TEMA Vakfı, bu yıl 14 - 20 Kasım tarihleri arasında kutlanan Erozyonla Mücadele Haftası kapsamında, biyolojik çeşitliliğe ve biyolojik çeşitlilik kaybının nedenlerine dikkat çekmek amacıyla, “Biyolojik çeşitlilik iklimimiz, şifamız, gıdamız ve mirasımızdır” diyerek tüm Türkiye’de çeşitli etkinlikler ve eğitimler düzenleyecek.
Erozyonla Mücadele Haftası’nı her yıl belirlediği farklı bir tema ile karşılayan TEMA Vakfı, bu yıl etkinliklerini “Biyolojik Çeşitlilik, Biyolojik Çeşitlilik Kaybı ve Nedenleri” teması çerçevesinde gerçekleştirilecek.
Erozyonla Mücadele Haftası kapsamında düzenlenecek etkinlikleri ise; çevrim içi webinar, hafta kapsamında uzun yıllardır gerçekleştirilen geleneksel Toprak Yürüyüşü, stant çalışmaları ve biyolojik çeşitlilik hakkındaki temsilci sunumları oluşturuyor.
“Erozyonla mücadele biyolojik çeşitliliğin de korunması demektir”
Ülkemizde görülen erozyon, dünya ortalamasının 4 katı
Her yıl ülkemizde 648 milyon ton toprağın erozyona uğradığını, bunun da 1 hektar toprakta 8.24 ton toprağa eşdeğer geldiğini belirten Ataç, “Dünya ortalamasının 2.08 ton/hektar olduğu dikkate alındığında ülkemizde görülen erozyonun dünya ortalamasının 4 katı olduğu görülüyor. Gıdamızı ürettiğimiz tarım topraklarımızın %39’unda, meraların ise %54’ünde erozyon görülüyor. Gıda üretiminin giderek çok daha önem kazandığı dünyamızda topraklarımızın sağlığının, üretkenliğinin korunması için tarım arazilerinde, çiftçilerimizin erozyona karşı alabilecekleri önlemler hakkında bilgilendirilmeleri ve erozyon kontrol çalışmaları yapmaya teşvik edilmeleri gerekiyor. Ayrıca, erozyonla bozuluma uğramış tarım toprakları ve meralarda restorasyon çalışmalarının yapılması gerekiyor” diye konuştu.
Biyolojik çeşitliliğin korunabilmesi için korunan alanların da artırılması gerektiğini kaydeden Ataç, “Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kapsamında belirlenen, 2020 yılına kadar karasal ekosistemlerin %17’sinin ve denizel ekosistemlerin %10'unun koruma altına alınmasını öngören Aichie hedeflerine büyük ölçüde ulaşılmakla beraber, bunun tek başına yeterli olmadığı biliniyor. Ülkemiz sahip olduğu zengin biyolojik çeşitliliğe rağmen doğal ekosistemlerin muhafazası ve sınırları dâhilindeki tüm biyolojik çeşitliliği korumaya yönelik eylemler bakımından 180 ülke arasında 178. sırada yer alıyor” diyerek, korunan alanların ülke alanına oranının %8.9 olduğunu bildirdi.
“Biyolojik çeşitliliğin öneminin farkına varalım”
Ataç, “Biyolojik çeşitlilik, dünyadaki yaşam çeşitliliğidir. İklimimiz, şifamız, gıdamız ve mirasımızdır. Çeşitlilik ne kadar fazlaysa ekosistemler de o kadar güçlü ve değişen çevre koşullarına karşı çok daha dirençli olur. Bu sebeple, doğanın üretkenliği ile doğanın sağladığı yaşamsal önemi olan hizmetler ve buna bağlı olarak da insan refahı artar.
Toprağımızın ve biyolojik çeşitliliğin öneminin farkına varalım, doğayla uyumlu yaşayalım. İklimimizden, gıdamızdan, sağlığımızdan ve mirasımızdan olmayalım” ifadelerini kullandı.