Öne Çıkanlar chp tesk genel başkanı bendevi palandöken cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan abd AES Genel Başkanı Mehmet Alper Öğretici CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül bm aselsan Koronavirüs Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping Cengiz inşaat Vajinismus

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Demek Ki Bir Su Kaçağı Var

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP’li Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın görevden uzaklaştırılmasıyla ilgili, “Bu tür açığa alma kararını eğer İçişleri Bakanlığı veriyorsa burada demek ki bir su kaçağı var. Şu anda da bu atılan adımla alakalı olarak Ataşehir’de ne olduysa işte burada da bu oldu ve bize gelen bilgiler çok daha farklı, onu da söyleyeyim” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, kabine revizyonu iddialarının doğruluk payı olmadığını söyledi.

Erdoğan, CHP’li Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılmasıyla ilgili de şu değerlendirmeyi yaptı:

“Özellikle bu konularda İçişleri Bakanlığı’nın sürekli olarak mülkiye müfettişleriyle yaptığı kontroller vardır. Zaman zaman özel mülkiye müfettişleriyle yapılan kontroller vardır. Bunlar sürekli belediyelerde çalışan mülkiye müfettişlerinin verdiği bilgiler dahilinde olabileceği gibi özel mülkiye müfettişleriyle olanlar ise daha çok istihbarat üzerine atılan adımlardır. Hayatında belediye başkanlığı yapmamış olanlar bunları bilmez. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığım döneminde sürekli kendilerine odalar tahsis ettiğimiz mülkiye müfettişlerimiz vardı, çalışmalarını yaparlardı. Bundan bihaber olanlar çıkıp konuşuyor tabi.

Asıl önemli olan şu anda bu tür açığa alma kararını eğer İçişleri Bakanlığı veriyorsa burada demek ki bir su kaçağı var. Şu anda da bu atılan adımla alakalı olarak Ataşehir’de ne olduysa işte burada da bu oldu ve bize gelen bilgiler çok daha farklı, onu da söyleyeyim. Fakat iş adamlarımız, vatandaşlarımız kendilerinden rüşvet talebinde bulunulduğu zaman ‘yüzleşmeye var mısın’ dediğimizde birçoğu kaçıyor, ‘eğer ben yüzleşmeye girersem o zaman benim bu işim kalır.’ Hem geliyorsun şikayet ediyorsun hem de ‘yüzleşmeye var mısın, suçüstü yapalım’ dediğimiz zaman da kaçarsanız, biz o zaman görevi kötüye kullananları nasıl ortaya çıkaracağız? Şu anda burada da böyle bir süreç söz konusu.

Aileye Yurt Dışı Yasağı: “İçişleri Bakanımızla Konuşuruz”

Hazinedar’ın, eşi ve çocuğuna da yurt dışı yasağı konması hakkında, “Sayın Cumhurbaşkanının şikayet ettiği devlet düzeni dahi onun çocuklarına yurt dışında okuma fırsatı ve imkanı verdi” eleştirisine de Erdoğan şu yanıtı verdi:

“Buraya bir düzeltme yapmamız lazım, benim çocuklarımın yurtdışına gitmesi, Sayın Belediye Başkanının ‘ben kaliteli okullarda okuttum’ mantığından hareketle değil. Benim çocuklarım kendi öz vatanında okuma hakkına sahip olmadıkları için yurt dışına gittiler.

Sayın Başkanının ailesiyle ilgili konuda yurtdışına çıkışına yönelik hukuki bir engel olmadıktan sonra İçişleri Bakanlığımızın böyle bir engelleme yapacağına ihtimal vermiyorum. Bunları İçişleri Bakanımızla da konuşuruz, gerçekten mani bir durum yoksa zaten önü de açıktır.”

“Karar Çelişkilerle Dolu”

ABD’de görülen davada 5 maddede suçlu olmakla itham edilen Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla hakkındaki jüri kararını değerlendiren Erdoğan, ABD’de şu anda çok ciddi bir kumpas zinciri içinde bir sürecin işletildiğini ifade etti. Sadece hukuki değil ekonomik alanda da kumpaslar bulunduğunu söyleyen Erdoğan, “Bütün kumpaslar da her tarafı kendine göre yola getirmenin gayreti içerisinde. Olaydan önce 6 kez ABD’ye giren Hakan Atilla engellemeyle karşılaşmıyor, 7. girişinde alınıyor. Kararın çelişkilerle dolu olduğunu görüyoruz. 6 tane davanın 1 tanesinde kara para aklama yok diyor, diğerlerinde dolaylı yoldan kara para aklamaya işi getiriyor. Halkbankası’nın kendisiyle de yakından uzaktan bu davanın ilgisi yok. Olayı nereye dayandırıyorlar, getirdiler Zarrab konusuna koydular. Zarrab konusuyla bütünleştirmek suretiyle bir yerlere vardılar. Çok daha çirkin olanı, bu davalarda süreç çok farklı işletildi. Eğer Amerika’nın adalet anlayışı buysa evet, o zaman dünya yandı. Amerika, adalet anlayışını bir defa gözden geçirmeli ve tahkim etmeli. Böyle bir adalet anlayışı olamaz, ondan sonra da dünyaya adalet dersi vermeye kalkmasınlar” dedi.

“İkili Hukuk Anlaşmaları Da Hükmünü Yitiriyor”

ABD’nin Türkiye’deki yargı kararlarına saygı duymadığını, dikkate alınmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benim ülkemde bize karşı bir darbe girişiminde bulunacaklar, devlete karşı darbe girişiminde bulunanları, sene 99, o günden bugüne kendilerine tahsis ettikleri, 400 dönümlük arazi içerisinde paşalar gibi yaşatacaklar, ülkemden çıkan yargı kararlarının hiçbirine saygı duymayacaklar. Kendilerine giden 85 kolinin üzerinde, şimdi herhalde 100 koliyi bulmuştur; bütün bunların içerisinde olan, verilmiş kararlarla ilgili olarak da hiçbirini nazarı itibara almayacaklar. Kusura bakmayın, böyle mi yaklaşıyorsunuz? Öyleyse aramızdaki ikili ilişkilerdeki uluslararası hukuk ve ikili hukuk anlaşmaları da ne yapıyor böylece, hükmünü yitiriyor. Bundan sonraki süreç üzülerek söylüyorum ki böyle işleyecektir” diye konuştu.

“100 Bin İmzadan Uzaksa Bir Siyasi Hareket, Zaten Bunu Yapmasına Gerek Yok”

Saadet Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi sırasındaki maliyete ilişkin çekincelerinin sorulması üzerine ise Erdoğan, “Siyaset yapıyoruz eğer 100 bin imzayı toplamaktan uzaksa bir siyasi hareket zaten bunu yapmasına da gerek yok. Demek ki hiç gücü bu noktada yok. 100 bin imza toplayamıyorsa zaten bu yolda bu mücadeleyi vermek de zor bir iş, yürümez. Maliyetleri çok yüksek diye olaya giriyorsa maliyet noktasında noter masrafları onunu sorunu. Bu işin kararını iktidar partisi tek başına vermedi. Ziyaret ettiği kişiler bunun içinde, onlar da bu parlamentonun içinde, oralarda bunların hepsi müzakere edildi, tartışıldı bu karar bu şekilde verildi. Ziyaret işine gelince bu kendilerine göre bir iadeyi ziyarettir. Böyle bir ziyareti yapmış olabilir. Değerlendirilmesi bizim tasarrufumuzda değildir. Bize düşen hayırlı olsun demektir” dedi.

“Kendini Öldürsen Ne Yazar Öldürmesen Ne Yazar”

Kadın cinayetlerindeki artışın anımsatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu konunun aslında izahı söz konusu değil bunlar cani. Bunlar insanlıktan nasibini almış değil. Bu son dönemde yaşadıklarımız, televizyon ekranlarında bunu izlediğimiz zaman medyayı mı suçlasak, 'bunları göstermeyin toplum psikiyatrik bir bunalımın içerisine giriyor.' Diğer taraftan da 'bir ibret vesilesi olabilir mi' diye düşünme noktasına giriyorsunuz. Fakat bunlar zerre kadar insanlıktan nasibini almış değil. Bunu gördüğü zaman bazı vatandaşlarımız haklı olarak 'idam' diyor. O yavruları nasıl öldürürsün? Onlar senin yavrun ya. Sende zerre kadar vicdani bir şey yok mu? Yavruları öldürüyor, annesini öldürüyor, sonra da kendisini öldürüyor. Kendini öldürsen ne yazar öldürmesen ne yazar.

Hemen yorum başlıyor; 'ruhsal bunalıma girmişti.' Tamam da olay hepsi içinde bir ruhsal bunalım değil ki. Ruhsal bunalıma girmeyen de var. Buna toplumsal olarak vereceğimiz tepki çok önemli. Onları bu toplumun içinde, önce kendi yakınlarından başlamak üzere yalnızlığa itmek veya sıkıntı içerisinden çıkarmak için önce yakınlarının bazı adımlar atması gerekir. Devlet olarak bizler de eğitim sistemi içerisinde bunları farklı ele alıp nesillerimizi iyi eğitmemiz gerekiyor. Dini eğitimin de çok önemli olduğunu ifade etmem lazım.”

Amerika Ve İsrail Gibi Ülkelerin Başka Ülkelerin İçişlerine Karışmaları Doğru Değil

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran’daki protestoları da şu ifadelerle değerlendirdi:

“Ayın 28’inden itibaren bu süreç başlamıştı. Ben de Ruhani ile bir görüşme yaptım. Kendileri haftasonuna kadar normalleşmenin olacağını söylediler. Bir normalleşme sürecinin içerisine de girmiş vaziyette. Sayın Ruhani’nin ilk anda yaptığı açıklamadan sonraki süreçte de sokak gösterilerinin kendi halkının hakkı olduğunu yönelik ifadeleri süreci yumuşatmıştır. Dini lider Ali Hamaney’in açıklamaları da rejimi sahiplenenlerin konumunu ortaya koyması bakımından önem arz etmiştir. Burada bir şeyi ortaya koymamız lazım. Özellikle bazı ülkelerin başta Amerika, İsrail olmak üzere İran ve Pakistan gibi ülkelerin içişlerine karışmalarını doğru bulmamız mümkün değil. Bu ülkelerin içişlerine karışmaktır, halklarını birbirine karşı getirmektir. Biz bunu Irak’ta gördük, Irak iflah etti mi? Biz iktidar olduğumuzdan bu yana Irak düzelmemiştir. Amerika’nın oraya attığı adımla Irak’ta geri sayım başlamıştır, düzelme söz konusu değil. Suriye aynı, Filistin aynı, Mısır aynı, Libya aynı. Tunus’u da karıştırıyorlar. Gidelim Afrika’ya aynı. Karıştırılan ülkeler hep İslam ülkelerdir, halkı Müslüman olan ülkelerdir. Buralar üzerinden bu oyun oynanıyor. Bu ülkelerin zenginlikleri var. Bu zenginlikleri nasıl kendilerine ait kaynaklar hale getirebilirler bu adımı atıyorlar. Bu gerçekleri artık tüm insanlığın bilmesi lazım ve buna göre bakışların değişmesi gerekiyor. Er veya geç bakışlar değişecek. Birilerini yalnızlığa sevk etmek isteyenler kendileri dünyada yalnız kalacaklardır.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.