Öne Çıkanlar kılıçdaroğlu Adalet Yürüyüşü Kayserispor Akhisar Belediyespor maç sonucu Adrasan yangın rusya 25 Eylül 2024 Gündem Özeti 112yi Ararken Dikkat Edilmesi Gerekenler… 112nin aranması sırasında dikkat edilmesi gerekenler Uzman Klinik Psikolog Sinem Karaduman Op. Dr. Muhittin Dadaş Temmuz 2024 İnşaat maliyet endeksi İspanyanın başkenti Madrid

CHP’li Şevkin: “36.5 Milyar Dolar Deprem Vergisine Ne Oldu?”

CHP Adana Milletvekili, Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Müzeyyen Şevkin, dere yataklarının, birinci derece sel ve heyelan bölgelerinin imara açılmaması için kanun teklifi hazırladı. Neredeyse her yıl ölümlü deprem afetinin yaşandığı Türkiye’de ne yazık ki gereken yasal, teknik ve idari düzenlemelerin hâlâ hayata geçirilmediğini dile getiren Dr. Şevkin, “Devlet Su İşleri (DSİ) taşkın alan sınırını belirler. Bu sınırlar imar planına işlenir ve yapı yasaklı olması gerekir. Son yıllarda buna riayet edilmediğini görüyoruz. Dolayısıyla dere yataklarının imara açılması ile afetin de önünün açıldığı görülmektedir, gerekli dersler çıkarılmamaktadır” dedi.

Can ve mal kayıplarının durması için “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasını” öngören kanun teklifini meclise sunan Dr. Şevkin, geçmişten bu yana doğa olayları, sel ve heyelan bölgeleri ile dere yataklarındaki yapılaşma nedeniyle birçok vatandaşın hayatını kaybettiğini, yanı sıra mal kayıpları yaşandığını vurguladı.


MARMARA DEPREMİ VE SONUÇLARI…

18 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı ve büyük mal kaybının da yaşandığı 17 Ağustos Marmara Depremi’nin üzerinden geçen 24 yıl boyunca Türkiye’de depremlere karşı sürdürülebilir bir önlem alınmadığını kaydeden Dr. Şevkin, 6 ay önce yaşanan ve 50 binden fazla vatandaşın yaşamını yitirdiği 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin Türkiye’de önleme dair hiçbir çalışma yapılmadığını gözler önüne serdiğini söyledi.

“Depremlerde yaşamını yitiren tüm insanlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyen, 1999 Marmara Depremi’nden sonra geçici olmasına rağmen bugüne kadar ‘Özel İletişim Vergisi’ adı altında alınan deprem vergilerinin 36.5 milyar doları geçtiğini dile getiren Dr. Şevkin, “Depreme önlem için toplanan paraların akıbeti ne yazık ki belli değil. Söz konusu  bu parayla ve 20 yılda geliştirilecek yeni teknolojilerle, bilim ve aklın ışığında Türkiye’nin neredeyse tüm kentlerinde yerinde dönüşüm, deprem dirençli, sağlıklı kent modelleri oluşturulabilirdi” diye konuştu.

“İMARA AÇMAYIN!”


Depremlerde, sel ve heyelanlarda acı ve gözyaşı ile birlikte ülke ekonomisinin ağır darbe almaya devam ettiğini ifade eden Dr. Şevkin, “Deprem Türkiye’nin bir gerçeği. Önlem alındığı takdirde can ve mal kayıplarını en aza indirebiliriz. Ayrıca Türkiye’nin tüm bölgelerinde dere yataklarının, birinci derece sel ve heyelan bölgelerinin imara açılmaması, can ve mal kayıplarının yaşanmaması için kanun teklifi de hazırladık. Yetkilileri duyarlılığa davet ediyoruz” dedi.

Türkiye’de değişen iklim şartları göz önüne alınarak yerleşimi tamamlanmış tüm ilçelerde yeni hesaplamaların yapılması gerektiğini belirten Dr. Şevkin, kanun teklifini şu gerekçelere dayandırdı:

“Vatandaşların canını ve malını riske atan yerler tespit edilmeli, dönüşüm ve rehabilite çalışmaları yapılabilecek yerlerde daha fazla vakit kaybedilmeden harekete geçilmeli, aksi durumların yaşandığı bölgelerde vatandaş daha güvenli alanlara taşınmalıdır.

Ülkemizde doğal afetlere uygun yapılar yapılmaması, özellikle dere yataklarının, birinci derece sel ve heyelan bölgelerinin geçmişten bu yana imara açılması ya da kaçak yapılarla doldurulması önü alınamaz felaketleri beraberinde getirmiştir.

Türkiye, daha fazla can ve mal kaybı yaşamadan iklim değişikliğinin taşkınları arttıracağını bilerek yeni önlemler almalıdır. Bilinmelidir ki küresel iklim değişikliği sadece kuraklık sorunu değildir. Yağış rejimlerinin değişmesi nedeniyle son aylarda neredeyse 5 ayda yağacak yağışın bir ya da iki günde yağdığı ve sonucunda taşkınlar oluştuğu görülmektedir.


“SEL VE TAŞKINLAR 200 VATANDAŞIMIZI CANINDAN ETTİ”

Son 2 yılda doğal afetler, heyelan, sel ve taşkınlar nedeniyle 200’e yakın vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Unutulmamalıdır ki; işgal edilen, yapılaşmaya açılan dere yatakları, yataklarını mutlaka geri almaktadır.

2023 yılı içerisinde yurdun bir çok kentinde meydana gelen sel ve heyelan felaketleri de doğa olaylarının insan eliyle afete dönüştüğünü göstermiştir. Normal koşullarda dere yataklarında beş yüz yıllık yağış rejiminin ve akış rejiminin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Dere yataklarının imara açılması mühendislik ve imar planı açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Otoyolların dahi dere yatakları içerisinde yapılması ve yolların yarısının göçmesi felaketin boyutlarının iyi irdelenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Türkiye, bilimsel ve mühendislik disipliniyle akış ve yağış rejimini ve debiyi tespit ederek öngörüde bulunmalıdır. Kanun teklifimiz; dere yataklarının, birinci derece sel ve heyelan bölgelerinin imara açılması ve jeolojik-jeoteknik etütlerin yapılmaması sonucu insan yaşamının yitip gitmesine seyirci kalınmamasını amaçlamaktadır.”

 

CHP’li Dr. Müzeyyen Şevkin’in meclise sunduğu kanun teklifi şöyle:

 

“AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ

                                                    

MADDE 1- 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanununun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.

(2) Cumhurbaşkanınca riskli alan olarak belirlenen yerlerden; dere yatağında olanlar ile birinci derece sel ve heyelan bölgelerinin imarına ve yapılaşmasına izin verilmez.

MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.