“Siz Önce Vatandaşlarınıza Sahip Çıkın, Sonra Türkiye’ye Laf Edin”

Başbakan Binali Yıldırım, “Bölgeyle fiziki bağı olmayan birçok ülke orada çalışmalar yaparken, bu ülkedeki hükümetlerin sesi çıkmıyor, bu istikrarsızlığın en büyük bedelini ödeyen Türkiye’nin meseleye sahip çıkmasından rahatsız olduklarını görüyoruz. Bunu söyleyecek olanların önce ülkesine sahip çıkması lazım. Önce siz ülkenizin içerisinde yaşayan bütün vatandaşlarınıza sahip çıkın, devlet olmayı bilin, ondan sonra Türkiye’ye laf edin” dedi.

Başbakan Yıldırım, mezun olduğu İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 2016-2017 Akademik Yılı Açılış Törenine katıldı. Başbakan, yaptığı konuşmada dün Hakkari’de meydana gelen saldırıyı anımsatarak, geçen yıl Ankara’da meydana gelen Gar saldırısının yıldönümü olduğunu, 100 masum insanın hayatını kaybettiğini belirtti. Hayatını kaybedenler arasında İTÜ İnşaat Fakültesi öğrencisi Güney Doğan’ın bulunduğunu ifade eden Yıldırım, başta Doğan olmak üzere hayatını kaybedenleri rahmetle andığını söyledi.

-“TERÖRİSTİN KUTSAL BİLDİĞİ HİÇBİR ŞEY YOK”-

Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Teröristin maalesef kutsal bildiği hiçbir şey yok. Ne insana, ne hayata kıyarken en ufak bir tereddüt göstermiyor. Terörle mücadele ülkemizin yeni karşılaştığı bir durum değil. Günümüzde artık sadece bölücü terör örgütü değil aynı zamanda FETÖ ile ve DEAŞ gibi bir terör örgütüyle mücadelemiz devam ediyor. Bu coğrafya tarih boyunca hep hareketli olmuştur, çünkü bu coğrafya medeniyetlerin buluştuğu, çatıştığı bölgelerin başında geliyor. Son yıllarda güneyimizde yaşanan istikrarsız durum, en fazla Türkiye’yi etkilemektedir. Bölgeyle fiziki bağı olmayan birçok ülke orada çalışmalar yaparken, bu ülkedeki hükümetlerin sesi çıkmıyor, bu istikrarsızlığın en büyük bedelini ödeyen Türkiye’nin meseleye sahip çıkmasından rahatsız olduklarını görüyoruz. Bunu söyleyecek olanların önce ülkesine sahip çıkması lazım. Önce siz ülkenizin içerisinde yaşayan bütün vatandaşlarınıza sahip çıkın, devlet olmayı bilin, ondan sonra Türkiye’ye laf edin. İradenizi ortaya koyun. Bir takım unsurları orada barındırmaya devam ederseniz, Türkiye elbette hudutlarını korumak, vatandaşlarının can güvenliğini korumak için her türlü tedbiri alır.

Terörle mücadelemiz, bu hainlerin tamamı bu topraklardan yok oluncaya kadar devam edecek. Buradaki kararlılığımızda zerre kadar sapma yok. Her türlü çılgınlığı, her türlü intihar eylemini yapabilirler, canımız da acıyabilir, şehitlerimiz de olabilir ama şehitlerimizi kalbimize basacağız ancak ülkenin istiklalinden, istikbalinden, geleceğimiz olan gençlerimizin aydınlık yarınlarından zerre kadar taviz vermeyeceğiz. Kimse bize bu konuda nasihat vermeye kalkmasın, demokrasi nutukları atmasın. Bunlar terörden medet umanların son çırpınışlarıdır.”

-“EĞİTİM NOKTASINDA HİÇBİR MAZERETİN ARKASINA SIĞINMADIK”-

Öğrencileri en iyi donanıma sahip olarak yetiştirmenin, hükümetin ve devletin en öncelikli görevi olduğunu ifade eden Yıldırım, öğrencilerin Türkiye'nin büyüyen hedeflerini hayata geçireceğini söyledi. Yıldırım, şöyle devam etti:

“Eğitim noktasında asla ve asla hiçbir mazeretin arkasına sığınmadık. Bütçemizi 10 kat arttırdık ve eğitim söz konusu olunca tasarrufu bir kenara bıraktık. Tasarruf yapılır ama geleceğe hazırladığınız yavrularınıza cimri davranamazsınız. Onların her türlü bilgiyle donanması için elimizdeki tüm imkanları seferber ediyoruz. Biz hep eğitimde bütçe sloganıyla hareket ettik. Ne yazık ki ülkemiz geçmiş dönemde krizlerden krizlere sürüklendi ve bir türlü bu imkanlar sağlanamadı. Hem eğitimin fiziki altyapısını hem müfredatla ilgili konuları sürekli geliştiriyoruz. Eğitim yaşayan bir şey. Artık bilişim altyapısıyla eğitim sınıflarda değil, dünyanın her köşesinde. Milyarlarca sayfa kitaplara bir tuşla öğrencilerimiz ulaşabiliyorlar. Bugün ortaöğretimde akıllı tahtalardan tutun tabletlerde uzaktan eğitime varıncaya kadar çok büyük projeleri hayata geçiriyoruz.

-“YABANCI DİLİ TÜRKİYE'DE SORUN OLMAKTAN ÇIKARACAĞIZ”-

Yeni bir hedefimiz var orta vadeli plan kapsamında. 2019’a kadar Türkiye’nin her tarafında tek tedrisata geçeceğiz. Yani sabahçı öğlenci kalkacak, bütün gün eğitim olacak. Bunun için derslik eksiğimiz var ama 3 yıl içinde bu eksikliklerimizi gidereceğiz. Yabancı dili Türkiye'de sorun olmaktan çıkaracağız. Yıllardan beri yabancı dilin önemini anlatırız anlatırız, ama bir türlü ne ilkokulda ne lisede ne de üniversitede yabancı dil öğretemeyiz. Ben ortaokulda Fransızca okudum, lisede Fransızca okudum, üniversitede Fransızca okudum, mezun oldum ortada bir şey yok. Dışarı çıktığımızda mühendis olarak lisan bilmemenin ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu iş hayatına başlayınca öğrendim. Öğrencilerimize en tavsiyem lisan işini üniversite bitmeden halledin. Sadece mesleki olarak donanımlı olmanız yetmez, ama dünyayı okumanız için mutlaka dile ihtiyacınız var. En az bir yabancı dili mutlaka hem yazma, hem anlama, hem okuma bakımından öğrenmeniz gerekiyor. Biz artık bir karar aldık, ortaöğretimde bir yıl boyunca yabancı dil eğitimini mecbur yapacağız.

Okul öncesi eğitim, bu da çok önemli. Eskiden bırakın okul öncesi okul zamanı eğitim de yoktu. Derslerin yarısı ilk karneye kadar boş geçerdi. 3 ay kitapçıdan kitapçıya ders kitabı bulmak için koştururduk. Geçenlerde bir okul açılışına gittik, bir eşek yükü kitap, 23 tane kitap. Türkiye’nin her köşesinde bütün bu kitaplar var. Bunlar birçok ülkede yok.”

-“ÜNİVERSİTE AYAĞI EKSİK BİR SANAYİLEŞME OLMAZ”-

Yıldırım, lüzumsuz konularla büyük işlerin gölgede kaldığını ifade ederek, gençlere anlamı olmayan, ülkenin geleceğine faydası olmayan, boş tartışmaları geride bırakmaları gerektiğini söyledi. Okumanın, derslerde iyi olmanın tek başına yetmediğini ifade eden Yıldırım, eleştirel düşünceyi üniversitelerde hakim kılmak için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti. Başbakan, şu ifadeleri kullandı:

“Biz üniversiteyi toplumsal gelişmeyi, büyümenin sadece en önemli aktörü değil aynı zamanda öncüsü olarak görüyoruz. Üniversite ayağı eksik bir sanayileşme olmaz, ekonomik büyüme olmaz. Bu nedenle özellikle teknik üniversiteden, önemli beklentilerimizin olduğunu ifade etmek isterim. Üniversitelerimizin hayatla ve toplumla iç içe geçmesi çok önem arz ediyor. Toplumun gerçekliklerinden uzaklaşan bir üniversitenin millete rehberlik etmesi beklenemez. Her zaman birbirimizi anlayalım, iletişim kanallarımızı açık tutalım. Böylece aşamayacağımız hiçbir engel olmaz.

-“ÜNİVERSİTELER SINIFLARDAN, AMFİLERDEN VE LABORATUVARLARDAN İBARET DEĞİLDİR”-

Son olarak da öğrenci kardeşlerimize birkaç şey söylemek isterim. Bu yıl İstanbul Teknik Üniversitesi'ne başlayan ve öğrenimine devam eden bütün kardeşlerime söyleyeceğim şudur; Üniversiteler sınıflardan, amfilerden ve laboratuvarlardan ibaret değildir.  Aynı zamanda üniversite kantindir, kütüphanedir, arkadaşlık kurulan ve demokrasi içerisinde tartışma ve istişare mekanlarınızdır. Arkadaşlarınızla hayat tecrübesini kazandığınız mekandır, sosyalleşmeyi burada öğreneceğiz, kabiliyetlerimizi burada geliştireceğiz. Burada geçireceğiniz yıllar, sizin altın yıllarınızdır. Bunu mezun olduktan sonra daha iyi anlayacaksınız. Bazen okul bitse de gitsek, işimize baksak diyebilirsiniz ama bu yılları çok özlersiniz. Üniversite ilim öğretmiyor sadece, üniversite size özgüven de kazandırıyor. Dünyanın tamamını kavrama yeteneği, analitik düşünme kabiliyeti veriyor. Diferansiyel denklemler, termodinamik, bunlar ne işimize yarayacak diye düşünebilirsiniz, bunlar size muhakeme yeteneği kazandırır. Tek başına yazılan diferansiyel denklemleri, entegralleri, sanayide, iş hayatında belki tam kullanmayacaksınız, onların verdiği engin muhakeme yeteneğini kullanarak sorunları çözeceksiniz. Mühendislerle avukatların olaylara bakışı farklıdır. Sosyal bilimlerle, mühendislerin olaya bakışı farklıdır. Ben bunu Bakanlar Kurulu'nda da görüyorum. Hukukçulara soruyorsun, ‘İki kere iki kaç’, diyor, ‘Üç ile beş arasında bir sayıdır.’ Mühendise soruyorsun, ‘4.0’ diyor. Memura sorarsan, ‘Dur bir müdürüme sorayım’ diyor. Tüccara sorarsan, ‘Kaç olmasını istiyorsun’ diyor.

Yarın üniversiteyi bitirdiğinizde çok acımasız bir rekabetin içinde olacaksınız. Üstelik sadece Türkiye sınırlarında değil, küresel ölçekte bir rekabetin içerisinde olacaksınız. O nedenle ne kadar donanımlı olursanız, bu rekabette o kadar öne çıkacaksınız. Sözlerime son verirken bir kez daha İstanbul Teknik Üniversitesi camiasına teşekkür ediyor, öğrencilerimize başarılar diliyorum. Bu camiadan gelip geçen herkese Allah'tan rahmet diliyorum. Erbakan hocamız, Süleyman Demirel, Turgut Özal buralardan geldiler geçtiler. Memlekete büyük hizmet gördüler.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.