Öne Çıkanlar AİLE Covid19 gündem özeti Melatonin hormonu Mangal Cansu İvecen Kuru Gürültü Türkiyede koronavirüs kaynaklı Toplam Vaka Sayısı Medikal Aile Terapisi nedir Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk

Kılıçdaroğlu’ndan İslam Dünyası Sorunlarına Dört Halkalı Çözüm

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İslam dünyasının sorunları karşısında “demokrasi, din ve vicdan özgürlüğü, sosyal devlet ve hukuk devleti” olmak üzere dört halkalı bir çözüm önerisi sunarak, “Dindarlığımızı bu kriterlerle birlikte yeniden tanımlamalıyız” dedi.
 
Kılıçdaroğlu, Kartal Belediyesi, İstanbul Üniversitesi ve Türk Ocakları İstanbul Şubesi tarafından Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde düzenlenen, “Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları Sempozyumu”nda açılış konuşması yaptı.
 
Konuşmasına, 10 Ekim Ankara Gar Katliamını anarak başlayan Kılıçdaroğlu, “Ben o gün dedim ki, bu terörü bitirmek için bizden ne istiyorsanız, elimizden gelen her türlü katkıyı yapmaya hazırız. O terör saldırısını düzenleyenler, kendisine Irak Şam İslam Devleti adını veren, İslamiyet’i kullanan bir terör örgütüydü. Bugün bu toplantının önemi de buradan kaynaklanıyor zaten. Nasıl olur da İslamiyet’i, Sevgili Peygamberimizin emek harcayarak, pek çok tehlikeyi göze alarak, dünyayı aydınlattığı, ki bana göre dünyanın en büyük devrimcilerinden birisidir, bir Müslümanlık anlayışını kanla, terörle tanıştırıyorsunuz ve buna Müslümanlık diyorsunuz. Bizim bunu masaya yatırmamamız lazım. A partisi, B partisi olarak değil, birlikte, ön yargılarımızdan arınarak bu sorunu çözmeliyiz. İnanç üzerinden, kimlik üzerinden, yaşam tarzı üzerinden siyaset olmaz. Bunun için bu toplantıya çok ama çok önem verdim. Teklif ilk geldiğinde, hemen çok güzel bir toplantı yapılıyor’ dedim. Biz kendi sorunumuzu tartışmaktan korkuyoruz, tam tersi sorunu cesaretle tartışacağız” diye konuştu.
 
-15 SORU SIRALADI-
 
İslam dünyasının yaşadığı sorunları 15 maddeyle sıralayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
 
“1- Bütün İslam dünyasının; 57 ülkenin toplam gayri safi milli hasılası 6 trilyon dolar. Sadece Çin Halk Cumhuriyeti’nin gayri safi milli hasılası 12 trilyon dolar. Bir ülke 57 ülkeden çok daha fazla Gayri Safi Milli Hasılaya sahip. 57 İslam ülkesi bir tek Çin Halk Cumhuriyeti bile edemiyor. O zaman soru şu, neden edemiyor?
 
2- İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye ülkeler dünya enerji kaynaklarının yüzde 70’ine ve doğal kaynakların yüzde 40’ına sahip. Dünyanın en büyük zenginliğinin üzerinde İslam ülkelerinde yaşayan vatandaşlar oturuyor. Ama buna rağmen yine bu örgütün verilerine göre nüfusun yüzde 40’ı yoksulluk içinde. En zengin kaynakların üstündesiniz ama nüfusun yüzde 40’ı yoksulluk içinde. Soru, neden?
 
3- Dünya her yıl ortalama yüzde 4,7 oranında büyüyor. İslam ülkelerindeki büyüme ise yüzde 3,6, neden? Ne eksiğimiz var? Neden daha geride kalıyoruz.
 
4- Dünyada iş gücüne katılım oranı yüzde 63. İslam ülkelerinde yüzde 59, neden?
 
5- Dünyada işsizlik oranı ortalama yüzde 6. İslam ülkelerinde ise yüzde 8, neden?
 
6- Gelişmekte olan ülkelerde genç işsizlik oranı yüzde 11. İslam ülkelerinde bu oran yüzde 17. Yani her 5 gençten birisi işsiz, neden?
 
7- 57 İslam ülkesinde halkın yüzde 37’si okuma-yazma bilmiyor. Bir başka değişle 630 milyon Müslüman kendi dilinde okuma yazma bilmiyor, neden?
 
8- Arap kadınlarının yarısı okuma-yaza bilmiyor, neden?
 
9- Her 5 Arap’tan biri günde 2 dolardan daha az bir gelire sahip. Yani 5 Araptan biri ayda 180 lira bile para kazanamıyor, neden?
 
10- Bütün Arap dünyasının sadece yüzde 1’inin bilgisayarı ve internet erişimi var, neden?
 
11- 57 İslam ülkesinin her birinde ortama 10 üniversite var. Yani 1 milyar 700 milyonluk nüfusa 600 üniversite. Amerika’da sadece 5 bin 700 üniversite var. Hindistan’daki üniversite sayısı 8 bin 500. Dünyanın en iyi 100 üniversitesinden birisi İslam ülkelerinde, sadece Türkiye’de var, o da Orta Doğu Teknik Üniversitesi, gururumuz. Peki, 1 milyar 700 milyonluk bir nüfusa neden 600 üniversite?
 
12- ABD Kontrterörizm Merkezinin raporuna göre, bütün terör saldırılarında ölenlerin yüzde 90’ı Müslüman. Müslümanları öldürenlerin de yüzde 100’ü Müslüman, neden?
 
13- Bilime, tekniğe bu kadar önem veren ve dünya çapında önemli bilginler yetiştiren İslam dünyası bugün neden bu kadar geriye düştü?
 
14- İslam maskesi altındaki rejimlerde bir avuç adam, iktidarı bütün gücüyle kendi halkını sömürmek, zevk-i sefa içinde yaşamak gibi bir düşünce içindeler. Onların baskısı altında 630 milyon insan okuma-yazma bilmiyor. 850 milyon insan da yoksulluk sınırının altında yaşıyor, neden? Herkese soruyorum, Yüce Yaradan 630 milyon insanı cehalete, 800 milyon insanı yoksulluğa mahkum eder mi, bunları mahkum eden kim?
 
15- Bugün iç çatışmaların yoğun olarak yaşandığı Müslüman dünyadan göçler var. Soru şu, neden mülteci olarak İslam dünyasından kaçanlar örneğin Suudi Arabistan’a, Mısır’a, Katar’a değil de Avrupa’ya, gelişmiş ülkelere doğru gitmeyi düşünüyor? Bunların yanıtlarını hep birlikte aramak zorundayız.”
 
-4 HALKALI ÇÖZÜM: “DEMOKRASİ, DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ, SOSYAL DEVLET, HUKUK DEVLETİ”-
 
Kılıçdaroğlu, bu soruların ardından “4 halkadan” oluşan bir çözüm önerisi paketi de açıkladı. Birinci halkanın “demokrasi” olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
 
“Demokrasisi gelişmiş ülkeler her zaman hızla büyüyen ülkelerdir. Demokrasisi gelişmiş ülke siyasetçinin halka hesap verdiği ülke demektir, kul hakkı yemeyen bir anlayışı siyaset kabul etmiş demektir. Baskı altında olamayan, düşüncesini özgürce ifade eden ve hükümete ‘benden topladığı vergileri nerelere harcadın’ diyebilecek cesaretli bir ortamı yaratan bir devlet, demokratik devlettir. Baskıya, teröre, diktaya teslim olmayan, gücün tek bir yerde toplanmasını değil, dengeli davranmasını sağlayan bir mekanizmayı hayata geçiren devlettir. Demokrasisi gelişmiş devlet, liyakat esasına uyan devlettir. Bu halkayı sağlarsak önemli bir adımı atmış oluruz.
 
-“SİYASETÇİLERİN İNANÇLARI KULLANARAK OY DEVŞİRMELERİNİN ÖNÜNE GEÇMEMİZ GEREKİYOR”-
 
İkinci halkamız, din ve vicdan özgürlüğüdür. Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi laikliktir. Laiklik sadece devletin dine saygılı, dini koruyan, dinlere eşit mesafede olan durumunu tanımlamaz. Laiklik aynı zamanda, bireylerin ve cemaatlerin, IŞİD gibi, FETÖ gibi terör örgütlerine karşı müslim ve mümin olanın da hakkını korur. Bu bağlamda laiklik günümüz İslam dünyasında, kimin daha İslami olduğu tartışmasının militarist biz zemine taşınmasının da engelleyicisidir. Devletin inanç dayatması yapmadığı, her yurttaşın inancını özgürce yerine getirdiği bir düzeni yaratmamız gerekiyor. Siyasetçilerin insanların inançlarını kullanarak oy devşirmelerinin önüne geçmemiz gerekiyor. 
 
-ÇAĞDAŞ EĞİTİM VURGUSU: “AKLINIZ MI YOK, DÜŞÜNMEZ MİSİNİZ’ DİYOR YÜCE YARADAN”-
 
Üçüncü halkamız sosyal devlet. Sosyal devlet, işsizlik ve yoksullukla mücadele eden, özellikle yoksullukla mücadele ederken insan onurunu koruyan devlettir. Sosyal devlet, çocuklarımıza çağdaş eğitim vermeyi hedefleyen bir devlettir. ‘Aklınız mı yok, düşünmez misiniz’ diyor Yüce Yaradan. Çocuklarımıza öyle eğitim vermeliyiz ki akıllarını kullanabilsinler. Eğer çağdaş eğitim verebilsek, İslam dünyasının yaşadığı sorunları büyük bir hızla kapatabiliriz.
 
Sosyal devlet emekten, alın terinden yana olması lazım. Sosyal devlet eşitlik yurttaşlık esasına dayanır, kadın-erkek eşitliğine önem verilmesi gerekiyor.
 
-“İSLAM DÜNYASI ADALETE NE KADAR ÖNEM VERİYOR?”-
 
Dördüncü halkamız hukuk devleti. Adalet; eşitlik, dürüstlük, tarafsızlık, haksızlıkların son bulması, doğrunun egemenliği olarak tanımlanır. İslam dünyası acaba adalete ne kadar önem veriyor? Üstünlerin değil, hukukun üstünlüğünü, ifade özgürlüğünü savunan bir devlet anlayışı. Farklılıkları bir kavga aracı değil, zenginliğimizin temel taşı olarak kabul ettiğimiz zaman Türkiye üzerinde oynanan oyunları aşmış oluruz.
 
Ben 70’leri, 80’leri yaşadım. Ülkücülerle, devrimciler birbirlerini öldürülelerdi, ‘sen vatan hainisin, ben vatanseverim…’ İçine düştükleri kaosu, hapishanelerde aynı koğuşlara kondukları zaman farkına vardılar. Baktılar ki birbirlerinden çok farklı düşünmüyorlar, iki taraf da vatansever. Dolayısıyla geçmişi çok sağlıklı oturup tahlil etmemiz lazım.”
 
-“O İSLAMİ KURALLARA BİZ NEDEN UYMUYORUZ?”-
 
Kılıçdaroğlu, George Washington Üniversitesi’nden iki Müslüman bilim adamı, Şehrazat Rahman ile Hüseyin Askeri’nin 2010 yılında “İslam ülkeleri ne kadar İslami?” adlı bir çalışma yaptıklarını ve 4 kriterden yola çıkarak hangi ülkelerin İslami kurallara en uygun şekilde yönetildiğini ortaya koyduklarını belirtti. İlk 30’un içinde tek bir Müslüman ülkenin olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
 
“Hollanda, Yeni Zellanda, Danimarka var. Tamamı İslamiyet’in getirdiği temel kurallara uyan bir yönetim tarzıyla yönetiliyorlar. Yani kul hakkı yemiyorlar, yani adil, yani insan haklarına saygılı. Peki o İslami kurallara biz neden uymuyoruz? ‘Müslümanız’ diyoruz. İslam’ın egemen olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Neden koptuk o dünyadan?
 
Demek ki demokrasimiz gelişmemiş, insan haklarına saygı duymuyoruz. Sosyal devlet ciddi yara almış durumda. Ahlaki temellerimizde ciddi bir sarsılma var. Kadını ikinci sınıf vatandaş görüyoruz. Bütün bunları aşmamız gerekiyor.
 
-“ÇALIYORDU AMA İŞ YAPIYORDU’, İSLAMİYET’TE BÖYLE BİR ŞEY YOK”-
 
Bunları aşmak için de dindarlığımız bu kriterlerle birlikte yeniden tanımlamalıyız. Dindarlığımızı, söylediğim 4 halkadaki kriterlerle birlikte yeniden tanımlamalıyız. Dindarlık sadece kişinin kendine özgü bir kavram olmanın ötesinde toplumsal sorumluluğu olan da bir kavramdır. Adalet isteyeceğiz, doğaya saygı isteyeceğiz, kul hakkı yememeyi ve yedirmemeyi sağlayacağız. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Dindarlığı daha geniş çerçevede bir toplumsal iç dünya zenginleşmesinin parçası olarak görmeliyiz.
 
Dindarlık salt, bireysel bir olay değildir. Komşusu açken tok yatan bizden değildir, bu dindarlığın toplumsallaştığını gösterir. Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır. ‘Ben namazımı kıldım, orucumu tuttum, zekatımı verdim, hacca gittim, haksızlık yapılmış olsun, ben kendimi kurtardım’ bu doğru değil. Bunların ilahiyatçılarımız tarafından yeniden düşünülmesi lazım. Bireysel dindarlık kültürü bize neyi getirdi biliyor musunuz? ‘Çalıyordu ama iş yapıyor’. İslamiyet’te böyle bir şey yok. Kul hakkı yemek, yolsuzluk yapmak ne zamandan beri övünecek bir iş oldu. Bunları masaya yatırmamız gerekiyor.”
 
-“SİYASET KURUMU İNANÇLARI ACIMASIZCA SÖMÜRÜYOR”-
 
Kılıçdaroğlu, “Terörden en büyük zararı biz görüyoruz. İnançlar en fazla Türkiye’de sömürü alanı haline dönüşüyor. Siyaset kurumu inançları acımasızca sömürüyor. İlahiyatçılarımız farklı bir şeyi dillendirmekten çekiniyorlar, endişe duyuyorlar, ‘ya tepki gelirse’ diye. İşin özü şu, yeni düşünceler her zaman tepki çekmiştir ama tarih yeni düşünceleri her zaman doğrulamıştır. Biz bilimin ışığında, ‘bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum’ düşüncesiyle, ‘alimin ölümü alemin ölümüdür’ düşüncesiyle, ‘ilim Çin’de bile olsa gidip öğreniniz’ düşüncesiyle sorunlarımızı çözmek, yeni bir yol haritası belirlemek zorundayız” diye konuştu.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.