Ünlü ekonomistler Dr. Mahfi Eğilmez ve Prof. Dr. Işın Çelebi, Altınbaş Üniversitesinin düzenlediği bu ayki gerçekleştirilen “Ekonomi Söyleşileri” programında bir araya geldi. 2 ünlü ekonomist “Yeni Bir Dünya Düzeninde Türkiye Ekonomisinin durumu”nu değerlendirdi.
“Bugün, buğday altından daha değerli””
Petrol fiyatlarının 5-6 ayda %44, buğday fiyatlarının da %52 oranında arttığını belirten Prof. Dr. Işın Çelebi, Ukrayna Rus Savaşının buğday arzını olumsuz etkilemesi, Hindistan’ın buğday ihracatını yasaklaması, iklim değişikliği ve kuraklık nedenleriyle buğdayın altından daha değerli bir ürün haline geldiğini dile getirdi. Toprak Mahsülleri Ofisinin sadece ihracata yönelik çalışmasının, gelecekte gıda sorunu yaşayacağımızın göstergesi olduğunu belirten Prof. Dr. Çelebi, “Gelir dağılımının iyice bozulduğu bir sitemde, dijitalleşme ve teknolojik gelişmelere baktığımızda mekanizmanın sadece Savaş Sanayi için çalıştığını görüyoruz. Zenginler inanılmaz zenginleşiyor, fakirler inanılmaz fakirleşiyor. Dünya insanlıktan giderek uzaklaşıyor, böyle bir garip bir tablo içerisindeyiz” dedi.
Dr. Mahfi Eğilmez de bilimden uzak, önyargılardan ibaret ideolojik yaklaşımın Türkiye’nin en büyük riski olduğuna işaret ederek, faizin çözüm olmadığını ama yanlış belirlenmesi halinde çok büyük sorunlar yaratacağını söyledi. “Devlet, kur garantisi vermemeli. Devletin işi kur değil, Türk Lirası. Eğer devlet kendi borçlanmasını dolar kuruna endekslerse insanların da kirasını dolarla ayarlamasına ses çıkaramaz” diye konuştu.
“Devlet, sosyal adaleti temin etmeli”
Prof. Dr. Işın Çelebi son olarak, İnsanların gelir dağılımındaki bozulmaya da dikkat çekerek, “Gelir dağılımının en bozulduğu yer maalesef emekliler. Asgari ücret düzeyi bugün 4200 lira, emeklerin aldığı aylık ortalama maaş 3000 lira. Sosyal refah devleti olabilmek için kendi emekline, yaşlı insanına sahip çıkman gerek.” dedi.
“Çıkış noktası eğitim”
Prof. Dr. Işın Çelebi, günümüzde yaşanan çıkmazlardan çıkış noktasının da demokrasi ve hukukun temel ilkeleri baz alınarak, genç ve girişimci beyin gücünü etkin biçimde kullanmak olduğunu dile getirdi. “O bakımdan üniversitedeki eğitim çok önem taşıyor. Sadece ezberleyen bir eğitim sisteminin Türkiye'ye ne kadar zarar getirdiğini görüyoruz. Türkiye'nin eğitimde en çok geliştiği dönem 1933 sonrasıdır. Bu Almanya'dan göç eden bilim insanlarının, Türkiye ekonomisine, sanayine, eğitim ve kültür hizmetlerine, kentleşmeye yaptığı katkıları unutmamak lazım. Beyin göçünü tersine çevirerek, Türkiye’de bu ortamı yeniden tesis etmek çok önemli.” dedi.