ankahaber

Bahçeli'den 5 Atatürk Alıntılı Konuşma: "Zalimlerin Vekaleti CHP'dedir!"

Politika

MHP Lideri Devlet Bahçeli, bazı Türk haber televizyonlarında moderatörlerin durup dururken "Rusya'nın Kars-Ardahan'ı isteme ihtimalini" gündeme getirmelerine tepki gösteren Bahçeli, spekülatörlerin doğduklarına pişman edilmesi gerektiğini bildirdi.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, bazı Türk haber televizyonlarında moderatörlerin durup dururken "Rusya'nın Kars-Ardahan'ı isteme ihtimalini" gündeme getirmelerine tepki gösteren Bahçeli, spekülatörlerin doğduklarına pişman edilmesi gerektiğini bildirdi.

-Bahçeli: "Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aynen dediği şudur: 'Dünyanın falan yerinde bir rahatsızlık varsa, bana ne? dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla alakadar olmalıyız.' CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ne işimiz var Suriye’de, ne arıyoruz Libya’da, ne yapıyoruz Irak’ta sözleri bizatihi Aziz Atatürk’le taban tabana zıttır, bütünüyle çelişmektedir. Biz dost çemberini genişletip barışın tarafı olmalıyız."

ANKARA (ANKA) - MHP Lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada CHP'ye sert sözlerle yüklendi. Atatürk'ten 5 alıntı yaptığı konuşmasında Bahçeli, Kılıçdaroğlu'na "Sür eşeğini kandile" diye seslendi. Bahçeli CHP'ye oldukça ağır sözlerle yüklenirken, "Kemal Derviş’in yetiştirmesi demiş ki, 'savaş Ukrayna’da, ambargo Rusya’da, kıtlık ve kuyruklar Türkiye’de.' Bugünkü CHP varken, biliniz ki düşmana gerek yoktur. Bugünkü CHP vaziyet almışken, milli güvenliğimizin, milli ekonomimizin, milli birlik ve dayanışma ruhumuzun dış kaynaklı saldırı ve suikastlara uğramasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Zalimlerin vekâleti CHP’dedir. Küresel emperyalizmin kanlı eli CHP’nin üzerindedir. Dünyanın bu zorlu döneminde, ülkemizde muhalefet kisvesi altında fitneye muhafızlık, iç işgal cephesine muavinlik yapmak adamlık değildir, mertlik değildir, insanlık değildir, vatanseverlik hiç değildir" dedi.

-BAZI TÜRK HABER TELEVİZYONLARI...

Bazı Türk haber televizyonlarında moderatörlerin durup dururken "Rusya'nın Kars-Ardahan'ı isteme ihtimalini" gündeme getirmelerine tepki gösteren Bahçeli, "Bu açıklama sahiplerinin durup dururken Türkiye’yi tartışmaya açma, ortalığı alevlendirme çabaları üstlendikleri dış bağlantılı görevi millete teşmil etme sinsiliğinden başka bir şey değildir. Biden muhalefetinin Batı’nın etki ajanlığına talip olarak beşinci kol faaliyetine teşne olması beka düzeyinde bir tehdittir" hatırlatmasında bulundu.

-"ZALİMLERİN VEKİLİ CHP !!!"

Türkiye'de 1 ya da 1,5 aylık tüketime yetecek ayçiçek tohumu ve ayçiçek yağı kaldığına dönük iddiaların bütünüyle yalan, aldatma, saptırma olduğunu belirten Bahçeli, "Çok nazik ve hassas günlerden geçtiğimiz bir sırada, iç işgal cephesinin yağ üzerinden gerçek dışı beyanlarla toplumsal panik halini körüklemesi en hafif tabirle şerefsizliktir" dedi.

CHP yönetiminin bu yalana sarılarak, “yönetemiyorsunuz, sebep yağ fiyatları, hayat pahalılığı sonuçtur; Türkiye bunu hak etmiyor” sözlerinin bühtan ve kaos çıkarmaya dönük alçak bir kumpas olduğunu belirten Bahçeli, "Siyaset yapmak soysuzluğa hizmet etmek değildir. Muhalefet demek, Türkiye’ye karşı cephe açmak, ayağımıza pranga vurmak hiç değildir. Sanal ve sipariş yağ krizinin orkestra şefi yine Cumhuriyet Halk Partisi olmuştur" dedi.

-CHP'YE AĞIR SÖZLER...

MHP Lideri Devlet Bahçeli açıklamalarına şöyle devam etti:

"Kemal Derviş’in yetiştirmesi demiş ki, 'savaş Ukrayna’da, ambargo Rusya’da, kıtlık ve kuyruklar Türkiye’de.' Bugünkü CHP varken, biliniz ki düşmana gerek yoktur. Bugünkü CHP vaziyet almışken, milli güvenliğimizin, milli ekonomimizin, milli birlik ve dayanışma ruhumuzun dış kaynaklı saldırı ve suikastlara uğramasına ihtiyaç bulunmamaktadır.Zalimlerin vekâleti CHP’dedir. Küresel emperyalizmin kanlı eli CHP’nin üzerindedir. Dünyanın bu zorlu döneminde, ülkemizde muhalefet kisvesi altında fitneye muhafızlık, iç işgal cephesine muavinlik yapmak adamlık değildir, mertlik değildir, insanlık değildir, vatanseverlik hiç değildir."

"Yağsız yemek olur da, yarınsız Türkiye olmaz, olamaz. Hamd olsun yağımız da var, yakacağımız da var, unumuz da var, tuzumuz da var" diyen Bahçeli, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği’nin, Azak Denizi’nde Türkiye’ye ait 15 geminin geçişine izin verilmemesiyle ülkemizdeki yağ stoklarının azaldığını ve durum böyleyken Nisan ayının ortasına kadar yetecek yağın kaldığını açıklamasının sorumsuzluk olduğunu söyledi.

Devlet Bahçeli, tansiyon düştüğünde Azak denizindeki gemilerin Türkiye'ye geleceğini bildirdi.

Bahçeli, "Bölge yanarken, dünya diken üstündeyken, Türkiye’de sinekten yağ çıkarıp toplumsal huzuru bozmaya, gerçekleri çarpıtmaya kalkışanlar dürüst olmayan, samimi olmayan, vatanperver olmayan çevrelerdir. Tedavüle sokulan yalan haberlerin kime ne faydası vardır? Patlıcanın, patatesin, soğanın, domatesin yerini şimdi de yağ mı almıştır? Gerekirse kendi yağımızla kavruluruz, gerekirse yüreklerimizin yağını eritiriz, ama arık etten yağlı tirit olmayacağını da pekala bilir ve bu tiplerin yüzlerine vururuz. Bir eli yağda bir eli balda olan çapulcuların ortalığı velveleye verip bunun üzerinden siyasi rant elde etme niyeti bir defa yüzsüzlüktür, art niyetliliktir, Türkiye’ye sırtından hançer vurmaktır. Vurguncuların yakasına yapışmak zorundayız. Fırsatçıların, fesat yuvalarının, karaborsa şebekelerinin üzerine gitmeliyiz. Spekülatörleri doğduklarına pişman etmeliyiz. Toplumsal huzura kast etmeyi hedefleyen mihrakları yağ bağlamış doymaz kursaklarıyla hesaba çekmeli, burunlarından fitil fitil getirmeliyiz. Marketlerde yağ kuyruğu oluşmasına kimler sebep olmuşsa bunun bedelini Türk mahkemeleri önünde ödemelidir. Bunlar en ağır şekilde cezalandırılmalıdır" diye konuştu.

Emperyalizmin dönen çarkında yağ olanların, Batı’ya yağcılık yapanların, Türkiye düşmanlarıyla ballı börekli hale gelenlerin tuzaklarını bozacaklarını, tezgahlarını kıracaklarını, oyunlarını alt üst edeceklerini söyleyen Bahçeli, "Biz yağa değil kana bakarız kana. O kan ki, tertemiz millet iradesidir. O kan ki, muhtaç olduğumuz kudretin ta kendisidir. O kan ki, Türk milletinin hayat ve varlık kefaletidir. O kan ki, istiklalimizin ve istikbalimizin kefilidir. Yağdanlıklara diyorum ki, yağcılarda ineceksiniz, yağa leke düşürmenin sonuçlarına katlanacaksınız, yağdan yeni bir kriz konusu çıkarmanın hesabını vereceksiniz" dedi.

-ATATÜRK'TEN ÇOK SAYIDA ALINTI YAPTI

Bahçeli, CHP ve İYİ Parti ağırlıklı 6'lıların Atatürk ad ve ilkelerine değinmeden hazırladıkları mutabakat metnindeki bu eksikliğe dikkat çekmek üzere grup konuşmasında Atatürk'ten çok sayıda alıntı yaptı.

"Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: 'Milletlerin siyasetinde ancak menfaatler vardır. Kimsenin kimseye dost olmayacağını bilmek lazımdır'" alıntısını yapan Bahçeli şöyle devam etti:

"Yüzümüze gülüp arkamızdan dolap çevirenlerin sakalımızı yolmalarına, bununla da kalmayıp kolumuzu kesme emellerine gözümüzü yumamayız, tahammül edemeyiz, böylesi bir teslimiyete seyirci kalamayız. Çünkü biz bağımsızlığına düşkün büyük bir milletiz. Türkiye’nin dış politikası gerçekçidir, dinamiktir, milli ve ahlaki değerlerle perçinlenmiş halde geniş bir açıya sahiptir. Takip edilen milli siyasetimiz, devlet ve millet yapımıza tamamen mutabık ve müstenittir. Yani hürriyete, insan haklarına, demokrasiye, milli iradeye, milli birlik ve bütünlüğe dayanmaktadır. Partiler üstü siyasetimiz milli sınırlarla mahdut değildir. Aziz Atatürk’ün dediği üzere, 'Milli siyasetimizin tatbik ve takibinde, her şeyden evvel kendi kuvvetimize müsteniden muhafaza-ı mevcudiyet etmek söz konusudur.' Aziz Atatürk’ün dediği üzere, 'Milli siyasetimizin tatbik ve takibinde, her şeyden evvel kendi kuvvetimize müsteniden muhafaza-ı mevcudiyet etmek söz konusudur.' Boş hayallerin peşinden koşup milli gücümüzü heba ve heder edecek ne hakkımız ne de halimiz vardır. Tam bağımsızlıktan başka ikinci bir tercihimiz söz konusu değildir."

-BAZI TÜRK HABER TELEVİZYONLARINA UYARI

Devlet Bahçeli konuşmasında "Bazı aklı evvellerin, bir kısım zeka fukaralarının, 'Putin'in kafasındaki eksik parçaların Kars, Erzurum ve Ardahan olmadığını kim rahatlıkla söyleyebilir?' sözleri Türkiye’yi ve Türk milletini tanımadıklarının beyanıdır" dedi.

Bu görüşte olanların sığınağı ve umudunun Batı emperyalizmi olduğunu söyleyen Bahçeli şöyle dedi:

"Bu açıklama sahiplerinin durup dururken Türkiye’yi tartışmaya açma, ortalığı alevlendirme çabaları üstlendikleri dış bağlantılı görevi millete teşmil etme sinsiliğinden başka bir şey değildir. Biden muhalefetinin Batı’nın etki ajanlığına talip olarak beşinci kol faaliyetine teşne olması beka düzeyinde bir tehdittir. Kars Türk’tür, Ardahan Türk’tür, Erzurum Türk’tür. Bu vatan topraklarımızda kuşku uyandırmak kötülüğün en kötüsüdür. Hep söyledim, yine tekrar ediyorum, dalımızı kıranın ağacını kökünden sökeriz. Dikkatleri Ukrayna’dan Türkiye’ye çevirme gayesi taşıyanlar ya gafletin ya da ihanetin içindedir. Bu esnada, bazı cahil ve işbirlikçiler de çıkmış, 'NATO üyesi olmasaydık ABD’nin Türkiye’yi çoktan parçalayacağını' iddia etmişler. Sorsak en iyi stratejist, en aranan uzman bunlardır. Moderatörler ve program yapımcıları bu tür sahte ve tutsak alınmış sözde uzmanları ne zamana kadar televizyon ekranlarına çıkarmaya devam edeceklerdir? NATO olmasaydı Türkiye bölünürdü demek ABD’ye kurşun askerlik yapanların hüsranla çerçevelenmiş hezeyanıdır. 1952’ye kadar NATO mu vardı? 15 Temmuz gecesi Ankara semalarında korsan uçak uçuran, bombalar fırlatan,  vatandaşlarımızı katleden şerefsiz teröristler acaba nerenin ve kimin namına işgale girişmişlerdi? FETÖ’yü üzerimize salan kimdir? Hain Fethullah Gülen’i koruyan, kollayan, barındıran, besleyen kimlerdir?
'NATO olmasaydı Türkiye bölünürdü' demek Türk milletine en kesif hakarettir. Türk devletinin itibarını ve muktedir vasfını açıkça ve alçakça sorgulamaktır."

-ATATÜRK'ÜN "UŞAKLIK" SÖZÜNÜ ALINTILADI

Atatürk'ten bu kez “Esas olan Türk milletinin şeref ve haysiyetle yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla temin olunabilir. Ne kadar zengin ve refaha kavuşturulmuş olursa olsun, bağımsızlıktan mahrum bir millet medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık olamaz” sözünü alıntılayan Bahçeli, şunları söyledi:

"Halihazırda Türk dış politikası dar bir coğrafi muhitin içine hapsedilmeden, uzun vadeli hedef ve tedbirleri ile küresel bir çerçeve içinde milli ve manevi şuurla tanzim edilmiştir. Oncu değiliz, buncu değiliz, Türk oğlu Türk’üz. Mazlumlar neredeyse elimizi oraya uzatırız. Haksızlık neredeyse ve her kimden geliyorsa duruşumuzu ona göre belirleriz. İçimize kapanamayız, hadiseleri tribünden izleyemeyiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aynen dediği şudur: 'Dünyanın falan yerinde bir rahatsızlık varsa, bana ne? dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla alakadar olmalıyız.' CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, ne işimiz var Suriye’de, ne arıyoruz Libya’da, ne yapıyoruz Irak’ta sözleri bizatihi Aziz Atatürk’le taban tabana zıttır, bütünüyle çelişmektedir. Biz dost çemberini genişletip barışın tarafı olmalıyız."

-HÜKÜMETİN SAVAŞA KARŞI TUTUMU DOĞRU

Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın aktif diplomasisi, yoğun telefon mesaisi, liderlerle kurduğu birebir temaslarının ateşkes ve barış ümitlerini canlı tuttuğunu belirtirken, "Dünya bu fırsatı kaçırmamalıdır. Türkiye, siyasi ve stratejik konumu gereğince Rusya ile Ukrayna arasındaki vahim çatışmaları yatıştıracak, bu konuda arabuluculuk yapacak tek ülke olarak öne çıkmış durumdadır. Rusya’nın mütecaviz askeri operasyonları son bulmalıdır. Ateşkes ortamı mutlak surette tesis edilmelidir. Dün, yani savaşın 12’inci gününde, Rusya’nın geçici ateşkes kararı alması, pek çok kentte insani koridorun açılacağını duyurması ilk bakışta iyimser değerlendirmelere nefes aldırmış olsa da, aslında bu gelişme daha şiddetli çatışmaların habercisi niteliği taşımıştır. Rusya’nın hem diyaloğa hazır olduğunu açıklaması hem de hunhar saldırılarına devam etmesi stratejik bir oyalamadan başka bir manaya gelmemiştir" dedi.

-ANTALYA BULUŞMASI ÜMİT VERİCİ

Kısaca ortada tek taraflı bir işgal tahakkümü olduğunu belirten Bahçeli, "Burada asıl ve öncelikli sorumluluk Rusya’nındır. Çünkü ilk kurşunu atan, Ukrayna topraklarına musallat olan Rusya’dır. Dışişleri Bakanımızın Antalya Diplomasi Forumu’na Rusya ile Ukrayna Dışişleri Bakanlarını davet etmesi, bu davete iki ülkenin dışişleri bakanlarının gelmeye karar vermeleri ve 10 Mart’ta tarihi buluşmanın yapılacak olması her şeye rağmen kayda değer ve ümit verici bir gelişmedir. Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Sayın Dışişleri Bakanımızı kararlı, samimi ve ısrarlı diplomatik çabalarından dolayı yürekten kutluyor, teşekkür ediyorum. ABD, AB ve NATO ise günü kurtarmanın, çatışmaları kızıştırmanın, kendi aralarındaki zedelenen ittifak gücünü kurnazca temerküz etmenin hevesinde ve peşindedir" dedi.

-ÜÇ SENARYO

Rusya’nın Ukrayna geneline yönelik işgalinin üç alternatif senaryo dahilinde sonuçlanabileceğinin öngörüldüğünü anlatan Bahçeli şöyle devam etti:

"Bunlardan birincisi; Ukrayna’nın tamamıyla egemenlik haklarını yitirmesi ve kukla bir yönetimin işbaşına getirilmesidir.

İkincisi; Ukrayna’nın Dinyeper nehrinin doğusu ve batısı olmak üzere ikiye bölünmesidir.

Bu kapsamda Rusya’nın Karadeniz kıyısından Ukrayna’nın doğusunu içine alan bölgeyi kontrol etmesi beklenebilecektir.

Üçüncüsü ise; Minsk-II anlaşmasında kararlaştırılan Donetsk ve Luhansk’ın Ukrayna tarafından özerkliğine yönelik anayasal değişiklerin yapılması ve Kırım’ı doğrudan tanımasıdır.

Bu üç senaryo dahilinde kalıcı çözüm arayışları, muhtemelen önümüzdeki günlerde mesafe alacaktır.

Ukrayna işgali taşları yerinden oynatmakla kalmayacak, müteakiben benzer skandalların dünyanın farklı coğrafyalarında sahnelenmesine de emsal teşkil edecektir.

Barış yanlısı olmak, barışın safında toplanmak huzurlu ve güvenli bir dünyanın yegane çaresidir."

Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna ile önemli ticari ilişkisi bulunduğunu hatırlatan Bahçeli, "Savaşın sürmesi, daha vahimi uzaması, ticaret kanallarını tıkayacak, diyalogları kapatacak, ülke ekonomilerini Korona’dan sonra öngörülmesi çok zor olan şiddetli bir türbülansa sokacaktır" dedi.

-"İKİNCİ 28 ŞUBAT BİLDİRİSİ..."

Parlamenter sistemin günahıyla sevabıyla Türkiye şartlarında miadını doldurduğunu, arıza sinyali veren bu sistemin bakım, tamir ve onarım imkanının ise kalmadığını anlatan Bahçeli, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yönetim hayatımıza kalıcı bir soluk, güçlü bir irade, etkin ve hızlı karar alma mekanizması kazandırmış, parlak bir reform olarak milletimizin baş tacı haline gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ertelenemez milli ihtiyacın ve beka hassasiyetinin ortak akılla birleşmesinden doğmuş ve doğrulmuştur. İkinci 28 Şubat bildirisiyle açıklanan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem taslağının, esas itibarıyla omurgası kırık, hedefleri dökük, hüviyeti siliktir" dedi.

Mutabakat muhtırasıyla yeni hiçbirşey söylenmediğini, 6 partinin kuru gürültüsünün tamamıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşıtlık üzerine bina edildiğini, etki-tepki üzerine şekillenmiş reaksiyoner bir sistem teklifi getirildiğini anlatan Bahçeli şöyle dedi:

"Zillet ittifakı şuursuzdur, derin bir gaflet çukurundadır. Eski çamlar bardak olmuştur. Köprünün altından çok sular akmıştır. Züğürt bezirgân eski defterleri karıştırırmış. Boşuna söylenmemiştir: Gayretin kurusu yalnızca çarık eskitirmiş. Zillet ittifakı eski hamam eski tastır. 6+1 formatlı zillet ittifakı, milletimizin beklentilerini, dünyanın yeni eğilimlerini, devletimizin yüksek hedeflerini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne niye gerek duyulduğunu anlamaktan, algılamaktan ve analiz etmekten mahrumiyet içinde kıvranmaktadır.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in gerçek ismi, güçlendirilmiş palavra sistemidir, güçsüzleştirilmiş Türkiye’ye çağrıdır."

-"SÜR EŞEĞİNİ KANDİLE..."

Kılıçdaroğlu'nın önceki grup konuşmasında yine açık verdiğini, yine boşluğa düştüğünü, ne var ki hiç de bozuntuya vermediğini belirten Bahçeli, "Bakınız ne demiş, neleri saçmalamış" deyip şunları söyledi:

"Kılıçdaroğlu 'Belçika'da aylarca hükümet kurulamadı. Seçim yapıldı, aylar geçti, bir türlü hükümet kurulmuyor. Ama bir Allah'ın kulu çıkıp da (eyvah mahvolduk, devlet bitti) falan demedi. Almanya'da koalisyon için uzun uzun, 4 ay, 5 ay beklediler. Ama hiçbir Alman çıkıp veya bir yatırımcı, Alman yatırımcı veya bir gazeteci (Mahvolduk; Almanya'da şunlar kesildi, paranın değeri düştü, ithalat-ihracat) diye bir şey söylemedi...'
İşte anlatmak istediğimiz tam da budur. Kılıçdaroğlu istikrarsız hükümet dönemlerine geri dönmek istiyor. Türkiye’nin ayağından çekiştirmeyi düşünüyor. Krizler olsun, hükümetler düşsün, koalisyon pazarlıklarında kavga gürültü olsun hesabı yapıyor. Türkiye’nin yerinde saymasını, dahası geriye sarmasını projelendiriyor. Sayın Kılıçdaroğlu geçti Bor’un pazarı, haydi sür merkebini Kandil’e. Bitti o sıkıntılı günler, geride kaldı kurulamayan hükümetler dönemi."

Artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Türkiye’nin yönetim hayatına hakim olduğunu, Cumhur İttifakı'nın da Türk milletinin hadimi olduğunu belirten Bahçeli, "Zilletin güçlendirilmiş palavra sistemi çürük elmadır. Bizim çürük çarıkla oyalanacak ne arayışımız ne de arzumuz vardır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, gelecek nesillere en büyük armağandır, palavra sistemi de geçmişin kriz ve anlaşmazlıklarına dümen kırmaktır. Zillet ittifakı kabul etse de etmese de, razı olsa da olmasa da, işine gelse de gelmese de, Türkiye’nin istikameti dosdoğrudur, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi doğrunun ve lider ülke Türkiye’nin hamd olsun tescilidir" dedi.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.