Öne Çıkanlar deprem çukurova belediyesi recep tayyip erdoğan HAVA HAREKATI Hakkari başbakan binali yıldırım yapı kredi atatürk soner çetin operasyon azerbaycan Dünya Haberleri

76 Askeri Hakim Ve Savcının İhraç Gerekçesi

Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) FETÖ soruşturması kapsamında 76 askeri hakim ve savcının meslekten ihraç gerekçesi açıklandı. Darbe girişimi kapsamında tutuklanan eski Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Muharrem Köse’nin de bulunduğu ihraç gerekçesinde, darbe teşebbüsünün tamamen sonlandırılması, benzer bir girişimin tekrarlanmaması, demokratik anayasal düzen ile temel hak ve hürriyetlere yönelik tehdidin tamamen ortadan kaldırılması için kapsamlı ve etkin bir mücadele yapılması gerektiğinin altı çizildi.

MSB’nin FETÖ soruşturması çerçevesinde 76 askeri hakim ve savcı meslekten ihraç gerekçesi Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Darbe girişimi kapsamında tutuklanan eski Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Muharrem Köse’nin de bulunduğu ihraç listesi de yayımlandı. MSB’nin gerekçesinde, ihraç kararları 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3.  Maddesine dayandırıldı.
Askeri yargının FETÖ/PDY açısından önemine değinilen gerekçede, örgütten ayrılan FETÖ üyelerinin beyanlarında örgütün en çok önem verdiği meslek gruplarından birinin askeri hakimler olduğu, bu amaçla askeri hakim olması için belirlenen hukuk fakültesi öğrencilerinin başka bir kamu görevini talep etmelerinin suç örgütünce kabul edilmediği, ayrıca HSYK tarafından yapılan çalışmada, birçok askeri hakimin aynı zamanda adli ve idari yargı hakimliğini kazanmasına rağmen, askerlik hizmetinin zorluklarını ve zorunlu hizmet süresinin 10 yıl olmasını bir kenara bırakarak askeri hakimliği tercih ettikleri bilgisine yer verildi.

Gerekçede, söz konusu hakim ve savcıların, komutanların hukuka verdiği önem ve adli müşavirlerine duyduğu güvenin, bazı askeri yargı mensuplarınca birçok yerde kötüye kullanılarak, komutanların kararlarının FETÖ/PDY’nin amaçları doğrultusunda yönlendirilmesine çalışıldığı belirtildi.
Hukuk dışı soruşturma emirleri, soruşturma ve kovuşturmalar ile FETÖ/PDY’nin kendisine engel olarak gördüğü TSK personelinin terfi, atama ve görevlendirmelerinin engellendiğine dikkat çekilen gerekçede, FETÖ/PDY mensuplarının TSK’nın etkin noktalarında görev almasının sağlandığı ifade edildi.

Gerekçede, FETÖ/PDY mensubu ya da bu suç örgütü ile iltisaklı olan TSK personelinin yaptıkları tüm hukuksuzluklara rağmen, haklarında soruşturma emri verilmediği, soruşturma emri verilenlerde ise soruşturmalar kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararlar ve kovuşturmalar beraat kararları ile sonuçlandırılarak korunduğu ve bu yolla etkinliklerin devamının sağlandığı vurgulandı. Özellikle GATA, Harp Akademisi, Harp Okulları ve TSK'ya ait diğer eğitim kurumlarında görevli olup, FETÖ/PDY mensubu olmayan personelin akademik yükselme, görevlendirme ve diğer işlemleri yapılan soruşturmalar marifetiyle engellendiği bilgisine yer verilen gerekçede, bu eğitim kurumlarında görev alacak ve geleceğin komuta kademesini yetiştirecek personelin FETÖ/PDY mensuplarından oluşmasının sağlandığı belirtildi. Gerekçede, emniyet ve adli yargıdaki FETÖ/PDY mensuplarıyla uyum içinde çalışan askeri hakimlerin, bu yargı makamlarından gelen bilgi ve belgelere yönelik değerlendirmeleri personel aleyhine olacak şekilde oluşturduğu  FETÖ/PDY mensubu olmayan askeri personelin kumpas davaları olarak bilinen davalarda mahkumiyetleri yönünde kararlar ihdasına yol açıldığı ifade edildi. Gerekçede, “Askeri Yargıda yer alan ve FETÖ/PDY mensubu olan bazı askeri hakimlerin eylemleriyle FETÖ/PDY’nin TSK’nın en hayati damarlarına sızması sağlanmış ve 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen menfur darbe girişimi gibi, ülkemizin geleceğine, birliğine ve dirliğine yönelik yasadışı eylemlerin önü açılmıştır” denildi.

Askeri hakim alımları ve mesleğe kabullerin de irdelendiği gerekçede, FETÖ’nün TSK’ya sızmada izlediği yöntem şu ifadelerle açıklandı:
“Küçük yaşta, genelde gelir düzeyi düşük ailelerin çocuklarının, ailelerin temiz din duygularını ve inançlarını sömürerek, kendilerine TSK’da bir gelecek vaat edip daha ilköğretim çağında TSK’ya katılmak üzere hazırlandığı, ders çalıştırmak üzere toplanan bu çocukların, akabinde FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü kurucusu ve yöneticisi Fetullah Gülen’in sapkın dinsel mantık ve İslam’la hiçbir bağ ve ilintisi olmayan kitap ve öğretileriyle tanıştırıldıkları, Gülen’e mantıkla ve İslam’la kabulü mümkün olmayan kutsiyetler atfederek örgütsel hiyerarşi içindeki bağlarını pekiştirdikleri, bu kapsamda askeri okullara yerleştirilmelerinde örgütsel fayda gördükleri ilköğretim çağındaki, genelde gelir düzeyi düşük ailelerin zeki çocuklarını benzeri beyin yıkama metotları ile; sorgulamayan, düşünmeyen, mutlak itaati esas alan, biat kültürüne körü körüne bağlı insan tipi haline getirdikten sonra, bu kişilere yine örgüt mensubu TSK personelinden temin ettikleri soruları vererek askeri okul sınavlarını kazanmalarını sağladıkları, özellikle senaryolaştırma yöntemleriyle mülakatlara hazırladıkları, yine örgüt hiyerarşisi içindeki sınav komisyonlarında yer alan TSK personeli marifetiyle mülakatları ve örgüt üyesi askeri doktorlar marifetiyle sağlık muayenelerini geçmelerini sağlamışlardır. Tüm bu askeri okullara giriş sınav süreçlerinde, örgüt üyesi olmayan askeri öğrenci adaylarının yazılı sınavlarda başarılı olsalar bile, mülakatlarda ve sağlık muayenelerinde elendikleri, bu yolla daha genç yaşlardaki FETÖ/PDY mensuplarının, TSK’nın hiyerarşisine nüfuz etmeye başladığı açıktır.”

Askeri hakim ve savcıların atama, görevlendirme ve soruşturma işlemlerinin de ele alındığı gerekçede, örgütlenmeler anlatıldı. Bir yarbayın askeri hakim seçilmek için çaba gösterdiği, daha sonra Askeri Yargıtay üyeliğinden feragat ederek, hiçbir hakimlik teminatı olmayan Genelkurmay Adli Müşavirliği Ceza Hukuku İşleri Şube Müdürü olarak atanıp Genelkurmay Adli Müşavirliği görevini vekaleten yürüttüğüne dikkat çekildi. Başka bir örnekte ise teamüller dışında hareket edilerek kıdemsiz yarbay rütbesindeki bir askeri hakimin Askeri Adalet İşleri Başkanı yapılmasının da örgütün ordu içindeki örgütlenmesinin başka bir kanıtı olduğuna değinildi.
Bazı değerlendirme ve tespitlerde bulunulan kararda, TSK'ya kurulan kumpasa yönelik soruşturma ve kovuşturmalarda mağdurların aleyhine soruşturma ve kovuşturmalara dikkat çekildi. Hakkında birçok ihbar, şikayet ve suç duyurusu bulunan, darbe girişimi kapsamında şüpheli olan, tutuklanan askeri hakimler hakkında 15 Temmuz'dan önceki süreçte Milli Savunma Bakanlığı Askeri Adalet İşleri Başkanlığınca soruşturma ve inceleme yapılması yönünde ciddi herhangi bir çaba gösterilmediği bildirilerek, FETÖ/PDY mensubu olmadığı bilinen, açıkça bu yapının mağduru olan askeri hakimler hakkında kolaylıkla soruşturma ve inceleme yönünde kararlar verildiği kaydedildi.
Kamu dışı örgütsel hiyerarşinin atama, görevlendirme ve soruşturma süreçlerinde egemen olduğu vurgulanan kararda, darbe girişimi sırasında yayımlanan listede 249 askeri hakimin sözde sıkıyönetim mahkemeleri, savcılıkları ve adli müşavirliklerinde görevlendirildikleri hatırlatıldı.

Sözde sıkıyönetim mahkemelerinde görevlendirilen ancak darbe öncesinde Genelkurmay Adli Müşavirliği, Genelkurmay Askeri Mahkemesi, Genelkurmay Askeri Savcılığı, Milli Savunma Bakanlığı Askeri Adalet İşleri Başkanlığı gibi görev yerlerinde bulunan bazı askeri hakimlerin, o gün mesai saat 18.00'de bitmesine ve izinli olmalarına rağmen darbe esnasında görev başında bulunduklarının, tanık beyanları ve kamera kayıtları ile tespit edildiği bilgisine yer verilen gerekçede şöyle denildi:
“Genelkurmay, Kara Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Donanma Komutanlığı Askeri Savcılıklarında görevli bazı askeri hakimlerin, darbe girişiminin gerçekleştiği veya darbenin ana noktalarından olan Kara Havacılık Okulu, 4'üncü Ana Jet Üs Komutanlığı, Jandarma Okullar Komutanlığı ve Donanma Komutanlığında, anayasal düzene karşı işlenen suçlar görev alanlarına girmemesine rağmen darbe akabinde buralarda darbeye ilişkin soruşturmalara başladıkları, bu kapsamda arama, el koyma, ifade alma vb. işlemleri gerçekleştirdikleri, bu işlemlerle ilgili hakim onayı aldıkları ancak bahse konu işlemleri gerçekleştiren tüm bu askeri hakimlerin sözde sıkıyönetim askeri mahkemeleri görevlendirme listesinde sıkıyönetimde görevli askeri hakimler oldukları anlaşılmıştır.15 Temmuz 2016 darbe girişiminde aktif rol aldığı görülmekte olan bir Askerî Hakimin, Sıkıyönetim Mahkemeleri Görevlendirme Listesine göre Genelkurmay Adli Müşaviri olarak atandığı, ancak savcılık ve hakimlik mesleklerinin uluslararası sözleşmeler, Anayasal ve yasal düzenlemeler kapsamında bağımsızlık ve hakimlik teminatı altında yerine getirilen müstesna görevler olmasına rağmen, Milli Savunma Bakanlığı tarafından kullanılan tüm Askeri Hakimlerin özlük haklarına, atama, terfi, yer değiştirme, soruşturma, hakimlik bağımsızlığı ve teminatına yönelik tüm işlemlerin bir tek kişi tarafından kullanılmasına yönelik bu ibarenin sıkıyönetim mahkemelerinde ne türden yargılamalar yapılacağına yönelik bir fikir vermesinin yanında, nasıl bir yargı düzeninin de öngörüldüğünü göstermesi açısından tüm kamuoyunun takdirine sunulması gerektiği de açıktır.”

15 Temmuz 2016 tarihli FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün darbe teşebbüsünün fiilen engellenmiş olmasına rağmen, bu teşebbüsün demokratik anayasal düzene, temel hak ve hürriyetler ile milli güvenliğe yönelik oluşturduğu tehlikenin tamamen ortadan kaldırılması, tüm anayasal kurumların olduğu gibi genelinde TSK’nın ve MSB’nın, özelinde ise Askerî Yargının temel sorumluluğu ve görevi olduğuna dikkat çekilen gerekçede, bu gibi tehditlerin demokratik toplum düzenini, temel hak ve hürriyetleri ve milli güvenliği açık ve yakın tehlikeye düşürdüğü hallerde, olağanüstü önlemlerin alınması ve olağanüstü yönetim usullerinin uygulanmasının anayasal bir sorumluluk olduğu vurgulandı.
Darbe girişiminin TSK içinde örgütlenmiş FETÖ/PDY mensupları, bunlarla hareket eden bazı kamu görevlileri ve sivil unsurlar tarafından gerçekleştirildiğinin anımsatıldığı gerekçede, bu teşebbüsün tamamen sonlandırılması, benzer bir girişimin tekrarlanmaması, demokratik anayasal düzen ile temel hak ve hürriyetlere yönelik tehdidin tamamen ortadan kaldırılması için kapsamlı ve etkin bir mücadele yapılması gerektiğinin altı çizildi.
Etkin mücadelenin yapılabilmesi için FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı belirlenen tüm TSK personelinin ve özellikle TSK içinde yargı görevini yürüten askeri hakimlerin mesleklerinden çıkarılması gerektiğinin belirtildiği gerekçede, bu yolla halkının bağrından çıkan TSK’nın bölgesinde etkin, caydırıcı ve kararlı bir güç olarak varlığını sürdürebileceği kaydedildi. Gerekçede, askeri yargının Anayasa’dan, kendi mevzuatından ve hakkaniyete ve adalete dayanan yerleşik geçmişinden kaynaklanan teamüllerine uygun olarak, kendi görev alanı içindeki TSK personeline güven verecek bir yapıya kavuşmasının ancak Askeri Yargı mensupları arasına sızmış FETÖ/PDY mensuplarının temizlenmesi ile sağlanabileceğinin belirtildi. Gerekçede, başta FETÖ/PDY olmak üzere terör örgütleriyle veya milli güvenliğe karşı faaliyette bulunan yapının, oluşum ya da gruplarla hangi şekilde olursa olsun irtibatı ya da iltisakı olduğu değerlendirilen Askeri Yargı mensuplarının meslekten çıkarılmasının demokratik toplumun temel değerlerinden biri olan yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı, güvenilirliği ve saygınlığının sağlanması açısından önemli olduğu vurgulandı.
Gerekçede, “FETÖ/PDY'nin tüm kamu kurumlarında olduğu gibi TSK ve askeri yargıda da örgütlenmesi ve bu örgütlenmenin bir darbe teşebbüsü şeklinde somutlaşarak 246 vatandaşımızın şehit olmasına, 2 bin 186 vatandaşımızın yaralanmasına sebep olması karşısında, reel bir tehlikeye dönüşen bu tehdidin bertaraf edilmesi için demokratik anayasal düzenin kuram ve kuralları içinde olağanüstü tedbirler alınmasını zorunlu kıldığı anlaşılmış ve dikkate alınarak, değerlendirilmiştir” denildi.

İHRAÇ EDİLEN ASKERİ HAKİM VE SAVCILAR
İhraç edilen 76 askeri hakim ve savcının isimleri şöyle:
Muharrem Köse, Erhan Ermişoğlu, Mehmet Oğuz Akkuş, İsmail Karataş, Mehmet Ali Almış, Mehmet Emin Yapar, Yunus Yılmaz, Seyfi Bulduk, Ali Müjdat Eski, Muhsin Özyurt, Uğur Aydın, Yasin Akdeniz, Selahattin Karakaya, Erkan Ağın, Kurtuluş Kaya, Sefa Mumcu, İbrahim Alpsoy, Fahri Karakaya, Erhan Alp, Hasan Hüseyin Şahin, Mustafa Can, Harun Birol Mert, Cemal Yurtseven, Sezer Çitli, Abdulcelil Türkdoğan, Gültekin Özdemir, Selma Yılmaz Çitli, İsmail Savcı, Orhan Çelik, Uğur Tural, Gani Çetintaş, Beytullah Abakam, Ramazan Avcı, Rıdvan Akay, Muhammet Vuran, Muhammed Tekinşen, Abdulkadir Demir, Fatih Dağlı, Hamza Badıllı, Şuayip Karayel, Hüseyin Cansever, İsmail Siyahgül, Faruk Savaş, Sezai Zengin, Muhammet Yüksel, Murat Yıldız, Ahmet Peksöz, Fatih Taşkın, Mustafa Kayıkçı, Celalettin Kuga, Musa Birlik, Fahrettin Güngör, Cennet Eda Sezen, Yusuf Aslan, Yakup Cemil Kahveci, Necmettin Aksoy, Nazmi Şengül, Kani Yolcu, Hüseyin Çakan, İrfan Ay, Oğuz Sekmen, Feyyaz Erkam Saraç, Erol Körnez, Şafak Kadir Baran, Muhammed Bıçakçıgil, İsmail Pektaş, Seyfullah Özkan, Mustafa Bek, Şaban Ümit Gül, İlhan İpek, Özgür Tüfekçi, Mehmet Burak Kızıltan, Fatih Bağlan, Emrah Gül, Cevher Eren, İhsan Hoş.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.