Öne Çıkanlar uyuşturucu galataport Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan seçim Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk çarpışma çalışanların birikim endişesi Ford Otosan CFOsu Gül Ertuğ çanakkale ingiltere çankaya köşkü çankaya belediyesi

“Türk Milletinin Ortak Değerlerine Saldıranlara Maneviyatımızda Cevaz Yoktur, Yer Yoktur, Hoşgörü Olamayacaktır”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Diyanet İşleri Başkanlığı görevi Türkiye Cumhuriyeti’ne söven, kurucu değerlere ihanet eden, kurucu şahsiyetlere galiz ifadelerle yüklenen vatansızları aklama, anma ve alkışlama görevi değildir. Aksi tavır ayıptır, günahtır. Türk milletinin ortak değerlerine saldıranlara maneviyatımızda cevaz yoktur, yer yoktur, hoşgörü olamayacaktır. Hangi kurumuş vicdan, hangi satılmış ruh, hangi işgal artığı varsa duysun ve bilsin ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk milletimizin ortak değeridir. Bu gerçek değişmeyecektir. Ancak, Atatürk üzerinden, Anıtkabir’e gelen kalabalıklar gerekçesiyle yeni bir karşıtlık oluşturmaya, yeni bir güç devşirmeye de hiç kimse heves etmemelidir. Bu yolun sonu karanlıktır, çıkmazdır, hüsrandır, buhrandır. Tartışmaların göbeğindeki Diyanet İşleri Başkanı’nın kendi durumunu gözden geçirip erdemli davranış içinde hareket etmesi ve gereğini derhal yapması samimi tavsiyem ve temennimdir." dedi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, önemli açıklamalarda bulundu."Geçtiğimiz hafta Cuma günü akşam saatlerinde, Hakkari’nin Şemdinli ilçesine 40 km uzaklıkta bulunan Süngütepe Üs Bölgesi’ndeki bir mühimmat deposundaki patlamaya ilişkin Bahçeli, "Milletimizi acıya boğan bir patlama meydana gelmiştir. Maalesef 7 Mehmedimiz şehit olurken, 25 Mehmedimiz de yaralanmıştır. Tablo kahredici boyuttadır. Söz konusu patlamaya, top atışı esnasında arızalı bir mühimmatın neden olduğu açıklanmıştır. Hatırlarsanız, 5 Eylül 2012’de Afyonkarahisar ilimizde bulunan Uzman Çavuş Mete Saraç Kışlası’nın cephanelik bölümünde patlama yaşanmış, 25 evladımız şehit düşerken, 3’ü sivil olmak üzere 11 evladımız da yaralanmıştı. Yeni bir mühimmat depo felaketine maruz kalmamız hakikaten düşündürücü ve yürek yaralayıcıdır. Demek ki, Afyonkarahisar faciasından gerekli ders ve sonuçlar çıkarılamamıştır. Mühimmat depoları Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hassas ve kritik alanlarıdır. Cephanelerin mahfuz tutulup muhafaza altına alındığı kısımlarda en ufak dikkatsizlik, tedbir ve titizlikteki en küçük ihmal vahim sonuçlara davetiye çıkaracak, kapı aralayacaktır. Mehmetlerimizin canı devlete emanettir. Vatan görevini yapan her evladımız bizim için paha biçilemez önemdedir. Şayet 7 kahramanımızın şehadetine yol açan Süngütepe Üs Bölgesi’ndeki patlamada herhangi bir ihmal, herhangi bir atalet ve gevşeklik varsa sorumlular bulunup ağır şekilde cezalandırılmalıdır." dedi.

"Peki Ortadoğu’daki şiddet ve savaşın bitişi ne zaman anılacaktır?"

11 Kasım 2018 tarihinde 1.Dünya Savaşı’nı sonlandıran ateşkes antlaşmasının yüzüncü yıldönümü Paris’te çeşitli etkinliklerle anıldığını belirten Bahçeli, "Peki Ortadoğu’daki şiddet ve savaşın bitişi ne zaman anılacaktır? Paris’te toplananların alayı birden yüz yıl öncesi için sahte üzüntülerini paylaşırken, şu anda Ortadoğu’da yaptıkları için acaba ne diyeceklerdir? Paris’teki anma toplantılarında milliyetçilik adeta öcü gibi gösterilmiş, neredeyse nefret objesi gibi takdim edilmiştir. Fransa Cumhurbaşkanı milliyetçiliği vatanseverliğe ihanet olarak tanımlamış, Almanya Başbakanı at gözlüğü takan milliyetçiliğin tekrar hortlamasından korktuğunu dile getirmiştir. Bu ülkelerin dünyanın yıkımından, insanlığın felaketinden birinci derecede mesul olmalarını görmeden milliyetçiliği suçlamaları hezeyanın ötesinde hüsran verici bir cehalettir. Madem milliyetçilik vatanseverliğe ihanet ise, Fransa’nın deniz aşırı sömürge faaliyetlerine hala devam etmesi, buralarda yaşayıp vatanlarını seven insanların haklarını gasp etmesi nasıl izah edilecektir? Bu kadar insancıl ve barışsever olan Fransa, mesela 1920’lerde Çukurova’da ne arıyor, ne geziyordu? Sömürgecilik başka şeydir, milliyetçilik başka bir şeydir. Bu ayrımı bilmeyen akıl fukarasıdır. Bu ikisini karıştırmak, bir ve aynı görmek Fransa horozuna tavuk kostümü giydirip yumurtlamasını beklemek kadar aptalca ve ahmakçadır. 1.Dünya Savaşı’nda yaklaşık 20 milyon kişi hayatını kaybetmişti. 21 milyon kişi yaralanmıştı. Dünya üzerinde yaşanan tahribat korkunç boyutlara ulaşmıştı. 28 Temmuz 1914’de başlayan savaş, 11 Kasım 1918’de Fransa’da, bir demiryolu vagonun içinde imzalanan ateşkes antlaşmasıyla son bulmuştu. Yüzüncü yıldönümü anılan bu ateşkes antlaşması aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun da ölüm fermanı olmuştu. Savaşı önce başlatmışlar, sonra da keyifleri yetince, bölüşmeyi yapınca bitirmişlerdi. 1.Dünya Savaşı’nın ne başlamasında, ne de son buluşunda İmparatorluğumuzun hiçbir dahli, hiçbir payı olmamıştı. Ancak en büyük bedeli biz ödemiştik. En çok acıyı biz çekmiştik. En fazla külfete biz katlanmıştık. Hafıza kayıtlarımızı tazelemek, 1.Dünya Savaşı’na tekemmül etmiş bir tarih şuuruyla bakmak Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in görev ve sorumluluğudur." dedi

"Hiç kimse karanlıktan göz kırpmasın, istismardan çıkar elde etmeye kalkışmasın"

Hassasiyetlerimiz kaşınıyor, değerlerimiz aşındırılıyor diyen Bahçeli, "Toplumsal gerginlikler, fikri ayrılıklar, ideolojik farklılıklar kamçılanıyor, devamlı kanatılıyor. Laik-anti laik, inanan-inanmayan- Sünni-Alevi, Türk-Kürt ayrımı körükleniyor, milli ve tarihi değerlerimiz üzerinden kutuplaşmalar alçakça kışkırtılıyor. Atatürk’ü sevenler-sevmeyenler cepheleşmesi tehlikeli şekilde tırmandırılıyor. Anıtkabir ile Kocatepe arasında aşılmaz bariyerler dikilip, çift taraflı nifak kazıları yapılıyor. Bu yanlıştır, vahimdir, art niyetliliktir, cepheleşme tetikçiliğidir. Hiç kimse karanlıktan göz kırpmasın, istismardan çıkar elde etmeye kalkışmasın. Hiç kimse ne tarihi kazanımlardan ne de inançlarımızdan husumet türetmeye cüret etmesin, bunu aklından dahi geçirmesin. Atatürk de bizimdir, Ankara’da bizimdir, Cami de bizimdir, Cemevi de bizimdir, doğulusu da biziz, batılısı da biziz, güneylisi de bizden, kuzeylisi de bizim ayrılmaz bir parçamızdır. Biz, kuvveden fiile geçeli asırlar olmuş büyük Türk milletiyiz. Türkiye’yi tehlikeli bir girdaba çekmek için pusuya yatanlar Anıtkabir ile Kocatepe arasında fitne hatları oluşturmaya, bozgunculuk yapmaya, milli duyguları ve manevi duyarlılıkları pis oyunlarına alet etmeye asla kalkışmasınlar. Çünkü bedeli çok ağır olacaktır, bunun altından da kalkamayacaklardır. Maalesef gelişmeler ve gidişat hayra alamet değildir. İç bunalıma yatırım yapan, birlik ve beraberliğimizi çürütmeye çalışan bir dip akıntı gün geçtikçe hız ve yaygınlık kazanmaktadır. Atatürk üzerinden Cumhuriyetle hesaplaşılmaktadır. Atatürk bahanesiyle mukaddesatımıza tahammülsüzlük sergilenmektedir. İki ayrı kampa ayrılanlar gittikçe azgınlaşmaktadır. Türklük üzerinden milletle hesap görülmektedir. Bitmiş ve kapanmış Türkçe ezan tartışmalarıyla maneviyatımız sömürülmekte, milli ve manevi değerlerimiz örselenmektedir. Bir grup kiralık ve görevli siyasetçi, sözde uzman, yarım aydın zehir saçmakta, milletimizi tahrik etmektedir. Türkiye üzerinde kumar oynanmaktadır. Bir yanda bunlar oluyorken, diğer yanda Diyanet İşleri Başkanı’nın geçen hafta gerçekleştirdiği esef verici bir ziyareti tartışmaların odağına oturmuştur." dedi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.