Başkan Şeker, Türk Dünyasının Kültürel Miras Konferansında Konuştu

TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Bakü’de düzenlenen “UNESCO Perspektı̇finden Türk Dünyası Tarı̇hi ve Kültürel Mı̇rasının İncelenmesı̇ ve Korunması” konferansına katıldı.

 

Program Uluslararası Türk Akademisi, Türk Kültür ve Miras Vakfı, Azerbaycan Cumhuriyeti UNESCO Milli Komisyonu ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu tarafından, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve ADA Üniversitesi Kalkınma ve Diplomasi Enstitüsü iş birliğinde düzenlendi.

 

UNESCO'nun ilke ve standartlarına uygun olarak, yerel topluluklar ve bir bütün olarak Türk Dünyası için büyük değer taşıyan tarihi ve kültürel anıtların ve miras alanlarının korunması, rehabilitasyonu, tanıtımı, yönetimi ve daha etkin kullanımı konusunda katılımcılar arasında iş birliğini teşvik etmeyi amaçlayan konferans programı kapsamındaki Azerbaycan Milli İlimler Akademisi'nin “Dîvânı Lugâti't-Türk'ün 950. Yıldönümü” dolayısıyla düzenlediği sergi Başkan Şeker ve Azerbaycan Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. İsa Habibbayli’nin konuşmalarıyla açıldı.

 

Ortak mirasımızı koruma ve geliştirme yolunda birlikte ilerleyelim.

Dîvânı Lugâti't-Türk ve yazarı Kaşgarlı Mahmut hakkında bilgi veren Prof. Şeker, Türk kültürü, tarihi boyunca zengin bir miras oluşturduğunu ve bu mirasın, geniş coğrafyalara yayılan Türk halklarının ortak kimliğinin temel taşlarını oluşturduğunu söyledi.

 

Başkan Şeker şöyle konuştu: “Kültürel etkinlikler, festivaller ve sanatsal faaliyetler aracılığıyla, Türk kültürünün benzersiz özelliklerini sergileyebilir ve küresel bir diyalog oluşturabiliriz. Ancak, bu ortak mirası korumak ve gelecek nesillere aktarmak, hepimizin sorumluluğundadır. Dilimizi, folklorumuzu, sanatımızı ve tarihimizi koruyarak ve bunları geliştirerek, Türk dünyasının birliğini ve kültürel zenginliğini sürdürebiliriz. Türk Dünyasında her bir ülkenin öne çıkan edebi eserlerinin, yazarlarının ve şairlerinin tercümeleri karşılıklı etkileşimleri arttıracaktır. Örneğin, Türkiye’den Türk ve İslam Dünyasına yönelik bir gönül bağı oluşturan Abdurrahim Karakoç, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç, Peyami Safa, Cemil Meriç, Mustafa Kutlu gibi isimlerin eserlerinin tüm Türk Dünyası tarafından bilinmesinin önemli olduğuna inanıyorum. TÜBA olarak bizler, Türkiye’nin ulusal bilim akademisi olma sorumluluğu ile bilim ve kültür mirasımıza verdiğimiz önemle 2014 yılında “Türk – İslam Bilim Kültür Mirası Projesi”ni başlattık. Bu projemiz Türkiye Cumhurbaşkanlığı himayelerinde sürdürülüyor. Bu proje ile insanlığın bilgi birikimine katkıda bulunmuş, Türk-İslam bilim ve kültür mirasına ait klâsik eserleri günümüze tercüme ediyoruz. Geçmişimizle günümüz arasında bir bağ kuruyoruz. Projemiz değerli eserlerin kütüphanelerdeki atıl durumlarından kurtarılarak bilim ve kültür insanlarımız ile gelecek kuşakların istifadesine sunma amacını taşıyor. Bu amaç doğrultusunda, yeni nesillerin geçmişin önemli değerleri olan Türk bilim insanlarını tanımaları ve onlara hak ettikleri değeri vermeleri sağlanıyor. Bir nevi gençlerimize özgüven kaynağı oluşturuyoruz. Türk düşünce tarihinde büyük öneme sahip, Arapça, Farsça ve farklı Türk lehçelerindeki bu eserlerin, günümüz Türkçesine kazandırılarak 21. yüzyıl okuyucularına ulaştırılması, Türklerin düşünce ve kültür tarihindeki konumunu da hatırlatmaya katkı sağlıyor. Yine TÜBA olarak başta şeref üyemiz merhum Prof. Dr. Fuat Sezgin’in “İslam’da Bilim ve Teknik” adlı eseri olmak üzere tarihi ve kültürel mirasımızı içeren kitaplar yayımlamaktayız.” dedi.

 

Tüm dünyada artan küresel gerilimlerin ülkeleri zorunlu işbirliklerine zorladığının altını çizen Şeker, böylece Türk dünyası arasındaki iş birliğinin öneminin daha da belirgin hale geldiğini belirtti.

 

Ekonomik entegrasyonun, kültürel alışveriş ve ortak politik tutumların, Türk halklarının karşılaştığı ortak sorunlara karşı bir arada hareket etme kapasitesini artırdığını kaydetti. Bu birlikteliği güçlendirenin ise harç vazifesi gören bu ortak kültürel ve tarihi miras olduğunu ifade etti. Türk dünyası, ortak kültürel mirası ve birliğinin farkındalığıyla, daha parlak bir gelecek inşa etmek üzere birlikte çalışmalıyız, bu doğrultuda ortak mirasımızı koruma ve geliştirme yolunda birlikte ilerleyelim dedi.

 

Konuşmasında Türk dünyasının vakıf kültürüne de değinen Şeker, bu kültürün köklerinin Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine dek uzandığını günümüze uzanan köklü bir geçmişe sahip olduğunu kaydetti ve “Günümüzde vakıf kültürü, modern vakıf ve dernekler aracılığıyla yaşamaya devam etmektedir. Eğitimden sağlığa, sosyal yardımlaşan kültürel mirasın korunmasına kadar birçok alanda faaliyet gösteren bu kurumlar, tarihi vakıf anlayışının günümüzdeki temsilcileri olarak önemli bir sosyal sermaye oluşturmaktadır. Tarih boyunca süregelen bu kültür, toplumsal dayanışma ve yardımlaşmanın sürdürülebilirliği açısından büyük bir öneme sahip.” dedi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.