Öne Çıkanlar tesk genel başkanı bendevi palandöken kılıçdaroğlu Pandemi palandöken fetö şehit adana abd Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel tesk yunanistan tüik

CHP’nin Cezaevi Raporu

CHP Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonu üyesi Genel Başkan Yardımcıları Veli Ağbaba ve Zeynep Altıok, tutuklu yazar Aslı Erdoğan ve dilbilimci, yazar Necmiye Alpay ile şarkıcı Deniz Seki’yi ziyaret etti.
 
“Türkiye’de 113 Gazeteci Cezaevinde”
 
Tutuklu yazarların cezaevi koşulları ve sağlık durumları ile ilgili bilgi alan Ağbaba ve Altıok, ziyaretlere ilişkin yaptıkları açıklamada, bugün Türkiye’de 113 gazetecinin cezaevinde bulunduğunu belirterek, olağanüstü hal kararından bugüne kadar 166 gazeteci hakkında darbe soruşturmasından gözaltı kararı verildiğini kaydetti. Bu isimlerin 66’sının tutuklandığı ifade edilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
 
“OHAL süresince darbe soruşturması dışında ise 65 gazeteci gözaltına alındı. Bu isimlerin 33’ü hala gözaltında tutuluyor. OHAL süresince darbe soruşturması haricinde tutuklanan gazetecilerin sayısı ise 13. OHAL döneminde 16 TV kanalı, 3 haber ajansı, 47 gazete, 16 dergi, 22 radyo, 28 yayınevi kapatıldı. Bu kuruluşlarda çalışan 2 bin 308 gazeteci işini kaybetti. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) 2016 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye iki sıra gerileyerek 151. sırada yer aldı. Endekste Güney Sudan, Meksika, Pakistan ve Rusya, Türkiye’nin önünde yer aldı.”
 
Deniz Seki: Beni Tutuklayanlar Bana Ceza Verenler Şimdi Mahkum
 
Ziyaretlere ilişkin hazırlanan raporda, şarkıcı Deniz Seki’nin anlatımları da paylaşıldı. Rapora göre Seki şu ifadeleri kullandı.
 
“23 aydır buradayım. Herhalde benim üzerimden bir mesaj verdiler. Bana ceza verenlerin tamamı içeride. Beni tutuklayanlar, bana ceza verenler şimdi mahkum. Bu nasıl adalet?  Eşitlik yok, dosyalardan haberimiz yok, infaz söylenmiyor. Ben demirbaş gibiyim. Yanımdakileri gönderdim. Bayramda bir müjde olsun. Ben FETÖ mağduruyum ben niye içerideyim? Günah keçisi isem bu kadar yetmez mi?” 
 
Tutuklu Cezaevi Personelinin İfadeleri
 
Komisyon ayrıca, DHKP-C koğuşundaki tutuklu ve hükümlüleri isyana teşvik etmek suçlamasıyla tutuklanan, FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğu öne sürülen Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi personelleri; infaz koruma memurları Hülya Sarıdede, Ümmü Çapraz, doktor Alp Çetiner ve sağlık personeli Uğur Topkaraoğlu ile de görüştü. Rapora göre, görüşmedeki o ifadeler şöyle:
 
“Çok İşkence Yaptılar”
 
Hülya Sarıdede:
“Çok işkence yaptılar. 7 gün Bakırköy adliyesi nezaretinde tahta sandalyede kaldım. Battaniye yoktu. Daha sonra bir gün Yeşilköy karakoluna götürdüler. 2 saat sonra Ataköy karakoluna götürdüler. Ataköy nezarethanesi böcek ve idrar dolu…
Avukat vermediler, kimseyle görüştürülmedik. Suçumuzu hala bilmiyoruz.
Kaç gündür uykusuzdum. 8 Ağustos gecesi saat 22.00’da ifadeye aldılar. Savcı, DHKP-C’lilere daha toleranslı davrandığımı söyledi. Ben, ‘herkese eşit davranıyorum’ dedim. ‘15 Temmuz gecesi neredeydin’ dedi. AVM’deydim, yanlış yola girdim. Arkadaşım aradı, ‘darbe girişimi’ var dedi, ben de eve geldim. 16 Temmuz’da da göreve gittim. Kumpas var bize.
Mektup hakkı yok. 15 günde bir telefon edebiliyoruz. Sadece 1. derece akraba gelebiliyor. Hem DHKP-C hem FETÖ’den suçlanıyorum. Bize selam dahi vermiyorlar. Psikolojimiz bozuluyor. Bakırköy Cezaevinde müdürün A Takımı var, onlar ne derse o olur. Müdür geldiğinden beri 2015 Eylülünden itibaren soruşturma geçirmeyen memur yok. Kadınların kullanacağı eşyalar verilmiyor. Erkek cezaevi olduğu için kadın malzemesi yok.”
 
“Mahkumların Genital Bölgesine Defalarca Vurduğunu Gördüm”
 
Ümmü Çapraz:
“15 Temmuz günü kapalı görüş yapan mahkumlar oturma eylemi yaptı, görüş yerinde. Ben oraya gittiğimde ters kelepçe ile yatıyorlardı. Ö.T. isimli memurun, mahkumların genital bölgesine defalarca vurduğunu gördüm. Bunu engelledim, dehşete düşmüştüm. Bu işkence, diyerek engelledim. Sonra bu memurlar benimle ilgili ‘DHKP-C’ye yardım ediyor’ demişler. Suçum bu. Benim suçum işkenceyi engellemek. O olaya tepki göstermek başımı yaktı. Sanki bu yangını FETÖ emir verip DHKP-C yapmış. Bu mahkumlar zaten her yerde eylem yapıyorlardı.”
 
“Hem DHKP-C Hem FETÖ Üyesi Olmakla Suçlanıyorum”
 
Alp Çetiner:
“Bir sürü kamera var. İzlesinler ortaya çıkar. Hem DHKP-C hem FETÖ üyesi olmakla suçlanıyorum. Dünyada farklı örgütlere üye olan 4 örneğiz. Ben 18 yıldır Adalet Bakanlığında doktor olarak her sorunlu cezaevinde görev yaptım. Evimde arama yaptılar, iki örgüte yakın hiçbir şey bulamadılar. Ben sosyal demokrat, Atatürkçü bir insanım. Hiç tanıdığım FETÖ’cü yok. Sadece doktor hasta ilişkim var.”
 
“Bizleri Atatürkçü Olduğumuz İçin İhbar Ettiler”
 
Uğur Topkaraoğlu:
“Ben yangında yoktum, koğuşa girmedim. İsyana teşvikle suçlanıyorum. Bizleri Atatürkçü olduğumuz için ihbar ettiler. Bizim uzaktan yakından alakamız yok. Yangının boyutu büyük de değildi. İtfaiye, ambulans bile çağrılmadı. Jandarma bile sokulmadı.
Ben 12 yıl Metris’te görev yaptım. Ergenekon mahkumlarından herkes kaçarken ben gelen Balbay’a da Haberal’a da sahip çıktım, çay içtim. Engin Alan, Çetin Doğan, rahmetli Kozinoğlu ile de. Ben nasıl FETÖ’cüyüm?”
 
 
 
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.