Depremin her insanda aynı sarsıntıyı oluşturmadığını ifade eden Karaca, bazı insanların depremi oldukça soğukkanlı ve teslimiyetçi şekilde, bazı insanların da oldukça tedirgin ve diken üstünde karşıladığını söyledi. Tedirginliğin temelinde fiziksel tehlikelere karşı dayanıksız olduğuna inanmanın ve sevdiklerini kaybetme korkusunun yattığını belirten Karaca, bu durumu söyle açıkladı:
“Bedensel acı çekmek, çaresiz kalmak, göçük altında kısıtlanma suretiyle çıldırma ya da ölme korkusu, uzuv ya da yeti kaybı, duygusal açıdan dayanılmaz acılar çekme kişilerin kendinin fiziksel tehlikelere karşı dayanıksız olduğuna inandıran korkulardır. En yakınını kaybetmenin dayanılmaz acısı, bakım ve desteğini aldığı kişiyi kaybetme korkusu, onun ölümü ile hayatının altüst olacağı düşüncesi ise sevdiklerini kaybetme korkusunu yaşayanların hissettiği duygulardır. Bu iki temel korku kişileri aşırı önlem almaya ve garantici olmaya sevk eder. Bu aşırı çabanın kendisi için yaşamsal olduğuna kişi inansa da, hem kendi hayatını hem de sevdiklerinin hayatını aşırı kontrolle yaşanmaz bir hale getirebilir.”
“Aşırı Reaksiyon Ruh Sağlığı Profesyonellerince Değerlendirilmeli”