Yeni Yargı Tasarısıyla Davalar Daha Kısa Sürecek

Adalet Bakanlığı’nın Meclis’e sunduğu yeni yargı tasarısıyla, uzun süren dava ve soruşturmaların daha kısa ve belirli sürelerde bitirilmesi öngörülüyor. Tasarıya göre yargılamaların süresi Bakanlık tarafından planlanacak ve belirtilen sürede bitirilecek, vatandaş davanın ne zaman biteceğini bilecek. Avukat Cevat Kazma’ya göre, yeni düzenleme dışarıdan bakıldığında oldukça olumlu ancak uygulamada hak kayıplarına ve hatalı kararlara neden olabilir.
Yargıdaki yoğunluk dava sürelerine de yansıyor. Birçok davanın sonuçlanması aylarca sürebiliyor. Adli Sicil İstatistiklerine göre 2015 yılında Ceza Mahkemeleri’ndeki bir dava ortalama 231 gün, Yargıtay’da ise, ortalama 252 günde sonuçlandı.

Adalet Bakanlığı bu süreleri aşağıya indirebilmek adına bir yasa tasarısı hazırladı ve Meclis’e gönderdi. Tasarıya göre, uzun süren davalar ve soruşturmalar planlanan makul süre içerisinde bitirilecek. Aynı zamanda vatandaş da yargılamanın ne zaman başlayıp biteceğini bilecek. Dava belirlenen süre içinde tamamlanamazsa ilgili yargı mensuplarına yaptırımlar uygulanacak.

Hatalı Kararlara Sebep Olabilir

Düzenlemenin gerekçesi olarak, yargıya olan güveni güçlendirmek, mahkeme ve cumhuriyet başsavcılıklarının verimliliğini artırmak, şeffaflık ve hesap verebilirlik öne sürülüyor. Avukat Cevat Kazma, konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunarak kararın dışarıdan bakıldığında oldukça olumlu olduğunu ancak uygulama aşamasında bazı sorunlara yol açabileceğini söyledi.

Yeni uygulamanın özellikle ceza davalarında hak kayıplarına ve hatalı kararlara neden olabileceğine dikkat çeken Cevat Kazma, “Davanın başında verilen süreye uymak zorunda olan mahkeme, acele kararlar nedeniyle hataya düşebileceği gibi, savunma hakkında da kısıtlamaya neden olabilir. Mahkemeleri, avukatları, bilirkişi ve tanıkları bu tür bir yarışın içine sokmak hak kayıplarına neden olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Yargılama süresinin önceden belirlenmesinin birçok farklı etkenden dolayı kolay olamayacağını belirten Cevat Kazma, “Tebligatların yapılamaması ya da gerektiği gibi yapılmaması, bilirkişilerin raporu geç teslim etmesi, tanıkların gelmemesi, hâkimlerin raporlu olması ve mahkemenin deliller için yazdığı yazıya devlet kurumları tarafından geç cevap verilmesi gibi durumlar dava süresinin uzamasında büyük rol oynuyor” ifadelerini kullandı.