Öne Çıkanlar ankara deprem tsk chp konya diyarbakır sgk bodrum ırak pkk Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank cumhurbaşkanı erdoğan

Akşener: “Yerel Seçimlerden Başlayarak Bayrağı Devralacağız!”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Erzincan'ın İliç ilçesindeki maden faciasına değinen Akşener, iktidarı altın madenindeki tehlikeye karşı uyardığını hatırlattı. "Ancak iktidar, bizi aşırı duyarlı bulup kulağının üstüne yatmayı tercih etti" diyen Akşener, "Yani aslında; dün yaşanan felaketi göze almayı tercih etti! Erzincanlı vatandaşlarımızı değil, madenin ortaklarını tercih etti! Anadolu’nun can suyunu taşıyan Fırat’ı değil, rant musluklarını tercih etti!" ifadesini kullandı. Grup toplantısının sonunda Karacaoğlan'ın "Var git ölüm" şiirinden derlenen bir şarkıyı da dinleten Akşener, gözyaşlarına boğuldu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.

Akşener; İYİ Partinin Artvin Arhavi Belediye Başkan Adayını Kemalettin Emiroğlu, Bursa İnegöl Belediye Başkan Adayını Sevda Özcan, Bursa Kestel Belediye Başkan Adayını Mustafa Atılgan, Bursa Yıldırım Belediye Başkan Adayını Ayhan Özbek, Gaziantep Nizip Belediye Başkan Adayını Gizem Büşra Bilgiç, Gaziantep Şehitkamil Belediye Başkan Adayını Selami Demirkol, Hatay Büyükşehir Belediye Başkan Adayını Nusret Cömert, Hatay Dörtyol Belediye Başkan Adayını Cihan Tufan, Hatay Arsuz Belediye Başkan Adayını Süleyman Sırrı Bahadırlı, Hatay Reyhanlı Belediye Başkan Adayını Mustafa Ortak, Hatay Kumlu Belediye Başkan Adayını Ahmet Uçar, Hatay Erzin Belediye Başkan Adayını Mehmet Ökkeş Koçak, Hatay Antakya Belediye Başkan Adayını Ferhat Küçükler, Hatay Kırıkhan Belediye Başkan Adayını Ahmet Kaya, Hatay Belen Belediye Başkan Adayını Reşit Özuğur, Hatay Payas Belediye Başkan Adayını Ayvaz Yakar, Hatay İskenderun Belediye Başkan Adayını Nazmi Ceylan, Kütahya Domaniç Belediye Başkan Adayını Şerif Yılmaz, Kütahya Simav Belediye Başkan Adayını İskender Özdağ, Kütahya Simav Demirci Belediye Başkan Adayını Şükrüye Tuğcu, Mersin Anamur Belediye Başkan Adayını Ali Rıza Özdeniz, Mersin Akdeniz Belediye Başkan Adayını Onur Kösel, Mersin Yenişehir Belediye Başkan Adayını Ahmet Arıcan, Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayını Metin Ergun, Muğla Köyceğiz Belediye Başkan Adayını Pelin Eker Karaman, Sakarya Adapazarı Belediye Başkan Adayını Türkel Ergün, Sakarya Akyazı Belediye Başkan Adayını Hakan Baykal, Sakarya Arifiye Belediye Başkan Adayını İrfan Ömür, Sakarya Karasu Belediye Başkan Adayını Hasan Sarıoğlu, Sakarya Serdivan Belediye Başkan Adayını Serbülent Gökhan Beyaz, Sakarya Taraklı Belediye Başkan Adayını Şahin Akı, Sakarya Söğütlü Belediye Başkan Adayını Volkan Deniz, Tokat Turhal Belediye Başkan Adayını Muammer Baloğlu, Trabzon Akçabat Belediye Başkan Adayını Erol Gedikli, Trabzon Beşikdüzü Belediye Başkan Adayını Serkan Dübüş, Trabzon Çarşıbaşı Belediye Başkan Adayını Hamza Ustabaşı, Trabzon Köprübaşı Belediye Başkan Adayını Fatih Sancak, Trabzon Hayrat Belediye Başkan Adayını Zafer Yazıcı, Trabzon Of Belediye Başkan Adayını Emine Bodur, Trabzon Ortahisar Belediye Başkan Adayını Veysel Kurtoğlu, Trabzon Sürmene Belediye Başkan Adayını Selami Ateş olarak ilan etti.

Ayrıca, 2019 Yerel Seçimlerinde göreve seçilen Artvin Belediye Başkanı Demirhan Elçin, parti rozeti takılarak İYİ Parti’den Artvin Belediye Başkan Adayı olarak gösterildi.

İKTİDARIN İFLAH OLMAZ RANT TELAŞI, GÖZ GÖRE GÖRE İNSANLARIMIZIN HAYATINI TEHLİKEYE SOKUYOR!”

Meral Akşener, dün Erzincan İliç altın madeninde meydana gelen heyelan felaketini ve Antalya’da yaşanan sel afetini anarak başladığı konuşmasında; “Biz milletini dinlemeyenlerin bizi dinlememesine elbette şaşırmıyoruz. Milletini önemsemeyenlerin uyarılarımızı önemsememesine elbette şaşırmıyoruz. Milletini düşünmeyenlerin cennet doğamızı düşünmelerini de elbette beklemiyoruz. Ancak dengesi bozulan doğamız artık alarm veriyor. İktidarın iflah olmaz rant telaşı, göz göre göre insanlarımızın hayatını tehlikeye sokuyor. Bitmek bilmeyen bu sorumsuzluğun faturasını da her defasında milletimiz ödüyor.” ifadelerini kullandı.

“İKTİDAR; ANADOLU’NUN CAN SUYUNU TAŞIYAN FIRAT’I DEĞİL, RANT MUSLUKLARINI TERCİH ETTİ”

Akşener, 29 Haziran 2022’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gerçekleştirdiği konuşmasında Erzincan İliç altın madeninde yaşanabilecek felaketlere karşı iktidarı ve yetkilileri uyardığını hatırlatarak; “29 Haziran 2022’de bu kürsüden Erzincan İliç’teki altın madenindeki tehlikeye karşı iktidarı uyarmıştım. Hatta bugün İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız, o gün Kalkınma Politikalarından sorumlu Genel Başkan Yardımcımız olan Prof. Dr. Ümit Özlale başkanlığında bir heyet de oraya gidip incelemelerde bulunup bir rapor hazırlamıştı. Bu raporu sadece milletimizle değil, meclisimizle değil; aynı zamanda da devletimizi yöneten muhteremlerin başında bulunduğu kurumlarla da paylaşmıştık. Bu konuda İYİ Parti olarak Meclisimize soru önergeleri de verdik. Ancak iktidar, bizi aşırı duyarlı bulup kulağının üstüne yatmayı tercih etti. Yani aslında dün yaşanan felaketi göze almayı tercih etti! Erzincanlı vatandaşlarımızı değil, madenin ortaklarını tercih etti! Anadolu’nun can suyunu taşıyan Fırat’ı değil, rant musluklarını tercih etti! İşte biz milletimize doğamıza toprağımıza yapılan bu ihaneti görmezden gelemeyiz. Gelmeyeceğiz. Sessiz kalmayacağız. Kabul etmeyeceğiz. Cennet doğamız için mücadele etmeye bıkmadan devam edeceğiz. İliç’teki felakete yol açan ihmallerin ve bu ihmallere imza atanların peşini bırakmayacağız!” dedi.

“ANTALYA AFET BÖLGESİ İLAN EDİLSİN!”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Antalya’nın afet bölgesi ilan edilmesi için kanun teklifi verdiklerini vurgulayarak; “Yaşanan sel felaketi sonucunda vatandaşlarımızın daha fazla mağdur olmadan Antalya’nın bir an önce afet bölgesi ilan edilmesi için Milletvekilimiz Uğur Poyraz’ın attığı adımla Meclis Başkanlığı’na bir kanun teklifi sunduk. Kimsenin şüphesi olmasın, her iki konuda da sürecin takipçisi olacağız ve Antalya’nın afet bölgesi ilan edilmesi için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz.” şeklinde konuştu.

“VİTRİN DEĞİŞTİ AMA EKONOMİDEKİ BÜYÜK YIKIMA SEBEP OLAN ZİHNİYET DEĞİŞMEDİ!”

Ak Parti’nin vatandaşlara vereceği bir şey kalmadığını, 21 yıldır her sıkıştığında aynı vaatleri tekrarlayan bir iktidar olduğunu dile getiren Akşener; “Baktılar ekonomideki çöküşü engelleyemiyorlar bu sefer de 2023 seçimlerinden sonra vitrin değiştirmeye karar verdiler… “Vitrin” diyorum çünkü ekonomide sadece görünen yüzü değiştirler.  Vitrin değişti ama ekonomideki büyük yıkıma sebep olan zihniyet değişmedi.  Sayın Erdoğan elini ekonomiden çekmedi. Eski Merkez Bankası Başkanı BDDK Başkanı oldu. TÜİK’in makyajlı rakam ustalarına dokunulmadı. Hâl böyle olunca da iktidarın bu girişimi yine başarısızlıkla sonuçlandı. Geldiğimiz noktada ise bizler milletçe daha önce defalarca izlediğimiz aynı vasat filmi bugün yeniden izliyoruz. Yine değişen bir Merkez Bankası Başkanımız var. Yine düşmeyen bir enflasyonumuz var. Yine tutmayan hedefler unutulan sözler karşılanmayan beklentiler var. Ve tabii ki yine tüm bu beceriksizliğin basiretsizliğin ve ciddiyetsizliğin yükü sırtına vurulan cefakâr Türk milleti var!” şeklinde konuştu.

“MİLYONLARCA EMEKLİMİZ AÇLIK SINIRININ ALTINDA YAŞAM MÜCADELESİ VERİYOR!”

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu yıl ki fitreyi günlük 130 TL olarak belirlemesine yönelik konuşan Akşener; “Diyanet’in belirlediği rakama göre 4 kişilik bir aile için aylık gıda ihtiyacı 15 bin 600 lira ediyor. Bu da aslında Diyanet’in Mart ayı için belirlediği açlık sınırını gösteriyor. Yani fitre üzerinden hesap ettiğimizde bile açlık sınırı en düşük emekli maaşının tam 5 bin 600 lira üzerinde… Yani bugün Diyanet İşleri’ne göre bile milyonlarca emeklimiz açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor. Yani işine geldiğinde “Nas’a” sığınan Ak Parti’nin devri iktidarında artık Türkiye’de emeklinin payına fitre bile düşmüyor! Böyle vicdansızlık olur mu? Böyle devlet yönetilir mi? Üstelik daha bunun içinde elektrik su doğal gaz kira giyecek ulaşım masrafları da yok… Bu vesileyle buradan bir kez daha iktidara seslenmek istiyorum: Emeğinin karşılığını arayan emeklilerimizin sesini artık duyun! En düşük emekli maaşını derhal asgari ücret seviyesine çıkarın! “Enflasyona filtre, emekliye fitre” düzenine de bir an önce son verin! Ayıptır, günahtır!” dedi.

“SARAYLA MİLLETİN ARASINDAKİ LİNK KOPTU!”

Merkez Bankası Başkanı’nın gerçekleştirdiği toplantıda söz alan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay’ın sözlerini hatırlatarak konuşmasına devam eden Akşener; “Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay da Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı’nda tam olarak bu vehameti anlattı. Dedi ki; “Ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti mevduat faizi linki kopmuş, politika faizi enflasyon linki kopmuş, faiz kur linki kopmuş… " Tabi kendisi liyakatli ve ciddi bir ekonomisttir. O nedenle “Ekonominin canına okumuşlar.” diyemedi. “Link kopmuş” diyerek durumun vehametini kibarca ifade etti. Ama yine de bence eksik söyledi… Asıl neredeki link koptu biliyor musunuz? Sarayla milletin arasındaki link koptu! Sarayla emeklinin arasındaki link koptu! Sarayla çalışanın arasındaki link koptu! Ak Parti iktidarının ahlakla, vicdanla, akılla arasındaki link koptu. Bu kadar link kopunca da ekonomideki tüm linkler koptu. Ben bu vesileyle buradan yeni Merkez Bankası Başkanına ve çalışma arkadaşlarına başarılar diliyorum. Umarım kopan linkleri yeniden tamir edebilirler. Ama şimdiden söyleyeyim işleri oldukça zor. Çünkü iktidarın demokrasiyle arasındaki bağ kopuk olduğu sürece ne yapsalar boş! Çünkü hukukun adaletle arasındaki bağ kopuk olduğu sürece ne yapsalar boş! Çünkü devletle millet arasındaki bağ kopuk olduğu sürece ne yapsalar boş!” ifadelerini kullandı.

“İKTİDARIN DEPREMİN BİRİNCİ GÜNÜNDE DE UTANMASI YOKTU, BİRİNCİ YILINDA DA MAALESEF HÂLÂ YOK!”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin 6 Şubat Depremlerinin yıldönümünde sarf ettiği “Evi yıkılan yurttaşlarımızdan ölüsü olmayanlar, ‘Yıkıldığı iyi oldu, bize mis gibi villa verdiniz’ diyorlar...” sözlerini hatırlatarak; “Depremzede vatandaşlarımızın depremin birinci haftasında da sığınacakları bir çatıları yoktu, birinci yılında da yok! Depremin birinci haftasında da işleri, aşları yoktu; birinci yılında da yok! Depremin birinci haftasında da kaybolan çocuklarımızın peşine düşen yoktu, birinci yılında da yok! Çünkü ülkemizi yöneten iktidarın depremin birinci gününde de utanması yoktu, birinci yılında da maalesef hâlâ yok! Mesela depremin birinci haftasında enkazın altındaki vatandaşlarımıza saatlerdir ulaşılamamışken utanmadan; “Dayanıklı yollar sayesinde ulaşım kesintisiz sağlanmış oldu.” diyebilen bir Ulaştırma Bakanı vardı. Birinci yılında ise milletimiz konteynırlarda 2. kışını geçirirken; utanmadan, âdeta dalga geçer gibi “Ölüsü olmayanlar bize mis gibi villa verdiniz diyor.” diyebilen bir Çevre ve Şehircilik Bakanı var!” dedi.

“1 HAFTA İÇİNDE NE YAŞANDI DA SAYIN ERDOĞAN BÖYLE BİR DÖNÜŞ YAPTI?”

6 Şubat Depremlerinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vatandaşlara yönelik “tuttuğumuz defterleri açacağız” sözünü de vurgulayan Akşener, Cumhurbaşkanı’nın geçtiğimiz günlerde Hatay’daki “Merkezî yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma hâlinde olmazsa; O şehre herhangi bir şey gelmez.” sözlerine yönelik; “Felaketin daha ilk haftasında “tuttuğumuz defteri açacağız” diye milletimize tehditler savuran bir Sayın Erdoğan vardı. Felaketin 1. yılında da kaldığı yerden aynen devam eden bir Sayın Erdoğan var. Kendisi Hatay’da çıktı ve dedi ki; “Merkezî yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma hâlinde olmazsa; o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Bak şu anda Hatay garip kaldı.” Sanki Ak Parti tarafından yönetilen Kahramanmaraş garip kalmamış gibi… Merkezi hükûmet ile el ele, kol kola olan Gaziantep garip kalmamış gibi… Malatya garip kalmamış gibi… Adıyaman garip kalmamış gibi… İtiraf mı, tehdit mi belli olmayan; insanlıktan uzak böylesine bir cümleyi kurdu. Peki sonra ne oldu? Aradan 1 hafta geçti, kendisi sanki bu cümleleri hiç kurmamış gibi çıktı ve “Bizde ‘oy yoksa hizmet de yok’ diye milleti açık açık tehdit etmek olmaz.” dedi. Biz elbette Sayın Erdoğan’ın bu geri viteslerine kıvrak dönüşlerine alışığız. Kendi kendisini yalanlamalarına da alışığız. Ama 1 hafta içinde ne yaşandı da Sayın Erdoğan böyle bir dönüş yaptı onu da elbette burada konuşacağız…” dedi.

“SAYIN ERDOĞAN’IN EN KORKTUĞU ŞEY; ANA MUHALEFETLE ARALARINDAKİ RUH İKİZLİĞİNİN ORTAYA SAÇILMASIDIR”

Akşener 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde Hatay’da gerçekleşen anma yürüyüşünde vatandaşların iktidar ve ana muhalefet üyelerine yönelik tepkisini hatırlatarak; “Biliyorsunuz, deprem felaketinin 1. yıl dönümünün gecesinde Hataylı vatandaşlarımız bir anma etkinliği yaptı. Bu etkinliğe hem iktidar tarafından hem de ana muhalefet tarafından katılanlar oldu. İşte o gece Hatay’da bir kırılma anı yaşandı. Hataylılar iktidarı da, ana muhalefeti de dinlemek istemedi. İki tarafı da duymak istemedi, iki tarafa da tepki gösterdi. O tepki, birbirine suç atma yarışına girerken milleti duymayanlara karşı bir tepkiydi! O tepki, yaraları sarmak yerine milletin büyük acısından siyasi rant devşirmeye kalkanlara karşı bir tepkiydi! O tepki, Türk milletini yıllardır iki yumruk arasına sıkıştıran kayıkçı düzenine karşı bir tepkiydi! Sayın Erdoğan’ın keskin dönüşünün sebebi de işte bu tepkiydi! Çünkü kendisinin en korktuğu şey; bu siyasi tefeci düzenin bozulmasıdır! Onun en korktuğu şey; sözde rakibiyle el ele verip millete dayattıkları ayrışma ortamının son bulmasıdır! Onun en korktuğu şey; ana muhalefetle aralarındaki ruh ikizliğinin ortaya saçılmasıdır!” ifadelerini kullandı.

“HATAYLILAR O GECE; ‘BİRBİRİNİZDEN BİR FARKINIZ YOK’ DEDİLER!

Akşener konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Aslında Hataylılar o gece “Birbirinizden bir farkınız yok!” dediler! El hak, doğru da söylediler. Nitekim ana muhalefetten de gösterilen tepkiyi hazmedemeyenler çıkıp dediler ki; “Protestocuların kim olduğunu biliyoruz.” Hatta tek tek saymış olsalar gerek, sonra bir de ekleme yapıp; “100 protesto yaşandıysa 99’u hükûmete yönelikti.” dediler. Ya… Demokrasi havarilerine bak sen. Sansürden sonra bunu da görmüş olduk. Hadi biz rakibiz. Ama bunlar, sadece bizim eleştirilerimizi değil; artık milletin eleştirilerini de kabul edemez olmuşlar. Bir yandan vatandaştan tepki görünce “marjinaller” diyenleri kınayacaksınız. Ama o tepki size gelince dönüp vatandaşa “biz onları biliyoruz” diye parmak sallayacaksınız. Yok öyle yağma! Buradan açıkça ilan ediyorum Bizim için “çadır yok” diyen depremzedelere “tasmalı” diyen meczup yandaşlar ile kendilerine oy gelmediği için yapılan yardımları “haram” eden vicdansız yoldaşların arasında hiçbir fark yoktur! Bizim için kendinden olmayana nefret saçan iktidar dili ile kendine laf edene öfke kusan ana muhalefet dili arasında hiçbir fark yoktur! Bizim için evine, ocağına ateş düşen milletimizi; dinlemek, duymak, anlamak yerine kendine siyasi fayda çıkarmaya çalışanların arasında en küçük fark yoktur!”

“HİÇBİR SORUMLULUĞU ÜZERİNE ALMAYAN BU İKTİDARA DA, YIKILAN BİNALARIN MÜTEAHHİDİNİN VİLLASINDA OTURANLARA DA MECBUR DEĞİLSİNİZ! “

Hataylılardan, İYİ Parti Hatay Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nusret Cömert için oy isteyen Akşener; “Atatürk’ün emaneti Hatayımızdan, Hataylı vatandaşlarımızdan özellikle rica ediyorum; hiçbir sorumluluğu üzerine almayan bu iktidara da, yıkılan binaların müteahhidinin villasında oturanlara da mecbur değilsiniz! Bu beceriksizliğe, bu ciddiyetsizliğe, bu umursamazlığa mecbur değilsiniz! Etrafınızı saran bu çift taraflı yüzsüzlüğe mecbur değilsiniz! Siz, iyi planlanmış şehirlerde güvenli evlerde oturmaya layıksınız. Siz; ahlaklı, vizyoner, çalışkan adaylara layıksınız. Siz; kendi cebinden önce sizin canınızı düşünecek ahlaklı adaylara layıksınız. Siz; vasata değil, belediyeciliğin en iyisine layıksınız! İşte o yüzden gelin, bu hileli oyunun iki tarafına da hak ettiği dersi sandıkta verin! Gelin; sizi duymayan, sizi önemsemeyen siyaset simsarlarını atta gönderin! Gelin; İYİ Parti’nin tertemiz adayına, Hatay’ı yeniden inşa etmek için ülkesine dönen evladına, Nusret Cömert kardeşime helal oylarınızı verin! Ben arkadaşlarımızın bu dürüstlüklerine, bu iş bilirliklerine yani konuyu iyi bilmelerine hem kefilim hem de çok büyük bir saygım var. Hataylılar geleceğinizi, çocuklarınızın geleceğini, şehrinizin geleceğini Allah rızası için heba etmeyin. Al birinden, vur ötekine bir sistemin dışına Hatay’da çıkalım inşallah!” şeklinde konuştu.

“YEREL SEÇİMLERDEN BAŞLAYARAK BAYRAĞI DEVRALACAĞIZ!”

İYİ Parti’nin millet ve memleket için ortaya koydukları vizyon ve projelerle siyaset yaptığını vurgulayan Akşener; “Biz; sürekli olarak değerlerimizin çarpıştırıldığı, ceketlerin önümüze aday diye dayatıldığı ve merkezinde milletin olmadığı bu kayıkçı siyasetini reddediyoruz! Bizim için siyaset, bir vizyon yarışıdır. Bizim için siyaset, bir kadro yarışıdır. Bizim için siyaset, bir hizmet yarışıdır. Bizim için siyaset; “ben daha iyi yönetirim” iddiasının yarışıdır. Ve biz İYİ Parti olarak; o vizyona da, o kadrolara da, o hizmet aşkına da, o iddiaya da sahibiz. Siyasetimizi de milletimiz ve memleketimiz için ortaya koyduğumuz vizyonumuz, çözümlerimiz ve projelerimizle yapmaya inatla ve ısrarla devam edeceğiz. Ve yerel seçimlerden başlayarak bayrağı devralacağız.” dedi.

“NÜFUS BÜYÜKLÜĞÜNE GÖRE BELEDİYE TIP MERKEZLERİ KURACAĞIZ.”

İYİ Parti’nin sağlık hizmetleri alanında yerel seçimlere yönelik vaatlerini sıralayan Akşener; “Her şeyden önce “Sağlıklı insanlar, sağlıklı şehirlerde yaşar.” düşüncesiyle sağlık hizmetlerini her yönüyle iyileştirip, yaygınlaştıran yeni nesil bir belediyecilik anlayışını yönettiğimiz tüm şehirlerimize süratle getireceğiz. Yetkiyi aldığımız tüm şehirlerimizde, vatandaşlarımızın temel sağlık hizmetlerine kolaylıkla erişebilmesi için nüfus büyüklüğüne göre belediye tıp merkezleri kuracağız. Bu merkezlerde kadın ve doğumdan iç hastalıklara, fizik tedaviden çocuk hastalıklarına, ağız ve diş sağlığından psikiyatriye kadar birçok branşta koruyucu hekimlik ayakta teşhis ve tedavi hizmetlerini muayene farkı almadan sunacağız. Ayrıca yine bu merkezlerde tahlil ve görüntüleme imkânları sunacağımız gibi vatandaşlarımıza “ilaç desteği” de sağlayacağız.” ifadeleriyle birlikte evde sağlık hizmetleri kapsamında doktor, hemşire, psikolog, diyetisyen, fizyoterapist ve sosyal hizmet uzmanlarından oluşan gezici “İyi Destek” ekipleri oluşturacaklarını, engelli vatandaşların yaşamlarını kolaylaştıracak “engelsiz kentler” inşa edeceklerini, özel gereksinimli çocuklar için her ilçede eğitim, beslenme, sağlık ve rehabilitasyon hizmetleri sunulacak merkezler açacaklarını ve uyuşturucuyla mücadeleye yönelik tedavi ve rehabilitasyon merkezleri kuracaklarını ilan etti.

“EL ELE KURDUKLARI BU HİLELİ DÜZENDE, YAPTIKLARI SÖZDE SİYASET ÇOK KONFORLU.”

Bugün Türk siyasetinde bir değil iki otokratik yapıya karşı mücadele ettiklerini ve bu yapıların ortak dertlerinin bu düzene bir üçüncünün girmemesi olduğunu ifade eden Akşener; “Türk siyasetinin bugün içerisinde bulunduğu ortamda biz aslında bir değil, iki otokratik yapıya karşı mücadele ediyoruz. Üstelik her iki yapının da yöntemleri aynı, zihniyetleri aynı, çıkarları aynı. Mesela iktidar güdümündeki yandaş medyaya göre ülkemizde her şey yolunda, bütün sorun ana muhalefette. Ana muhalefetin güdümündeki yoldaş medyaya göre ise ana muhalefetin kendi yerel iktidar alanında her şey yolunda, bütün sorun iktidar partisinde, Bir taraf, iktidarın günahlarını gizlemek için ana muhalefete yükleniyor. Diğer taraf ise ana muhalefetin yetersizliğini gizlemek için iktidara yükleniyor. Ama bu orta oyununda millete, memlekete ne olursa olsun sonuç hep aynı kalıyor. Hacivat Hacivatlığından, Karagöz de Karagözlüğünden fevkalade memnun. İkisinin de ortak ve en büyük dertleri ise bu düzene bir üçüncünün girmemesi. Çünkü el ele kurdukları bu hileli düzende yaptıkları sözde siyaset çok konforlu...” şeklinde konuştu.

“MUHTEREMLERİN RAHATLARINI BOZUYORUZ!”

Meral Akşener, iktidar ve ana muhalefetin kendi güç alanlarını korumak için karşılıklı birbirlerini suçlayarak yürüttükleri siyaset düzenine karşı millet odaklı bir siyaset anlayışıyla ilerlediklerini vurguladı: “Milletin sorunlarına çözüm üretmek gibi bir dertleri yok. Milletin önüne doğru adayları çıkarmak gibi bir dertleri de yok. Hele ki milletin ayağına gidip vizyonlarıyla, projeleriyle, kadrolarıyla oy istemek gibi bir dertleri hiç yok. İşte biz İYİ Parti olarak 22 yıldır değişmeyen bu tabloyu değiştirmek için mücadele ediyoruz. Milletimizi birbirinden koparan bu suni kutuplaşmayı bitirmek için mücadele ediyoruz. En iyi kadroları hangi parti getiriyorsa, en iyi çözümleri hangi parti üretiyorsa, en iyi projeleri hangi parti çıkarıyorsa o partinin başarılı olacağı; millete hizmet iddiası üzerinden rekabete dayanan, millet odaklı bir siyaset iklimini oluşturmak için mücadele ediyoruz.  Ve bu yüzden de muhteremlerin rahatlarını bozuyoruz. Konfor alanlarına çomak sokuyoruz. Kayıkçı kavgalarına ayna tutuyoruz. İşte bugün yaşadığımız tüm linçlerin, sansürlerin ve operasyonların temel sebebi budur!”

“HER İKİ TARAF İÇİN DE DÜŞMAN KUVVET İYİ PARTİ'DİR!”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener hem iktidara hem de ana muhalefete yakın medya organları tarafından İYİ Parti’nin hedef alındığına dikkat çekerek; “İki tarafın da medyalarında izleyin, her iki tarafı da koruyan, kollayan yandaş ve yoldaş medyaları izleyin; oralardaki tek odak İYİ Parti'dir. Her iki taraf için de düşman kuvvet İYİ Parti'dir. Bir tarafta biz; “kendi başımıza, özü başımıza, hür ve müstakil olarak yola çıkıyoruz. Seçimlere ayrı gireceğiz.” dediğimizde başımıza gelmedik iş kalmadı, atılmadık iftira kalmadı. Cumhur İttifakı’nın paydaşı Yeniden Refah Partisi ayrı girmeye kalkıştığında yani inanamayacağım yoldaşların bazılarının Yeniden refah Partisi’ne alkış tutması riyakarlık gibidir. Ben hayatımda böyle bir sahtekârlık görmedim. Onlar Yeniden Refah Partisi’ni övüyor, öbür taraf Yeniden Refah Partisi’ne ateş ediyor. Yarın ne olur ben bilemem, başkalarının işine de karışmam yani onu hadsizlik sayarım ama ters bir durum olduğunda 24 saat şahsen bana, partimin mensuplarına söven ne idüğü belirsiz gazeteci kılıklı tiplerin ya da ne diyelim, uzman kılıklı tiplerin ne yapacağını hakikaten merak ediyorum.” dedi.

“BİZ ZATEN KARDEŞİZ!”

Bir köşe yazısında kendisine yönelik sarf edilen iddiaları yalanlayan Meral Akşener; “Ağzıma almamaya söz vermiştim ama enteresan bir şey yaşadık. Gazeteci kılıklı bir hanım, benimle ilgili hem yazdı hem haber hâline geldi. İsmini de vereyim, Halk TV’de. Benim eski bir bakana, eski bir Ak Partili milletvekiline demişim ki; “Kemal beyi Alevi ve Kürt olduğu için Cumhurbaşkanı adayı yaptırmayacağım.” Kaldı ki Kemal Bey’in bildiğim kadarıyla ailesi Horasan'dan gelir. Dikkat buyurun o arada hangi kavga vardı? Kemal Bey'in arkadaşlarının, dostlarının tasfiye olduğu kavgası vardı. Neyle perdelemeye çalıştılar? Benimle ve sizinle perdelemeye çalıştılar. Şimdi ben burada normal şartlarda “Kürtler bizim kardeşimiz, Aleviler bizim kardeşimiz.” diyebilirim. Bunu da sahtekârlık görüyorum. Biz zaten kardeşiz. Bunun söylenmesi ahlaksızlıktır.” şeklinde konuştu.

“KENDİMİ NAYMAN ANA’NIN TORUNU HİSSEDİYORUM!”

Atılan iftiranın bir dedikodudan çok daha ciddi bir boyutta olduğuna dikkat çeken Akşener, iddia sahibinin mahkemeye verildiğini de söyledi; “Kahramanmaraş olaylarını hatırlayın, Sivas olaylarını hatırlayın, Çorum olaylarını hatırlayın… Hatırlayın, hatırlayın… Ben mankurt değilim kardeşim, ben kendimi Nayman Ana’nın torunu hissediyorum. Hatırla, hatırla, hatırla… Buradaki meseleyi çok ciddiye almış durumdayım, bir dedikodu şekliyle görmüyorum. Tekrar söyleyeyim kendi partilerinin iç meselesinin üzerime ve benim üzerimden size yansıtılması olarak görmüyorum. Amaç budur ama daha derin, daha endişe verici bir problem olarak görüyorum. Onun için açıklama ihtiyacı duydum. Normalde o hanımı mahkemeye verdim, gereğini yapacağız.”

“BENİM İÇİN ARTI DEĞERDİR”

Akşener iddiada adı geçen diğer kişileri aradığını da vurgulayarak konuşmasını; “Önemli kişileri aradım; “Bu nedir?” diye. İsimler ortaya çıktı, izinlerini almadığım için söylemiyorum ama söyleyebilirim. Eski bakan denilen arkadaşımızı aradım. Benim saygı duyduğum bir isim. Sol cenahtan gelir, DYP de beraber politika yaptık. Beni ziyarete gelmişti hakikaten de Alevilik üzerinden bir soru sormuştu. 2 yıl olmuş geleli, seçimden önceydi biz her şeyi not ederiz. Ben de kendisine demiştim ki “Tam tersine Alevilik benim için artı değerdir. Bu ülkenin Cumhurbaşkanının Alevi olması, yarın bu ülkenin problem noktalarından birinin ortadan kalkmasına sebep olur. Fitne sokma alanlarından bir tanesinin ortadan kalkmasına sebep olur, Benim için artı değerdir.” O hanım, bu bakanı aramış. Demiş ki; “Meral Hanım bana bunu söyledi.” İsmi verilen bakandan bahsediyorum. Sonra bir Ak Parti milletvekilinden bahsedildi. Onun da ismi verildi, onu da 20 yıldır tanırım. Yazan, çizen Alevi bir arkadaşımızdır. Aynen kelimeleriyle söylüyorum, Çepni’dir kendisi. “Abla ben bir Alevi olarak, benim karşımda sen; ‘Bir Alevi’yi, bir Kürt’ü Cumhurbaşkanı yapmayacağım.’ dediğin takdirde en basitinden o kapıyı çarpar giderim. Biz seninle sarılarak ayrıldık.” Ben de dedim ki; ‘O kapıyı çarpmak gerekmez, yüzüme tükürmelisin.’” sözleriyle sürdürdü.

“TÜRKİYE'DE BİR DÜMEN DÖNÜYOR. BÜTÜN BU DÜMENİN MERKEZİ; BEN OLMAYACAĞIM, SİZ OLMAYACAKSINIZ.”

Meral Akşener sözlerinin devamında; “Bunları şunun için anlattım, Türkiye'de bir dümen dönüyor. Bütün bu dümenin merkezi; ben olmayacağım, siz olmayacaksınız. Biz bu ülkenin birliğinden, bütünlüğünden yanayız. Biz bu ülkenin 21. yüzyılın değerleri üzerinden, hepimizin umut ettiği, gençlerimizin yurt dışına kaçmak yerine bu ülkede kaldığı; kadınlarımızın tecavüze, tacize, cinayete kurban gitmediği; küçücük çocuklara tecavüz edilmediği, hayvanlara tecavüz edilmediği bir ülke inşa etmek için… Yani Cumhuriyetimizin kuruluş ayarlarına yeniden kavuşmak için yola çıkmış ve ayrışmalar üzerinden değil farklılıklarımızı var kabul edip ona saygı duyarak müştereklerimizin arttığı, müşterilerimizin etrafında demokrasi inşa ettiğimiz; hoşgörü değil saygının önde olduğu bir Türkiye’yi, bir anlayışı yine, yeniden inşa etmek üzere yola çıktık. Onun için bu işi sadece Kemal Bey’in arkadaşlarının tasfiyesinin kapatılıp bizim üzerimizden bir başka dümen çevrilmesi olarak görmüyoruz. Bütün arkadaşlarımı bu konuda dikkatli olmaya çağırıyorum. Bu konuyu kapatmadan evvel rahmetli İbrahim Kafesoğlu’nun talimatıyla ben 74’te üniversiteye gidip 79’da mezun oldum. O yılların Türkiye’sinden bahsediyorum. Allah mekânını cennet etsin zebellah gibi bir abisi olan, 13 halası olan, kuzen sayısını bilmediği tam feodal bir ailenin kızı olarak ben göçer bir Alevi grubunun içinde, aşiretin içinde 2 hafta geçirdim. Hocam istedi, ben gittim. Burada başka bir dümen var ama bu dümenin ne olduğunu da ortaya çıkaracağım bu da benim sözüm olsun.” şeklinde konuştu.

“HÜR VE MÜSTAKİL DURUŞUMUZLA SİYASETTE REKABETİN YOLUNU AÇAN BİR ÖNCÜ KUVVETİZ!”

İYİ Parti olarak en zor dönemlerde ilk adımı atarak Türk siyasetinin öncü kuvveti olduklarını vurgulayan Akşener; “Her şartta ve her dönemde “yapılamaz” denilenleri hep biz İYİ Parti olarak yaptık ve yapılabilir kıldık. “Aşılamaz” sanılan duvarları hep biz İYİ Parti olarak aştık ve aşılabilir kıldık. “Geçilemez” sanılan engelleri hep biz İYİ Parti olarak geçtik ve geçilebilir kıldık. İşte bu yüzden aslında biz, Türk siyasetinin öncü kuvvetiyiz! İktidarın ceberrutluğu karşısında kimselerin duramadığı bir dönemde; “HAYIR” diyerek ucube bir sisteme baş kaldıran bir öncü kuvvetiz! Kimselerin parti kurmaya cesaret edemediği bir dönemde İYİ Parti’yi kurarak yeni siyasi partilerin de kurulmasına vesile olan, tıkanan Türk demokrasisinin önünü açan bir öncü kuvvetiz! Kimselerin koltuğundan kalkmadığı, genel merkezlerinden dışarı adım atmadığı bir dönemde Anadolu’yu karış karış gezerek ağaları vatandaşın ayağına gitmeye zorlayan bir öncü kuvvetiz! Kimselerin milletin sesine kulak vermediği bir dönemde tüm linçlere, yalanlara ve iftiralara rağmen milletin sesini haykırmaktan çekinmeyen bir öncü kuvvetiz! Ve bugün de kimselerin seçime tek başına giremediği bir dönemde tüm engellere operasyonlara ve karalamalara rağmen hür ve müstakil duruşumuzla birçok siyasi partinin tek başına aday çıkarabilmesine vesile olan siyasette rekabetin yolunu açan bir öncü kuvvetiz!” dedi.

“YETER Kİ MİLLETİMİZ KAZANSIN!”

Akşener, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Yolu biz açıyoruz arkamızdan gelen gelene… Yanlış anlaşılmasın elbette şikâyetimiz yok. Birilerinin aksine biz rekabet seviyoruz. Yeter ki arkamızdan gelsinler. Yeter ki milletimiz kazansın. Yeter ki demokrasimiz kazansın. Yeter ki milletimizin yeniden velinimet olduğu; siyasi tercihlerine, taleplerine, hayallerine karşılık bulduğu bir rekabet ortamı oluşsun. Yeter ki Türk siyaseti bugün içinde bulunduğu ve milletimizin aleyhine çalışan siyasi pragmatizm sarmalından bir an önce çıksın. Yeter ki tüm partiler seçime kendi kimlikleriyle girsin ve milletimize hizmet için yarışsın…”

“ELBETTE PUSULADA LOGOSU OLMAYANLARIN MİLLETİN GÖNLÜNDE DE YERİ OLAMAYACAK…”

Seçim pusulasında logosu olmayan partilerin vatandaşların gönlünde de yer edinemeyeceğini vurgulayan Akşener; “Elbette her siyasi partinin bu yarışa girmeye cesaret edemeyeceğini de biliyoruz. Elbette tarlada izi olmayanların harmanda da sözü olamayacak. Elbette siyasette iddiası kalmayanların seçimlerde de adayı olamayacak. Elbette pusulada logosu olmayanların milletin gönlünde de yeri olamayacak. Varsın, olsun… Bizi başka partilerin ne yapıp ne yapamadığı ilgilendirmiyor. Bizi kendini mahallenin ağası gören bazı partilerin bozulan kimyaları da ilgilendirmiyor. Bizi sadece aziz milletimizin hak ettiği yepyeni bir siyasetin yolunu açmak ve bu yolda milletimizin desteğiyle Türkiye’nin millî demokratik yükselişini inşa etmek ilgilendiriyor! Ve ne mutlu bize ki bu kutlu hedefe ulaşacak en iyi kadrolar işte bu salonda! Milletimiz için en iyisi işte bu salonda! Türkiye için en iyisi işte bu salonda! Kimse merak etmesin. Yolumuz hak yoludur, hakikat yoludur.” şeklinde konuştu.

“NİÇİN HEP GARİPLER KAÇAMIYOR?”

Meral Akşener konuşmasının sonunda Erzincan’da meydana gelen heyelan felaketinin ardından henüz ulaşılamayan 9 maden işçisini de anarak; “İliç’ten başlayarak Hatay’a, oradan Kahramanmaraş’a… Ya arkadaş 1607’de doğmuş 1679’da ölmüş Karacaoğlan. O gün ölümü yazmış, ölüme sebep olanlara sitem etmiş. Bugün Karacaoğlan’ı dinleteceğim size… Bedava rant için ve ciddiyetsizlik uğruna, cenabı hak bilir elbette ama benim gözümde şehitlerimiz için; 1607-1679 yazılmış bir şarkıyı dinleteceğim size. Bir şiirin şarkı hâline gelişini dinleteceğim. Söz veriyorum İYİ Parti olarak işte biz bunun önüne geçeceğiz.” sözlerinin ardından Karacaoğlan'ın "Var git ölüm" şiirinden derlenen bir şarkıyı dinletti. Şarkıyla birlikte gözyaşlarını tutamayan Akşener “Niçin hep garipler kaçamıyor? Niçin hep fakirler kaçamıyor? Niçin hep haksızlık bunlara oluyor? 1607-1679, 2024… And olsun, şart olsun bunları değiştireceğiz.” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.