Her 3 Kadından ve Her 5 Erkekten Birinde Osteoporoza Bağlı Kırıklar Geliştiğini Gösteriyor

Acıbadem Kayseri Hastanesi Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Filiz Ateş, 50 yaş üzeri 3 kadından birinin ortak sorunu olan halk arasında kemik erimesi olarak da bilinen osteoporozdan koruyan 3 önemli kural hakkında açıklama yaptı. Ateş, “İstatistikler dünyada her 3 kadından ve her 5 erkekten birinde osteoporoza bağlı kırıklar geliştiğini gösteriyor. Yaygınlığı bu denli yüksek olduğu için osteoporozdan korunmaya yardımcı önlemler çok daha değer kazanıyor. Bu önlemlerin başında da doğru beslenme geliyor” dedi.

Acıbadem Kayseri Hastanesi Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Filiz Ateş, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarının çok yakın ilişki içinde olduğu hastalıklar listelendiğinin ilk sırasında osteoporozin geldiğini ve hastalığın kemiklerin kalsiyum ve diğer mineralleri kaybedip daha kolay kırılma eğilimi göstermesiyle ortaya çıktığını belirtti.

Osteoporozin her ne kadar ileri yaş hastalığı olsa da belli bir dönemden sonra birdenbire ortaya çıkmadığına değinen Ateş, Sürdürdüğümüz yaşam tarzımız, hastalığa zemin oluşturan düşük kemik kalitesi ve yoğunluğunun gelişmesini ciddi şekilde etkiliyor. Hatta bu etki anne karnına kadar uzanıyor. İstatistikler dünyada her 3 kadından ve her 5 erkekten birinde osteoporoza bağlı kırıklar geliştiğini gösteriyor. Yaygınlığı bu denli yüksek olduğu için osteoporozdan korunmaya yardımcı önlemler çok daha değer kazanıyor. Bu önlemlerin başında da doğru beslenme geliyor” diyerek önerilerde bulundu.

“Güçlü Kemiklere Sahip Olmamızda Kalsiyum ve D Vitamini Şart”

Kemik yapımı gelişiminin bebeklik ve çocukluk döneminden başlayarak genç erişkinliğe kadar devam ettiğini söyleyen Ateş, “20 yaşlara ulaştığımızda ise doruk kemik kütle denilen en güçlü noktaya ulaşıyor. İşte tam bu aşamada bebeklikten itibaren kalsiyumdan zengin gıdaların yeteri kadar tüketmenin önemi ortaya çıkıyor. Çünkü doruk kemik kütlesi yükseldikçe osteoporoz riski azalıyor. Doruk kemik kütlesine ulaştıktan sonra yavaş yavaş güç kaybeden kemiklerde yıkım başlıyor ve menopozla birlikte kayıp hızlanarak devam ediyor. Erkeklerdeki kemik kaybı ise 50 yaşından sonra yaşanmaya başlıyor. Bu nedenle yaşlanmamızla birlikte doğal olarak gelişen kemik kaybını azaltmakta ve daha güçlü kemiklere sahip olmamızda kalsiyum ve D vitamini şart” açıklamasında bulundu.





“Kalsiyumun Hangi Miktarda Alınması Gerektiği Yaşa Göre Değişkenlik Gösterebiliyor”

Sağlıklı ve güçlü kemiklere ulaşarak osteoporozdan korunmak için kalsiyumun gerektiğinin altını çizen  Ateş, “Kemiklerimizin de yapı taşını oluşturan kalsiyumun hangi miktarda alınması gerektiği ise yaşa göre değişkenlik gösterebiliyor. Örneğin hamilelik ve emzirme dönemi ile büyüme hızının arttığı ergenlikte ihtiyaç duyulan kalsiyum miktarı artıyor. Bu dönemde önerilen kalsiyum miktarı 1200 mg’dır. Günlük gereksinim 2 su bardağı süt-yoğurt, 1 kibrit kutusu peynir+ 1 porsiyon sebze yemeği+ 3 porsiyon meyve ile karşılanabiliyor. Günlük süt ve süt ürünleri ve özellikle kalsiyumdan zengin, koyu yeşil yapraklı sebzelere  beslenmenizde daha çok yer verin. Bununla birlikte tahıl ve baklagiller de yeterli kalsiyum alımında destek veriyor” ifadelerini kullandı.

“Günde 20 Dakika Güneşle Temas Edin”

D vitamini eksikliğinin osteoporoz riskini artırdığına işaret eden Ateş, bunun için de günde 20-30 dakika kadar ellerin, kolların güneşle temas etmesinin yeterli olduğunu belirtirken, “Besinlerle alınan kalsiyumun vücut tarafından emilimini sağlayan D vitamini, cildin güneşle teması sonrasında vücut tarafından üretiliyor. D vitaminin aynı zamanda kemiğin gelişimine de yardımcı oluyor” açıklamasını yaptı.
 
Ateş, osteoporoz riskini artıran faktörleri şöyle sıraladı:
“Yetersiz kalsiyum ve D vitamini alınması, yüksek sodyum içeren diyetler, çinko yetmezliği, düşük florid alınması, B, C, K vitamin yetmezliği,  aşırı kafein, alkol tüketimi.”

Osteoporozdan korunma konusunda konuşan Ateş, “Her gün mutlaka bol taze sebze yiyin, kırmızı et yerine beyaz et ve balık tüketin, aşırı yağ tüketiminden kaçının, çok fazla proteinli gıdalar tüketmeyin, baklagilleri tercih edin, fosfat içeren hazır gıdaları azaltın, hazır yemekler, konserveler, katkı maddeleri olan gıdalardan uzaklaşın, taze ev yemekleri tercih edin, daha az tuz kullanın, tükettiğiniz şeker miktarını azaltın, kahve, kola gibi içeceklerden uzak durun, bol su için” önerilerinde bulundu.