Öne Çıkanlar deprem meclis KENAN DOĞULU gülben ergen zorlu psm tarkan İrem Derici Ebru Gündeş Hadise ambulans kıbrıs öğrenci

Bahçeli: Rusya haksız ve art niyetlidir

MHP Genel Başkanı Bahçeli "Uluslararası hukuk açısından baktığımızda Türkiye'nin sınırlarını koruma hakkı vardır ve bu hak asla devredilemeyecektir. Rusya kesinlikle haksız, art niyetlidir. dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Meclis Grup toplantısında yaptığı konuşmada Türkiye'nin kara, deniz ve hava sınırlarını koruma hakkı olduğunu ve bu hakların devredilemeyeceğine dikkat çekti.

Bahçeli şunları kaydetti:

"Uluslararası hukuk açısından baktığımızda Türkiye'nin kara, deniz ve hava sınırlarını koruma hakkı vardır ve bu hak asla devredilemeyecektir. Rusya Federasyonu kesinlikle haksız, kesinlikle art niyetlidir. Putin yönetiminin Türkiye ile ilişkileri soğumaya alması, özür beklentisi, tazminat dayatması, sözde suçluları cezalandırma talebi ve ekonomik yaptırımlara başvurması skandaldır."

Devlet Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Erdoğan uçak düşürülmesine otomatik tepki derken, sahibinin sesini duymayan Davutoğlu emri ben verdim demiştir. Rusya Federasyon’unun sınırlarımızın hemen ötesinde askeri operasyonlar yaptığı, bilhassa karadan ilerleyen Esad güçlerine alan açmak amacıyla Türkmen Dağı’nı havadan bombaladığı bilinmektedir. Rusya uzunca bir süredir, askeri kapasitesini arttırarak Ortadoğu’daki sancılı ve krizli ortamı fırsata dönüştürmek ve yeni nüfuz alanları oluşturmak için faaliyettedir. Bu son olayda Türk Hava Sahası’nı ihlal eden taraf Rusya’dır. Suriye’de askeri üstler oluşturup veya mevcutları takviye ve tahkim ederek Ukrayna’da sonra Ortadoğu’ya gözünü çeviren de bu ülkedir. Düşen uçaktan sonra Türkiye-Rusya Federasyonu ilişkileri iyice gerilmiştir. Rusya Devlet Başkanı Putin ateşe adeta benzinle gitmektedir. Putin; komşu ve dost bir ülke tarafından sırtlarından bıçaklandıklarını, Türkiye’nin teröristlerin suç ortağı olduğunu, IŞİD’i koruduğunu ve bu örgütten petrol aldığını açıklamıştır. Erdoğan ise IŞİD’le petrol ticaretinin ispatlanması halinde görevini bırakacağını, aksi halde Putin’in makamında durup durmayacağını sorgulamıştır.Erdoğan’ın iç siyasetteki alışkanlıklarını dış politikada da sürdürmesi Türkiye adına talihsizliktir.”

Erdoğan ve AK Parti Hükümeti’nin düşen Rusya uçağını dert ettiği kadar, şu sorular üzerine de düşünecek dirayeti göstermeleri çağrısında bulunan Bahçeli, “Türkmen Dağı’nda üzerlerine bomba bırakılan ve bin yıldır yurdu yuvası gördüğü topraklarda vahşi saldırılara uğrayan Bayır-Bucak Türkmenleri’nin hak ve hukukunu ne yapacağız, bu kardeşlerimizin dramlarını nasıl izah edeceğiz?” dedi.

-TAHİR ELÇİ’NİN ÖLÜMÜ

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin ölümü ile ilgili de konuştu. Bahçeli, “Şiddet kimden gelirse gelsin lanetliyorum. Tahir Elçi’nin ölümüyle sonuçlanan menfur hadise failinin PKK olduğu güçlü bir ihtimal olarak karşımızdadır. Gerek Tahir Elçi’ye, gerekse de asker ve polislerimize Allah’tan rahmet diliyorum” diye konuştu.

Saldırı sonucu Cumhuriyet savcıları ve güvenlik görevlilerinin olay yerinde inceleme yapamadıklarını anımsatan Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Devletin düştüğü içler acısı hal hepimizi kahretmektedir. Diyarbakır’da Cumhuriyet savcıları görevlerini yapamayacak duruma geldilerse herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekmektedir. Bir yanda barış hikayeleri yazıp, diğer yanda savaş tamtamları çalanları, bir yanda çözümü diline dolayıp diğer yanda katilinin sırtını sıvazlayanları ne Allah affedecek, ne de Türk milleti hoş görecektir. Dahası Tahir Elçi ismini duyunca timsah gözyaşları dökenler, şehit polisleri ağızlarına alacak şerefli duruşu gösteremeyecek kadar çürümüşlerdir.”

-GAZETECİLERİN TUTUKLANMASI

MİT tırları ile ilgili yaptıkları haber nedeni ile tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün gerçeği yazdıkları için tutuklandıklarını belirten Bahçeli, “AKP döneminde demokratikleşme kızağa alınmıştır. Adalet ise ayakkabı kutularına kilitlenmiş, 17-25 Aralık mahzenine kapatılmıştır” diye konuştu.

Bahçeli şöyle devam etti:

“Demokratikleşme ve adalet konusunda reform yapılmamıştır ki, bu alanda yoğunlaşma sağlansın. AKP döneminde demokratikleşme kızağa alınmış, adalet ise ayakkabı kutularına kilitlenmiş, 17-25 Aralık mahzenine kapatılmıştır. Demokratikleşme diyen iktidarın yönettiği ülkeye bakınız ki, Adana’da kime gittiği belli olmayan MİT tırlarını manşete taşıdıkları gerekçesiyle gazeteciler demir parmaklıkları boylamışlardır. Bazı asker şahsiyetler casusluk iddiasıyla tutuklanmıştır. Bu tırların içinde ‘Silah olsa ne olur olmasa ne olur’ sözleriyle herkese meydan okuyan, 'Yanına bırakmam' tehditleriyle gazetecileri hedef gösteren bir zihniyetin hâkim olduğu ülkede demokratikleşme iddiaları, Cibali Karakolu’ndaki Başkomiser Cafer’in gayri meşru ilişkilerinde kendisini Necip Zoka olarak tanıtma kurnazlığına tıpa tıp benzemektedir. Bu kadar ucuz, bu kadar da basittir. Davutoğlu’nun demokrasi anlayışı, demokratikleşme rezervi Erdoğan’ın icazet ve iznine matuftur. Her şey Erdoğan’ın iki dudağından çıkacak söze bağlıdır. Türkiye’nin geleceği, rejim ve sistemin akıbeti Erdoğan’ın keyfiliğine emanettir. Davutoğlu sandıktan çıkmıştır çıkmasına ama, saray kasırgasından, saray yörüngesine uydu gibi sabitlenmekten çıkamamış, çıkmaya da çalışmamıştır.”

-ZANA’NIN YEMİN KRİZİ

Bahçeli, HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana’nın, milletvekili yemin töreninde yemin metnini yanlış okuduğunu anımsatarak, “Milletvekili yeminini içlerine sindiremeyenler, Türkiye milleti diyenlerle can ciğer kuzu sarması olanlar onurlu olsa ne yazacak, olmasa ne yazacaktır” dedi.

Bahçeli, Zana üzerinden Erdoğan’ı şu sözlerle eleştirdi:

"Erdoğan, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni’nin yanına bırakmıyorsun da, Fıratımızın katillerinin yanına bırakmayı, onların ellerini kollarını sallayarak gezmelerini nasıl onaylayabiliyorsun? Davutoğlu, 7 Ekim 2014’de öldürülen Yasin Börü’ye sahip çıkıyorsun da Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nu niçin aklının ucuna bile getiremiyorsun? Nedir sizi engelleyen, nedir sizleri kin ve gareze havale eden? Görevini savsaklayan, odasından dışarı çıkmayan, yönetimi altındaki üniversiteyi PKK’ya adeta tapulayan söz konusu üniversitenin Rektörü iddianameye niçin dahil edilmemiştir? Bu mudur sizin insanlık onurundan anladığınız? Türk milletine küfür edenlerin, ihanet taarruzu yapanların ölüsünü dirisini öven, omurgasızlıkta rekorlara imza atan, hepsi birden şucu bucu olan aydın, yazar, akademisyen, artist, oyuncu olan zevat soruyorum sizlere; bir Ülkücü cinayete kurban gittiğinde ne hissediyorsunuz, oh be diyecek kadar da çukurlaşabiliyor musunuz?”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.