Öne Çıkanlar chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı DEVA PARTİSİ Genel Başkanı Ali Babacan süt Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe asker jens stoltenberg ak parti genişletilmiş il başkanları toplantısı İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ (ECLAC kredi ihracı içişleri bakanlığı

Kalın: 'Türkiye Cumhurbaşkanı' Türk Dil Kurumunun İfade Ettiği Bir Şey

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sosyal medya hesaplarında yapmış olduğu unvan değişikliğine ilişkin, “Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet rejimi ile yönetilen bir devletin başındaki kişi demektir. İçinde var zaten dolayısıyla tekrar etmek oluyor. Türkiye Cumhurbaşkanı ifadesinin daha doğru olduğu, Türk Dil Kurumunun da ifade ettiği bir şey” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Best FM'de yayınlanan “Konuşan Türkiye” programında gündemdeki konularla ilgili açıklamalarda bulundu. Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Twitter hesabındaki unvan değişikliği ile ilgili olarak, “Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet rejimi ile yönetilen bir devletin başındaki kişi demektir. İçinde var zaten dolayısıyla tekrar etmek oluyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı dediğinizde ‘Cumhuriyet’i iki defa ifade etmiş oluyorsunuz. Türkiye Cumhurbaşkanı ifadesinin daha doğru olduğu, Türk Dil Kurumunun da ifade ettiği bir şey” dedi. Kalın, bu kullanımın yeni bir şey olmadığını, Cevdet Sunay döneminden bu yana tüm cumhurbaşkanları tarafından kullanıldığını ifade etti ve Erdoğan’ın 2014’ten bu yana kullandığı davetiyelerde de aynı ifadenin bulunduğuna dikkati çekti.

“Nükleer Silah Sahibi Ülkeler Üzerlerine Düşeni Yeteri Kadar Yapmıyorlar”

Kalın, ABD ve Kuzey Kore arasındaki gerilime ilişkin, “Biz dünyanın hiçbir yerinde savaş istemeyiz. Bu ister konvansiyonel silahlarla olsun, ister nükleer bir tırmanış şeklinde olsun, bölgesel olsun, küresel olsun. Biz dünyanın hiçbir yerinde savaşın insanlığın barışına, huzuruna katkı getireceğine inanmıyoruz” açıklamasında bulundu. Kalın, Kuzey Kore ile Amerika arasında son günlerde yükselen duruma bakıldığında, işin geri planında ABD ile Çin arasında devam eden bir güç mücadelesi olduğunu, Kuzey Kore’nin de bunun bir unsuru olduğunu belirtti. Nükleer silahlanmaya karşı herkesin küresel bir tavır alması gerektiğinin altını çizen Kalın, “Burada da tutarlı olmak lazım. Nükleer silah sahibi ülkeler, bu ‘Nükleer silahların yayılmasının önlenmesi’ anlaşması çerçevesinde üzerlerine düşeni aslında yeteri kadar yapmıyorlar” dedi.

“Körfez Ülkelerinde Yaşanan Gerilim Silah Ticaretiyle De İlgili”

Dünyanın neresinde savaş ihtimali yükselirse orada kimin, ne fayda elde ettiğine bakmak gerektiğini söyleyen Kalın, her ülkenin kendi milli savunma sistemlerini en iyi noktaya getirmesi gerektiğini belirterek, “Fakat bunu bir silah ticareti aracı olarak kurguladığınız zaman yani özellikle açık söyleyeyim; Körfez ülkelerinde yaşanan gerilim, bunun önemli bir ayağı silah ticaretiyle de ilgili” dedi.

“Referandum Irak’ın İçinde Bulunduğu Hiçbir Sorunu Çözmeyecek”

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 25 Eylül'de yapılacağını duyurduğu referandum kararının yanlış olduğunu söyleyen Kalın, bunun Irak’ın içinde bulunduğu hiçbir sorunu çözmeyeceğini öne sürdü ve Irak'ın toprak bütünlüğünün bölgedeki en önemli konulardan biri olduğunu söyledi.
Amerikan işgalinden sonra Irak'ta federal bir yapı kurularak Kürt bölgesinin oluşturulduğunu hatırlatan Kalın, Kürt bölgesiyle merkezi yönetim arasında birtakım sorunlar yaşandığını belirterek, Kürt yönetiminin temsilcilerinin “DEAŞ sonrası Irak'ta hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, artık bizim bir arada bulunmamız mümkün değil” şeklindeki söylemlerini anlayamadığını dile getirdi.

“Kürtlere Karşı Olumsuz Tutumumuz Söz Konusu Değil”

Türkiye’nin IKBY’de referanduma karşı çıkmasının temel sebebinin, Irak'ın toprak ve siyasi bütünlüğünün korunması olduğunu söyleyen Kalın, şöyle devam etti:

“Burada ne Irak Kürtlerine ne Suriye Kürtlerine ne de bölgedeki diğer Kürtlere karşı herhangi bir olumsuz tutumumuz söz konusu değildir. Terör örgütünün ve yandaşlarının zaman zaman bunu işleyip, işte Türkiye, özellikle Sayın Cumhurbaşkanımıza atfen ‘Türkiye, Kürtlerin kazanımlarına karşılar, bundan rahatsızlar’ gibi propagandalar yaptıklarını, Batı basınının da bunu köpürterek ve büyüterek tedavüle soktuğunu biliyoruz. Bizim bir kere Kürtler ile bir sorunumuz olsaydı Türkiye Cumhuriyeti devleti veya milleti olarak Kuzey Irak Kürtleriyle bu kadar iyi ilişkiler içinde olmazdık.”

“Kerkük’te Yaşayan Türkmenler, Araplar Bu Referanduma Katılmayacaktır”

Erbil yönetiminin referandumdan vazgeçmemesi halinde bunun sonuçları olacağını söyleyen Kalın, birkaç hafta içerisinde bazı yeni gelişmelerin olabileceğini belirterek şunları söyledi:

“Referanduma diyelim ki gittiler, referandum kararını aldılar, bununla ne yapacaklar? Tek taraflı olarak 'Biz bağımsızlığımızı ilan ettik' dedikleri zaman bunu kim tanıyacak? Bağdat, Türkiye, İran, komşu ülkelerin hiçbiri tanımayacak. Avrupalılar ve Amerikalılar da bu yönde tavırlarını ortaya koydu. Dolayısıyla kendilerini çok sıkıntıya sokacaklar. Bizim açımızdan hassasiyet arz eden bir diğer konuda Kerkük vilayetinin de referandum alanına dahil edilmesi. Buna da hakları yok. Erbil yönetiminin buna hakkı yok. Çünkü Kerkük Bağdat'a bağlı, tartışmalı bölge diye de bilinen bir coğrafyayı ifade ediyor. Kerkük'ün bizim tarihimizde çok özel yeri var. Kerkük bir Türkmen şehridir, orada Kürtler de Araplar da vardır. Kalkıp siz Kerkük'ü de bu referandum alanına dâhil ettiğinizde ortaya çıkacak netice bellidir. Orada yaşayan Türkmenler, Araplar bu referanduma katılmayacaktır.”

“Erken Seçimi Gündeme Getirenler Siyasi Bir Spekülasyon Yapıyorlar”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, erken seçim iddialarına ilişkin, “Benim görebildiğim kadarıyla böyle bir gündem, karar söz konusu değil. Bunu gündeme getirenler siyasi bir spekülasyon yapıyorlar diye düşünüyorum. Hangi gerekçeyle, neden yapıyorlar onu bilemem ama son tahlilde bu, Meclis'in uhdesinde, tasarrufunda olan bir konudur” değerlendirmesini yaptı.

“Suriye Kürtleri De PYD ve YPG'nin Zulmü Altında”

“DAEŞ ile mücadele ediyorum” diyen herkesin istediği şekilde bir politika izlemeye, bölgedeki dengeleri yeniden dizayn etmeye çalıştığını dile getiren Kalın şöyle konuştu:

“Amerika açısından asıl paradoks şu: ABD gibi bir ülke Marksist, Leninist bir örgütle Orta Doğu'da operasyon yapıyor. Tersinden baktığınızda terör örgütünün destekçileri, güya Marksist, Leninist, halkçı ideolojiye sahip olan bu kesimler de Amerikan kamplarında eğitim görüyorlar. Burada PYD ve YPG'ye bu desteği verdiğinizde otomatikman karşınıza Arapları, Türkmenleri alıyorsunuz. PYD ve YPG'ye katılmamış diğer Kürtleri karşınıza alıyorsunuz. Bugün Suriye Kürtleri de PYD ve YPG'nin zulmü altında. Onların kontrolünde bulunan bölgelerde sadece Araplar, Türkmenler değil Suriyeli diğer Kürtler de zulüm görüyorlar. Bir tane alternatif, farklı, muhalif siyasi parti bırakmadılar.”
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.