Öne Çıkanlar terörist Covid19 cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan cumhurbaşkanı erdoğan Koronavirüs suriye Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar türkiye yunanistan ak parti abd vakıfbank

Tacizle Suçlanan CHP Milletvekilinden Köşe Yazılı Savunma

-Bir kadını telefon mesajlarıyla taciz ettiği suçlamasıyla karşı karşıya kalan CHP 24, 25, 26'ncı Dönem Balıkesir Milletvekili, TBMM Adalet ve Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi Namık Havutça kendisini bir köşe yazısıyla savundu.



ANKARA(ANKA)- CHP'deki taciz iddialarına bir yenisi eklendi. Son olarak 15 yıl CHP milletvekilliği yapmış, TBMM'nin duayenlerinden, Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyesi Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın bir kadını telefon mesajlarıyla taciz ettiği iddiaları yargıya taşınırken Havutça kendisini bir köşe yazısıyla savundu.

-OLAY !

Atatürkçü Düşünce Derneği'nin bir toplantısına katılan bir kadın CHP'li Namık Havutça tarafından telefonuna mesajlar gönderilmek suretiyle taciz edildiği iddiasıyla dernek yetkililerine başvurdu. Tacizin sözlü yapıldığına ilişkin iddialar da ortaya atıldı.

CHP'li Havutça bu konudaki iddialara yazılı açıklamayla cevap verirken konu 29 Mart 2020 günü yargıya intikal etti. CHP'li Havutça yazılı açıklamasında, "Taciz değil sözlü taciz iddiasında olan kadın Savcılığa gitmez mi? Savcılığa giden benim hakkımdaki iddiaları ispat edin diye. Ben iftira ve ifşa suçu nedeniyle onun hakkında savcılığa müracaat ediyorum. Herkes iddiasını mahkemede kanıtlamak zorunda. Bazı alçaklar dedikodu yoluyla bana zarar vereceklerini sanıyorlar. Sizce mantıklı mı? Mahkemede ispatlayacağım zaten ama çamur at izi kalsın" dedi.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan hukukçu CHP'li Namık Havutça aynı günlerde kendisini bir köşe yazısıyla savundu. CHP'li Havutça, "Adalet ve Masumiyet" adını taşıyan ve bazı yerel internet sitelerinde yayınlanan yazısında şu ifadeleri kullandı:

-"ADALET ve MASUMİYET"

[İnsan onuruna yapılan en ağır saldırı iftira ve yargısız infazdır. O nedenledir ki modern hukuk ve adalet sistemi günümüzden 4000 yıl önce HAMURABİ kanunlarından  beri uygulanan MASUMİYET karinesi ve bunun doğal sonucu olarak "Lekelenmeme Hakkı"nı düzenlemiştir. Anayasamız ve AİHS ile tanınan bu hakka  riayet etmek hukuki ve vicdani bir sorumluluktur.

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından olan masumiyet ya da suçsuzluk karinesi günümüzde hem uluslararası insan hakları sözleşmelerinde hem de anayasalarda güvence altına alınan bir ilkedir. Anayasamızın 38. maddesinde “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” şeklinde ifade edilen masumiyet karinesi,modern hukuk düzenlerinde kendisine herhangi bir suç isnat edilen kişinin yargılanacağı, aklanacağı veya mahkum edileceği yegane yer mahkemelerdir. Yargı sistemimiz kendi bünyesinde denetim ve telafi imkânı sağlayan itiraz, istinaf ve temyiz gibi kanun yollarına da sahiptir.

Dolayısıyla başta sosyal medya olmak üzere farklı mecralarda yargısız infaz veya aklama yoluna gidilmesi sağlıklı ve adil bir yargılama sürecini zehirlemektedir. Bundan kaçınmak herkesin  ortak sorumluluğudur.

Bu nedenle kişi hakkındaki son şahidi dinleyinceye ve son hükmü verinceye kadar onu suçlu kabul edemeyiz.

BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 11.maddesinde, suç ile itham edilen herkesin, savunması için gerekli tüm güvencelerin tanındığı aleni bir duruşma sonunda, yasaya göre suçlu olduğu sabit oluncaya kadar masum sayılacağı düzenlenmiştir. Aynı şekilde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6.maddesinin 2.fıkrasında masumiyet karinesi düzenlendikten sonra, 3.fıkrasında da ceza yargılamasının adaletini sağlamak amacıyla sanığa tanınması gereken asgari güvenceler hüküm altına alınmıştır.
...
Bu durumda sadece soyut iddialar ile ve  gerçekliği kanıtlanmadan herkes itibar suikastına uğrayabilecek ve damgalanabilecektir. MASUMİYET ve onun doğal sonucu olan Lekelenmeme hakkı ile Basının haber yapma hakkı arasında çok ince bir çizgi vardır.
...
Lekelenmeme hakkını, suç şüphesi nedeniyle hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişinin bu işlemlerden dolayı onur, şeref ve haysiyetinin zarar görmemesi, toplum içindeki saygınlığının zedelenmemesi, hakkında henüz kesin hüküm verilmemiş kişinin masumiyetine zarar verecek, kişiyi toplum nezdinde mahkûm edecek her türlü söz, yayın, haber gibi davranışlardan kaçınma olarak tanımlayabiliriz. Kişi hakkında yürütülen soruşturma ya da kovuşturmanın, lekelenmeme hakkını ihlal etmemesi için adli makamlara önemli görevler düştüğü gibi idari makamlar ve basın-yayın organlarına da önemli görevler düşmektedir. Gerek kamu görevlilerinin gerekse basın mensuplarının toplumun bilgilendirilmesi ile kişilerin lekelenmeme hakkı arasındaki çizgiye dikkat etmesi gerekmektedir. Sanırım şu gerçeği hukuk ve vicdan temelinde herkes kendince sorgulamalıdır “önce ceza ,sonra yargılama mı?” Yoksa “önce yargılama, sonra ceza mı” ?  Adalet öyle şaşmaz bir ilkedir ki  ağır yürür aksak yürür ama mutlaka gideceği yere varır ve İlahi adalette zaman aşımı yoktur. O bir gün mutlaka tecelli eder.]

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
İsimsiz 2 yıl önce

1986yilinda kendinden 10yas küçük bir kıza taciz etti her zaman ki hali