Öne Çıkanlar deprem çukurova belediyesi kuşadası recep tayyip erdoğan HAVA HAREKATI erdoğan Hakkari Kuşadası Belediyesi başbakan binali yıldırım atatürk yapı kredi operasyon

Kılıçdaroğlu'ndan İktidar Olmaları Halinde Öğretmenler İçin 11 Maddelik Vaat

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hep şunu söylemişimdir, “bir toplumu geri bıraktırmak istiyorsanız yapacağınız tek şey var, eğitim sistemini bozmak.” Eğitim sistemini bozduğunuz andan itibaren o toplum geriye gider. Eğitilen toplumların yönettiği bir toplum haline gelirsiniz. Osmanlının batış süreci de böyledir. Okuma yazma oranı - 1920’lerdeydi galiba - yüzde 10,5 civarındaydı. Yani halkın yüzde 90’ı okuma yazma bilmiyordu. Osmanlı niye battı? Eğer öğretmene önem verirseniz, öğretmen toplumu kitleyi eğitirse, onları geleceğe hazırlarsa hiçbir sorunumuz yok." dedi. 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Grup konuşmasında milletvekillerine hitap etti. Kılıçdaroğlu konuşmasında öğretmenlerin sorunlarına değindi vaatlerde bulundu. 

"Dolayısıyla öğretmenlerin maaşı yaşanan enflasyonla da büyük ölçüde eriyor"

Kılıçdaroğlu, "Önce aylıklarından başlayalım. Bir öğretmen bütün enerjisini bütün çabasını bütün bilgisini çocuğa veriyorsa, mükemmel öğretmendir. Bunu yapması için ne yapmamız lazım? Öğretmeni yaşadığı sorunlardan arındırmamız lazım. Yani öğretmen aybaşını nasıl getireceğim diye düşünmemeli, borcum taksitim ne oldu diye düşünmemeli. Enerjisini çocuğa vermeli, onu eğitmeli. Bakınız, Almanya’da öğretmenin aldığı maaşın biz yüzde 35’ini veriyoruz kendi öğretmenimize. Hollanda’da bir öğretmenin aldığı maaşın yüzde 38’ini ancak biz kendi öğretmenimize veriyoruz. Meksika’da, orada da öğretmenler aylık alıyorlar, bizimle eşit düzeyde. Ama bizim öğretmenimiz Meksika’daki öğretmenden yüzde 46 daha az para alıyor. Emeklilere de geleceğim meraklanmayın, oraya da geleceğim. Dolayısıyla öğretmenlerin maaşı yaşanan enflasyonla da büyük ölçüde eriyor." dedi.

"Sadece aylık açısından geçim açısından değil, eşit işe eşit ücret diye evrensel bir kural vardır"

2002 yılında 9/1’inde olan bir öğretmen 17 çeyrek altın alabiliyordu, aylığıyla 17 çeyrek altın alabiliyordu. Bugün 2019’da bugün ancak 8,5 çeyrek altın alabiliyor diyen Kılıçdaroğlu, "Bu da öğretmenin ne kadar zor koşullarda olduğunu bize gösteriyor. Sadece aylık açısından geçim açısından değil, eşit işe eşit ücret diye evrensel bir kural vardır. Uluslararası Çalışma Örgütünün kabul ettiği evrensel bir kuraldır. Aynı işi yapanlar aynı ücreti alacaklardır. Dolayısıyla eşit işi yapıyorsak, yani bir öğretmen çocuklarımıza ders veriyorsa, onu farklı klasmanların içine sınıfların içine sokmamamız gerekiyor." dedi. 

"Bunların sayıları 103 bin civarında"

Kılıçdaroğlu, "Bugün bakıyoruz, bir kadrolu öğretmenler var, 657 sayılı Yasaya tabii, sayıları 757 bin civarında. Kadrolu öğretmen, devlet memuru, çalışıyorlar, en azından iş güvenceleri var. Bir de sözleşmeli öğretmenler var. Bir yıllık sözleşme yapılıyor bunlarla, iş güvenceleri yok, bunlar daha düşük bir maaş alıyorlar, daha zor koşullarda görev yapıyorlar, bunların da hiçbir güvencesi yok, dolayısıyla bunlara sözleşmeli öğretmen diyoruz. Bunların sayıları 103 bin civarında. Hiçbir mazeret ve iş garantileri bunlar için söz konusu değil. Bir de ücretli öğretmenler var; kadrolu öğretmen, sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen var. Ücretli öğretmenler en garibanları bunlar. Kadrolu öğretmen bir yere gittiyse veya sözleşmeli öğretmen bir yere gittiyse, bir ücretli öğretmeni milli eğitim müdürü bulur, gel sen çocuklara ders ver diye. Ona ders başına 16 lira 32 kuruş ödeniyor." dedi. 

"Öğretmen eğer bütün enerjisini çocuğa verirse, eğitime verirse Türkiye büyür"

90 bin civarında da ücretli öğretmen var, aldığı aylık açlık sınırının altında olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "21.Yüzyılda, 17 yılda, AK Parti iktidarının, saray iktidarının Türkiye’yi getirdiği nokta budur. Öğretmen eğer bütün enerjisini çocuğa verirse, eğitime verirse Türkiye büyür, Türkiye kalkınır, daha güçlü bir Türkiye çıkar ortaya. Ama bu öğretmenlerden hangisi “ben aybaşını rahat geçirebiliyorum” diyebilir? Hiçbirisi diyemez, hiçbirisi değerli arkadaşlar. Bir de ataması yapılmayan öğretmenler var, bunların sayıları da 700 bin. AK Parti iktidara geldiğinde bunların sayıları 68 bindi, şimdi 700 bine çıktı. Bir başka öğretmen grubu daha var, rehabilitasyon öğretmenleri. 2 bin 650 özel rehabilitasyon merkezlerinde bunlar görev yapıyorlar. Bu merkezler açıldığında devlet, çocuk başına her ay asgari ücret tutarında bir ücret ödüyordu. Zamlardan enflasyondan sonra bunlara ödenen para da üçte bir oranda indirim yapıldı, daha az para ödemeye karar verdiler. Bedeli kim ödüyor? Öğretmen. Niye öğretmen?" dedi. 

"Bu dertleri benim size anlatmamın çok fazla bir yararı yok, çünkü siz zaten yaşıyorsunuz"

Bir de KHK’li öğretmenler var. Bunların sayıları da 35 bini aştığını belirten Kılıçdaroğlu, "Eğitim sisteminden koparıp attınız bir köşeye, bunlar kanun hükmünde kararnameyle görevlerine son verilen öğretmenler. Şimdi öğretmen arkadaşlarımdan istirham ediyorum, beni iyi dinlesinler. Bu dertleri benim size anlatmamın çok fazla bir yararı yok, çünkü siz zaten yaşıyorsunuz, sorunu yaşayan sizsiniz, sorunu en iyi bilen sizsiniz." dedi. 

Kılıçdaroğlu, CHP iktidar olduğunda öğretmenler için yapacaklarını 11 madde halinde takdim etti.


Bir: Konuşmamın başında dedim ki, bütün uygar toplumlar öğretmeni ayrı bir yerde tutarlar, meslek olarak da ayrı bir yerde tutarlar. Öğretmenleri ne yapacağız? 657 sayılı Kanundan çıkaracağız. Hâkimler savcılar için nasıl ayrı bir kanun varsa, öğretmenler için de bir meslek kanunu çıkaracağız, ayrı ve bağımsız. Dolayısıyla öğretmenler diyecekler ki, bizim hakkımızı ve hukukumuzu garanti altına alan bizim özel bir yasamız var. Birinci yapacağımız şey budur.

İki: Seçimler öncesinde de, seçimler sırasında da öğretmenlere 3600 ek gösterge verilmesini savunmuştuk. Sonra dediler ki, “biz de vereceğiz”, söz verdiler. İktidar oldular, saraya gittiler, sarayda oturuyorlar ama 3600 ek göstergeyi unuttular. Öğretmen kardeşlerim, öğretmen arkadaşlarım; sizi baş tacı yapacak olanlar bizleriz. 3600 ek göstergeyi verecek olanlar da bizleriz, bunu sakın unutmayın.

Üç, her 24 Kasım Öğretmenler Gününde öğretmenlere birer aylık ikramiye vereceğiz. Öğretmene verilen para en helal paradır, en helal paradır! 82 milyonu eğitiyorsunuz. Hiçbir kişi de çıkıp, öğretmene para vermeyin diyemez. Bakın altını çiziyorum, 82 milyondan hangi partiden, hangi kimlikten, hangi yaşam tarzından, hangi inançtan olursa olsun bir Allah’ın kulu çıkıp öğretmene para vermeyin diyemez. Hepsi, eğer verilecekse para öğretmene verilmeli der.

Dört, sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen, kadrolu öğretmen, bunları bitiriyoruz. Öğretmen öğretmendir kardeşim! Öğretmenlik meslek kanunu vardır, herkesin güvencesi vardır, herkes eşit statüye tabidir, herkesin aldıkları aylıklar bellidir, aynı hizmeti yapan eşit eşit ücret verilecektir, bu kadar basit; bunu yapacağız.

Beş, okullarda öğretmen açığı var, hâlâ var. Üç alanda devlet açığı kabul etmez. Bir, eğitim. Çocuk öğretmensiz kalabilir mi? Olamaz. İki, güvenlik kesinlikle; üç, sağlık. Üç alan, efendim kadromuz boş, kadroyu dolduramıyoruz, bir şey olmaz doktor olmasa da, bir şey olmaz polis olmasa da, güvenlik elemanları olmasa da, bir şey olmaz öğretmen olmasa da diyemiyorsunuz çağdaş ülkelerde. Üç alan; eğer kadro varsa, bütün kadroları dolu olmak zorundadır, biz bunu yapacağız. Dolayısıyla eğitim konusunda sağlıklı ve tutarlı bir politikamız var.

Altı, taşımalı eğitime son vereceğiz. Ne demek taşımalı eğitim? Gazetelerden televizyonlardan görüyorsunuz, baba sırtına almış çocuğu gidiyor; dereden geçerken, köprüden geçerken, yoldan geçerken. Niçin? Çocuklar okula gidecek. Nerede çocuk varsa orada okul olacak, orada da öğretmen olacak, bu kadar basit. Neden öğretmen oraya gitmesin? Öğretmen Türkiye coğrafyasına ne kadar çok dağılırsa, aydınlanma da o kadar hızlı olur. Çünkü öğretmen elinde meşale tutup, toplumu aydınlatan kişidir. Bir meşaleyle toplumu aydınlatan kişiye biz öğretmen diyoruz zaten. Ufkumuzu açan kişidir öğretmen. Taşımalı eğitim mi olur? Yapacaksın okulu, öğretmen var, 700 bin kişi bekliyor sırada. Okulla öğrenciyle öğretmeni buluşturacağız. Nasıl? Ferhat ile Şirin gibi buluşturacağız.

Yedi, öğretmenlere insan onuruna yakışır bir aylık vermek zorundayız. Aybaşını nasıl getireceğim diye düşünmeyecek. Astronomik rakam da değil tabii, öyle bir aylık verme imkânımız da yok, ama hiçbir öğretmen yoksulluk sınırının altında aylık almayacak. En düşük aylık o olacak, yoksulluk sınırının altında aylık almayacak. Bugün öğretmenlerin tamamı yoksulluk sınırının altında aylık alıyor, tamamı.

Sekiz: Kanun hükmünde kararnameyle atılan öğretmenler var. Bunlardan beraat edenler, hakkında takipsizlik verilenleri derhal işbaşı yapacağız, git kardeşim öğrencilerin seni bekliyor diyeceğiz, çocuklar seni bekliyor diyeceğiz, oturun kucaklaşın diyeceğiz, sana bıraktırılan yerden yeniden eğitime devam et diyeceğiz.

Dokuz: Vatandaşın ödediği verginin eğitime harcanması gereken parası devlet okullarına harcanır. Siz bunu kalkıp da özel okullara verirseniz bu olmaz. Bu uygulamaya da son vereceğiz. Özel okula çocuğunu gönderen bedelini öder zaten, mesele yoktur. Devlet okulunda cam çerçeve kırılmış, velilerden para toplarsınız, temizliğini yaptırırsınız, ama paraya gelince para vermezsiniz. Bu uygulamaya da son vereceğiz. Milli Eğitime ayrılan paranın tamamı kamu okullarına, devlet okullarına harcanacak.

On: İkili eğitim ve birleştirilmiş sınıf uygulamasına en kısa sürede son vereceğiz. Ne demek birleştirilmiş? 21.Yüzyılda birinci sınıf, ikinci sınıf, üçüncü sınıf aynı yerde, aynı öğretmen tarafından, aynı odada ders görüyorlar. 21.Yüzyıldan söz ediyorum. Saraydakinin bundan haberi bile yoktur, çocukların nasıl eğitildiğini dahi bilmiyordur! Dolayısıyla bu uygulamaya da son vereceğiz. Okulsa, okulu süratle yapacağız. Efendim para yok, şu, bu falan diyeceklerdir. Hiç kimse endişelenmesin öğretmen kardeşlerim, siz şunu bilin ki; bu kardeşiniz eski bir maliyecidir, para nerededir, nasıl bulunur onu en iyi ben bilirim. Bu konuda mütevazı da değilim bakın, para nereden nasıl bulunur, kime nasıl tahsis edilir, onu en iyi bilen kişilerden birisi de benim, o konuda kimsenin endişesi olmasın.

Ve on birinci kuralımız ilkemiz vaadimiz; okula aile birliklerine yasal statü kazandıracağız. Her okulun okul aile birliği var, niye yasal statüsü yok? Özel bir yasal statü kazandıracağız, okul aile birliğiyle okul arasındaki ilişkiyi sağlıklı bir zemine oturtacağız. Bu da bizim vaadimizdir.

Öğretmen arkadaşlarıma tekrar sesleniyorum, bu kadar ayrıntılı bir vaat listesini, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde öğretmenlerin önüne CHP’den başka hiçbir siyasi parti koymamıştır. Konuşmamın başında ne demiştim? Sizin sorunlarınızı en iyi bilen ve en sağlıklı çözümler üreten bir partiyiz ve biz bunu yapmak zorundayız. Sorunlardan korkmayacağız, sorunların üzerine yürüyeceğiz. Varsa sorun, onu çözeceğiz. Akılla, mantıkla, istişareyle oturup çözeceğiz. Ben yanlış bilebilirim, yanlış bir çözümüm de olabilir, ama oturup konuştuğumuz zaman bütün bu yanlışları gidermek ve doğruları yakalama şansımız olur. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.