Öne Çıkanlar Chennai ataşehir belediyesi haberleri ABD Başkanı Donald Trump Ticaret Odası Orta Okulu Mehmet Dinçerler Almatı Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar koray aydın 25 Eylül 2024 Gündem Özeti paris gürcistan cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Dikkat Eksikliğinde Hatalı Yaklaşım, Olumsuz Davranışları Pekiştiriyor!

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan çocuklara özel yaklaşım geliştirilmesi gerektiğini belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, hatalı yaklaşımların çocuktaki olumsuz davranışları pekiştirdiğine dikkat çekti. Problem üzerine kurulan ilişkinin sakıncalarına işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu çocuklara yönelik olarak hem evde hem de okulda özel strateji geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Sembolik davranış modeli uygulanmasını tavsiye eden Tarhan, çocukların olumlu davranışlarının onay sözleriyle pekiştirilmesi gerektiğini de vurguladı.

 

Ekim ayı her yıl Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB ) farkındalık ayı olarak anılıyor. DEHB’ye dikkat çekmek hedefleniyor.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Dikkat Eksikliği ve Hiperakitivite Bozukluğunun çocuklar üzerindeki etkileri ve DEHB’li çocuklara yaklaşımla  ilgili önemli değerlendirmede bulundu.

Doğruluğu yüksek tanı konulabiliyor

DEHB tanısını koymak için birtakım testler uygulandığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, özellikle okulda dersten sıkılan çocuklara tanı koymanın daha kolay olduğunu söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuklara DEHB tanısı koymada kullandığımız testler bulunuyor. Yarım gün süren testler uygulanıyor. Beyin grafileriyle çocukta DEHB olduğu belirlenebiliyor. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda artık tahmini tanı değil, doğruluğu yüksek tanı koyabiliyoruz.” dedi.

Öğretmenlerin çocuğa yaklaşımı önemli

DEHB’li çocuklara doğru yaklaşımla ilgili günümüzde öğretmenlere özel eğitim de verildiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Öğretmenlerin de bu çocuklara yaklaşımla ilgili zorlanmaları gündeme gelebiliyor. Örneğin sınıfta bir çocukta hiperaktivite var. Çocuk kıpır kıpır diyelim. Böyle durumlarda öğretmen şöyle düşünüyor. ‘Bu çocuğun benim dersime ilgisi zayıf. Benim dersimle ilgilenmiyor ya da benim dersim onun için sanki önemsiz.’ Öğretmen çocuğun kendi dersine önem vermediğini düşünerek alınganlık gösterebilir. Ya da çocuğun kasıtlı olarak böyle davrandığını düşünmeye başlıyor. Böyle durumda da çocukla ilgili düşüncesi artık duyguya dönüşebiliyor. Çocuğa karşı öfkeleniyor ya da çocuğa ters davranıyor. Çocuğu gözlemler, hatalarını bulur ve azarlar. Çocuğu susturur.” dedi.

Çocuğun olumsuz davranışları pekişir

Öğretmenin bu tür yaklaşımlarının çocuk üzerindeki etkilerine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocukta böyle durumlarda ne olur? Problemin farkında olunmadığı için öğretmeni tepkili davranır. Anne ve baba da yapar bunu. Anne, baba veyahut öğretmen farkında olmadan olumsuz davranışı pekiştirirler. Böyle davranış bozukluğu olan çocuklarda, hiperaktivite olup da kurallara uymayan ya da söz dinlemeyen çocuklarda problem üzerine ilişki kurduğumuz zaman bu problemi pekiştirmiş oluyoruz. Bu çocuk onu ilgi çekme ya da iletişim yöntemi olarak görüyor. Hâlbuki o çocuklara yönelik olarak öğretmen ve ebeveynlerin çocuğa özel strateji geliştirmesi lazım.” dedi. 

Anne ve baba çocuğu yönetmeyi bilmeli

DEHB’li çocukla anne ve baba arasında yaşanan gerilimin bir süre sonra ego savaşı haline gelebileceğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu gerilimde kaybeden hep büyükler oluyor. Böyle durumlarda evde psikolojik üstünlük babada ve annededir. Lider odur. O zaman ne yapacak? O çocuğu onlar yönetecek. Çocuk onları yönlendirmeyecek. O nedenle ne yapacaklar? Oturup çocuk için strateji üretecekler.  Bu çocuk yanlış bir şey yaptığı zaman değil de iyi bir şey yaptığı zaman onu vurgulayacaklar.”dedi.

Olumlu hareketler pekiştirilmeli

Çocuğun mutlaka olumlu davranışlarının pekiştirilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anne ve baba çocuğun olumlu hareketlerini pekiştirecek. ‘Bak ne güzel yaptın, bak odanı ne güzel topladın. Bak ne güzel ayakkabını yerine koydun. Dersini çalıştın’ şeklinde. Olumlu davranışlar üzerine pekiştirme yapınca çocuk ‘Annem babam beni seviyormuş’ diye düşünür ve olumsuz davranışları pekiştirmez. Bu psiko eğitim diye geçiyor. Anne ve babaya psiko eğitim olarak bunları öğretiyoruz.” dedi.

Tedavinin 3’te 2’si eğitimle oluyor

DEHB tedavisinin sadece ilaçla değil psiko eğitimle de yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Tedaviler sadece ilaçla olmuyor. İlaç, tedavinin 3’te biridir. 3’te 2’si de eğitimdir. Bazı durumlarda stres altında soğukkanlı kalma beceriler var. Onu çalışıyoruz. Bilgisayarda eğitim modülleri var. Yeni mesela Viyana test sistemi var. Onu uyguluyoruz. Rehabilitasyon ve dikkat eğitimi bilgisayarda yapılıyor. Bu yöntem, beynin ön bölgesi  için egzersiz oluyor. Nasıl fizik tedavide zayıf kaslar için egzersiz yapılır  ve geliştirilir. Beyindeki ön bölgeyi zihinsel egzersizlerle bilgisayar kullanarak geliştiren programlar var. Bu yapay zekânın getirdiği kolaylıklar bunlar. Biz onları kullanıyoruz.” dedi.

Sembolik davranış eğitimini öneriyoruz

DEHB’li çocuklara yaklaşımda anne ve babaya sembolik ödül sisteminin de öğretildiğini ifade eden Tarhan, “Bu çocuklar ile devamlı davranış üzerinden ilişki kurmak yerine sembolik ödül sistemi kullanılmasını da tavsiye ediyoruz. Mesela çocuğa evde günlük tutması sağlanır. Bir tablo hazırlanıp odasına asılabilir. ‘Dişini fırçaladın mı?’ Fırçaladıysa artı fırçalamadıysa eksi konur. Odasını düzelttiyse artı, düzeltmediyse eksi konur. Hafta sonu semboller toplanır. Belli bir puanı geçtiği zaman ödüllendirilir, bu ödül, istediği bir şey olur. Toplamadıysa o haftaki ödülü verilmez. Sembolik davranış eğitimi ve sembolik ödül sistemi diyoruz. Bu uygulanırsa çocuk hem dürtü kontrolünü hem de sabırlı olmayı öğreniyor. Bu dayanıklılık eğitimidir.” diye konuştu.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.