.
Ne söyledim? Egemen güçlerin teslim aldığı bir yönetim varsa, egemen güçlere eğer siyasal iktidar teslim olmuşsa ülkenin çıkarlarını savunamazlar. Onlar yabancılar tarafından teslim alınmışlardır. Osmanlının son dönemlerinde yaşadığımız tablonun bir benzerini 21.yüzyılın Türkiye’sine yaşatıyorlar.
O nedenle isyan ediyorum.
Niçin? Vatanımı sevdiğim için!
Niçin? Milletimi sevdiğim için!
Niçin? Bayrağımı sevdiğim için!
Niçin? Halkımı sevdiğim için!
Niçin? Bu ülkenin çocuklarını sevdiğim için!
Ve biz bu çalışmaları yerelden de başlatacağız. Birlikte yapacağız, beraber yapacağız. Diyorlar ki, “Efendim YSK’ya güvenmiyorsanız seçimlere girmeyin.” Biz YSK’ya güvenmiyoruz, ama seçimlere katılan milyonlara güveniyoruz, milyonlara! Biz halkımıza güveniyoruz!
Biz sandık ittifakı yapacağız, o sandıkta bizim adaylarımıza her partiden vatandaşlarımız oy verecek. Neden? Çünkü bizim Belediye Başkan Adaylarımız hiç kimseyi ötekileştirmeyecek. Bizim Belediye Başkan Adaylarımız harcadıkları her kuruşun hesabını millete verecek. Bizim Başkan Adaylarımız namuslu, dürüst ve ahlaklı olacaklar, adaletli olacaklar. Pozitif ayrımcılığı gecekondu bölgelerinden başlatacaklar, fakir fukaradan başlatacaklar. Ama fakir fukaraya yardım yaparken onun yoksulluğunu teşhir etmeyecekler. Çünkü bizim inancımıza göre sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Bunu Mansur Yavaş da yapacak.
İnanıyorum ve güveniyorum, Sayın Mansur Yavaş önümüzdeki 5 yıl içinde Ankara’yı dünyanın merkezi haline getirecek. Ankara’yı konuşulan, turist çeken bir kent haline getirecek. Yemyeşil bir Ankara’ya hepimiz hazır olacağız, güzel bir Ankara’ya hepimiz hazır olacağız. Caddelerinde rahat yürüdüğümüz aydınlık bir Ankara’ya hepimiz birlikte kavuşacağız." dedi.

Anahtar Kelimeler:
KılıçdaroğluTrumpTehdit
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.